YAZILARINDAN DOLAYI ÖZGÜRLÜĞÜ ELLERINDEN ALINMIŞ, KALEMLERİ KIRILMAYA ÇALIŞILMIŞ YAZAR VE GAZETECİLERE SAYGI İLE…
Bazen bir resim, bir cümle yeterlidir sivrisinek sesini “Saz” gibi algılayanlara… Ne demişti Sokrates;
“Ben sadece, uzun süre miskin, miskin ayakta duran atların, arada sırada kuyruklarını sallamaları için karınlarına konan bir at sineğiyim.”
Sebahattin Ali'nin gıpta ile okunması gereken bir yazısı; İnsanlara inanmak.
“...Yalancının en büyük azabı, sözlerine kimsenin inanmaması değil, kendisinin kimseye inanmaması imiş.
Ne kadar doğru. Kendi menfaatlerinden başka bir şey düşünmeyen, dünyada, bütün varlıklarını, kendi hasis emellerini doyurabilmeye harcayan zavallılar, bu dünyada, sadece rahat gönülle yaşayabilmek için de olsa – bazı insanların rahatlarından, saadetlerinden, hatta selametlerinden fedakârlık etmeyenlerin başka insanların hayrına çalışabileceğine akıl erdiremiyorlar.
Ruhlarını ve yediklerini, hoş bir hayat, birkaç lokma nefis yemek, üç beş bardak keskin içki ve bir miktar cep harçlığı mukabilinde(karşılığında), insanlığın ve bu meyanda kendilerinin içeride ve dışarıdaki düşmanlarına satmış veya kiralamış bulunan biçareler, bütün bu nimet saydıkları şeylerin, bir fikir uğruna insanlığın hayrına serpilebileceğine, insanın kendini hakikatlere gönül vermesinin yalanlara satmasından daha mesut edebileceğine inanamıyorlar
Ama biz, akrep gibi kendi kendilerini zehirleyen bu adamlara kızmıyor, aksine, onları bu hale getiren sakatlıkları ortadan kaldırmak için savaşıyoruz.
Çünkü hayattaki bütün doğru ve güzel varlıklara inanmayan gözlerle bakan bu insanların ruhlarındaki hazin boşluk, bu günkü insanlığın ibret verici bir aynasıdır. İnsanların insanları seveceği ve insanlara inanacağı günü yaklaştırmak için çalışmakta devam edeceğiz... “(02 Aralık 1947, Ali Baba Dergisi, Sayı 2)
……………..
Türk insanının azmini ve gücünü masal ve destan tarzında yazıya döken yazar, son bir-kaç yazısında 'bazı arı kovanlarına’ çomak sokmuş…
Son 1948 yılında yazdığı bir yazıdan dolayı kızdırdığı ARILARIN hışmına uğrayıp 3 ay hapis yatmış, hapisten çıktıktan sonra da sürekli takip neticesi, aynı yıl (1948) içerisinde Kırklareli’nde’ ’VAHŞİCE’’ öldürülmüştür. Sebahattin Ali, Gümülcine’de doğumludur.
Ne demişti Sebahattin “Köpek gibi yaşamaktansa aslan gibi ölmek daha yeğdir”
Saygılarımla