Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin
Yaşar Çelebi
Köşe Yazarı
Yaşar Çelebi
 

El Pençe-Divan...

Benim ülkemde bir, amirin, bir memurun, bir yetkilinin yanında bırakın bacak-bacak üstüne atmayı, oturamazsın bile… hazır olda(!) bekleyeceksin. Soru sorulan bir makamdaysan oturmak ‘Makama saygısızlık’mış... Neden? En fazla kişiye saygısızlık diye algılanabilir ki… ‘O’ kişi ile saygı kuralları içerisinde oturularak da, konuşulabilir. Çoğu kez şahit olmuşsunuzdur;  Resmi makamlarda amir veya memurlara ‘SİZ’ diye hitap ederken, o Muhterem(ler) bize ‘SEN’ der(ler). Neden? Bu ‘Zat’ bizi küçük mü görür? O kişi benim verdiğim vergilerle açılan okullarda okudu, benim vergilerimle alınan sıralarda oturdu, benim verdiğim vergiler ile maaşını ödediğim Öğretmenden, Profesörden ders aldı… Eee… Şimdi beni neden hor görüyor, biz olmazsak o koltukta neden otursun ki? Bu tutumlar mevki sahibi bazı kişilerin (saygılı olanları tenzih ediyorum) kendilerine güvensizliklerinden mi kaynaklanıyor acaba, yoksa kişiye lüzumundan fazla saygı, değer verildiğinden mi, yoksa kişi karşında iliklediğim düğmeden mi? Yoksa bir isteği-çıkarı olan ‘yalaka’ dediğimiz kişilerin ‘yağcı’ tutumlarından mı? *     *     *     *     * 43 (Kırk üç) yıl yurt dışında çok değişik ortamlarda bulundum...  Meclis, Belediye toplantılarına, panel ve konferanslara katıldım, izledim resim çekip, haber yaptım... Fakat bizim(Türkiye) bürokrat toplumu kadar, kendine değer verdirmek isteyen bir toplum var mıdır bilmiyorum (Tabii ki bazılarını yine tenzih ediyorum). ORADA; Bakan’ı da, Belediye Başkanı da, resmi-sivil kurum amirleri de bırakın yemeklerinin önlerine gelmesini, kuyruğun önüne bile geçmez, halkla beraber sıraya girer, yemeklerini YIYEBILECEKLERI KADAR alırlar… Hiç de gocunmazlar... Tam tersine... Her fırsatta kendilerinin de HALKIN BİR PARÇASI olduklarını göstermek isterler... BİZDE; Tıka-basa dolan tabakları muhteremlerin önüne getiririz... (Her ne hikmetse, hiç birisi de "ben de sıraya girmek istiyorum" demez.) Hatta neredeyse; "Siz zahmet buyurmayınız, biz Size yediririz" diyeceğiz... Geçtiğimiz ramazan ayında(2014) Didim Belediye Başkanı, Ahmet Deniz Atabay, yardımcıları Ercan Atasoy, Salih Bankoğlu ve Meclis üyeleri, Hasan Yavuz, Ali Çağlar’ın sıraya girdiklerini, uzun beklemeden sonra yemeklerini alıp, oruçlarını açtıklarını, benimle beraber sırada bekleyenler de zevkle izledik. Ya kalan artıklar? Artıkları gördüğünüzde aklınıza ister-istemez Soma (Somali değil)’da ki çocuklar gözünüzün önüne geliverir... Konya-Ermenek maden kazası ardından yaşananlar gelir… ‘Ayşe Ana’nın nasırlı elleri, kocası Recep amca’nın yırtık lastik ayakkabıları gelir... *     *     *     *     * Didim de, 23 Nisan 2011 tarihinde, çelenk koyma töreni ardından bir anket yapmış, 20-50 yaş arası (kadın-erkek) 106 kişiye ‘Protokol sıralaması’ hakkında sormuştum. Seksen iki kişi; Kaymakam, Belediye Başkanı, Cumhuriyet Başsavcısı, Garnizon Komutanı ve Emniyet Müdürünün resmigeçit ve bayramlarda birlikte olmalarını arzu ediyorlar. Biz onların; Halkın önünde veya arkasında değil, "YANINDA OLMASINI İSTIYORUZ" diyorlar. Tabii her şeyden önemlisi bu kişilerin ‘atanmalarına dek’ uyum içerisinde kalmalarını istiyorlar. Ne ‘Hocanın gaz kaçırmasını, ne de cemaatin rahatlamasını İ s t e m I y o r u z’ diyorlar. Halkın sesine kulak veren yönetime, Gerçek demokrasiyi içine sindirene, sindire-bilen herkese, Saygılarımla...
Ekleme Tarihi: 25 Nisan 2015 - Cumartesi

El Pençe-Divan...

Benim ülkemde bir, amirin, bir memurun, bir yetkilinin yanında bırakın bacak-bacak üstüne atmayı, oturamazsın bile… hazır olda(!) bekleyeceksin.

Soru sorulan bir makamdaysan oturmak ‘Makama saygısızlık’mış...

Neden?

En fazla kişiye saygısızlık diye algılanabilir ki…

‘O’ kişi ile saygı kuralları içerisinde oturularak da, konuşulabilir.

Çoğu kez şahit olmuşsunuzdur;  Resmi makamlarda amir veya memurlara ‘SİZ’ diye hitap ederken, o Muhterem(ler) bize ‘SEN’ der(ler).

Neden?

Bu ‘Zat’ bizi küçük mü görür?

O kişi benim verdiğim vergilerle açılan okullarda okudu, benim vergilerimle alınan sıralarda oturdu, benim verdiğim vergiler ile maaşını ödediğim Öğretmenden, Profesörden ders aldı…

Eee…

Şimdi beni neden hor görüyor, biz olmazsak o koltukta neden otursun ki?

Bu tutumlar mevki sahibi bazı kişilerin (saygılı olanları tenzih ediyorum) kendilerine güvensizliklerinden mi kaynaklanıyor acaba, yoksa kişiye lüzumundan fazla saygı, değer verildiğinden mi, yoksa kişi karşında iliklediğim düğmeden mi?

Yoksa bir isteği-çıkarı olan ‘yalaka’ dediğimiz kişilerin ‘yağcı’ tutumlarından mı?

*     *     *     *     *

43 (Kırk üç) yıl yurt dışında çok değişik ortamlarda bulundum...  Meclis, Belediye toplantılarına, panel ve konferanslara katıldım, izledim resim çekip, haber yaptım...

Fakat bizim(Türkiye) bürokrat toplumu kadar, kendine değer verdirmek isteyen bir toplum var mıdır bilmiyorum (Tabii ki bazılarını yine tenzih ediyorum).

ORADA; Bakan’ı da, Belediye Başkanı da, resmi-sivil kurum amirleri de bırakın yemeklerinin önlerine gelmesini, kuyruğun önüne bile geçmez, halkla beraber sıraya girer, yemeklerini YIYEBILECEKLERI KADAR alırlar…

Hiç de gocunmazlar...

Tam tersine... Her fırsatta kendilerinin de HALKIN BİR PARÇASI olduklarını göstermek isterler...

BİZDE; Tıka-basa dolan tabakları muhteremlerin önüne getiririz...

(Her ne hikmetse, hiç birisi de "ben de sıraya girmek istiyorum" demez.)

Hatta neredeyse; "Siz zahmet buyurmayınız, biz Size yediririz" diyeceğiz...

Geçtiğimiz ramazan ayında(2014) Didim Belediye Başkanı, Ahmet Deniz Atabay, yardımcıları Ercan Atasoy, Salih Bankoğlu ve Meclis üyeleri, Hasan Yavuz, Ali Çağlar’ın sıraya girdiklerini, uzun beklemeden sonra yemeklerini alıp, oruçlarını açtıklarını, benimle beraber sırada bekleyenler de zevkle izledik.

Ya kalan artıklar? Artıkları gördüğünüzde aklınıza ister-istemez Soma (Somali değil)’da ki çocuklar gözünüzün önüne geliverir...

Konya-Ermenek maden kazası ardından yaşananlar gelir… ‘Ayşe Ana’nın nasırlı elleri, kocası Recep amca’nın yırtık lastik ayakkabıları gelir...

*     *     *     *     *

Didim de, 23 Nisan 2011 tarihinde, çelenk koyma töreni ardından bir anket yapmış, 20-50 yaş arası (kadın-erkek) 106 kişiye ‘Protokol sıralaması’ hakkında sormuştum.

Seksen iki kişi; Kaymakam, Belediye Başkanı, Cumhuriyet Başsavcısı, Garnizon Komutanı ve Emniyet Müdürünün resmigeçit ve bayramlarda birlikte olmalarını arzu ediyorlar.

Biz onların; Halkın önünde veya arkasında değil, "YANINDA OLMASINI İSTIYORUZ" diyorlar.

Tabii her şeyden önemlisi bu kişilerin ‘atanmalarına dek’ uyum içerisinde kalmalarını istiyorlar.

Ne ‘Hocanın gaz kaçırmasını, ne de cemaatin rahatlamasını İ s t e m I y o r u z’ diyorlar.

Halkın sesine kulak veren yönetime,

Gerçek demokrasiyi içine sindirene, sindire-bilen herkese,

Saygılarımla...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.