Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin
Süleyman Çokay
Köşe Yazarı
Süleyman Çokay
 

Vatan toprağı kutsaldır kaderine terkedilmez

M. Kemal Atatürk’ün bu güzel sözü çocuklara, gençlere önemli bir uyarı niteliği taşır. İklimlerin değiştiği, verimli tarım arazilerinin kaybolduğu, çevresel kirliliğin arttığı ülkemizde TEMA vakfı kurucusu Hayrettin Karaca’nın röportajlarından tüketmek noktasında önemli gördüğüm yerleri paylaşmak istiyorum. “Dünya ikiye bölünmüş artık. Gözü açlar ve karnı açlar. İşte o gözü açları doyurmayacağız. Bunların farkına küçükken vardım. Dilim, kültürüm gidiyor. Bağımsız bir Türkiye değiliz artık. En büyük acımız geri getiremediğimiz o kültürümüzdür.” “Ne zamandır alışveriş yapmadığımı hatırlamıyorum, kendime sadece kitap alıyorum. Nedir benim ihtiyacım; doymam, sağlığım, barınmam, kuşanmam; bunun dışında hiçbir şey tüketmeye hakkım yok. Gömleklerim var yakası çevrilmiştir, ayakkabılarıma bakarsanız altı yamalıdır. Dokuz senedir bu pantolonu giyerim, paltom yırtıktır. Param var ama tüketmeye hakkım yok. Bunu herkes yapabilir. ‘Bir’ çok güçlüdür. Atatürk bir kişiydi. Her şey bir ile başlar. Bir yoksa iki olmaz. Ben de yakınlarıma örnek olmaya çalışıyorum.” “Açlıktan ölen her çocuğun katilleri vardır. İhtiyacından çok tüketerek sınıf atlamaya çalışanlarda suç. Bugünkü tüketim iki katına çıktığı gün, belki dünyada yaşam olmayacak. En büyük tehlike gıdada. Bir Amerikalı çocuk doğduğunda 30 çocuğa eşdeğerde dünya nimetlerini alıp götürüyor.” ''Yeni bir tüketim ahlakı olmalı. Haberlerin içine bile reklam girmiş; tüketelim. Bitirelim mahvedelim, sonra devam edelim... Ben bir kültürle yetiştim: “Olan, olmayana borçludur” dediler; “Komşusu aç iken tok olan mümkün değildir” dediler; ''Komşuda pişer bize de düşer'' dediler... “Fakirdik ama açımız yoktu... Annem, yalnız ve kimsesiz komşumuz “Fatma Anne”ye yemek götürmem için elime siniyi tutuşturur ve sessizce “Fatma Anne'ye götür” derdi. Kimse duymaz, kimse bilmezdi. Büyüklerimiz annelerimizdi, babalarımızdı... Evlenme çağına gelmiş komşu kızının evlenmesi için komşular seferber olurdu. Falan komşunun oğlu iyidir, bu kıza uygundur, oğlan askerliğini yapmış el de ekmek tutmuştu. Komşu kızları hepimizin kızıydı...” Kontrolsüz olan tüketimi ne zaman kontrollü ve mantıklı hale getirirsek, ahlaklı yaşamayı yaşam tarzımız olarak benimsersek topraklarımız da o derece verimli olarak kalacaktır.
Ekleme Tarihi: 30 Aralık 2019 - Pazartesi

Vatan toprağı kutsaldır kaderine terkedilmez

M. Kemal Atatürk’ün bu güzel sözü çocuklara, gençlere önemli bir uyarı niteliği taşır. İklimlerin değiştiği, verimli tarım arazilerinin kaybolduğu, çevresel kirliliğin arttığı ülkemizde TEMA vakfı kurucusu Hayrettin Karaca’nın röportajlarından tüketmek noktasında önemli gördüğüm yerleri paylaşmak istiyorum.

“Dünya ikiye bölünmüş artık. Gözü açlar ve karnı açlar. İşte o gözü açları doyurmayacağız. Bunların farkına küçükken vardım. Dilim, kültürüm gidiyor. Bağımsız bir Türkiye değiliz artık. En büyük acımız geri getiremediğimiz o kültürümüzdür.”

“Ne zamandır alışveriş yapmadığımı hatırlamıyorum, kendime sadece kitap alıyorum. Nedir benim ihtiyacım; doymam, sağlığım, barınmam, kuşanmam; bunun dışında hiçbir şey tüketmeye hakkım yok. Gömleklerim var yakası çevrilmiştir, ayakkabılarıma bakarsanız altı yamalıdır. Dokuz senedir bu pantolonu giyerim, paltom yırtıktır. Param var ama tüketmeye hakkım yok. Bunu herkes yapabilir. ‘Bir’ çok güçlüdür. Atatürk bir kişiydi. Her şey bir ile başlar. Bir yoksa iki olmaz. Ben de yakınlarıma örnek olmaya çalışıyorum.”

“Açlıktan ölen her çocuğun katilleri vardır. İhtiyacından çok tüketerek sınıf atlamaya çalışanlarda suç. Bugünkü tüketim iki katına çıktığı gün, belki dünyada yaşam olmayacak. En büyük tehlike gıdada. Bir Amerikalı çocuk doğduğunda 30 çocuğa eşdeğerde dünya nimetlerini alıp götürüyor.”

''Yeni bir tüketim ahlakı olmalı. Haberlerin içine bile reklam girmiş; tüketelim. Bitirelim mahvedelim, sonra devam edelim... Ben bir kültürle yetiştim: “Olan, olmayana borçludur” dediler; “Komşusu aç iken tok olan mümkün değildir” dediler; ''Komşuda pişer bize de düşer'' dediler...

“Fakirdik ama açımız yoktu... Annem, yalnız ve kimsesiz komşumuz “Fatma Anne”ye yemek götürmem için elime siniyi tutuşturur ve sessizce “Fatma Anne'ye götür” derdi. Kimse duymaz, kimse bilmezdi. Büyüklerimiz annelerimizdi, babalarımızdı... Evlenme çağına gelmiş komşu kızının evlenmesi için komşular seferber olurdu. Falan komşunun oğlu iyidir, bu kıza uygundur, oğlan askerliğini yapmış el de ekmek tutmuştu. Komşu kızları hepimizin kızıydı...”

Kontrolsüz olan tüketimi ne zaman kontrollü ve mantıklı hale getirirsek, ahlaklı yaşamayı yaşam tarzımız olarak benimsersek topraklarımız da o derece verimli olarak kalacaktır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.