Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin
Muratcan Işıldak
Köşe Yazarı
Muratcan Işıldak
 

Her Şey Çok Güzel Olacak

Bu anlayış açıkça bize bir belediyenin temel gücünün halk olduğunu ve halktan alınan gücün hem katılımcılık noktasında hem de tutarlı, ciddi ve saydamlığın egemen olduğu bir yerel yönetim anlayışının oluşmasının temel taşı olduğunu vurgulamaktadır. Hem Ahmet İsvan yönetim anlayışı, hem Vedat Dalokay’ın ve Murat Karayalçın belediyeciliğinin ülkemizde gelmiş geçmiş en başarılı kalkınma modeli oluşumları olduğunu hem halk hem de yapılanlar açıkça sunmaktadır. Bu modeller çerçevesinde “Her şey Çok Güzel Olacak” sloganlarımız hem geleneğin güzelliklerini sunmaktadır hem de yarınlarımızı daha yaşanır kılmaktadır. 31.Mart yerel seçimlerine geldiğinde, 1973 seçimleri ve 1989 seçimleri gibi halk Sosyal Demokrasinin tekrar yönetime gelmesine müsaade etmiştir. AKP’nin 1994 seçimlerinden bu yana kalesi olarak nitelendirilen Ankara ve İstanbul büyükşehir belediyeleri 1.Nisan günü Cumhuriyet Halk Partisi yönetimine geçmiştir. Topluma sunulmuş olan projeler ve katılımcı anlayışın ön plana çıkarılmış olması özellikle bu iki ilin siyasi olarak değişiminin mümkün olmasında temel taşımıştır. 31.Mart seçimleri sonrasında verilen en büyük çağrı aslında 1973 seçimlerinde ile eş değerdir. Orta sınıf ve işçi sınıfı Cumhuriyet Halk Partisi’ni, kentsel kalkınma ve yeniden kent işçiliğini tanımlaması için görevlendirmiştir. Bu ölçüde söz konusu sosyal grupların kentte katılımı ve politik faktörlerin aşılması için önemli bir dönem çalışması gerekmektedir. Yerel Yönetimlerin kentsel siyaset gündemine getirdiği siyasi ve politik önerileri daha üst ölçekte halk katılımı ile değerlendirmek ve halk faydasına bunları kullanmak kent siyasetinde sosyal yerel yönetim modeli için temel unsurdur. AKP hükümetinin popüler anlatıya hâkim yeteneği 31 Mart seçimlerinde başarı olmamıştır. Sosyal Demokratik anlayışın özelikle 1980 sonrası bağlamdaki kültürel yaklaşımları ve halk temelinde oluşturulan politik söylem ve modelleri kabul görmüştür. Dahası, Türkiye’nin kendine özgü siyasi sınıf dinamiklerini hatırlatmıştır Cumhuriyet Halk Partisi 31 Mart seçimlerinde. Türkiye’deki ana akım “sol” un şemsiye olarak kabul etmiş olduğu CHP, bütünleştirici anlayışı ile çatı olmuştur. Ülkemizdeki durum batı Avrupa sosyal demokrasinin kabul ettiği bir model anlayışına sahip olmadığından ötürü alt-orta sınıf ayırımından fazlası ile bu çatı çalışma hayata geçmiştir. Özelikle 1980’den itibaren Türkiye’deki sol partiler sınıflara başarı ile hitap ederken, Ecevit’in bir zamanlar yaptığı gibi kültürel ve sınıf ayrımını aşmak bugünün politikası ile pek mümkün görülmektedir. Bu açıdan farklı kucaklayıcı modeller sunulmuştur. Sosyal Demokrat Halkçı Parti’nin Sosyal Demokrasinin gerçek manada uygulanması açısından bir dönüşüm noktası olduğunu görmezden gelmek Türk Sosyal Demokrasisi için doğru değildir. Türk sosyal demokrasisinin kendine özgü ideolojik ve kurumsal gelişimi SHP döneminden sonra bir boşluk sürecine girmiş ve cuntacı dönemde kapatılan Cumhuriyet Halk Partisinin tekrar kurulması ile SHP, kısa bir dönem sonra Sosyal Demokratik değerlerin ve yeni dönemsel politik süreçlerin arasında ciddi bir gel git süreci yaşamıştır. Bu çerçeve de SHP dönemi, Türkiye sosyal demokrasisinin son dönemdeki krizine ışık tutacak anahtar politikaları barındırmaktadır. Seçimlerdeki gerileme konusuna bakacak olur isek, SHP’nin siyasi hayata gerçekten umut verici bir başlangıç yaptığını, ilk günlerinden beri aldığı yükselen halk desteğinin kanıtladığı gibi, 1989’a zemin hazırladığını belirtmek bir zorunluluk gibi görünüyor. Halk destekli bu anlayış hem dönemin bir politik zaferi hem de halk hareketlerinin tekrar umutlanmasının bir simgesidir. Bu bakımdan SHP, daha önce özellikle sosyo-ekonomik gruplar üzerinde bir kaleye sahip olmayı başardı. Özelikle İşçi sınıfı ve şehirli kent yoksulları gibi 1980 öncesi CHP ile uyumlu bir anlayışa sahip olması süreci hızlandırmıştır. SHP, örgütsel gücünü baltalayan rakip sosyal demokrat partilerle devam eden çatışmalara çok daha fazla dâhil olmak durumunda kaldı. Bu sürece ek olarak parti içi sorunlarında artması ile beraber partinin örgütsel ağları etrafındaki iç dinamiksel sorunlar oluştu. Örgütsel odak açısından baktığımızda odağın ideolojik / politik meselelerden daha maddi veya günlük meselelere kaydığını görmekteyiz. Sosyal Demokrat anlayış çerçevesinde ülke sorunlara çözüm üreten ve kalkınma odaklı çalışmalara odaklanma sorunu yaşayan SHP yönetimleri, her zorluğa rağmen SHP’nin lokomotif olarak kalması zora düşmüştür. Hem geleneksel olarak anlayışı açısından hem de kadrosal noktada farklı zorluklarla karşı karşıya kalınmıştır. Başka bir perspektiften bakıldığında, Sosyal Demokrat Halkçı Parti’nin bu döneminde çeşitli alınan hatalı siyasi kararlar ve yanlış hesaplanmış adımlar hem Türk Sosyal Demokrasisine ciddi zarar vermiş hem de örgütsel kopmaların önünü açmıştır. Bu iki nokta bile SHP deneyinin yalnızca basit bir tarihsel ‘parantez’ olarak tarihte noktalamaya yetmez. Türkiye’deki sosyal demokrasi tarihinin en önemli köşe taşlarından biri olduğu aşikârdır ve bunun için yeterlidir. Sosyal demokrat bir canlanma arayışı hala CHP içinde devam ettiğinden, ‘SHP yıllarını hatırlamak ve doğru yorumlamak bir önem taşımaktadır. Bu durum, özellikle günümüzün ihtiyaçlarına ve sorunlarına duyarlı demokratik anlayış oluşturmak adına verilen çalışmalarda halkçı ve katılımın önemini daha ön plana çıkaran politikalar ile mümkün olduğunu Sosyal Demokrat Halkçı Parti’nin dönemi ve Cumhuriyet Halk Partisinin 1973 Belediyecilik modellerinden görmekteyiz.
Ekleme Tarihi: 18 Ocak 2022 - Salı

Her Şey Çok Güzel Olacak

Bu anlayış açıkça bize bir belediyenin temel gücünün halk olduğunu ve halktan alınan gücün hem katılımcılık noktasında hem de tutarlı, ciddi ve saydamlığın egemen olduğu bir yerel yönetim anlayışının oluşmasının temel taşı olduğunu vurgulamaktadır. Hem Ahmet İsvan yönetim anlayışı, hem Vedat Dalokay’ın ve Murat Karayalçın belediyeciliğinin ülkemizde gelmiş geçmiş en başarılı kalkınma modeli oluşumları olduğunu hem halk hem de yapılanlar açıkça sunmaktadır. Bu modeller çerçevesinde “Her şey Çok Güzel Olacak” sloganlarımız hem geleneğin güzelliklerini sunmaktadır hem de yarınlarımızı daha yaşanır kılmaktadır.

31.Mart yerel seçimlerine geldiğinde, 1973 seçimleri ve 1989 seçimleri gibi halk Sosyal Demokrasinin tekrar yönetime gelmesine müsaade etmiştir. AKP’nin 1994 seçimlerinden bu yana kalesi olarak nitelendirilen Ankara ve İstanbul büyükşehir belediyeleri 1.Nisan günü Cumhuriyet Halk Partisi yönetimine geçmiştir. Topluma sunulmuş olan projeler ve katılımcı anlayışın ön plana çıkarılmış olması özellikle bu iki ilin siyasi olarak değişiminin mümkün olmasında temel taşımıştır.

31.Mart seçimleri sonrasında verilen en büyük çağrı aslında 1973 seçimlerinde ile eş değerdir. Orta sınıf ve işçi sınıfı Cumhuriyet Halk Partisi’ni, kentsel kalkınma ve yeniden kent işçiliğini tanımlaması için görevlendirmiştir. Bu ölçüde söz konusu sosyal grupların kentte katılımı ve politik faktörlerin aşılması için önemli bir dönem çalışması gerekmektedir. Yerel Yönetimlerin kentsel siyaset gündemine getirdiği siyasi ve politik önerileri daha üst ölçekte halk katılımı ile değerlendirmek ve halk faydasına bunları kullanmak kent siyasetinde sosyal yerel yönetim modeli için temel unsurdur.

AKP hükümetinin popüler anlatıya hâkim yeteneği 31 Mart seçimlerinde başarı olmamıştır. Sosyal Demokratik anlayışın özelikle 1980 sonrası bağlamdaki kültürel yaklaşımları ve halk temelinde oluşturulan politik söylem ve modelleri kabul görmüştür. Dahası, Türkiye’nin kendine özgü siyasi sınıf dinamiklerini hatırlatmıştır Cumhuriyet Halk Partisi 31 Mart seçimlerinde. Türkiye’deki ana akım “sol” un şemsiye olarak kabul etmiş olduğu CHP, bütünleştirici anlayışı ile çatı olmuştur. Ülkemizdeki durum batı Avrupa sosyal demokrasinin kabul ettiği bir model anlayışına sahip olmadığından ötürü alt-orta sınıf ayırımından fazlası ile bu çatı çalışma hayata geçmiştir. Özelikle 1980’den itibaren Türkiye’deki sol partiler sınıflara başarı ile hitap ederken, Ecevit’in bir zamanlar yaptığı gibi kültürel ve sınıf ayrımını aşmak bugünün politikası ile pek mümkün görülmektedir. Bu açıdan farklı kucaklayıcı modeller sunulmuştur.

Sosyal Demokrat Halkçı Parti’nin Sosyal Demokrasinin gerçek manada uygulanması açısından bir dönüşüm noktası olduğunu görmezden gelmek Türk Sosyal Demokrasisi için doğru değildir. Türk sosyal demokrasisinin kendine özgü ideolojik ve kurumsal gelişimi SHP döneminden sonra bir boşluk sürecine girmiş ve cuntacı dönemde kapatılan Cumhuriyet Halk Partisinin tekrar kurulması ile SHP, kısa bir dönem sonra Sosyal Demokratik değerlerin ve yeni dönemsel politik süreçlerin arasında ciddi bir gel git süreci yaşamıştır. Bu çerçeve de SHP dönemi, Türkiye sosyal demokrasisinin son dönemdeki krizine ışık tutacak anahtar politikaları barındırmaktadır.

Seçimlerdeki gerileme konusuna bakacak olur isek, SHP’nin siyasi hayata gerçekten umut verici bir başlangıç yaptığını, ilk günlerinden beri aldığı yükselen halk desteğinin kanıtladığı gibi, 1989’a zemin hazırladığını belirtmek bir zorunluluk gibi görünüyor. Halk destekli bu anlayış hem dönemin bir politik zaferi hem de halk hareketlerinin tekrar umutlanmasının bir simgesidir. Bu bakımdan SHP, daha önce özellikle sosyo-ekonomik gruplar üzerinde bir kaleye sahip olmayı başardı. Özelikle İşçi sınıfı ve şehirli kent yoksulları gibi 1980 öncesi CHP ile uyumlu bir anlayışa sahip olması süreci hızlandırmıştır.

SHP, örgütsel gücünü baltalayan rakip sosyal demokrat partilerle devam eden çatışmalara çok daha fazla dâhil olmak durumunda kaldı. Bu sürece ek olarak parti içi sorunlarında artması ile beraber partinin örgütsel ağları etrafındaki iç dinamiksel sorunlar oluştu. Örgütsel odak açısından baktığımızda odağın ideolojik / politik meselelerden daha maddi veya günlük meselelere kaydığını görmekteyiz. Sosyal Demokrat anlayış çerçevesinde ülke sorunlara çözüm üreten ve kalkınma odaklı çalışmalara odaklanma sorunu yaşayan SHP yönetimleri, her zorluğa rağmen SHP’nin lokomotif olarak kalması zora düşmüştür. Hem geleneksel olarak anlayışı açısından hem de kadrosal noktada farklı zorluklarla karşı karşıya kalınmıştır.

Başka bir perspektiften bakıldığında, Sosyal Demokrat Halkçı Parti’nin bu döneminde çeşitli alınan hatalı siyasi kararlar ve yanlış hesaplanmış adımlar hem Türk Sosyal Demokrasisine ciddi zarar vermiş hem de örgütsel kopmaların önünü açmıştır. Bu iki nokta bile SHP deneyinin yalnızca basit bir tarihsel ‘parantez’ olarak tarihte noktalamaya yetmez. Türkiye’deki sosyal demokrasi tarihinin en önemli köşe taşlarından biri olduğu aşikârdır ve bunun için yeterlidir. Sosyal demokrat bir canlanma arayışı hala CHP içinde devam ettiğinden, ‘SHP yıllarını hatırlamak ve doğru yorumlamak bir önem taşımaktadır. Bu durum, özellikle günümüzün ihtiyaçlarına ve sorunlarına duyarlı demokratik anlayış oluşturmak adına verilen çalışmalarda halkçı ve katılımın önemini daha ön plana çıkaran politikalar ile mümkün olduğunu Sosyal Demokrat Halkçı Parti’nin dönemi ve Cumhuriyet Halk Partisinin 1973 Belediyecilik modellerinden görmekteyiz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.