Rıdvan Eşin
Ünüllar Hidrolik
Fibar
Süleyman Çokay
Köşe Yazarı
Süleyman Çokay
 

KÜÇÜK BİR PATİ, BÜYÜK BİR VİCDAN MESELESİ

Her yıl ekim ayının ilk haftasında kutlanan Hayvanları Koruma Günü, yalnızca bir farkındalık etkinliği değil, insanlığın aynasıdır aslında. O aynaya baktığımızda sadece hayvanlarla kurduğumuz ilişkiyi değil, insanlık olarak hangi noktada durduğumuzu da görürüz. Çünkü bir canlıya gösterilen merhamet, medeniyetin en sessiz ama en güçlü göstergesidir. Psikolojik açıdan hayvan sevgisi, empati kapasitemizin sınırlarını belirler. Bir insan, kendinden farklı bir canlının duygularını anlayabiliyorsa, o kişi gerçek anlamda “insanlaşma” sürecini tamamlamıştır. Hayvanlara karşı duyarlılık geliştiren bireylerin stres düzeylerinin daha düşük, duygusal dayanıklılıklarının daha yüksek olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bir köpeğin gözlerine baktığınızda hissettiğiniz sevgi, beynin “oksitosin” adı verilen mutluluk hormonunu artırır. Yani hayvanlara iyi davranmak sadece onların değil, bizim de ruh sağlığımızı iyileştirir. Çocuklar açısından bakıldığında, bir evcil hayvanla büyümenin önemi çok daha derindir. Sorumluluk duygusu, empati ve sabır gibi temel insani beceriler genellikle bir canlıya bakım gösterirken öğrenilir. Bir çocuğun sabah kalkıp kedisini beslemesi, dışarı çıkarken kuşlara su bırakması, aslında gelecekteki toplumsal davranış biçimlerinin temellerini atar. Çünkü empati öğrenilen değil, yaşanılan bir duygudur. Sosyolojik yönden ele alındığında ise hayvanlara yaklaşım, bir toplumun vicdan seviyesinin aynasıdır. Sokak hayvanlarına karşı sergilenen tutum, şehirlerin gerçek yüzünü gösterir. Bazı toplumlarda hayvanlar “rahatsız edici unsur” olarak görülürken, bazı toplumlar onları yaşam alanlarının doğal parçası kabul eder. Oysa bir parkta kedilerle, kuşlarla, köpeklerle birlikte yaşamak; insanın doğayla olan bağını güçlendirir, aidiyet hissini artırır. Ne yazık ki zaman zaman hayvanlara yönelik şiddet haberleriyle sarsılıyoruz. Bu olaylar yalnızca bireysel bir vicdansızlık değil, toplumsal bir ruhsal çöküşün de göstergesidir. Bir cana zarar vermek, sadece o canlıyı değil, toplumun ortak değer yargılarını da yaralar. Çünkü merhametin olmadığı yerde, adaletin ve huzurun da kalıcı olması mümkün değildir. Oysa merhamet bulaşıcıdır. Bir kişi bir sokak köpeğine mama bıraktığında, bir diğeri de bunu örnek alır. Küçük iyilikler çoğaldıkça, şehirler daha yaşanabilir, insanlar daha duyarlı hale gelir. Hayvanları korumak, sadece onların yaşam hakkını savunmak değildir; aynı zamanda toplumun duygusal zekâsını, vicdanını ve birlik duygusunu da korumaktır. Hayvanları Koruma Günü’nü kutlarken, unutmamamız gereken en önemli gerçek şudur: Biz doğanın efendisi değil, bir parçasıyız. Her canlının bu dünyada bir yeri, bir anlamı vardır. Onların yaşam hakkına saygı duymak, kendi varlığımıza da saygı duymaktır. Bir pati kadar küçük görünen bir adım, bazen insanlığın en büyük sınavıdır. Ve unutmayalım: Küçük bir pati, gerçekten de büyük bir vicdan meselesidir.
Ekleme Tarihi: 16 Ekim 2025 -Perşembe

KÜÇÜK BİR PATİ, BÜYÜK BİR VİCDAN MESELESİ

Her yıl ekim ayının ilk haftasında kutlanan Hayvanları Koruma Günü, yalnızca bir farkındalık etkinliği değil, insanlığın aynasıdır aslında. O aynaya baktığımızda sadece hayvanlarla kurduğumuz ilişkiyi değil, insanlık olarak hangi noktada durduğumuzu da görürüz. Çünkü bir canlıya gösterilen merhamet, medeniyetin en sessiz ama en güçlü göstergesidir.

Psikolojik açıdan hayvan sevgisi, empati kapasitemizin sınırlarını belirler. Bir insan, kendinden farklı bir canlının duygularını anlayabiliyorsa, o kişi gerçek anlamda “insanlaşma” sürecini tamamlamıştır. Hayvanlara karşı duyarlılık geliştiren bireylerin stres düzeylerinin daha düşük, duygusal dayanıklılıklarının daha yüksek olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bir köpeğin gözlerine baktığınızda hissettiğiniz sevgi, beynin “oksitosin” adı verilen mutluluk hormonunu artırır. Yani hayvanlara iyi davranmak sadece onların değil, bizim de ruh sağlığımızı iyileştirir.

Çocuklar açısından bakıldığında, bir evcil hayvanla büyümenin önemi çok daha derindir. Sorumluluk duygusu, empati ve sabır gibi temel insani beceriler genellikle bir canlıya bakım gösterirken öğrenilir. Bir çocuğun sabah kalkıp kedisini beslemesi, dışarı çıkarken kuşlara su bırakması, aslında gelecekteki toplumsal davranış biçimlerinin temellerini atar. Çünkü empati öğrenilen değil, yaşanılan bir duygudur.

Sosyolojik yönden ele alındığında ise hayvanlara yaklaşım, bir toplumun vicdan seviyesinin aynasıdır. Sokak hayvanlarına karşı sergilenen tutum, şehirlerin gerçek yüzünü gösterir. Bazı toplumlarda hayvanlar “rahatsız edici unsur” olarak görülürken, bazı toplumlar onları yaşam alanlarının doğal parçası kabul eder. Oysa bir parkta kedilerle, kuşlarla, köpeklerle birlikte yaşamak; insanın doğayla olan bağını güçlendirir, aidiyet hissini artırır.

Ne yazık ki zaman zaman hayvanlara yönelik şiddet haberleriyle sarsılıyoruz. Bu olaylar yalnızca bireysel bir vicdansızlık değil, toplumsal bir ruhsal çöküşün de göstergesidir. Bir cana zarar vermek, sadece o canlıyı değil, toplumun ortak değer yargılarını da yaralar. Çünkü merhametin olmadığı yerde, adaletin ve huzurun da kalıcı olması mümkün değildir.

Oysa merhamet bulaşıcıdır. Bir kişi bir sokak köpeğine mama bıraktığında, bir diğeri de bunu örnek alır. Küçük iyilikler çoğaldıkça, şehirler daha yaşanabilir, insanlar daha duyarlı hale gelir. Hayvanları korumak, sadece onların yaşam hakkını savunmak değildir; aynı zamanda toplumun duygusal zekâsını, vicdanını ve birlik duygusunu da korumaktır.

Hayvanları Koruma Günü’nü kutlarken, unutmamamız gereken en önemli gerçek şudur: Biz doğanın efendisi değil, bir parçasıyız. Her canlının bu dünyada bir yeri, bir anlamı vardır. Onların yaşam hakkına saygı duymak, kendi varlığımıza da saygı duymaktır.

Bir pati kadar küçük görünen bir adım, bazen insanlığın en büyük sınavıdır.

Ve unutmayalım: Küçük bir pati, gerçekten de büyük bir vicdan meselesidir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.