Okullarda zaman zaman yaşanan tartışmalar, anlaşmazlıklar ya da küçük çatışmalar… Veliler olarak doğal bir içgüdüyle çocuğumuzu korumak isteriz. Ancak bazen bu içgüdü, yaşanan her olumsuzluğu “zorbalık” etiketiyle değerlendirmemize yol açar. Oysa bilimsel olarak bakıldığında her problem, her tartışma zorbalık değildir.
Güncel Zorbalık Tanımı
UNESCO (2020) ve CDC (2021) tarafından kabul edilen güncel çerçeveye göre zorbalık, şu özellikleri taşıyan davranışlardır:
1- Zarar verme niyeti veya etkisi: Karşı tarafa fiziksel, sözel, sosyal veya dijital yollarla zarar verme amacı veya etkisi vardır.
2- Tekrar veya tekrar etme potansiyeli: Davranış birden fazla kez gerçekleşmiş ya da tekrar edebileceğine dair bir risk oluşturur.
3- Güç dengesizliği: Fiziksel güçten daha geniş olarak sosyal statü, popülerlik, grup desteği, yaş farkı veya dijital erişim gibi unsurlar da güç dengesizliğine dahildir.
Bu çerçevede, tek seferlik tartışmalar, karşılıklı anlaşmazlıklar, kazara çarpışmalar veya gelişimsel çatışmalar zorbalık olarak değerlendirilmez.
Gelişimsel çatışmalar normaldir
Çocuklar, sosyal becerilerini, duygularını yönetmeyi ve iletişim yollarını deneme-yanılma yoluyla öğrenirler. Arkadaşlarıyla yaşadıkları tartışmalar, bazen kırılmalar ve anlaşmazlıklar, sağlıklı bir gelişimin parçasıdır.
Aşırı koruyucu müdahaleler ise çocukların:
- Problem çözme becerilerini,
- Kendi haklarını savunabilme kapasitesini,
- Duygusal dayanıklılıklarını zayıflatabilir. Çocuk, her sorunda yetişkinin müdahalesini beklemeye başlar.
Velilerin en çok karıştırdığı durumlar
- Tek seferlik kavga → zorbalık değildir.
- Karşılıklı tartışma → çatışmadır, zorbalık değildir.
- Kazara çarpışma, itişme → niyet yoksa zorbalık değildir.
- Arkadaş grubu içi rol çatışmaları → sosyal gelişimin doğal parçasıdır.
Zorbalığı ciddiye alalım; ama her olayı zorbalık saymayalım
Gerçek zorbalık durumlarında okulun hızlı ve bütüncül bir müdahale planı devreye girer.
Ancak normal bir tartışma bile “zorbalık” diye tanımlandığında:
- Gerçek zorbalık vakaları görünmez hâle gelir,
- Çocuklar gereksiz yere suçlanmış olur,
- Velilerle okul arasında iletişim kopukluğu oluşur.
Sağlıklı olan; olayları doğru sınıflandırmak, çocuklara ise hem korunmayı hem de kendi sorunlarını çözmeyi öğrenebilecekleri alanlar bırakmaktır.
Velilere düşen rol
- Çocuğu sakince dinlemek ve duygularını anlamak,
- Hemen “haklı–haksız” ya da “kurban–zorba” etiketine başvurmamak,
- Gerekirse öğretmenle birlikte durumu nesnel şekilde değerlendirmek,
- Çocuğun sosyal becerilerini güçlendirecek rehberlik desteğini talep etmek.
Kıssadan Hisseye
Çocuklarımızın güçlü, dayanıklı ve sosyal olarak yetkin bireyler olabilmeleri; onları korumak ile gelişimsel deneyimlerine fırsat tanımak arasında doğru dengeyi kurmaktan geçer.
Unutmayalım:
Her tartışma zorbalık değildir; fakat her tartışma bir öğrenme fırsatıdır.



