Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin
Yaşar Çelebi
Köşe Yazarı
Yaşar Çelebi
 

Deprem...

ORADA KİMSE VARMIII?... Bu soru çok kez sorulmuştu 17 Ağustos 1999 Adapazarı, Gölcük depreminde. Resmi rakamlara göre 15, bana göre 20 bin canımızı kaybetmiştik Yalova, Gölcük, Adapazarı depremlerinde... Hatta Yalova’da bir de ‘karakeçi’ bulmuştuk suçlu olarak; Veli Göçer... Oysa onlarca karakeçi vardı. Onlarca çocuğun ölümünden, binlerce çocuğun öksüz-yetim kalmasından... Bakalım 30 Ekim 2020 İzmir depreminde kaç suçlu bulunacak, kaç torpil yapılacak, kimler ‘karabatak’ gibi gizlenecek. 5 minibüs ve 10 kişilik ekiple, Yalova’ya geldiğimizde tarihler 2 Eylül 1999'du. Dünyanın her tarafından gelen Arama-Kurtarma ekipleri sabahlara kadar fedakarca, yorulmadan çalışıyorlardı. Kurtarma ekiplerinin araç-gereçleri yanında en büyük yardımcıları kimdi biliyor musunuz; Köpekler... beş yaşındaki çocuğun bile göremeyeceği yerlere giriyor, nefes alanları buluyor, havlayarak haber veriyordu. Avusturya’lı bir arama ekibi Gölcük'te yeni yavrulamış bir anne kedinin, yeri tırmalayan acılı miyavlamaları sayesinde, 5 kedi yavrusunu ve birbirlerine sarılmış baygın halde yatan bir anne ile iki çocuğunu da kurtarmışlardı. Beş minibüsle birlikte hedefimiz olan Yalova’ya gidiyoruz. Aramızda Alman şoförler de olduğu için arada sırada dinleniyoruz. Yol kenarında karpuz-kavun satan çadırların yanında durduk. Ekip başı olarak misafirlerimize karpuz yedirmek istemiştim. Ben daha karpuz alırken yanıma 8-9 yaşlarında bir çocuk geldi. Arabanın üzerinde yazan yazıları merak etmiş... Araçların hepsinde aynı yazı vardı; TÜRKEİ HİLFE (Türkiye Yardımı). Çocuğa niçin geldiğimizi; Depremzede bebekler ve çocuklar için yardım malzemeleri götürdüğümüzü anlattım. Çocuk hiç-bir şey söylemeden geri döndü, yanımızdan koşarak uzaklaştı. Biz daha karpuzlarımızı keserken elinde iki koca torba ile geri döndü. Ve Bana; - Amca, bu karpuzları, kavunları da benim için o çocuklarla götürür müsünüz? Hepimizin gözleri doldu. Çocuğu öptüm, teşekkür ettik, karpuzlarımızı yiyemedik. Tekrar yola koyulduk... Ve tabii ki karpuzlarımızı depremzede çocuklarımızla birlikte Yalova Zübeyde Hanım İlköğretim Okulu bahçesinde kestik, içimiz kan ağlasa da beraberce yedik... İzmir depreminde aldığımız yaralarımızı da hep birlikte saracağız.  Allah'tan ölülerimize rahmet, yaralılarımıza acil şifa, tüm arama-kurtarma ekiplerine, doktorlarımıza şükranlarımızı sunuyoruz... Çürük binaları yapan, onlarca insanın ölümüne, yaralanmasına sebep olanlara ise VİCDAN AZABI diliyoruz. Saygılarımla
Ekleme Tarihi: 02 Kasım 2020 - Pazartesi

Deprem...

ORADA KİMSE VARMIII?...

Bu soru çok kez sorulmuştu 17 Ağustos 1999 Adapazarı, Gölcük depreminde.

Resmi rakamlara göre 15, bana göre 20 bin canımızı kaybetmiştik Yalova, Gölcük, Adapazarı depremlerinde... Hatta Yalova’da bir de ‘karakeçi’ bulmuştuk suçlu olarak; Veli Göçer... Oysa onlarca karakeçi vardı. Onlarca çocuğun ölümünden, binlerce çocuğun öksüz-yetim kalmasından...

Bakalım 30 Ekim 2020 İzmir depreminde kaç suçlu bulunacak, kaç torpil yapılacak, kimler ‘karabatak’ gibi gizlenecek.

5 minibüs ve 10 kişilik ekiple, Yalova’ya geldiğimizde tarihler 2 Eylül 1999'du.

Dünyanın her tarafından gelen Arama-Kurtarma ekipleri sabahlara kadar fedakarca, yorulmadan çalışıyorlardı. Kurtarma ekiplerinin araç-gereçleri yanında en büyük yardımcıları kimdi biliyor musunuz; Köpekler... beş yaşındaki çocuğun bile göremeyeceği yerlere giriyor, nefes alanları buluyor, havlayarak haber veriyordu. Avusturya’lı bir arama ekibi Gölcük'te yeni yavrulamış bir anne kedinin, yeri tırmalayan acılı miyavlamaları sayesinde, 5 kedi yavrusunu ve birbirlerine sarılmış baygın halde yatan bir anne ile iki çocuğunu da kurtarmışlardı.

Beş minibüsle birlikte hedefimiz olan Yalova’ya gidiyoruz.

Aramızda Alman şoförler de olduğu için arada sırada dinleniyoruz.

Yol kenarında karpuz-kavun satan çadırların yanında durduk.

Ekip başı olarak misafirlerimize karpuz yedirmek istemiştim. Ben daha karpuz alırken yanıma 8-9 yaşlarında bir çocuk geldi. Arabanın üzerinde yazan yazıları merak etmiş...

Araçların hepsinde aynı yazı vardı; TÜRKEİ HİLFE (Türkiye Yardımı).

Çocuğa niçin geldiğimizi; Depremzede bebekler ve çocuklar için yardım malzemeleri götürdüğümüzü anlattım. Çocuk hiç-bir şey söylemeden geri döndü, yanımızdan koşarak uzaklaştı. Biz daha karpuzlarımızı keserken elinde iki koca torba ile geri döndü. Ve Bana;

- Amca, bu karpuzları, kavunları da benim için o çocuklarla götürür müsünüz?

Hepimizin gözleri doldu.

Çocuğu öptüm, teşekkür ettik, karpuzlarımızı yiyemedik. Tekrar yola koyulduk...

Ve tabii ki karpuzlarımızı depremzede çocuklarımızla birlikte Yalova Zübeyde Hanım İlköğretim Okulu bahçesinde kestik, içimiz kan ağlasa da beraberce yedik...

İzmir depreminde aldığımız yaralarımızı da hep birlikte saracağız. 

Allah'tan ölülerimize rahmet, yaralılarımıza acil şifa, tüm arama-kurtarma ekiplerine, doktorlarımıza şükranlarımızı sunuyoruz... Çürük binaları yapan, onlarca insanın ölümüne, yaralanmasına sebep olanlara ise VİCDAN AZABI diliyoruz.

Saygılarımla

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.