Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin
Şükrü Çekinmez
Köşe Yazarı
Şükrü Çekinmez
 

Barışın gücü

Çevremizde bazı insanlar vardır. Sudan nedenlerle darılırlar. Barışmak istersiniz, nazlanırlar. Ne vakit, neden darılacağını bilemezsiniz bunların. Küslükten yaşama gücü alırlar sanki.En kötüsü bunlarla dost olmak için emek ve zaman harcarsınız. Hiç yoktan küserler. Emeklerinizin boşa gittiğini görürsünüz. Görür de üzülürsünüz. "Olsun varsın”, "Desin varsın”, “Olduğu yerde sağ olsunlar” diyebilen kişiler uzlaşmacı yapıya sahiptirler. "Kesinlikle konuşmam”, “Ölüme de dirime de gelmesin”, “Bana bu yapılır mı?”,“Küstüğüm dağın odununu yakmam.”Diyen insanlar, sorunlardan beslenen kişilerdir. Eski Türkçe de kelmek barmak eylemlerinden türetilmiş keliş barış deyimi vardı. Gelinip gidilen, barışık olunan ile aramızdaki ilişkiyi anlatırdı. Zamanla kelmek eylemi gelmek, barmak eylemi de varmak olarak değişti. Keliş barış deyimi, geliş varış olarak değişmedi. Ama dilimize “ barış” diye çok güzel bir sözcük kaldı. Çocuklarımıza ad olarak koyduk. Hem kızlara, daha çok erkeklere... Savaş adını da verdik çocuklara. Keşke vermeseydik. Barış, güzelliği, mutluluğu, sevgiyi,dostluğu anımsatır bizlere. Savaş öyle mi? Kan, gözyaşı, şehit cenazesi, acı gelir usumuza savaş deyince. Dağarcığında barış sözcüğü olmayan nice insan dolu ortalıkta. En huysuz olana, en çok bağırana, geçimsiz olana oy verirler bunlar. Sorun çözenleri değil, sorun yaratanı, kendisi sorun olanları seçerler. En sevgisiz olanı seçerler.Aydınların, bilim adamlarının ensesinde boza pişirir böyle yöneticiler. Mevlâna “Gel ! İster putperest ol, ister Mecusi, kim olursan ol, bin kere tövbeni bozmuş olsan yine gel!” Demiş ya.. Ardından “.......sen gelme!” Diye neden eklememiş? Barış dışında her türlü eyleme imza atarlar. Mevlana’yı Yunus’u kimseye bırakmazlar. Şeb-i aruz törenlerinde, Hacıbektaş Şenliklerinde boy gösterirler. Toplumda şiddet dili, barış dilinin yerine geçer. İnsanlar ayrılır, ayrıştırılır, bölünür. Barış yanlısı olanlar, barış dilini kullananlar , suçlanır, tutuklanır,yargılanırlar. Kırk katır mı ? Kırk satır mı?  Ya benden olursun, ya gününü görürsün, derler onlara. Susturur, pusturmaya çalışırlar. Ne olursa olsun şiddet ve nefret söyleminden uzak durun, derim ben. Barış, kardeşlik, dostluk, uzlaşmak, kaynaşmak gibi sözcükleri dilinize kazandırın,güzel sözcükler evlât edinin. Dünyamızı, insanlığımızı barışın gücü kurtaracak kesinlikle. “Yurtta Barış! Dünyada Barış!” diyen Atatürk, boşuna dememiş.
Ekleme Tarihi: 06 Temmuz 2020 - Pazartesi

Barışın gücü

Çevremizde bazı insanlar vardır. Sudan nedenlerle darılırlar. Barışmak istersiniz, nazlanırlar. Ne vakit, neden darılacağını bilemezsiniz bunların. Küslükten yaşama gücü alırlar sanki.En kötüsü bunlarla dost olmak için emek ve zaman harcarsınız. Hiç yoktan küserler. Emeklerinizin boşa gittiğini görürsünüz. Görür de üzülürsünüz.

"Olsun varsın”, "Desin varsın”, “Olduğu yerde sağ olsunlar” diyebilen kişiler uzlaşmacı yapıya sahiptirler.

"Kesinlikle konuşmam”, “Ölüme de dirime de gelmesin”, “Bana bu yapılır mı?”,“Küstüğüm dağın odununu yakmam.”Diyen insanlar, sorunlardan beslenen kişilerdir.

Eski Türkçe de kelmek barmak eylemlerinden türetilmiş keliş barış deyimi vardı. Gelinip gidilen, barışık olunan ile aramızdaki ilişkiyi anlatırdı. Zamanla kelmek eylemi gelmek, barmak eylemi de varmak olarak değişti. Keliş barış deyimi, geliş varış olarak değişmedi. Ama dilimize “ barış” diye çok güzel bir sözcük kaldı. Çocuklarımıza ad olarak koyduk. Hem kızlara, daha çok erkeklere...

Savaş adını da verdik çocuklara. Keşke vermeseydik. Barış, güzelliği, mutluluğu, sevgiyi,dostluğu anımsatır bizlere. Savaş öyle mi? Kan, gözyaşı, şehit cenazesi, acı gelir usumuza savaş deyince.

Dağarcığında barış sözcüğü olmayan nice insan dolu ortalıkta. En huysuz olana, en çok bağırana, geçimsiz olana oy verirler bunlar. Sorun çözenleri değil, sorun yaratanı, kendisi sorun olanları seçerler. En sevgisiz olanı seçerler.Aydınların, bilim adamlarının ensesinde boza pişirir böyle yöneticiler.

Mevlâna “Gel ! İster putperest ol, ister Mecusi, kim olursan ol, bin kere tövbeni bozmuş olsan yine gel!” Demiş ya.. Ardından “.......sen gelme!” Diye neden eklememiş?

Barış dışında her türlü eyleme imza atarlar.

Mevlana’yı Yunus’u kimseye bırakmazlar.

Şeb-i aruz törenlerinde, Hacıbektaş Şenliklerinde boy gösterirler.

Toplumda şiddet dili, barış dilinin yerine geçer. İnsanlar ayrılır, ayrıştırılır, bölünür.

Barış yanlısı olanlar, barış dilini kullananlar , suçlanır, tutuklanır,yargılanırlar. Kırk katır mı ? Kırk satır mı?  Ya benden olursun, ya gününü görürsün, derler onlara. Susturur, pusturmaya çalışırlar.

Ne olursa olsun şiddet ve nefret söyleminden uzak durun, derim ben.

Barış, kardeşlik, dostluk, uzlaşmak, kaynaşmak gibi sözcükleri dilinize kazandırın,güzel sözcükler evlât edinin.

Dünyamızı, insanlığımızı barışın gücü kurtaracak kesinlikle.

“Yurtta Barış! Dünyada Barış!” diyen Atatürk, boşuna dememiş.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.