Her geçen gün havası kirlenen Aydın’da hastalıklar artıyor ve dolayısı ile de hastaneler ihtiyaçlara cevap veremez duruma doğru yol alıyor…
Devlet Hastanesi’nden Üniversite Hastanesi’ne kadar piknikler tıklım tıklım dolu…
Hastalar sıra alabilmek için sabahın erken saatinde uzun uzun kuyruklar oluşuyor…
Yatak kapasitesi cevap vermediği için hastalar sedye ve sandalyeler üzerinde can çekiştirmekte…
Yatan hastaların odalarına bakıyorsunuz…
Kullanılan birçok alet edevat bakımsız…
Yatakların birçoğunun ayarları bozulmuş, bunların arızasını gideren yok…
Her odaya televizyonlar konulmuş…
Güzel mi güzel ama…
Ne yazık ki birçoğu çalışmıyor…
Pencerelerin camları aylardır temizlenmemiş…
Bir karış toz ve camları olabildiğince kirli…
Hastanelerin temizlik işlerini yapması için yüzlerce taşeron firmalar aracılığı ile işçiler alınıyor…
Bu insanlar ne iş yaparlar…
Sadece göstermelik olsun diye yerlerin paspas işlerini yapıp keyfine mi bakıyorlar…
Bu hastanelerin başhekimleri…
Hastaların doktorları…
Bu hastanelerin müdürleri…
Sağlık müdürü…
Hiç mi bu odalara girmiyorlar…
Tabii ki de giriyorlar…
Ama gözlerini kapamışlar…
Göz boyamak için giriyorlar bence…
Bizlere karşı sağlıktan bahsediyorlar ama…
Hastaneler pislik yuvası…
Birçok hasta hastanelerde yatarken kaptığı mikroplar nedeniyle yaşamını yitiriyor…
Ha bir de seçilmiş milletvekillerimiz var bizim…
Zaman zaman hastaneleri ziyaret ediyorlar…
Bazen de hastaları da ziyaret ediyorlar…
Sanırım onlar da hiç dikkat etmiyorlar…
Sadece şov olsun diye ziyaretlerde bulunuyorlar…
Sayın vekiller!...
Sayın Başhekimler!...
Sayın Hastane Müdürleri…
Sayın Doktorlar!...
Bu işlerden sorumlu sayın yetkililer…
Lütfen elinizi vicdanınıza koyun…
Bu insanlar bizim insanımız…
Hastanelerimizdeki alet edevatlar bizim devletimizin malı…
Bunları iyi kullanalım, hem bakımını yapalım hem de insanlarımızın sağlığını düşünelim…
Devletin malı ve insan hayatı bu kadar ucuz değil…
İnsanların sağlığı bozulursa…
Ülkenin sağlığı bozulur…
* * * * *
Aslan yattığı yerden belli olur
Türk atasözü
Sağlığın kıymeti, hastalıkta belli olur.
F. Herbart