Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin
Metin Tetik
Köşe Yazarı
Metin Tetik
 

Kaybedilen bir kuşak ve sorumluluklarımız

Bugün 18 Mart. Dünya tarihinde bizler için altın sayfalar açmış, karşımızda yer alan güçler için ise bir daha dönüp bakmak istemeyecekleri, ellerinden gelse tarihten silmek isteyecekleri unutulmaz, tüm dünyaya örnek olmuş Çanakkale Zaferinin yıl dönümü. Kolay kazanılmamış. Çok kayıplar verilmiş. Ülke doğusuyla batısıyla bir olmuş, bu ülkeye göz dikenleri, analarından doğduklarına pişman etmiş. Bedel olarak ülkenin geleceğine yön verecek bir kuşak kaybedilmiş. Siyasilerin, sivil toplum örgütlerinin, kurumların 18 Mart ile ilgili zaferin önemine değinen mesajlar yayınlayarak üstlerinden sorumluluğu atabilecekleri, okulların, belediyelerin, kamu kurum ve kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin düzenleyecekleri gezilerle yerine gelecek bir sorumluluk değil bu. Çanakkale Zaferi, hafta boyunca etkinlikler düzenleyerek anlatılabilecek, gelecek nesillere aktarılabilecek bir savaş, bir zafer değil. Çanakkale okullarda tarih kitaplarında birkaç sayfa ile geçiştirilebilecek bir tarih bilgisi değil. Çanakkale’yi iyi öğrenmeyen bir gençliğin, bu ülkenin geleceğine bir şeyler verebileceğine inanmıyorum. Bu milli bir meseledir.  Bugünün gençliği, bugün yaşadığı ferah ve refah ortamını Çanakkale’de kaybedilen, bu ülkenin geleceğine çok önemli katkılar verebilecek çok iyi eğitim almış bir kuşağın kaybedilmesine borçlu olduğunu unutmamalı, unutturulmamalıdır. Fakat ne yazık ki, eğitim sistemimizi milli olmaktan çıkararak, çağdaş, medeni, uygar diye baktığımız, ancak birkaç gündür sosyal medyada ve televizyonlarda haber konusu olan, Madrit’te Juventuslu taraftarların, Suriyeli mültecilere para atan, onlarla eğlenen, insan onurunu kırıcı davranışlarda bulunan tipler yetiştiren ülkelerin eğitim sistemlerini alarak bir eğitim sistemi oluşturduk.    Okuma özürlü bir toplum yarattık. Bunun için köşe yazılarının da hele hele uzun uzun yazılan köşe yazılarının çok fazla okunduğuna inanmadığım için daha fazla uzatmadan bitirmek istiyorum yazımı. Kısacası 18 Mart uzun uzun mesajlar yazıp, şehitlere methiyeler dizip geçiştirilecek bir olayın günü değildir. 
Ekleme Tarihi: 18 Mart 2016 - Cuma

Kaybedilen bir kuşak ve sorumluluklarımız

Bugün 18 Mart. Dünya tarihinde bizler için altın sayfalar açmış, karşımızda yer alan güçler için ise bir daha dönüp bakmak istemeyecekleri, ellerinden gelse tarihten silmek isteyecekleri unutulmaz, tüm dünyaya örnek olmuş Çanakkale Zaferinin yıl dönümü. Kolay kazanılmamış. Çok kayıplar verilmiş. Ülke doğusuyla batısıyla bir olmuş, bu ülkeye göz dikenleri, analarından doğduklarına pişman etmiş. Bedel olarak ülkenin geleceğine yön verecek bir kuşak kaybedilmiş. Siyasilerin, sivil toplum örgütlerinin, kurumların 18 Mart ile ilgili zaferin önemine değinen mesajlar yayınlayarak üstlerinden sorumluluğu atabilecekleri, okulların, belediyelerin, kamu kurum ve kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin düzenleyecekleri gezilerle yerine gelecek bir sorumluluk değil bu.

Çanakkale Zaferi, hafta boyunca etkinlikler düzenleyerek anlatılabilecek, gelecek nesillere aktarılabilecek bir savaş, bir zafer değil. Çanakkale okullarda tarih kitaplarında birkaç sayfa ile geçiştirilebilecek bir tarih bilgisi değil. Çanakkale’yi iyi öğrenmeyen bir gençliğin, bu ülkenin geleceğine bir şeyler verebileceğine inanmıyorum. Bu milli bir meseledir.

 Bugünün gençliği, bugün yaşadığı ferah ve refah ortamını Çanakkale’de kaybedilen, bu ülkenin geleceğine çok önemli katkılar verebilecek çok iyi eğitim almış bir kuşağın kaybedilmesine borçlu olduğunu unutmamalı, unutturulmamalıdır. Fakat ne yazık ki, eğitim sistemimizi milli olmaktan çıkararak, çağdaş, medeni, uygar diye baktığımız, ancak birkaç gündür sosyal medyada ve televizyonlarda haber konusu olan, Madrit’te Juventuslu taraftarların, Suriyeli mültecilere para atan, onlarla eğlenen, insan onurunu kırıcı davranışlarda bulunan tipler yetiştiren ülkelerin eğitim sistemlerini alarak bir eğitim sistemi oluşturduk.   

Okuma özürlü bir toplum yarattık. Bunun için köşe yazılarının da hele hele uzun uzun yazılan köşe yazılarının çok fazla okunduğuna inanmadığım için daha fazla uzatmadan bitirmek istiyorum yazımı. Kısacası 18 Mart uzun uzun mesajlar yazıp, şehitlere methiyeler dizip geçiştirilecek bir olayın günü değildir. 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.