Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin
Gönül Dereli
Köşe Yazarı
Gönül Dereli
 

Siyah = beyaz

            Hayatımızın her evresinde farklı olaylar yaşarız. Güzellikler yaşar mutlu oluruz, kötü olay yaşar üzülür mutsuz oluruz. Bu bir şekilde hayatımızın dengesidir, kötüyü yaşamadan iyinin kıymetini bilemeyiz, kötü gibi gördüğümüz her olay bizim için bir sınavdır. Yaşadığımız olaylar, duygular bizi eğitir, olgunlaştırır ve dünyaya, hayata, yaşama karşı bakış açımızı değiştirir. Siyah olmadan beyazın olmayacağına algılamak, dikensiz gülün olmayacağına bilmek gerek. Bu konuyla ilgili sizlerle bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Bir zamanlar bir köyde büyük bir ağaç varmış. Bu ağacın gövdesinden iki büyük dal çıkarmış. Bir dalında insanlara hayat, sağlık veren meyveler yetişir, diğer dalında zehirli ve ölümcül meyveler yetişirmiş. Aradan uzun zaman geçmiş köylüler hangi dalında hangi meyvenin yetiştiğini unutmuşlar. Bir gün yaşlı bir adam ağlaya ağlaya ağacın yanına gelmiş, hastalıktan ölmek üzere olan torununu kurtarabilmek için ağacın hayat veren meyvelerine ihtiyacı varmış. Yaşlı adam hayat veren meyvelerin hangi dalda olduğunu bilmediği için köylüleri çağarmış. Ben ağaçtan bir meyve alıp yiyeceğim, eğer ölürsem anlayın ki diğer dalda ki meyveler hayat veriyor, bir tane alıp torunuma verin iyileşsin demiş. Köylüler yaşlı adamın bu teklifini kabul etmişler. Yaşlı adam bir meyveyi koparıp yemiş, sonra köylüler bir bakmış ki yaşlı adam gençleşmiş, ak saçları siyahlaşmış, yüzündeki kırışıklıklar geçmiş, yakışıklı bir adam olmuş, hayat veren meyvenin dalını bulmuş. Hemen bir tane koparıp torununa yedirmiş ve torunu ölmekten kurtulmuş. Köylüler bu durum karşısında düşünüp taşınmışlar eğer biz yine hangi dalın hayat verdiğini unutur, dalları karıştırırsak çocuklarımız kötü dalda ki meyvelerden yerler ve ölürler. O yüzden kötü meyve veren dalı keselim, hayat veren meyveli dal kalsın demişler ve kötü meyve veren dalı kesmişler. Aradan biraz zaman geçtikten sonra bakmışlar ki hayat veren dalda kurumuş. Bunun üzerine anlamışlar ki hayatta her şey zıddıyla var. Siyahla, beyaz gibi… Zıtlıklar, olumsuzluklar karşısında direnmek, kabul etmemek, daha çok yıpranmamıza üzülmemize sebep olur. Hayatı iyisiyle, kötüsüyle beraber bir dengede olduğunu bilip, kabul etmek, şükretmek, sabretmek ve hayata sarılmak gerek…
Ekleme Tarihi: 28 Ocak 2020 - Salı

Siyah = beyaz

           

Hayatımızın her evresinde farklı olaylar yaşarız.

Güzellikler yaşar mutlu oluruz, kötü olay yaşar üzülür mutsuz oluruz.

Bu bir şekilde hayatımızın dengesidir, kötüyü yaşamadan iyinin kıymetini bilemeyiz, kötü gibi gördüğümüz her olay bizim için bir sınavdır.

Yaşadığımız olaylar, duygular bizi eğitir, olgunlaştırır ve dünyaya, hayata, yaşama karşı bakış açımızı değiştirir.

Siyah olmadan beyazın olmayacağına algılamak, dikensiz gülün olmayacağına bilmek gerek.

Bu konuyla ilgili sizlerle bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum.

Bir zamanlar bir köyde büyük bir ağaç varmış.

Bu ağacın gövdesinden iki büyük dal çıkarmış.

Bir dalında insanlara hayat, sağlık veren meyveler yetişir, diğer dalında zehirli ve ölümcül meyveler yetişirmiş.

Aradan uzun zaman geçmiş köylüler hangi dalında hangi meyvenin yetiştiğini unutmuşlar.

Bir gün yaşlı bir adam ağlaya ağlaya ağacın yanına gelmiş, hastalıktan ölmek üzere olan torununu kurtarabilmek için ağacın hayat veren meyvelerine ihtiyacı varmış.

Yaşlı adam hayat veren meyvelerin hangi dalda olduğunu bilmediği için köylüleri çağarmış.

Ben ağaçtan bir meyve alıp yiyeceğim, eğer ölürsem anlayın ki diğer dalda ki meyveler hayat veriyor, bir tane alıp torunuma verin iyileşsin demiş.

Köylüler yaşlı adamın bu teklifini kabul etmişler.

Yaşlı adam bir meyveyi koparıp yemiş, sonra köylüler bir bakmış ki yaşlı adam gençleşmiş, ak saçları siyahlaşmış, yüzündeki kırışıklıklar geçmiş, yakışıklı bir adam olmuş, hayat veren meyvenin dalını bulmuş.

Hemen bir tane koparıp torununa yedirmiş ve torunu ölmekten kurtulmuş.

Köylüler bu durum karşısında düşünüp taşınmışlar eğer biz yine hangi dalın hayat verdiğini unutur, dalları karıştırırsak çocuklarımız kötü dalda ki meyvelerden yerler ve ölürler.

O yüzden kötü meyve veren dalı keselim, hayat veren meyveli dal kalsın demişler ve kötü meyve veren dalı kesmişler.

Aradan biraz zaman geçtikten sonra bakmışlar ki hayat veren dalda kurumuş.

Bunun üzerine anlamışlar ki hayatta her şey zıddıyla var.

Siyahla, beyaz gibi…

Zıtlıklar, olumsuzluklar karşısında direnmek, kabul etmemek, daha çok yıpranmamıza üzülmemize sebep olur.

Hayatı iyisiyle, kötüsüyle beraber bir dengede olduğunu bilip, kabul etmek, şükretmek, sabretmek ve hayata sarılmak gerek…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.