Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Mustafa Savaş
Rıdvan Eşin
Sadettin Çetin
Köşe Yazarı
Sadettin Çetin
 

Klasikleşen bu kafa değişmeli

Yerel gazetelerin işi ve de üstlendiği sorumluluk, yaygın gazetecilikten hem ağır, hem de koşulları daha zor. Hele demokrasinin bir türlü normalleşemediği ülkemiz gibi ülkelerde daha da zor. Zira karşınızda, klasikleşmiş ve de kendini devlet sanıp balyozu indirmeye hazır bekleyen bir bürokrasi var. Bir eksiğini dile getirsen, kamu çıkarına aykırı bir uygulamasını kamuoyuna yansıtsan, anında tepki. Haberlere tepki almak güzel şey. Bir gazeteciyi mutlu eder tepki almak. Ama bizim bürokrasi öyle bir tepki veriyor ki, mutlu olmak şöyle dursun, içiniz kararıyor. Umut ışıklarınız sönüyor neredeyse. Yazdığınıza yanıt vereceğine, “öyle değil, şöyle” diyeceğine, aba altından sopa gösterircesine açık-kapalı basıyor tehdidi ve ekliyor peşi sıra; yasal haklarımız saklı kalmak kaydıyla… İşte bu kafa değişmeli. Haberin neyi aktardığı, nelere dikkat çektiği irdelenmeli, varsa kurum içinde bir yanlış, düzeltme yolları aranmalı. Ama yok! “Sen nasıl yazarsın bunu!” Klasik bir suçlama daha var ki artık gülümsetiyor insanı: “İddialar gerçeğe aykırı ve spekülatif niteliğiyle kurumun toplumdaki güvenilirliğini zedeleyici niteliktedir. Haber kaynağınız belirsiz. Biz falanca kanunun, falanca maddelerinin verdiği yetkiyi kullandık. Sen art niyetlisin.” Acı bir gülümseme geçiyor içimden. Acaba diyorum, Türkiye Cumhuriyeti devletini sadece bu bürokratlar mı seviyor, onlar mı koruyor? Sahi bu devletin sahibi Türk milleti mi, bir avuç bürokrat mı? Bu bürokratlar denetlenmediğinde neler yaşandığını kimse görmedi mi hala! Bir de gazetecilik dersi vermeye kalkmazlar mı ömrünü bu mesleğe adamış insanlara! Haberi kamuoyuna sunan gazetenin günlük mü, haftalık mı, aylık mı olduğuna da bakmadan, “Cevap yolluyorum. Bunu falanca yasanın falanca maddesi gereği üç gün içinde yayınlayın” demez mi! Yeni Ufuk Gazetesi haftada bir gün okuyucularıyla buluşuyor. Ama bürokrasi emrediyor, “Bu cevabımı üç gün içinde yayınla.” Olur, başım üstüne. Yolla bir sayılık baskı ve diğer masraflarını senin için özel sayı bile yayınlarız. Yeter ki keyfin yerine gelsin. Bu yazıyı yazmamıza neden olan olay, “Gel de yuh deme” başlıklı haberimiz. Konu, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)’nun kendisi kullanmak üzere yaptırdığı binanın bir katının, henüz inşaat aşamasındayken bir başka devlet kurumuna kiralanması ve gelişmeler. Kurum adına gönderilen açıklamada, kiralama olayı yok denmiyor. Tersine haberimiz doğrulanıyor. Çünkü haberin kaynağı zaten kurum içinde, Kurumun kendisi. İsteniyor ki, bu bilgileri falan kişi verdi, ben de isim yazayım, hemen ekmeğiyle oynasınlar. Ey yetkililer: Siz gazeteciyi bu kadar cahil mi görüyorsunuz? Yeni binanın, kurumun kendi ihtiyaçlarına yetecek şekilde planlandığını, bu plana uygun olarak inşa edildiğini bilmeyen var mı? Peki, kendi ihtiyacı için yapılan bir binanın bir bölümünü, bir başka kuruma kiraya vermek hangi zekanın işi, açıklar mısınız? Yoksa SGK, kiradan gelir elde etmek için bina yaptırmaya başladı da kamuoyunun bilgisi mi yok? Bu haberi sunmanın neresi spekülatif? Neresi yalan? Kurumu neden yıpratsın? Kurumun güvenilirliğini neden sarssın? Yanlış yapan bürokrasinin ortaya çıkması kimi rahatsız etti? Lütfen, bürokrasi ile koskoca devleti karıştırmayın. Hasbelkader devletin kurumunda bürokrat olmak her şeyi yaparsın demek değil. Bu devlet tüm vatandaşlarınsa, zarar veren kişi bürokrat da olsa teşhir edilmeli. Öyle ifadeler var ki “Cevap” diye yollanan yazılı metinde, şaşıyor insan. Sanki, sokakta gezerken aklımıza SGK gelmiş ve oturmuşuz yazmışız. Yakında bu olayın siyasi ayağı da ortaya çıkarsa ne yapacaksınız? MHP Aydın İl Başkanı Cem Akbudak dillendirdi zaten: “Bu işi iki bürokratın halledeceğine inanmıyorum. Bir siyasetçi var bunun içinde. O ortaya çıkmalı” dedi. Başkan Akbudak, FETÖ Soruşturması kapsamında görevden uzaklaştırılan iki müdürün bu kiralama işini halletmeye güçlerinin yetmeyeceğini söyledi. Akbudak sözleriyle daha üst düzeyi işaret etti...
Ekleme Tarihi: 03 Ekim 2016 - Pazartesi

Klasikleşen bu kafa değişmeli

Yerel gazetelerin işi ve de üstlendiği sorumluluk, yaygın gazetecilikten hem ağır, hem de koşulları daha zor.

Hele demokrasinin bir türlü normalleşemediği ülkemiz gibi ülkelerde daha da zor.

Zira karşınızda, klasikleşmiş ve de kendini devlet sanıp balyozu indirmeye hazır bekleyen bir bürokrasi var.

Bir eksiğini dile getirsen, kamu çıkarına aykırı bir uygulamasını kamuoyuna yansıtsan, anında tepki.

Haberlere tepki almak güzel şey.

Bir gazeteciyi mutlu eder tepki almak.

Ama bizim bürokrasi öyle bir tepki veriyor ki, mutlu olmak şöyle dursun, içiniz kararıyor.

Umut ışıklarınız sönüyor neredeyse.

Yazdığınıza yanıt vereceğine, “öyle değil, şöyle” diyeceğine, aba altından sopa gösterircesine açık-kapalı basıyor tehdidi ve ekliyor peşi sıra; yasal haklarımız saklı kalmak kaydıyla…

İşte bu kafa değişmeli.

Haberin neyi aktardığı, nelere dikkat çektiği irdelenmeli, varsa kurum içinde bir yanlış, düzeltme yolları aranmalı.

Ama yok!

“Sen nasıl yazarsın bunu!”

Klasik bir suçlama daha var ki artık gülümsetiyor insanı:

“İddialar gerçeğe aykırı ve spekülatif niteliğiyle kurumun toplumdaki güvenilirliğini zedeleyici niteliktedir. Haber kaynağınız belirsiz. Biz falanca kanunun, falanca maddelerinin verdiği yetkiyi kullandık. Sen art niyetlisin.”

Acı bir gülümseme geçiyor içimden.

Acaba diyorum, Türkiye Cumhuriyeti devletini sadece bu bürokratlar mı seviyor, onlar mı koruyor?

Sahi bu devletin sahibi Türk milleti mi, bir avuç bürokrat mı?

Bu bürokratlar denetlenmediğinde neler yaşandığını kimse görmedi mi hala!

Bir de gazetecilik dersi vermeye kalkmazlar mı ömrünü bu mesleğe adamış insanlara!

Haberi kamuoyuna sunan gazetenin günlük mü, haftalık mı, aylık mı olduğuna da bakmadan, “Cevap yolluyorum. Bunu falanca yasanın falanca maddesi gereği üç gün içinde yayınlayın” demez mi!

Yeni Ufuk Gazetesi haftada bir gün okuyucularıyla buluşuyor.

Ama bürokrasi emrediyor, “Bu cevabımı üç gün içinde yayınla.”

Olur, başım üstüne.

Yolla bir sayılık baskı ve diğer masraflarını senin için özel sayı bile yayınlarız.

Yeter ki keyfin yerine gelsin.

Bu yazıyı yazmamıza neden olan olay, “Gel de yuh deme” başlıklı haberimiz.

Konu, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)’nun kendisi kullanmak üzere yaptırdığı binanın bir katının, henüz inşaat aşamasındayken bir başka devlet kurumuna kiralanması ve gelişmeler.

Kurum adına gönderilen açıklamada, kiralama olayı yok denmiyor.

Tersine haberimiz doğrulanıyor.

Çünkü haberin kaynağı zaten kurum içinde, Kurumun kendisi.

İsteniyor ki, bu bilgileri falan kişi verdi, ben de isim yazayım, hemen ekmeğiyle oynasınlar.

Ey yetkililer: Siz gazeteciyi bu kadar cahil mi görüyorsunuz?

Yeni binanın, kurumun kendi ihtiyaçlarına yetecek şekilde planlandığını, bu plana uygun olarak inşa edildiğini bilmeyen var mı?

Peki, kendi ihtiyacı için yapılan bir binanın bir bölümünü, bir başka kuruma kiraya vermek hangi zekanın işi, açıklar mısınız?

Yoksa SGK, kiradan gelir elde etmek için bina yaptırmaya başladı da kamuoyunun bilgisi mi yok?

Bu haberi sunmanın neresi spekülatif?

Neresi yalan?

Kurumu neden yıpratsın?

Kurumun güvenilirliğini neden sarssın?

Yanlış yapan bürokrasinin ortaya çıkması kimi rahatsız etti?

Lütfen, bürokrasi ile koskoca devleti karıştırmayın.

Hasbelkader devletin kurumunda bürokrat olmak her şeyi yaparsın demek değil.

Bu devlet tüm vatandaşlarınsa, zarar veren kişi bürokrat da olsa teşhir edilmeli.

Öyle ifadeler var ki “Cevap” diye yollanan yazılı metinde, şaşıyor insan.

Sanki, sokakta gezerken aklımıza SGK gelmiş ve oturmuşuz yazmışız.

Yakında bu olayın siyasi ayağı da ortaya çıkarsa ne yapacaksınız?

MHP Aydın İl Başkanı Cem Akbudak dillendirdi zaten: “Bu işi iki bürokratın halledeceğine inanmıyorum. Bir siyasetçi var bunun içinde. O ortaya çıkmalı” dedi.

Başkan Akbudak, FETÖ Soruşturması kapsamında görevden uzaklaştırılan iki müdürün bu kiralama işini halletmeye güçlerinin yetmeyeceğini söyledi.

Akbudak sözleriyle daha üst düzeyi işaret etti...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.