Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin
Av. Arb. Cengiz Ayözen
Köşe Yazarı
Av. Arb. Cengiz Ayözen
 

Rekabet Hukuku

"Günümüz piyasa ekonomisini canlı tutan temel ilke: Rekabet" Rekabeti genel anlamıyla daha iyiye ulaşma, iktisadi anlamıyla ise satıcıların karlarını arttırma yarışı olarak tanımlayabiliriz. Ekonominin dinamiğini koruyan rekabet olgusu piyasanın etkin çalışmasını sağlamakla birlikte sosyal adaleti sağlar, teknolojik gelişmeleri teşvik ederek ülke ekonomisinin kalkınmasına katkıda bulunur.Ancak diğer yandan; kontrol altında tutulmayan bir rekabet ortamında bireylerin fayda alacağını ve iktisadi gelişmeleri olumsuz yönde etkileyebileceğinden rekabet ortamını sağlıklı bir düzene sokabilecek hukuki bir alt yapıya ihtiyaç duyulmaktadır. Dolayısıyla ekonomik sistemin bir rekabet kanunu ile desteklenmesi şarttır. Bu ihtiyaca karşılık; serbest piyasa ekonomisini destekleyen ve sürdürmeyi amaçlayan, şirketlerin rekabete aykırı davranışlarını düzenleyen bir hukuk dalı olarak rekabet hukuku ortaya çıkmıştır. Rekabet hukuku alanında ilk yasal düzenleme 1890 yılında kabul edilen Sherman Kanunu (Sherman Act) ile Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılmıştır. Avrupa’da rekabet hukuku alanındaki ilk yasal düzenleme 1958 yılında yürürlüğe giren Roma Antlaşması ile yapılmıştır. Türkiye’de ise 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun 1994 yılında yürürlüğe girmiştir. Amacı 1.maddesinde belirtildiği üzere; "mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamak"tır. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun, anayasanın 167.maddesi piyasaların denetimi ve dış ticaretin düzenlenmesi kapsamında devlete yüklenen, “para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alma”, “piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önleme”, “dış ticaretin ülke ekonomisinin yararına olmak üzere düzenlenmesi” sorumluluğunu üstlenmiş bulunmaktadır. Aynı zamanda uluslararası anlaşmalar, özellikle Türkiye ve Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) arasındaki 12 Eylül 1963 tarihli Ortaklık Anlaşması (Ankara Anlaşması) bu kanunun hazırlanmasında etkili olmuş ayrıca 6 Mart 1995 tarihli Ortaklık Konseyi Kararı ile Avrupa Birliği ile Türkiye arasında 1 Ocak 1996’da yürürlüğe giren, Gümrük Birliği’nin hazırladığı ortam gelişmesine destek sağlamıştır. Hazırlanmış olan bu Rekabet Kanunu ile devlet, ekonomik düzeni sağlıklı bir şekilde yürütmek ve geliştirmek üzere güçlü olanın değil başarılı olanın kendini kabullendirdiği bilinçli bir politikayı benimsemelidir. Bu kanun ile yapılacak olan işlemleri denetlemek ihtiyacına karşılık bağımsız faaliyet gösteren idari ve mali özerkliğe sahip, kararlarını herhangi bir organ, makam, merci ve kişinin etkisinden uzakta serbestçe alabilen Rekabet Kurumu ortaya çıkmış olup; kurul, serbest ticaret ve girişim özgürlüğünü teminat altına alma hedefiyle ülke ekonomisini gelişmesine katkı sağlamaktadır. Günümüz ekonomisi içinde gerek pandemi sebebiyle gerekse internet alışverişlerinin yaygınlaşması ile birlikte görülen fiyat artışları dikkat çekmeye başlamıştır. Söz konusu ortamda içinde bulunduğumuz bu duruma Rekabet Kurumu gerekli bağımsız müdahaleleri gerçekleştirmektedir. Bu müdahalelerin yansımaları son zamanlarda sıkça karşımıza çıkmakta; bazı bilindik teşebbüsler ve bazı zincir kuruluşlar hakkında yürütülen soruşturmaları ve verilen büyük meblağlardaki cezaları haberlerde görmekteyiz. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 4. maddesine göre: "Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır." Bu maddeyle rekabeti sınırlayıcı anlaşma, uyumlu eylem ve kararlar yasaklanmıştır. Rekabet ilerlemenin önünü açan, toplumsal veya ekonomik gelişmelerin tetikleyicisi olan bir olgudur. Bir diğer yandan ise toplumun faydası gözetilmediği takdirde tekelleşmelere, tek yönlü büyümelere veya adaletsizliğin boy göstermesine de neden olabileceği bir gerçektir. Bütün bunlar düşünüldüğünde adalet sağlayıcılarının rekabet konusunun üzerine daha fazla eğilmesi ve bunu belirli sınırlandırmalar veya yaptırımlarla kontrol altında tutmaya çabalaması kaçınılmazdır. Şüphesiz ki rekabet hukuku teknolojik gelişmelerin günden güne yeni yöntemler, usuller ortaya koymasından dolayı oldukça canlı bir hukuki konudur. Bundan sonra da bu canlılığını yitirmeyeceği, aksine daha da fazla adını duyup, yeni yasalarla ve düzenlemelerle baş başa kalacağımız bir konu olduğu da öngörülebilir. Yazının hazırlanmasında katkıları nedeniyle Sevgili Stajyerim Münevver Gençer'e sonsuz teşekkürler. Bilindiği üzere 10 Kasım 2021 Atatürk'ün ölümünün 83. yıl dönümüdür. Hayatını vatanının bağımsızlığına adayan devrimleri ile yolumuzu hala aydınlatmaya devam eden Cesur ve Unutulmaz Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK' ü sevgiyle ve saygıyla anıyorum. Ruhu şad olsun. Sağlıklı ve Neşeli Günler Dilerim.
Ekleme Tarihi: 10 Kasım 2021 - Çarşamba

Rekabet Hukuku

"Günümüz piyasa ekonomisini canlı tutan temel ilke: Rekabet"

Rekabeti genel anlamıyla daha iyiye ulaşma, iktisadi anlamıyla ise satıcıların karlarını arttırma yarışı olarak tanımlayabiliriz. Ekonominin dinamiğini koruyan rekabet olgusu piyasanın etkin çalışmasını sağlamakla birlikte sosyal adaleti sağlar, teknolojik gelişmeleri teşvik ederek ülke ekonomisinin kalkınmasına katkıda bulunur.Ancak diğer yandan; kontrol altında tutulmayan bir rekabet ortamında bireylerin fayda alacağını ve iktisadi gelişmeleri olumsuz yönde etkileyebileceğinden rekabet ortamını sağlıklı bir düzene sokabilecek hukuki bir alt yapıya ihtiyaç duyulmaktadır. Dolayısıyla ekonomik sistemin bir rekabet kanunu ile desteklenmesi şarttır.

Bu ihtiyaca karşılık; serbest piyasa ekonomisini destekleyen ve sürdürmeyi amaçlayan, şirketlerin rekabete aykırı davranışlarını düzenleyen bir hukuk dalı olarak rekabet hukuku ortaya çıkmıştır. Rekabet hukuku alanında ilk yasal düzenleme 1890 yılında kabul edilen Sherman Kanunu (Sherman Act) ile Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılmıştır. Avrupa’da rekabet hukuku alanındaki ilk yasal düzenleme 1958 yılında yürürlüğe giren Roma Antlaşması ile yapılmıştır.

Türkiye’de ise 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun 1994 yılında yürürlüğe girmiştir. Amacı 1.maddesinde belirtildiği üzere; "mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamak"tır. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun, anayasanın 167.maddesi piyasaların denetimi ve dış ticaretin düzenlenmesi kapsamında devlete yüklenen, “para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alma”, “piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önleme”, “dış ticaretin ülke ekonomisinin yararına olmak üzere düzenlenmesi” sorumluluğunu üstlenmiş bulunmaktadır.

Aynı zamanda uluslararası anlaşmalar, özellikle Türkiye ve Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) arasındaki 12 Eylül 1963 tarihli Ortaklık Anlaşması (Ankara Anlaşması) bu kanunun hazırlanmasında etkili olmuş ayrıca 6 Mart 1995 tarihli Ortaklık Konseyi Kararı ile Avrupa Birliği ile Türkiye arasında 1 Ocak 1996’da yürürlüğe giren, Gümrük Birliği’nin hazırladığı ortam gelişmesine destek sağlamıştır.

Hazırlanmış olan bu Rekabet Kanunu ile devlet, ekonomik düzeni sağlıklı bir şekilde yürütmek ve geliştirmek üzere güçlü olanın değil başarılı olanın kendini kabullendirdiği bilinçli bir politikayı benimsemelidir. Bu kanun ile yapılacak olan işlemleri denetlemek ihtiyacına karşılık bağımsız faaliyet gösteren idari ve mali özerkliğe sahip, kararlarını herhangi bir organ, makam, merci ve kişinin etkisinden uzakta serbestçe alabilen Rekabet Kurumu ortaya çıkmış olup; kurul, serbest ticaret ve girişim özgürlüğünü teminat altına alma hedefiyle ülke ekonomisini gelişmesine katkı sağlamaktadır.

Günümüz ekonomisi içinde gerek pandemi sebebiyle gerekse internet alışverişlerinin yaygınlaşması ile birlikte görülen fiyat artışları dikkat çekmeye başlamıştır. Söz konusu ortamda içinde bulunduğumuz bu duruma Rekabet Kurumu gerekli bağımsız müdahaleleri gerçekleştirmektedir. Bu müdahalelerin yansımaları son zamanlarda sıkça karşımıza çıkmakta; bazı bilindik teşebbüsler ve bazı zincir kuruluşlar hakkında yürütülen soruşturmaları ve verilen büyük meblağlardaki cezaları haberlerde görmekteyiz.

4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 4. maddesine göre: "Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır." Bu maddeyle rekabeti sınırlayıcı anlaşma, uyumlu eylem ve kararlar yasaklanmıştır.

Rekabet ilerlemenin önünü açan, toplumsal veya ekonomik gelişmelerin tetikleyicisi olan bir olgudur. Bir diğer yandan ise toplumun faydası gözetilmediği takdirde tekelleşmelere, tek yönlü büyümelere veya adaletsizliğin boy göstermesine de neden olabileceği bir gerçektir. Bütün bunlar düşünüldüğünde adalet sağlayıcılarının rekabet konusunun üzerine daha fazla eğilmesi ve bunu belirli sınırlandırmalar veya yaptırımlarla kontrol altında tutmaya çabalaması kaçınılmazdır. Şüphesiz ki rekabet hukuku teknolojik gelişmelerin günden güne yeni yöntemler, usuller ortaya koymasından dolayı oldukça canlı bir hukuki konudur. Bundan sonra da bu canlılığını yitirmeyeceği, aksine daha da fazla adını duyup, yeni yasalarla ve düzenlemelerle baş başa kalacağımız bir konu olduğu da öngörülebilir.

Yazının hazırlanmasında katkıları nedeniyle Sevgili Stajyerim Münevver Gençer'e sonsuz teşekkürler. Bilindiği üzere 10 Kasım 2021 Atatürk'ün ölümünün 83. yıl dönümüdür. Hayatını vatanının bağımsızlığına adayan devrimleri ile yolumuzu hala aydınlatmaya devam eden Cesur ve Unutulmaz Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK' ü sevgiyle ve saygıyla anıyorum. Ruhu şad olsun.

Sağlıklı ve Neşeli Günler Dilerim.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.