Yerel seçimlere adım adım yaklaşılırken siyesi partilerde mantar gibi aday adaylıkları açıklanmaya başladı… Aday adaylıklarını açıklayanlar ve açıklayacak olanları bir liste halinde önümüze koyup baktığımızda… O belediye başkanlığı koltuklarını dolduramayacak bir sürü isimler var… Günü geldiğinde partilerin il, ilçe ve genel merkezleri bakalım kimleri görücüye çıkaracak… Görücüye çıkan bu adayların hangileri koltuklarını koruyacak veya seçmenlerden dersini alıp boyunun ölçüsünü alacak… Aday adaylarından fazla sosyal medya üzerinde gazetecilikle yakından uzaktan alakası olmayan klavye kahramanları çoğaldı… Siyasi partiler, belediye başkanları ve aday adayları ile ilgili olur olmaz aşağılayıcı çirkin sözler yazarak kamuoyunu yönlendirmeye çalışıyorlar… Tehditlerin bini bir para… Açıkçası bilgi kirliliği oluşturuyorlar ve Aydın ilinin kaderiyle oynuyorlar… Aydın kamuoyunun bu tür ahlaksız insanların sözünü dinlemeyip… Onların yanlış beyanlarına aldanıp… Kendi partilerinden ve sevdikleri insanlardan vazgeçip memleketin kaderi ile oynamamalarını öneririm… Değerli okurlarım sevgili Aydınlılar… Yöremizde bir söz vardır… “Alışmış kudurmuştan beterdir diye”… Bu insanlar avantaya ve birlerinin sırtından geçinmeyi alışmışlar… Kim daha çok avanta verirse ondan tarafa geçerler… Bu ülkeyi ahlaklı insanların yönetimlerin başına gelmesi için… Önce avantacıların, çıkarcıların ve yalakaların temizlenmesi gerekir… 'Avantacı, beleşçi utanmazlar' Türkiye' de seçilmiş insanların kaderidir. Hep göz önünde ve sürekli olarak geniş halk kitlelerinin dilindedirler. Kahvehane köşelerinin vazgeçilmez malzemesi onlardır. Çok eştirilirler; kimi zaman da hiçbir ölçü tanınmadan suçlanırlar... Peki, onları suçlayan insanlar ne yaparlar? Ne şekilde yaşar, nasıl davranırlar? Aydın ilinin ilçelerinde belediye başkanlığı yapan bazı belediye başkanlarımızın bu konuda çok ilginç tespitleri var. Üstelik, "seçmendir küser" hesabı yapmadan tek tek sıralıyorlar... BİLİYORUZ, bu satırlarla “arı kovanına çomak sokmuştan” beter olacağız. Ama birileri de doğruyu söylemeli. Özellikle başkalarında görünce eleştirdiğimiz, sıra kendimize gelince görmezden geldiğimiz “doğru”lar konusunda.