Ülkemizde eğitim sistemi, üzerinde en çok değişiklik yapılan sistemlerin başında geliyor. Üstelik yapılan değişiklikler nitelikten çok nicelik ile ilgili olmakta ve eğitim kalitemiz giderek düşmekte. Bir sistem olarak okullardan mezun olan öğrencilerin yeterliliklerini hepimiz biliyoruz. Bu çıktıların niteliklerinin kötü olmasına üniversite öğrencileri da dahil. Üstelik planlama eksikliği yüzünden ihtiyaç olan niteliklerden ziyade, popülist bir yaklaşımla mezun olan öğrencilerin çoğunluğu işsiz ordusuna katılıyor.
Akran Zorbalığı, okullarda son zamanlarda giderek artan bir ivme kazanmış durumda. Bu okul içi şiddet çocuklarımızın geleceğini açıkça tehdit ediyor. Okullardaki “Akran Zorbalığı” sorunun artarak devam ediyor. Bu konuda eğitimle ilgili herkesin elini taşın altına koyma zamanı geldi ve geçiyor.
Akran zorbalığı çocuklarımızın geleceğini, okul güvenliğini ve toplumsal barışımızı tehdit eden bir unsurdur. Akran zorbalığı milli eğitimin söylediğinin aksine, yalnızca sınıfta birkaç çocuğun birbirine takılması, şakalaşması değildir. Bu; fiziksel, sözel, duygusal, hatta dijital ortamlarda görülen, çocuklarımızın psikolojisini etkileyen, okul hayatını çekilmez hale getiren, öğrencilerin özgüvenlerini yıkan ve onları hayata küstüren bir şiddet türüdür. Sanal ortamın yaygınlaşması bu sorunu daha da artırmıştır. Daha da önemlisi, akran zorbalığına maruz kalan çocukların eğitimden kopma, içine kapanma, depresyon riski yüksektir. Bu nedenle mesele, bireysel değil, toplumsal ölçekte bir krizdir.
Konu ile birinci dereceden sorumlu olan Millî Eğitim Bakanlığı bu büyük tehlike karşısında sessizdir. Bugün okullarda yaşanan “Akran Zorbalığı” vakaları artarken, bakanlık hâlâ günü kurtaran, göstermelik projelerle oyalanmaktadır. Liyakatsiz, ehliyetsiz ve ideolojik kadrolarla yönetilen bir eğitim sistemi, böylesine derin ve katmanlı bir sorunu çözemez. Çocuklarımızın ruh sağlığı için, geleceğimiz için bu ilgisizlik, bu beceriksizlik kabul edilebilecek bir durum değildir.
Milli Eğitim Bakanlığı tüm birimleri ile konuya eğilmeli, Akran Zorbalığıyla ilgili Mücadele Planı derhal hazırlanmalı ve tüm okullarda uygulanmalıdır.
Bir çocuğun okul ortamında maruz kaldığı alay, küçük düşürülme, itilip kakılma olayının etkileri gelecekte daha sert biçimde görülecektir. Bu çocuklar yarının öfke biriktiren, özgüvenini yitiren, hatta şiddeti yeniden üreten yetişkinleri olacaktır. Çocuklarımızın güvenli, huzurlu, özgür ve mutlu okullarda eğitim görmesi en temel haklarıdır. Zorbalıkla büyüyen bir çocuk, yarının barışını değil yarının şiddetini üretir. Bunu önlemek, geleceğimizi güvence altına almak hepimizin görevidir.
“Eğitimin asıl büyük amacı bilgilenmek değil eyleme geçmektir.” (Herbert Spencer)