Demokrasi, yalnızca iktidarın değil, muhalefetin de varlığıyla anlam kazanır. Halkın özgür iradesinin yok sayıldığı her müdahale, aslında yalnızca bir siyasi partiyi değil, hepimizin ortak geleceğini hedef alır. Çünkü demokrasi, özgürlükler, adalet ve hukukla birlikte var olur; bunlardan biri eksildiğinde hepimiz eksiliriz. Sosyal demokrasi, halkın söz ve karar hakkını esas alan, eşit yurttaşlık temelinde herkesin özgürce yaşayabildiği bir düzenin adıdır. Bugün bize düşen görev; bulunduğumuz her alanda halkın iradesini savunmak, özgürlükleri korumak ve adaleti talep etmektir. Demokrasi yalnızca sandıkta değil, hayatın her alanında yaşar; mahallede, işyerinde, okulda ve toplumun her katmanında söz hakkı talep eden yurttaşlarla güçlenir. Ülkemizin geçmişinde yaşanan askeri ve sivil darbeler, bize demokrasiye sahip çıkmanın önemini defalarca hatırlatmıştır. Özellikle 12 Eylül askeri darbesi, toplumsal belleğimizde derin yaralar açmıştır. O günlerde özgürlükler askıya alınmış, insanlar ağır mağduriyetler yaşamıştır. Bizler bu acı tecrübeyi unutmadan diyoruz ki: Askeri ya da sivil her türlü darbeye karşıyız. Sosyal demokrasiye inanan bir yurttaş olarak ifade etmek isterim ki; demokrasiye sahip çıkmak yalnızca siyasetçilerin değil, her bir yurttaşın ortak sorumluluğudur. Halkın iradesini savunmak, adalet talep etmek ve eşit yurttaşlık için mücadele etmek, bizleri daha güçlü bir Türkiye’ye götürecektir. Demokrasinin, özgürlüğün ve adaletin kökleştiği bir gelecek için sosyal demokrasiyi büyütmek hepimizin ortak görevidir. Daha özgür, daha adil ve daha demokratik bir Türkiye için mücadele etmeye devam edeceğiz. Saygı ve muhabbetle, Muratcan Işıldak Sosyal Demokrasiye İnanan Bir Yurttaş