Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Benim doğum günüm” dediği günü, Gençlik ve Spor Bayramını kutluyoruz.
19 Mayıs inancın, özgürlük ateşinin, direnişin, dayanışmanın ve aklın simgesidir.
42 yaşında Cumhuriyet’i ilân eden, 44 yaşında şapka ve kıyafet inkılâplarını gerçekleştiren, 48 yaşında Arap harfleri yerine yeni Türk harflerini koyan Büyük Atatürk, taşıdığı düşünce yeniliği, gençlerimize örnek olmalıdır.
Bu noktada her şeyi gençlerden beklemekte çok yanlış olur. İnsan umudu ve hayalleri olduğu sürece gençtir.
Onun içindir ki kendisi: “Benim anladığım gençlik, bu inkılâbın fikirlerini ve ideolojisini benimseyip gelecek kuşaklara götürecek kimselerdir. Benim nazarımda yirmi yaşında bir yobaz ihtiyar, yetmiş yaşında bir idealist ise zinde bir gençtir” diyordu. Bu bakımdan Atatürk’ün “Ey Türk gençliği” hitabında bir anlamda yaş sınırlarını aşarak bir fikir gençliği, bir ideal gençliği aramak, bu gençliği görmek, bu gençliği düşünmek lâzımdır.
Hangi gençlik?
Botları yüksek ama iletişim kuramayan, dil öğrenen ama empati yeteneği olmayan, kurstan kursa koşan ama arkadaş edinemeyen, teknoloji ve fast food bağımlısı..evet kötü tablo bu.
Nasıl bir gençlik?
*kitap okuyan
*kültürüne sahip çıkan
*zeki olduğuna güvenen değil değişime açık olan
*bilgi, medya ve teknoloji konusunda söz sahibi olan
*etik değerlere önem veren
Gençlerin özellikle sağlıklı bir iyimser tablo çizmesi gerekir. İyimser olan olan bir kişi pencereden bakarken ağaç, kuş, çiçek, böcekleri görür. Karamsar olan çöp, çamur, çirkin şeyleri görür. Birisi zamanını bahtiyar geçirir, diğeri hüzünlü geçirir. Hayata, olaylara, kendinize, çevremize pozitif bakmaya başaran, olumlu düşünen güzel gören insan hayatından lezzet alır.
Evet , 19 Mayıs gençlerin, kendini genç hissedenlerin bayramı. Üretiyorsanız ve Ata’nın yolundan geliyorsanız ;
Görev çok net…
“Ey Türk Gençliği birinci vazifen Türk İstiklalini, Türk Cumhuriyeti’ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.”