avcılar escort
Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
jesder
Yaşar Çelebi
Köşe Yazarı
Yaşar Çelebi
 

ZEYNEP İLE KAMİL…

Genelde masallarda yaşanır böyle aşklar; “Güzel prenses ile yoksul delikanlı.” Mısır’da doğup, İstanbul’da ölüm (süz) leşen bir sevda… Prenses Züheyla Zeynep. Yoksul Yusuf Kâmil. Malatya’nın Arapgir’in de doğdu Yusuf Kâmil… küçük yaşta yetim kaldı. Amcası Osman Paşa onu yanına aldı, okuttu.  Yaşıtlarından farklıydı Yusuf Kâmil… 21 yaşında Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın kâtibi oldu. Ve Züheyla Zeynep, Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın kızı idi.  Yani prenses. Duygusal, narin, sevgi dolu, yoksullara yardım eden, Herkesin dertleri ile ilgilenen... İsteyeni çoktu ama babası üstüne titriyor ve kızına layık ince ruhlu birini arıyordu.  Kader bu ya… Yusuf Kâmil, Mısır Hidiv Sarayında Vali Mehmet Ali Paşa ile tanıştı.  Kısa sürede gözüne girdi paşanın (Valinin). Bir süre sonra hazine kâtibi oldu. Yeni görevi nedeniyle sık sık valinin yanına çıkıyor ve kızı Züheyla Zeynep ile göz-göze geliyorlardı. Ne zaman valinin yanına çıksa yüzü kızarıyordu Yusuf Kamil’in, Zeynep’in kalbi ise sanki yerinden fırlayacak… Kâmil, Mehmet Ali Paşa’nın evladı gibi oldu. Sürekli rütbe atlıyordu. 30’lu yaşlarda albay olmuştu. Ve bir gün, Paşa Kamil’i yanına çağırdı ve; “Bak oğlum, Kızım Zeynep ile birbirinize yakışıyorsunuz, onu sana nikahlıyorum” dedi. Dillere destan bir düğün ile prenses Zeynep, Albay Kâmil ile (yoksul Kâmil) nikahlandı. Sarayda bu evliliğe karşı çıkan çoktu. Saraylılar; - “Kâmil denen sıradan bir halk çocuğu nasıl olurda ‘Kavalalı’ ailesinden kız alır.” Sarayın huzuru kaçmıştı. Mehmet Ali Paşa, damadı Kamili (ortalık yatışsın diye) kısa süreliğine İstanbul’a gönderdi. Yıl 1845. Sultan Abdülmecid, kızı Adile Sultan’ı evlendiriyordu. Kâmil bizzat sultana Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın tebriklerini ve hediyelerini sunacaktı.  Sultan Abdülmecid, Albay Kamili çok sevmişti. Aralarında sıcak bir dostluk oluştu. Abdülmecid onu Beylerbeyi rütbesine yükseltti.  Kâmil Mısır’a geri döndü. Hidiv sarayına döndüğünde Mısır’ın ileri gelen eşrafı ve tüm kayın biraderler (Saray-ı Hümayun) kendisine cephe almışlardı. Bir süre sonra önce Kavalalı Mehmet Ali Paşa, ardından yerine geçen oğlu İbrahim Paşa öldü. Yeni vali (kayın birader) Abbas Paşa, Kamil’e diş biliyordu. Koltuğa oturur oturmaz Kamil’e; ‘-boşanacaksın’ dedi. Kâmil direnince de Asvan’a sürgüne gönderdi. Hastalandı, doktor vermediler;  “Ya boşanacaksın ya da zindana atılacaksın” dediler. Kâmil, sevdiğinden boşanmaktansa zindanı tercih etti. Zindana giderken prenses Zeynep’ten hediye bir terlik geldi. Terliğin astarında ki gizli bir aşk mektubu vardı. Okudu; “Hastasın, yalvarırım zindana girme. Seni ömrümün sonuna kadar bekleyeceğim.”  Kâmil mektuptan sonra rahatlamıştı, hiç tereddüt etmeden kendisine uzatılan boşanma belgesini imzaladı. Aradan 3 ay geçmişti… Kâmil bir yolunu buldu ve Sultan Abdülmecid’i durumundan haberdar etti. Çok sinirlenen sultan Abdülmecid, Mısır valisi Abbas Paşa’ya sert bir ferman gönderdi. “Bizzat kendin Asvan’a gidip, Yusuf Kamil’i sağ salim buraya göndereceksin!..”  “Ferman padişahımındır” dedi vali Abbas Paşa. Sürgün bitmiş, Kâmil İstanbul’a dönmüştü. Sıra prenses Zeynep’i getirmeye kalmıştı. Yine bir yolunu buldu ve derdini sultana açtı. Abdülmecid, Abbas Paşa’ya yine bir ferman yolladı… “Tez elden Züheyla Zeynep hanımı İstanbul’a gönder” Abbas Paşa tez elden İstanbul’a gönderdi Prenses Zeynep’i. Yıllar sonra Kâmil ile Zeynep nihayet birbirine kavuşmuştu. Eski evlilere ikinci kez nikah kıyıldı. Damadın şahidi Sadrazam Reşit Paşa, gelinin şahidi ise Şeyhülislam Arif Hikmet Bey oldu. Üsküdar’da bir yalıya yerleştiler. Zeynep, iyiliklerini artırmıştı. Nerede bir şeye ihtiyaç var, koşuyordu. Ama bir çocukları olmadı işte… hayıflanmadılar. Birçok yetime ana baba olmak istediler. Üsküdar ‘Nuh’ kuyusunda bir arsa aldılar ve 100 yataklı bir hastane kurdular. Hastanede ücretsiz şifa dağıttılar. Her şey en ufak noktasına kadar düşündüler… Prenses Zeynep ile yoksul Kâmil hastanenin bahçesinde yan yana yatmaktadır… Çoğumuz ‘Zeynep Kamil’i tek kişi sanırız. Oysa bu hastane bize Zeynep Hanım ile Kâmil beyden kalan bir hatıradır… 1862’de kurulmuştur. Hastane, bugün bulunduğu semte adını vermektedir; “Zeynep Kâmil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi…” 1,5 milyona yakın doğuma şahit olan hastane de; Barış Manço, Nadide Sultan, Zara, Bülent Ersoy gibi sanatçılar, (siyasetçi, sporcular) bulunuyor. Ve bu hastane de dünyaya gelen tüm kız bebeklerin göbek bağları ‘Zeynep’, erkek bebeklerin göbek bağları ise ‘Kâmil’ adıyla kesiliyor… Saygılarımla…
Ekleme Tarihi: 16 March 2025 - Sunday

ZEYNEP İLE KAMİL…

Genelde masallarda yaşanır böyle aşklar;

“Güzel prenses ile yoksul delikanlı.”

Mısır’da doğup, İstanbul’da ölüm (süz) leşen bir sevda…

Prenses Züheyla Zeynep.

Yoksul Yusuf Kâmil.

Malatya’nın Arapgir’in de doğdu Yusuf Kâmil… küçük yaşta yetim kaldı. Amcası Osman Paşa onu yanına aldı, okuttu. 

Yaşıtlarından farklıydı Yusuf Kâmil… 21 yaşında Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın kâtibi oldu.

Ve Züheyla Zeynep, Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın kızı idi.  Yani prenses.

Duygusal, narin, sevgi dolu, yoksullara yardım eden,

Herkesin dertleri ile ilgilenen...

İsteyeni çoktu ama babası üstüne titriyor ve kızına layık ince ruhlu birini arıyordu. 

Kader bu ya…

Yusuf Kâmil, Mısır Hidiv Sarayında Vali Mehmet Ali Paşa ile tanıştı. 

Kısa sürede gözüne girdi paşanın (Valinin).

Bir süre sonra hazine kâtibi oldu.

Yeni görevi nedeniyle sık sık valinin yanına çıkıyor ve kızı Züheyla Zeynep ile göz-göze geliyorlardı.

Ne zaman valinin yanına çıksa yüzü kızarıyordu Yusuf Kamil’in, Zeynep’in kalbi ise sanki yerinden fırlayacak…

Kâmil, Mehmet Ali Paşa’nın evladı gibi oldu.

Sürekli rütbe atlıyordu.

30’lu yaşlarda albay olmuştu.

Ve bir gün, Paşa Kamil’i yanına çağırdı ve;

“Bak oğlum, Kızım Zeynep ile birbirinize yakışıyorsunuz, onu sana nikahlıyorum” dedi.

Dillere destan bir düğün ile prenses Zeynep, Albay Kâmil ile (yoksul Kâmil) nikahlandı.

Sarayda bu evliliğe karşı çıkan çoktu. Saraylılar;

- “Kâmil denen sıradan bir halk çocuğu nasıl olurda ‘Kavalalı’ ailesinden kız alır.”

Sarayın huzuru kaçmıştı.

Mehmet Ali Paşa, damadı Kamili (ortalık yatışsın diye) kısa süreliğine İstanbul’a gönderdi.

Yıl 1845.

Sultan Abdülmecid, kızı Adile Sultan’ı evlendiriyordu.

Kâmil bizzat sultana Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın tebriklerini ve hediyelerini sunacaktı. 

Sultan Abdülmecid, Albay Kamili çok sevmişti.

Aralarında sıcak bir dostluk oluştu.

Abdülmecid onu Beylerbeyi rütbesine yükseltti. 

Kâmil Mısır’a geri döndü.

Hidiv sarayına döndüğünde Mısır’ın ileri gelen eşrafı ve tüm kayın biraderler (Saray-ı Hümayun) kendisine cephe almışlardı.

Bir süre sonra önce Kavalalı Mehmet Ali Paşa, ardından yerine geçen oğlu İbrahim Paşa öldü.

Yeni vali (kayın birader) Abbas Paşa, Kamil’e diş biliyordu.

Koltuğa oturur oturmaz Kamil’e; ‘-boşanacaksın’ dedi.

Kâmil direnince de Asvan’a sürgüne gönderdi.

Hastalandı, doktor vermediler; 

“Ya boşanacaksın ya da zindana atılacaksın” dediler.

Kâmil, sevdiğinden boşanmaktansa zindanı tercih etti.

Zindana giderken prenses Zeynep’ten hediye bir terlik geldi.

Terliğin astarında ki gizli bir aşk mektubu vardı. Okudu;

“Hastasın, yalvarırım zindana girme. Seni ömrümün sonuna kadar bekleyeceğim.” 

Kâmil mektuptan sonra rahatlamıştı, hiç tereddüt etmeden kendisine uzatılan boşanma belgesini imzaladı.

Aradan 3 ay geçmişti…

Kâmil bir yolunu buldu ve Sultan Abdülmecid’i durumundan haberdar etti.

Çok sinirlenen sultan Abdülmecid, Mısır valisi Abbas Paşa’ya sert bir ferman gönderdi.

“Bizzat kendin Asvan’a gidip, Yusuf Kamil’i sağ salim buraya göndereceksin!..” 

“Ferman padişahımındır” dedi vali Abbas Paşa.

Sürgün bitmiş, Kâmil İstanbul’a dönmüştü. Sıra prenses Zeynep’i getirmeye kalmıştı.

Yine bir yolunu buldu ve derdini sultana açtı.

Abdülmecid, Abbas Paşa’ya yine bir ferman yolladı…

“Tez elden Züheyla Zeynep hanımı İstanbul’a gönder”

Abbas Paşa tez elden İstanbul’a gönderdi Prenses Zeynep’i.

Yıllar sonra Kâmil ile Zeynep nihayet birbirine kavuşmuştu.

Eski evlilere ikinci kez nikah kıyıldı.

Damadın şahidi Sadrazam Reşit Paşa, gelinin şahidi ise Şeyhülislam Arif Hikmet Bey oldu. Üsküdar’da bir yalıya yerleştiler.

Zeynep, iyiliklerini artırmıştı.

Nerede bir şeye ihtiyaç var, koşuyordu.

Ama bir çocukları olmadı işte… hayıflanmadılar.

Birçok yetime ana baba olmak istediler.

Üsküdar ‘Nuh’ kuyusunda bir arsa aldılar ve 100 yataklı bir hastane kurdular. Hastanede ücretsiz şifa dağıttılar.

Her şey en ufak noktasına kadar düşündüler…

Prenses Zeynep ile yoksul Kâmil hastanenin bahçesinde yan yana yatmaktadır…

Çoğumuz ‘Zeynep Kamil’i tek kişi sanırız.

Oysa bu hastane bize Zeynep Hanım ile Kâmil beyden kalan bir hatıradır…

1862’de kurulmuştur. Hastane, bugün bulunduğu semte adını vermektedir; “Zeynep Kâmil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi…”

1,5 milyona yakın doğuma şahit olan hastane de;

Barış Manço, Nadide Sultan, Zara, Bülent Ersoy gibi sanatçılar, (siyasetçi, sporcular) bulunuyor.

Ve bu hastane de dünyaya gelen tüm kız bebeklerin göbek bağları ‘Zeynep’, erkek bebeklerin göbek bağları ise ‘Kâmil’ adıyla kesiliyor…

Saygılarımla…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
avcılar escort