Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin
Gönül Dereli
Köşe Yazarı
Gönül Dereli
 

Anda kal

          Vakti zamanında bir sufi yolda karşısına çıkan bir atlıyı durdu. Aynı yöne gidiyorsak beni de yanına alır mısın diye sordu. Atlı sufinin gideceği şehri öğrenince tamam senin köyünden geçeceğim gelebilirsin dedi. Bunun üzerine sufi atlının arkasına atladı ve düştüler yola. Atlı öylesine hızlıydı ki tozu dumana katarak dört nala uçarcasına gidiyordu. Bir süre sonra dinlenmek istediğini söyledi sufi, Şurada biraz duralım ağacın altında bekleyelim dedi. Sufi ağacın altına oturup gözlerine kapadı, Tefekkür halinde bir süre bekledi, sonra hadi gidelim dedi. Sufiyle atlı tekrar düştüler yola, sufi köyüne gelince attan indi. Atlı dayanamayıp sordu. Ağacın altında neden beklediniz, çok merak ettim? Sufi atlıya cevap verdi. Uçar gibi öyle hızlı yol aldık ki ruhlarımız geride kaldı. Bende bu yüzden oturup bekledim. Bizimde ruhlarımız geride mi kaldı, yoksa atlı gibi önde mi gidiyor? Atlımıyız yoksa sufi mi? Acaba biz hangisi olmak isterdik. Ben sufi olmak isterdim. Ruhumla beraber olmak anda kalmak isterdim. Bunu yapıyor muyum? Yapıyor muyuz? Tabi ki çoğumuzun cevabı hayırdır. Arkadaşlıkları, dostlukları, eşyaları çok çabuk harcıyoruz. San ki bir yerlere, bir şeylere yetişecek gibi, geç kalmışız gibi acele ediyoruz. Anda kalmayı anı yaşamayı mutlu olmayı, eğlenmeyi erteliyoruz. Ya geçmişte ki yaptığımız yanlışları, hataları düşünüp üzülüyor, ya da geleceğin kaygısıyla, korkusuyla hayatı çok çabuk tüketiyor, ruhsuzlaşıyoruz. Acele edip gideceğimiz yer kara toprak, sanırım farkın da değiliz. Dün yaşandı bitti, geleceği merak etme o daha yaşanmadı. AN’da KAL, AN’I YAŞA ve MUTLU OL.
Ekleme Tarihi: 13 Temmuz 2020 - Pazartesi

Anda kal

         

Vakti zamanında bir sufi yolda karşısına çıkan bir atlıyı durdu.

Aynı yöne gidiyorsak beni de yanına alır mısın diye sordu.

Atlı sufinin gideceği şehri öğrenince tamam senin köyünden geçeceğim gelebilirsin dedi.

Bunun üzerine sufi atlının arkasına atladı ve düştüler yola.

Atlı öylesine hızlıydı ki tozu dumana katarak dört nala uçarcasına gidiyordu.

Bir süre sonra dinlenmek istediğini söyledi sufi,

Şurada biraz duralım ağacın altında bekleyelim dedi.

Sufi ağacın altına oturup gözlerine kapadı,

Tefekkür halinde bir süre bekledi, sonra hadi gidelim dedi.

Sufiyle atlı tekrar düştüler yola, sufi köyüne gelince attan indi.

Atlı dayanamayıp sordu.

Ağacın altında neden beklediniz, çok merak ettim?

Sufi atlıya cevap verdi.

Uçar gibi öyle hızlı yol aldık ki ruhlarımız geride kaldı.

Bende bu yüzden oturup bekledim.

Bizimde ruhlarımız geride mi kaldı, yoksa atlı gibi önde mi gidiyor?

Atlımıyız yoksa sufi mi?

Acaba biz hangisi olmak isterdik.

Ben sufi olmak isterdim.

Ruhumla beraber olmak anda kalmak isterdim.

Bunu yapıyor muyum? Yapıyor muyuz?

Tabi ki çoğumuzun cevabı hayırdır.

Arkadaşlıkları, dostlukları, eşyaları çok çabuk harcıyoruz.

San ki bir yerlere, bir şeylere yetişecek gibi, geç kalmışız gibi acele ediyoruz.

Anda kalmayı anı yaşamayı mutlu olmayı, eğlenmeyi erteliyoruz.

Ya geçmişte ki yaptığımız yanlışları, hataları düşünüp üzülüyor, ya da geleceğin kaygısıyla, korkusuyla hayatı çok çabuk tüketiyor, ruhsuzlaşıyoruz.

Acele edip gideceğimiz yer kara toprak, sanırım farkın da değiliz.

Dün yaşandı bitti, geleceği merak etme o daha yaşanmadı.

AN’da KAL, AN’I YAŞA ve MUTLU OL.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.