Rıdvan Eşin
Ünüllar Hidrolik
Fibar
Muratcan Işıldak
Köşe Yazarı
Muratcan Işıldak
 

SOSYAL DEMOKRAT KARDEŞLER...

İngiltere siyasetinde ender görülen bir tabloya 2010’da tanık olundu: Aynı ailenin iki ferdi, İşçi Partisi’nin (Labour) liderliği için karşı karşıya geldi. David ve Ed Miliband kardeşler, yalnızca kişisel bir rekabetin değil, partinin geleceği açısından iki farklı yolun temsilcileriydi. David Miliband, Blair sonrası dönemde partiyi merkeze yakın tutmayı savunuyordu. Ona göre İşçi Partisi’nin iktidar umudu, geniş seçmen kitlelerine güven vermekten geçiyordu. Ed Miliband ise “değişim” söylemiyle daha solda konumlandı. Sendikal hareketin ve parti örgütlerinin güçlü desteğini arkasına aldı. Böylece yarış, bir kardeşler mücadelesinden çok, Labour’ın hangi yoldan ilerleyeceği sorusunun yanıtına dönüştü. Yarışın son haftalarına kadar David “favori” olarak gösteriliyordu. Ancak üçlü “electoral college” sistemi - milletvekilleri, parti üyeleri ve sendikaların ayrı ağırlığa sahip olduğu yapı - sonucu belirledi. Özellikle sendikalardan gelen ikinci tercih oylarıyla Ed Miliband sürpriz bir şekilde öne geçti. Sonuç, yalnızca 1,3 puanlık farkla Ed’in zaferi oldu. Bu fark, partinin hangi toplumsal tabana yaslanacağına dair tereddüdünü de yansıtıyordu. Miliband kardeşlerin rekabeti, Labour için sadece bir lider seçimi değil, sosyal demokrasinin yön arayışıydı. Sorulması gereken soru şuydu: Parti, merkeze yaslanarak mı iktidar yolunu açacak, yoksa sola yönelerek yeni bir toplumsal koalisyon mu inşa edecek? Parti üyeleri, kıl payı farkla ikinci yolu seçti. Aynı zamanda süreç, kuralların kaderi nasıl belirlediğini gösterdi. Seçim sistemi, liderin kim olacağını adeta şekillendirdi. Eğer klasik tek üyelik oylama olsaydı, muhtemelen David Miliband önde çıkacaktı. Bu, siyasette teknik ayrıntıların nasıl tarihi sonuçlar doğurabileceğinin açık bir örneğidir. Yarış, aile bağlarının gölgesinde yürütülse de iki kardeş arasındaki saygı çizgisi aşılmadı. Ed kazandı, David ise siyasetten geri çekildi. Bu durum, demokratik bir yarışta kaybedenin onurla sahneden çekilmesinin, partinin bütünlüğü açısından ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Türkiye İçin Ne Söylüyor? Bu hikâyeden sosyal demokrat hareketlerin çıkaracağı ders açık: İç rekabet, bir bölünme sebebi değil, yenilenme fırsatı olabilir. Mesele kimin kazandığı değil; kimin hangi toplumsal kesimlere hitap ettiği, hangi vizyonu ortaya koyduğudur. Eğer iç yarışlar kişisel hesaplaşmalara indirgenirse, sadece kaybettirir. Ama ilke ve vizyon tartışması üzerinden yürütülürse, bütün bir siyasi hareketi güçlendirir. Miliband kardeşlerin yarışı, bugün hâlâ şu soruyu canlı tutuyor: Sosyal demokrasi geleceğini hangi tabana yaslanarak inşa edecek? Merkez seçmene güven veren bir uzlaşma mı, yoksa sola açılan cesur bir dönüşüm mü? Belki de bu sorunun yanıtı yalnızca Labour için değil, tüm sosyal demokrat hareketler için hâlâ verilmesi gereken en önemli yanıttır.
Ekleme Tarihi: 03 Ekim 2025 -Cuma

SOSYAL DEMOKRAT KARDEŞLER...

İngiltere siyasetinde ender görülen bir tabloya 2010’da tanık olundu: Aynı ailenin iki ferdi, İşçi Partisi’nin (Labour) liderliği için karşı karşıya geldi. David ve Ed Miliband kardeşler, yalnızca kişisel bir rekabetin değil, partinin geleceği açısından iki farklı yolun temsilcileriydi.

David Miliband, Blair sonrası dönemde partiyi merkeze yakın tutmayı savunuyordu. Ona göre İşçi Partisi’nin iktidar umudu, geniş seçmen kitlelerine güven vermekten geçiyordu. Ed Miliband ise “değişim” söylemiyle daha solda konumlandı. Sendikal hareketin ve parti örgütlerinin güçlü desteğini arkasına aldı. Böylece yarış, bir kardeşler mücadelesinden çok, Labour’ın hangi yoldan ilerleyeceği sorusunun yanıtına dönüştü.

Yarışın son haftalarına kadar David “favori” olarak gösteriliyordu. Ancak üçlü “electoral college” sistemi - milletvekilleri, parti üyeleri ve sendikaların ayrı ağırlığa sahip olduğu yapı - sonucu belirledi. Özellikle sendikalardan gelen ikinci tercih oylarıyla Ed Miliband sürpriz bir şekilde öne geçti. Sonuç, yalnızca 1,3 puanlık farkla Ed’in zaferi oldu. Bu fark, partinin hangi toplumsal tabana yaslanacağına dair tereddüdünü de yansıtıyordu.

Miliband kardeşlerin rekabeti, Labour için sadece bir lider seçimi değil, sosyal demokrasinin yön arayışıydı. Sorulması gereken soru şuydu: Parti, merkeze yaslanarak mı iktidar yolunu açacak, yoksa sola yönelerek yeni bir toplumsal koalisyon mu inşa edecek? Parti üyeleri, kıl payı farkla ikinci yolu seçti.

Aynı zamanda süreç, kuralların kaderi nasıl belirlediğini gösterdi. Seçim sistemi, liderin kim olacağını adeta şekillendirdi. Eğer klasik tek üyelik oylama olsaydı, muhtemelen David Miliband önde çıkacaktı. Bu, siyasette teknik ayrıntıların nasıl tarihi sonuçlar doğurabileceğinin açık bir örneğidir.

Yarış, aile bağlarının gölgesinde yürütülse de iki kardeş arasındaki saygı çizgisi aşılmadı. Ed kazandı, David ise siyasetten geri çekildi. Bu durum, demokratik bir yarışta kaybedenin onurla sahneden çekilmesinin, partinin bütünlüğü açısından ne kadar önemli olduğunu gösterdi.

Türkiye İçin Ne Söylüyor?

Bu hikâyeden sosyal demokrat hareketlerin çıkaracağı ders açık: İç rekabet, bir bölünme sebebi değil, yenilenme fırsatı olabilir. Mesele kimin kazandığı değil; kimin hangi toplumsal kesimlere hitap ettiği, hangi vizyonu ortaya koyduğudur. Eğer iç yarışlar kişisel hesaplaşmalara indirgenirse, sadece kaybettirir. Ama ilke ve vizyon tartışması üzerinden yürütülürse, bütün bir siyasi hareketi güçlendirir.

Miliband kardeşlerin yarışı, bugün hâlâ şu soruyu canlı tutuyor:

Sosyal demokrasi geleceğini hangi tabana yaslanarak inşa edecek? Merkez seçmene güven veren bir uzlaşma mı, yoksa sola açılan cesur bir dönüşüm mü?

Belki de bu sorunun yanıtı yalnızca Labour için değil, tüm sosyal demokrat hareketler için hâlâ verilmesi gereken en önemli yanıttır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.