Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Mustafa Savaş
Rıdvan Eşin
Şükrü Çekinmez
Köşe Yazarı
Şükrü Çekinmez
 

Tavuk döner

Virüsten dolayı üç ay dükkânı açamayınca özlemiş herkes, saat üç oldu ve neredeyse dönerim kalmadı. Kasada paraları sayarken bir çocuk yanaştı. -Abi kaç para dedi. Yarım beş, tam on dedim. Ya çeyrek diye sordu. Anladım o kadar parası yok, dedim sende ne kadar çıkar? Saymaya başladı ama hep 5-10 kuruş. Koy dedim paraları şuraya, sen geç otur masaya. Ustama seslendim: -“Yarım olsun, içine her şey konulsun, ayranda verin, azıcıkta tabağa patates ekleyin.” Çocuk dönerini yerken küçücük ayaklarına baktım. Çıkarmış ayakkabılarını, ayaklarını birbirine sürtüyor. Anladım ki üşümüş ısıtmaya çalışıyor. Bugün çok da yağmur yağıyordu, mübarek kuru yer bırakmıyordu. Kendime bir çay söyledim, müsaade isteyip yanına çöküverdim. Ayranı niye açmadın dedim. -Param yetmez ki abi dedi. Namaz abdest ile tavuk döner ayran ile dedim, açıverdim. İçti ne varsa, bitirdi tabağını da. Doymadın sen getireyim bir daha ne dersin deyince benim yıllardır aklıma gelmeyen o muhteşem şeyi duydum kulaklarımla: ‘’Elhamdülillah abi’’… -Eeee anlat bakalım nereden geldin, nereye gidiyorsun, niye sokaklarda dolaşıyorsun? Annen-baban ne yapar, evin nerede? diye sordum. Eli ile işaret etti; -Evimiz orası işte abi dedi. Benim dükkânın tam karşısında araya sıkışmış eski bir ev vardı. Ama orası uzun zamandır boştu. Tabii biz açmayınca dükkânı üç aydır görmemişiz. Bu eve birileri taşınmış. -“Annem işe gitti. Evleri temizleyip gelecek’’ dedi. Camdan üç gündür beni seyrediyormuş. Kaç defa söylemiş annesine ama annesi hep olmaz diyormuş. Para biriktirip yiyeceğim diye kafasına koymuş. Akşam annesi de birkaç kuruş verince bugünkü tavuk döner hayali ile uyumuş. Babasını hiç bilmiyormuş. -Resmi var getireyim mi? dedi. Kim var şimdi evde dedim. Kimse yokmuş. Anahtarı da yokmuş ama kapı kapanmasın diye taş koymuş. Otur dedim burada. Çay da ısmarlarım sana. Annen gelince gidersin. Hem bak burada iş de çok bana yardım edersin. Ama önce sana bir ayakkabı alalım, ayaklarını ısıtalım. Aldım ayakkabısını baktım 33 numara. Vardım az aşağıdaki ayakkabıcıya. Döndüm dükkâna. Giydirdim ayaklarına. Ama bir sevindi ki yürüyüşü bile değişti vallahi. Küçücük boyu ile masalarda olanları topladı. Neredeyse bize hiç iş bırakmadı. Bir gözüm onda, bir gözüm karşı tarafta. Hah tamam annesi de geldi sonunda. Aldım çocuğu hemen vardım yanına. -Abla korkma dedim, karşı tarafta dükkân sahibiyim. Bugün bize çok yardım etti senin çocuğun. Müsaade edersen akşama hanımı alıp size gelmek isterim. Yüzüme bile bakamayan abla, buyurun abi dedi. Eşime telefon ettim. Bizim çocuğun kıyafetlerinden istedim. Akşam olunca vardık eşim ile o ablaya. Konuştuk, dinledikçe hem ağladık hem de huzur bulmuştuk. Kocasını, çocuğu üç aylık iken kaybetmiş. Aslında onlarda normal bir aileymiş. Ama hayat onları bu günlere sürüklemiş. Ev temizleyerek, geçinmeye çalışıyormuş. Aklı hep evde bıraktığı çocuğunda kalıyormuş. Kimsesi de yokmuş. Ama gerçekten belli. Tek odalı evde, bir çekyat bir de halı vardı yerde. Bu eve taşınmış kirası çok ucuz diye. Buzdolapsız ev mi olur? Bu çocuk televizyonsuz nasıl geceleri oturur? Yoktu valla. Bir önceki ev sahibi eşyaları kiraya saymış, ancak öyle bırakmış. Çıktık evden. Eşim ile arabaya binince göz göze geldik birden. Akıllı telefonlarımızın tuşlarına bastık. Birkaç dostumuza ulaştık. Biri televizyon, biri buzdolabı ile yola çıkarken, biz de onlara bol bol alışveriş yaptık. Sabaha çok güzel bir kahvaltı edilsin, akşama da tencerede etleri pişsin. İki saat de her şey oldu. Dolapları doldu. Ben verecektim ama buzdolabını getiren arkadaş elime bir zarf tutuşturdu. O para da ablamıza birkaç ay umut oldu. Çıkarken evden bana söz verdi. Okullar açılıncaya kadar her gün bana yardıma gelecek. Hem tavuk döner yiyebilecek, hem de annesine harçlıklarını götürecek. Şimdi mutlu ve huzurluyum. Bu gece rahat uyurum. Yarında kısmetse dönerimiz şıp şıp akar. Rızkımızda peşimizden koşar. Geriye ne kaldı dilimde? Hepsini geçtim de. Karnımı doyurup ayranı içince, "Elhamdülillah" diyeceğim bundan sonra ben de... okuduysan paylaş başkaları da okusun Alıntıdır.
Ekleme Tarihi: 15 Haziran 2020 - Pazartesi

Tavuk döner

Virüsten dolayı üç ay dükkânı açamayınca özlemiş herkes, saat üç oldu ve neredeyse dönerim kalmadı. Kasada paraları sayarken bir çocuk yanaştı.

-Abi kaç para dedi. Yarım beş, tam on dedim. Ya çeyrek diye sordu. Anladım o kadar parası yok, dedim sende ne kadar çıkar? Saymaya başladı ama hep 5-10 kuruş. Koy dedim paraları şuraya, sen geç otur masaya. Ustama seslendim:

-“Yarım olsun, içine her şey konulsun, ayranda verin, azıcıkta tabağa patates ekleyin.”

Çocuk dönerini yerken küçücük ayaklarına baktım. Çıkarmış ayakkabılarını, ayaklarını birbirine sürtüyor. Anladım ki üşümüş ısıtmaya çalışıyor. Bugün çok da yağmur yağıyordu, mübarek kuru yer bırakmıyordu.

Kendime bir çay söyledim, müsaade isteyip yanına çöküverdim. Ayranı niye açmadın dedim.

-Param yetmez ki abi dedi. Namaz abdest ile tavuk döner ayran ile dedim, açıverdim. İçti ne varsa, bitirdi tabağını da.

Doymadın sen getireyim bir daha ne dersin deyince benim yıllardır aklıma gelmeyen o muhteşem şeyi duydum kulaklarımla: ‘’Elhamdülillah abi’’…

-Eeee anlat bakalım nereden geldin, nereye gidiyorsun, niye sokaklarda dolaşıyorsun? Annen-baban ne yapar, evin nerede? diye sordum. Eli ile işaret etti;

-Evimiz orası işte abi dedi. Benim dükkânın tam karşısında araya sıkışmış eski bir ev vardı. Ama orası uzun zamandır boştu. Tabii biz açmayınca dükkânı üç aydır görmemişiz. Bu eve birileri taşınmış.

-“Annem işe gitti. Evleri temizleyip gelecek’’ dedi. Camdan üç gündür beni seyrediyormuş. Kaç defa söylemiş annesine ama annesi hep olmaz diyormuş. Para biriktirip yiyeceğim diye kafasına koymuş. Akşam annesi de birkaç kuruş verince bugünkü tavuk döner hayali ile uyumuş.

Babasını hiç bilmiyormuş.

-Resmi var getireyim mi? dedi.

Kim var şimdi evde dedim. Kimse yokmuş. Anahtarı da yokmuş ama kapı kapanmasın diye taş koymuş.

Otur dedim burada. Çay da ısmarlarım sana. Annen gelince gidersin. Hem bak burada iş de çok bana yardım edersin. Ama önce sana bir ayakkabı alalım, ayaklarını ısıtalım.

Aldım ayakkabısını baktım 33 numara. Vardım az aşağıdaki ayakkabıcıya. Döndüm dükkâna. Giydirdim ayaklarına. Ama bir sevindi ki yürüyüşü bile değişti vallahi. Küçücük boyu ile masalarda olanları topladı. Neredeyse bize hiç iş bırakmadı. Bir gözüm onda, bir gözüm karşı tarafta. Hah tamam annesi de geldi sonunda. Aldım çocuğu hemen vardım yanına.

-Abla korkma dedim, karşı tarafta dükkân sahibiyim. Bugün bize çok yardım etti senin çocuğun. Müsaade edersen akşama hanımı alıp size gelmek isterim.

Yüzüme bile bakamayan abla, buyurun abi dedi. Eşime telefon ettim. Bizim çocuğun kıyafetlerinden istedim. Akşam olunca vardık eşim ile o ablaya. Konuştuk, dinledikçe hem ağladık hem de huzur bulmuştuk.

Kocasını, çocuğu üç aylık iken kaybetmiş. Aslında onlarda normal bir aileymiş. Ama hayat onları bu günlere sürüklemiş. Ev temizleyerek, geçinmeye çalışıyormuş. Aklı hep evde bıraktığı çocuğunda kalıyormuş. Kimsesi de yokmuş. Ama gerçekten belli. Tek odalı evde, bir çekyat bir de halı vardı yerde.

Bu eve taşınmış kirası çok ucuz diye. Buzdolapsız ev mi olur? Bu çocuk televizyonsuz nasıl geceleri oturur? Yoktu valla. Bir önceki ev sahibi eşyaları kiraya saymış, ancak öyle bırakmış.

Çıktık evden. Eşim ile arabaya binince göz göze geldik birden. Akıllı telefonlarımızın tuşlarına bastık. Birkaç dostumuza ulaştık. Biri televizyon, biri buzdolabı ile yola çıkarken, biz de onlara bol bol alışveriş yaptık.

Sabaha çok güzel bir kahvaltı edilsin, akşama da tencerede etleri pişsin. İki saat de her şey oldu. Dolapları doldu. Ben verecektim ama buzdolabını getiren arkadaş elime bir zarf tutuşturdu. O para da ablamıza birkaç ay umut oldu.

Çıkarken evden bana söz verdi. Okullar açılıncaya kadar her gün bana yardıma gelecek. Hem tavuk döner yiyebilecek, hem de annesine harçlıklarını götürecek.

Şimdi mutlu ve huzurluyum. Bu gece rahat uyurum. Yarında kısmetse dönerimiz şıp şıp akar. Rızkımızda peşimizden koşar. Geriye ne kaldı dilimde? Hepsini geçtim de. Karnımı doyurup ayranı içince, "Elhamdülillah" diyeceğim bundan sonra ben de...

okuduysan paylaş başkaları da okusun

Alıntıdır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.