Geleceğin Eşiğinde Sallanan Gençlik
Zamanın ruhu değişti.
Genç olmak bir zamanlar özgürlük, umut ve hayal demekti.
Şimdiyse; omuzlarda ağır bir yük, kalplerde tarifsiz bir tedirginlik…
Dünya dönerken hızla, gençler içlerinden sessizce bağırıyor.
Duyulmaz bir çığlık bu.
Veriler söylüyor, istatistikler doğruluyor ama en çok da gözler anlatıyor.
Dünya Sağlık Örgütü diyor ki: Her yedi gençten biri ruh sağlığıyla savaşıyor.
Amerika’da liselilerin neredeyse yarısı “umutsuzum” diyor.
Türkiye’de gençlerin %62’si geleceği düşününce boğuluyormuş gibi hissediyor.
Ve biz hâlâ sadece sınavlara hazırlanıyoruz.
Bir üniversite diploması, artık bir can simidi değil.
İşsizlik, diplomaların arkasından sinsice geliyor.
ILO verileri genç işsizliğinin %13’ü aştığını söylüyor.
Türkiye’de ise bu oran %20’yi geçmiş durumda.
Gençler, “başarılı olmalısın” cümlesinin içinde kendini kaybediyor.
Ve sonra dijital dünya...
Bir ekran kadar yakınız, ama birbirimize bu kadar uzak…
Başkasının parlak hayatına bakarken, kendi ışığımızı söndürüyoruz.
İngiltere Sağlık Bakanlığı raporuna göre, sosyal medya gençlerde depresyonu %27 artırıyor.
Çünkü herkes mutluymuş gibi, çünkü kimse zor zamanlarını göstermiyor.
Sonra iklim... savaş... göç...
Gazze, Ukrayna, seller, yangınlar, kırılan kıtalar…
Gençler sadece bir kariyer değil, yaşanacak bir dünya da istiyor.
The Lancet'e göre gençlerin %59'u iklim nedeniyle “geleceğim karanlık” diyor.
Hayal kurmaya bile çekinir oldular.
Ve evlerimiz…
En güvenli yer sandığımız yuvalar, bazen en büyük baskının sesi.
Sınavdan daha zor olan, “başaramazsan ne olur?” sorusunun cevabı.
Ailelerin iyi niyetiyle yüklü ama ağır bir çanta: “Sen yaparsın…”
Ya yapamazsam?
Peki ne yapmalı?
Küçük dokunuşlarla büyük farklar yaratılabilir.
Okullar sadece bilgi değil, huzur da vermeli.
Psikolojik destek bir lüks değil, temel ihtiyaç.
Aileler çocuklarının gözlerine daha çok, başarı belgelerine daha az bakmalı.
Ve gençler… birbirlerinin elini bırakmamalı.
Bu yazıyı yazarken, bir istatistik değil, bir yüz düşüyor gözümün önüne.
Bir genç, gözleri dolu… belki de kendi çocuğumuz, öğrencimiz, kardeşimiz.
Unutmayalım;
Gençlerin ruhu, bu dünyanın pusulasıdır.
Onlar yönünü şaşırırsa, hepimiz kayboluruz.