Rıdvan Eşin
Ünüllar Hidrolik
Fibar
Hasan Öğdüm
Köşe Yazarı
Hasan Öğdüm
 

İNSANLIĞIN GELECEĞİNİ KUR-TAR-MAK ÜZERİNE…

Geçmişin Aynası Geçmiş ders verir, geleceği göremez.” Geçmiş, kimliğimizin aynasıdır. Ama aynaya fazla bakarsanız, yolunuzu göremezsiniz. Bizim memlekette de mesele biraz bu: Hep geçmişle uğraşıyor, bugünü heba ediyor, yarını beklemekle yetiniyoruz. Oysa gelecek, bekleyenlere değil; kuranlara aittir. Dünyanın Ortak Sınavı “Dünya, sessizce bizden hesap soruyor.” Bugün dünyanın ortak sınavı ortada. İklim krizi kapımıza dayanmış, göller kuruyor, ormanlar yanıyor, seller şehirleri yutuyor. Savaşlar ise insanlığı yeniden karanlığa sürüklüyor. Ukrayna’dan Gazze’ye, Afrika’dan Ortadoğu’ya kadar her yerde aynı manzara: silahlar konuşuyor, çocuklar susuyor. Avrupa’da aşırı sağ yükseliyor, zengin ülkeler kapılarını kapatıyor. Göç yolları mezarlığa dönüyor. Teknoloji desen hem fırsat hem tehdit. Yapay zekâ işimizi kolaylaştırıyor belki ama aynı anda milyonları işsiz bırakma ihtimaliyle korkutuyor. İnsanlık kendi icadına hükmedemezse, geleceğini ona kaptıracak. Cehalet ve Bilinçsiz Çoğalma “Bilgiyle büyüyen, geleceğe yön verir.” Ama asıl mesele sadece teknoloji ya da siyaset değil. Cehalet, insanlığın en eski ve hâlâ en yakıcı sorunu. Bilgiyi küçümseyen, eleştiriyi hor gören, düşünceyi susturan toplumlar, geleceği kuramaz. İnsanlığın en büyük çelişkisi de burada: Bilim ve teknoloji ilerlerken, bilinç geri kalıyor. Öyle ki bilgi çağında yaşıyoruz ama akıl tutulması çağından çıkamıyoruz. Bir de bilinçsiz çoğalma meselesi var. Dünya nüfusu artıyor ama bu artış, eğitim ve bilinçle paralel gitmiyor. Çocuklar, geleceğin ışığı olması gerekirken, cehaletin zincirine vuruluyor. Yoksulluğun içinde, eğitimsiz bırakılıyor, daha doğmadan hayattan mahrum ediliyor. Eğer çoğalmayı kutsayıp, bilinçlenmeyi ihmal edersek, bu gezegenin geleceğini sadece kalabalıklaştırır, ama asla güzelleştiremeyiz. Türkiye’nin Aynası “Geçmiş yaralarını iyileştir, geleceğini inşa et.” Türkiye’ye gelelim… Biz de kendi kavgalarımızdan çıkamadık. Sağ-sol çatışmaları, darbeler, kimlikler üzerinden yürüyen ayrışmalar… Yıllar geçti ama fay hatları hâlâ diri tutuluyor. Oysa geleceği geçmişin yaralarıyla değil, ortak iyileşmeyle kurabiliriz. İnancı, kökeni, hayat tarzı ne olursa olsun herkesin eşit ve onurlu yaşadığı bir düzen kurmadan bu ülke nefes alamaz. Birlik ve Beraberlik “Farklılıklarımız zenginliğimiz, dayanışmamız gücümüzdür.” Artık ayrıştırma ve ötekileştirme politikalarını bir yana bırakmak zorundayız. Kimliklerimiz, inançlarımız, kökenlerimiz ne olursa olsun; gerçek güç, birlikte hareket etmekte, ortak hedefler için el ele vermekte yatar. Bir toplum, kendi içinde bölünmüşse, dışarıdaki fırtınalar karşısında ayakta kalamaz. Ama farklılıkları bir tehdit değil, bir zenginlik olarak gördüğümüzde; ortak akıl ve dayanışmayla, en zorlu sorunların üstesinden gelebiliriz. Türkiye’nin geleceği de ancak bu anlayışla güvence altına alınabilir. Gençlerin Mesajı “Umutsuzluk değil, fırsat yaratmak görevimizdir.” Gençler ise çok net bir mesaj veriyor: “Gelecek burada yok.” Pasaport kuyruklarında biriken hayaller, ülkenin en acı gerçeği. Eğitim ezberin, siyaset kavganın, kültür-sanat sansürün pençesinde olursa gençlerin gözünü dışarıya çevirmesi normal. Eğer bu toprağın evlatları başka diyarlarda kök salmaya hevesleniyorsa, yarınımızı kaybediyoruz demektir. İki Yol “Ya geçmişin hayaletleriyle kavga ederiz ya da cesaretle yeni sayfa açarız.” Türkiye’nin önünde iki yol var: Ya geçmişin hayaletleriyle kavga etmeye devam edeceğiz, ya da cesaretle yeni bir sayfa açacağız. Bu da korkudan değil, güvenden geçiyor. Bölünmeden değil, kucaklaşmadan. Ranttan değil, adil bölüşümden. Ve en önemlisi: cehaletten değil, bilinçten; kör bir çoğalmadan değil, bilinçli bir geleceğe hazırlıktan. Gelecek Bugün Başlar “Bugün işlediğimiz her tohum, yarının ışığı olur.” Unutmayalım: Geleceği kurmak hayal ister. Geleceği kurtarmak cesaret ister. İkisi de bugünden başlar. Eğer biz bugünü işleyebilirsek, yarın sadece gelmez; bizim elimizle doğar.
Ekleme Tarihi: 27 Ağustos 2025 -Çarşamba

İNSANLIĞIN GELECEĞİNİ KUR-TAR-MAK ÜZERİNE…

Geçmişin Aynası

Geçmiş ders verir, geleceği göremez.”

Geçmiş, kimliğimizin aynasıdır. Ama aynaya fazla bakarsanız, yolunuzu göremezsiniz. Bizim memlekette de mesele biraz bu: Hep geçmişle uğraşıyor, bugünü heba ediyor, yarını beklemekle yetiniyoruz. Oysa gelecek, bekleyenlere değil; kuranlara aittir.

Dünyanın Ortak Sınavı

“Dünya, sessizce bizden hesap soruyor.”

Bugün dünyanın ortak sınavı ortada. İklim krizi kapımıza dayanmış, göller kuruyor, ormanlar yanıyor, seller şehirleri yutuyor. Savaşlar ise insanlığı yeniden karanlığa sürüklüyor. Ukrayna’dan Gazze’ye, Afrika’dan Ortadoğu’ya kadar her yerde aynı manzara: silahlar konuşuyor, çocuklar susuyor. Avrupa’da aşırı sağ yükseliyor, zengin ülkeler kapılarını kapatıyor. Göç yolları mezarlığa dönüyor.

Teknoloji desen hem fırsat hem tehdit. Yapay zekâ işimizi kolaylaştırıyor belki ama aynı anda milyonları işsiz bırakma ihtimaliyle korkutuyor. İnsanlık kendi icadına hükmedemezse, geleceğini ona kaptıracak.

Cehalet ve Bilinçsiz Çoğalma

“Bilgiyle büyüyen, geleceğe yön verir.”

Ama asıl mesele sadece teknoloji ya da siyaset değil. Cehalet, insanlığın en eski ve hâlâ en yakıcı sorunu. Bilgiyi küçümseyen, eleştiriyi hor gören, düşünceyi susturan toplumlar, geleceği kuramaz. İnsanlığın en büyük çelişkisi de burada: Bilim ve teknoloji ilerlerken, bilinç geri kalıyor. Öyle ki bilgi çağında yaşıyoruz ama akıl tutulması çağından çıkamıyoruz.

Bir de bilinçsiz çoğalma meselesi var. Dünya nüfusu artıyor ama bu artış, eğitim ve bilinçle paralel gitmiyor. Çocuklar, geleceğin ışığı olması gerekirken, cehaletin zincirine vuruluyor. Yoksulluğun içinde, eğitimsiz bırakılıyor, daha doğmadan hayattan mahrum ediliyor. Eğer çoğalmayı kutsayıp, bilinçlenmeyi ihmal edersek, bu gezegenin geleceğini sadece kalabalıklaştırır, ama asla güzelleştiremeyiz.

Türkiye’nin Aynası

“Geçmiş yaralarını iyileştir, geleceğini inşa et.”

Türkiye’ye gelelim… Biz de kendi kavgalarımızdan çıkamadık. Sağ-sol çatışmaları, darbeler, kimlikler üzerinden yürüyen ayrışmalar… Yıllar geçti ama fay hatları hâlâ diri tutuluyor. Oysa geleceği geçmişin yaralarıyla değil, ortak iyileşmeyle kurabiliriz. İnancı, kökeni, hayat tarzı ne olursa olsun herkesin eşit ve onurlu yaşadığı bir düzen kurmadan bu ülke nefes alamaz.

Birlik ve Beraberlik

“Farklılıklarımız zenginliğimiz, dayanışmamız gücümüzdür.”

Artık ayrıştırma ve ötekileştirme politikalarını bir yana bırakmak zorundayız. Kimliklerimiz, inançlarımız, kökenlerimiz ne olursa olsun; gerçek güç, birlikte hareket etmekte, ortak hedefler için el ele vermekte yatar. Bir toplum, kendi içinde bölünmüşse, dışarıdaki fırtınalar karşısında ayakta kalamaz. Ama farklılıkları bir tehdit değil, bir zenginlik olarak gördüğümüzde; ortak akıl ve dayanışmayla, en zorlu sorunların üstesinden gelebiliriz. Türkiye’nin geleceği de ancak bu anlayışla güvence altına alınabilir.

Gençlerin Mesajı

“Umutsuzluk değil, fırsat yaratmak görevimizdir.”

Gençler ise çok net bir mesaj veriyor: “Gelecek burada yok.” Pasaport kuyruklarında biriken hayaller, ülkenin en acı gerçeği. Eğitim ezberin, siyaset kavganın, kültür-sanat sansürün pençesinde olursa gençlerin gözünü dışarıya çevirmesi normal. Eğer bu toprağın evlatları başka diyarlarda kök salmaya hevesleniyorsa, yarınımızı kaybediyoruz demektir.

İki Yol

“Ya geçmişin hayaletleriyle kavga ederiz ya da cesaretle yeni sayfa açarız.”

Türkiye’nin önünde iki yol var: Ya geçmişin hayaletleriyle kavga etmeye devam edeceğiz, ya da cesaretle yeni bir sayfa açacağız. Bu da korkudan değil, güvenden geçiyor. Bölünmeden değil, kucaklaşmadan. Ranttan değil, adil bölüşümden. Ve en önemlisi: cehaletten değil, bilinçten; kör bir çoğalmadan değil, bilinçli bir geleceğe hazırlıktan.

Gelecek Bugün Başlar

“Bugün işlediğimiz her tohum, yarının ışığı olur.”

Unutmayalım: Geleceği kurmak hayal ister. Geleceği kurtarmak cesaret ister. İkisi de bugünden başlar. Eğer biz bugünü işleyebilirsek, yarın sadece gelmez; bizim elimizle doğar.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.