Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin
Süleyman Çokay
Köşe Yazarı
Süleyman Çokay
 

İyimser olmaktan korkmayın

Zaman zaman iyimser düşündüğümüzde etrafımızdakilerin “ bu kadar da rahat olma” tepkileriyle karşılaşırız. Toplum olarak ne yazık ki olaylara olumsuz bakma eğilimimiz vardır. İyimser olmanın hiçbir sakıncası yoktur. Burada önemli olan belli bir çizgiyi korumaktır. İyimserlik polyannacılık olarak da adlandırılır. Polyannacılık, kaybedilen herhangi bir şey için üzülmek yerine elindekilerle yetinme ve mutlu olma davranışıdır. Kötü olayların iyi taraflarını görmeye çalışır. W. Arthur Ward der ki: “Gerçek iyimser problemlerin farkındadır ama çözümleri de bilir, zorlukları görür ama üstesinden gelineceğine de inanır, olumsuzlukları yakalar ama olumlulukları da vurgular, en kötüye açıktır ama en iyiyi de bekler, şikâyet etmek için nedeni vardır ama gülümsemeyi seçer.” İyimser olduğumuzda neleri kazanırız, dilerseniz bunlara bakalım. Gerçekçidirler: İyimser, hayatı güllük gülistanlık olarak görmez, ona göre de hayat tozpembe değildir.  Sorunların, zorlukların farkındadır. Fakat zorluklar karşısında elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışır. Zorlukları üstesinden gelinmesi gereken bir fırsat olarak görür. Ahlanıp vahlanmak yerine sorunlar karşısında çözüm aramayı tercih eder. Çözüme giden birçok yolun olduğu bilir ve çıkış yollarından en iyisini bulmaya çalışır, o yol olmazsa diğer yolları dener. Değiştiremeyeceklerini kabullenirler: Sorunlar karşısında esnektirler. Çözüm için her yolu deneyip bir türlü çözüme kavuşmuyorsa bu durumu kabullenir ve üzülmek yerine o durumdan ders almayı seçip aynı hataları yapmamaya gayret ederler ve benzer bir durumla karşılaştıklarında edindikleri tecrübeyle daha kolay üstesinden gelebilirler. Yaşamlarında her tür sevgiye yer verirler: Sevgileri tek bir şeye odaklı değildir. İyimser olan insanlar öncelikle kendilerini severler ve bu sevgileri taşar ve her şeye yansır alıcı yerine verici olurlar daha çok. İnsanları, hayvanları, çiçekleri, bitkileri, böcekleri, doğayı, her şeyi severler. Yaşamı, yaşamdan keyif almayı severler. Kendilerine güvenirler: Amaçlarına ulaşmak için başkalarının “yapamazsın” gibi türden sözlerine kulak asmayıp kendilerine inanır, sınırlarını bilirler ve ona göre hareket ederler. Kendi hayatlarından kendilerinin sorumlu olduğunun bilincindedirler. Değişime açıktırlar: Kendilerini ve yaşamlarını değiştirmekten korkmazlar. Değişimin gelişim yönünde olmasını sağlarlar. Her olayı karşılaştıkları her durumu kendi gelişimleri için bir fırsat olarak görürler. Uzlaşmacıdırlar: Biriyle tartışırken veya bir konu hakkında tartışırken bu tartışmayı kavgaya değil çözüme kavuşturma becerileri vardır. Hem karşı tarafı anlar hem de kendini ifade eder. Her zaman barıştan yanadır. Bakış açıları anlamaya yöneliktir: Hayata karşı o kadar sevgi doludurlar ki tüm güzellikleri keşfetmek isterler ve bu yüzden de bakış açıları anlamaya yöneliktir. Yargılayıcı bir tutum içine girmezler. Karşısındaki insana, olaylara ve çevresinde gördüğü her şeye “şu yanlış, bu doğru”, “bu iyi – şu kötü”, “bu güzel – şu çirkin”, “böyle yapmalısın, bu böyle olmalıydı” gibi yargılayıcı bir tutuma girmezler. Olayları, insanları, çevresini, en önemlisi kendilerini neden, nasıl sorularıyla anlamaya çalışırlar.
Ekleme Tarihi: 13 Ocak 2016 - Çarşamba

İyimser olmaktan korkmayın

Zaman zaman iyimser düşündüğümüzde etrafımızdakilerin “ bu kadar da rahat olma” tepkileriyle karşılaşırız. Toplum olarak ne yazık ki olaylara olumsuz bakma eğilimimiz vardır. İyimser olmanın hiçbir sakıncası yoktur. Burada önemli olan belli bir çizgiyi korumaktır. İyimserlik polyannacılık olarak da adlandırılır.

Polyannacılık, kaybedilen herhangi bir şey için üzülmek yerine elindekilerle yetinme ve mutlu olma davranışıdır. Kötü olayların iyi taraflarını görmeye çalışır.

W. Arthur Ward der ki: “Gerçek iyimser problemlerin farkındadır ama çözümleri de bilir, zorlukları görür ama üstesinden gelineceğine de inanır, olumsuzlukları yakalar ama olumlulukları da vurgular, en kötüye açıktır ama en iyiyi de bekler, şikâyet etmek için nedeni vardır ama gülümsemeyi seçer.”

İyimser olduğumuzda neleri kazanırız, dilerseniz bunlara bakalım.

Gerçekçidirler: İyimser, hayatı güllük gülistanlık olarak görmez, ona göre de hayat tozpembe değildir.  Sorunların, zorlukların farkındadır. Fakat zorluklar karşısında elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışır. Zorlukları üstesinden gelinmesi gereken bir fırsat olarak görür. Ahlanıp vahlanmak yerine sorunlar karşısında çözüm aramayı tercih eder. Çözüme giden birçok yolun olduğu bilir ve çıkış yollarından en iyisini bulmaya çalışır, o yol olmazsa diğer yolları dener.

Değiştiremeyeceklerini kabullenirler: Sorunlar karşısında esnektirler. Çözüm için her yolu deneyip bir türlü çözüme kavuşmuyorsa bu durumu kabullenir ve üzülmek yerine o durumdan ders almayı seçip aynı hataları yapmamaya gayret ederler ve benzer bir durumla karşılaştıklarında edindikleri tecrübeyle daha kolay üstesinden gelebilirler.

Yaşamlarında her tür sevgiye yer verirler: Sevgileri tek bir şeye odaklı değildir. İyimser olan insanlar öncelikle kendilerini severler ve bu sevgileri taşar ve her şeye yansır alıcı yerine verici olurlar daha çok. İnsanları, hayvanları, çiçekleri, bitkileri, böcekleri, doğayı, her şeyi severler. Yaşamı, yaşamdan keyif almayı severler.

Kendilerine güvenirler: Amaçlarına ulaşmak için başkalarının “yapamazsın” gibi türden sözlerine kulak asmayıp kendilerine inanır, sınırlarını bilirler ve ona göre hareket ederler. Kendi hayatlarından kendilerinin sorumlu olduğunun bilincindedirler.

Değişime açıktırlar: Kendilerini ve yaşamlarını değiştirmekten korkmazlar. Değişimin gelişim yönünde olmasını sağlarlar. Her olayı karşılaştıkları her durumu kendi gelişimleri için bir fırsat olarak görürler.

Uzlaşmacıdırlar: Biriyle tartışırken veya bir konu hakkında tartışırken bu tartışmayı kavgaya değil çözüme kavuşturma becerileri vardır. Hem karşı tarafı anlar hem de kendini ifade eder. Her zaman barıştan yanadır.

Bakış açıları anlamaya yöneliktir: Hayata karşı o kadar sevgi doludurlar ki tüm güzellikleri keşfetmek isterler ve bu yüzden de bakış açıları anlamaya yöneliktir. Yargılayıcı bir tutum içine girmezler. Karşısındaki insana, olaylara ve çevresinde gördüğü her şeye “şu yanlış, bu doğru”, “bu iyi – şu kötü”, “bu güzel – şu çirkin”, “böyle yapmalısın, bu böyle olmalıydı” gibi yargılayıcı bir tutuma girmezler. Olayları, insanları, çevresini, en önemlisi kendilerini neden, nasıl sorularıyla anlamaya çalışırlar.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.