Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin
Süleyman Çokay
Köşe Yazarı
Süleyman Çokay
 

Aşk ve Felsefe

Üç harften oluşan  tahrip gücü bu kadar yüksek olan başka bir kelime bulmak oldukça güçtür.Beynimizin her duygusal açılım ile ilgili kimyasal bir bileşeni vardır. Ne tür duygular varsa buna bağlı olan salınımlar söz konusu olur. Aşkın kimyası üzerine yapılan araştırmalarda, aşk esnasında beyinde keyif verici, gevşetici, vücuttaki ağrıları giderici, morfin benzeri bir madde salgılandığı tespit edilmiştir. Aşk insanın her hücresinde kendini gösteren bir durumdur. Biyolojik olmasının yanında tüm psikolojik yatırımlarımızı etkileyen, sosyal paylaşımlarımızı içeren bir eylemdir. Üretme kapasitesine sahip olduğumuz sürece aşk kaçınılmazdır. Atomun içindeki çekim kuvveti nasıl bir yapı oluşturuyorsa bizler arasındaki yakınlaşmayı sağlayan şey sevgi duygusudur. Aşk uğruna hepimiz farklı şeyler yapmışızdır.Bugün sizlere felsefe ve aşk içeren bir öyküyü anlatmak isitiyorum. Assos Kralı Hermias, sınıf arkadaşı olan Aristo’yu kente davet eder. Bu ziyaret sırasında Hermias’ın dünya güzeli kızkardeşi Pythias ’a aşık olan Aristo, kentten ayrılmasına rağmen Pythias’ı aklından çıkaramaz. Bu durumu öğrenen Hermias, Aristo’nun Assos’ta bir felsefe okulu kurması şartıyla kızkardeşiyle evlenmesine izin vereceğini söyler. Bu şartı kabul eden Aristo, Assos’ta bir felsefe okulu kurar ve M.Ö. 348 – 345 yılları arasında bu okulda üç yıl boyunca felsefe dersleri verir. Felsefe ve aşk her zaman birbirini tamamlar. Ancak bir noktadan sonra felsefe bile iz sürmeyi bırakır, çünkü aşkta mantık yoktur. Örneğin Mevlana’ya göre gerçek aşk karşılıksız olandır. Sevdiğin kişinin seni sevip sevmemsi önemli değildir. Bunu da “Aşksız yaşama ki, ölü olmayasın; Aşkla öl ki diri olasın” sözüyle anlatmıştır. Bir heykeltıraş olan Kıbrıs prensi Pygmalion, ideal kadını temsil eden fildişinden bir heykel yapar ve Galatea adını verir. Galatea o kadar güzeldir ki, Pygmalion ona aşık olur, tanrıça Venüs’e ona hayat vermesi için yalvarır. Venüs onun isteğini kabul ederek Galatea'yı canlandırır; Pygmalion ile insan olan heykeli mutlu bir aşk yaşarlar. Taş’ı bile canlandıran bu güç için yolda olmaya devam o zaman. Beynimiz ne kadar donanımlı ise aşk hayatımız da, o kadar iyidir. Kişinin beyni kısır, donuk, paylaşıma açık değil ise aşk hayatı da o kadar kısırdır. Aşk zihni açar,  hormonları canlandırır. Mutlu birliktelikler için her aşkın kendi haklarını yaratmasına izin vermek gereklidir. Buda bireysellikten ve özgürlüklerden geçer.   "Çok yaşa"yın ve de "siz de görün"üz.
Ekleme Tarihi: 25 Şubat 2015 - Çarşamba

Aşk ve Felsefe

Üç harften oluşan  tahrip gücü bu kadar yüksek olan başka bir kelime bulmak oldukça güçtür.Beynimizin her duygusal açılım ile ilgili kimyasal bir bileşeni vardır. Ne tür duygular varsa buna bağlı olan salınımlar söz konusu olur. Aşkın kimyası üzerine yapılan araştırmalarda, aşk esnasında beyinde keyif verici, gevşetici, vücuttaki ağrıları giderici, morfin benzeri bir madde salgılandığı tespit edilmiştir.

Aşk insanın her hücresinde kendini gösteren bir durumdur. Biyolojik olmasının yanında tüm psikolojik yatırımlarımızı etkileyen, sosyal paylaşımlarımızı içeren bir eylemdir. Üretme kapasitesine sahip olduğumuz sürece aşk kaçınılmazdır. Atomun içindeki çekim kuvveti nasıl bir yapı oluşturuyorsa bizler arasındaki yakınlaşmayı sağlayan şey sevgi duygusudur.

Aşk uğruna hepimiz farklı şeyler yapmışızdır.Bugün sizlere felsefe ve aşk içeren bir öyküyü anlatmak isitiyorum. Assos Kralı Hermias, sınıf arkadaşı olan Aristo’yu kente davet eder. Bu ziyaret sırasında Hermias’ın dünya güzeli kızkardeşi Pythias ’a aşık olan Aristo, kentten ayrılmasına rağmen Pythias’ı aklından çıkaramaz. Bu durumu öğrenen Hermias, Aristo’nun Assos’ta bir felsefe okulu kurması şartıyla kızkardeşiyle evlenmesine izin vereceğini söyler. Bu şartı kabul eden Aristo, Assos’ta bir felsefe okulu kurar ve M.Ö. 348 – 345 yılları arasında bu okulda üç yıl boyunca felsefe dersleri verir. Felsefe ve aşk her zaman birbirini tamamlar. Ancak bir noktadan sonra felsefe bile iz sürmeyi bırakır, çünkü aşkta mantık yoktur. Örneğin Mevlana’ya göre gerçek aşk karşılıksız olandır. Sevdiğin kişinin seni sevip sevmemsi önemli değildir. Bunu da “Aşksız yaşama ki, ölü olmayasın;
Aşkla öl ki diri olasın” sözüyle anlatmıştır.

Bir heykeltıraş olan Kıbrıs prensi Pygmalion, ideal kadını temsil eden fildişinden bir heykel yapar ve Galatea adını verir. Galatea o kadar güzeldir ki, Pygmalion ona aşık olur, tanrıça Venüs’e ona hayat vermesi için yalvarır. Venüs onun isteğini kabul ederek Galatea'yı canlandırır; Pygmalion ile insan olan heykeli mutlu bir aşk yaşarlar. Taş’ı bile canlandıran bu güç için yolda olmaya devam o zaman.

Beynimiz ne kadar donanımlı ise aşk hayatımız da, o kadar iyidir. Kişinin beyni kısır, donuk, paylaşıma açık değil ise aşk hayatı da o kadar kısırdır. Aşk zihni açar,  hormonları canlandırır.

Mutlu birliktelikler için her aşkın kendi haklarını yaratmasına izin vermek gereklidir. Buda bireysellikten ve özgürlüklerden geçer.

 

"Çok yaşa"yın ve de "siz de görün"üz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.