avcılar escort
Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
jesder

Tabipler, yerel seçim beklentilerini açıkladı

GENEL 28.03.2019 - 09:50, Güncelleme: 01.12.2020 - 14:50 3923+ kez okundu.
 

Tabipler, yerel seçim beklentilerini açıkladı

Tabipler, "Sağlıklı toplumu önceleyen yerel yönetimlere gereksinimimiz var" dedi.

AYDIN- Yerel yönetimler ve yerel yönetim adaylarıyla ilgili değerlendirme yapan Aydın Tabip Odası Yönetim Kurulu, nasıl bir yerel yönetim beklediklerini yazılı olarak açıkladı. “Yaşam koşullarının gerek bireysel, gerek toplumsal sağlığın en önemli belirleyicisi olduğu geçmişten bu güne dek bilinen, bilimsel olarak da ifade edilen bir gerçektir” diyen Aydın Tabip Odası, yazılı açıklamasında, “Günümüze dek ulaşmış kanıtlar, tarihe iz bırakmış medeniyetlerin sağlıklı yaşam koşullarına sahip olduklarını, bu koşulları kaybettiklerinde, bu medeniyetlerin de ortadan kaybolduğunu göstermektedir. Dünya Sağlık Örgütü, bir toplumda sağlık düzeyinin, yüzde 5’inin genetik özellikler, yüzde 10’unun sağlık hizmetleri, yüzde 30’unun davranışsal faktörler tarafından belirlenmesine karşın, yaşam koşullarının sağlık düzeyinin yüzde 55’ini belirlediğini ifade etmektedir” ifadesini kullandı. Diğer bir deyişle, kişilerin yaşadığı çevre ve sosyal koşulların olumlu olmasının, toplumsal dayanışma, barış ve huzur gibi sağlığı doğrudan ve dolaylı etkileyen özelliklerin varlığının, birey ve toplum sağlığını sürdürme ve geliştirme açısından oldukça önemli olduğunu belirten Aydın Tabip Odası’nın açıklaması şöyle devam etti: “Sözü edilen yaşam koşullarının önemli bir kısmı, yerel yönetimlerin görev ve sorumluluk alanına girmektedir. Bu nedenle bizler, hekimlik uygulamalarımız sırasında, bireyin ve toplumun sağlığını olumsuz etkilediğini düşündüğümüz, yerel yönetimlerin görev, yetki ve sorumluluk alanına giren kimi temel konulara dair gözlemlerimizi ve tespitlerimizi yaklaşan yerel seçimler öncesinde kamuoyuyla paylaşmak isteriz. Su yaşamın kaynağıdır. Sağlıklı su can verirken, sağlıksız su hasta eder, hatta öldürür. Şebeke suyunun gerek kimyasal, gerekse mikrobiyolojik olarak sağlıksız olması önemli bir halk sağlığı sorunudur. Şebeke suyuna güvenmeme durumu, şebeke suyunu kullanmak yerine ambalajlı suların tüketimine neden olmaktadır ki ambalajlı sular da hijyenik açıdan tartışmalı olmasının yanında, getirdiği önemli boyuttaki maddi yük ve ambalaj atıkları kaynaklı çevre kirliliği gibi önemli maliyetlere yol açmaktadır. Yerel yönetimlerin en önemli sorumluluğu hizmet ettiği bölgede, sağlıklı su temin edilmesini sağlamaktır. Bu amaçla yerel yönetimlerin sağlıklı su temini, su havzalarının korunması, yapılaşmasına izin verilmemesi, şebeke ve isale hatlarının iyileştirilmesi gibi yaşamsal konuları öncelemeleri gerektiğinin bir kez daha altını çizmek isteriz. Sağlıklı hava solumak, sağlığı korur ve geliştirirken, kirli hava solumak kanser dahil pek çok hastalığa neden olur. Dünya Sağlık Örgütü, dış ortam hava kirliliğinin ölümlere neden olduğunu, kirli hava içindeki partikül maddeleri solumanın kansere yol açtığını ifade etmektedir. Bu nedenle, yerel yönetimlerin, yerleşim yerlerinde hava kirliliğine neden olabilecek yapı ve oluşumları engellemesinin yanında, yerleşim yerlerinin doğal havalandırmasını, rüzgar alışını etkileyecek yapılara da izin vermeme yönünde tavır alması gerektiğini vurgulamak isteriz. Ülkemizin pek çok büyük kentinde. hem kentsel dönüşüm projeleri ile hem de afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi ile yoğun bir biçimde bina yıkımı olmaktadır. Bu yıkımlar sırasında çıkan toz, civarında bulunan kişiler için sağlığı tehdit eden özelliklere sahiptir. Zira özellikle eski binaların yapımında kullanılan asbest başta olmak üzere pek çok kanserojen, ağır metal ve benzeri zehirli maddeler, yıkımlar sırasında açığa çıkmaktadır. Ortaya çıkan tozlardan özellikle çok ufak boyutta olanlar (≤PM2.5) kan dolaşımına geçerek tüm vücudu etkilemekte, kalp-damar hastalıklarından nörolojik hastalıklara kadar pek çok sağlık sorununa neden olabilmektedir. Bu kirlilik özellikle anne karnındaki bebekleri ve çocukları etkilemekte, onlarda ciddi hastalıklara yol açmakta, kronik hastalığı olanların hastalıklarının ağırlaşmasına neden olmaktadır. Bu yıkımlar, sadece hava kirliliğine değil bireyin ve toplumun sağlığını etkileyen başka sorunlara da neden olmaktadır. Örneğin yıkım alanlarına yeni ve daha fazla bina, konut, dükkan ve benzeri yapılar inşa edilmekte, bu durum da yaşam alanlarındaki nüfus ve trafik yükünü artırarak araç kaynaklı hava kirliliği, gürültü kirliliği gibi başka tehlikeleri ortaya çıkarmaktadır. Daha çok kent merkezleri olan bu alanlar, özellikle yaşlı nüfusun sağlığını olumsuz etkilemekte, yaşlılar ya dışarı çıkamaz ya da o çevrede yaşayamaz duruma gelmektedir. Yaşlıların evden çıkamaz duruma gelmeleri ya da alışkın oldukları yaşam alanlarından uzaklaşmak zorunda kalmaları fizyolojik olarak kabul edilen yaşlılık sürecini hızlandırarak bedensel ve zihinsel sağlığı kötü etkilemektedir. Obezite, kronik hastalıklar, kas iskelet sistemi sorunları, senil demans (yaşlılığa bağlı bunama) daha erken ortaya çıkıp daha hızlı ilerlemektedir. Günümüzün en önemli sorunlarından biri olan stres, özellikle kent yaşamı ile artan bir özellik göstermektedir. Kentlerde trafik sıkışıklığı, trafikten kaynaklanan gürültü, ulaşım için harcanan zaman ve bu sıradaki konforsuzluk gibi ulaşımla ilgili sorunlar, kişilerde stresi artıran etmenlerdir. Yerel yönetimlerden, trafikte geçirilen sürenin azaltılması, ekonomik ve rahat yolculuk yapılması yanında yürüme ve bisiklete binme olanaklarının yaratılması için çalışmalar yapması beklenmektedir. Yerel yönetimlerin başta kentlerde yürütülen projeler nedeniyle olmak üzere azalan doğal yeşil alanları korumak gibi sorumlulukları vardır. Çünkü doğal yeşil alanlar sadece bitki, ağaç demek değildir. O iklime ve çevreye uygun içinde barındırdığı her türlü canlı varlığıyla birlikte yaşayan bir ekosistemdir. Olması gereken orman, çalı, maki v.b. tüm yeşil alanların doğallığıyla korunması yönünde irade beyan etmektir. Doğalı bozup yerine yapılan yapay yeşil alanlar, parklar, bahçeler görece göze güzel görünmekle birlikte biyoçeşitliliğin azalması, ekosistemin bozulması anlamına gelmektedir. Sağlıklı toplumu önceleyen yerel yönetimlerin esas sorumluluğu kesilen ağaçların yerine on kat da olsa yenilerinin dikilmesi değil, doğanın korunması olmalıdır. Bir diğer önemli sorun da vatandaşa tarladan, otlaktan sofraya sağlıklı gıda sunumunun sağlanmasıdır. Gıdaların sağlıklı olmayan ortamlarda hazırlanması, sunumu ve satışı kadar tarımsal alanların, meraların, ormanlıkların yapılaşmaya açılması da önemli bir sorundur. Gelinen noktada herkes sağlıklı olmak için sağlıklı gıda tüketmekten söz etmekte, fakat bu sağlıklı gıdaya nasıl ulaşılacağı bilinmemektedir. Sağlıklı gıda için sağlıklı tarım ve hayvancılığın yapılabileceği alanlara, bahçelere, otlak ve meralara gereksinim vardır. Bu alanlar, her türlü kirlilikten uzak tutulmalı, yapılaşmaya kapalı olmalıdır. Yerel yönetimlerin iyi tarım ve hayvancılık uygulamaları ile ürünlerin halka sağlıklı, güvenli ve uygun fiyatlı koşullarda ulaşımının sağlanması yönünde plan, proje, uygulama ve denetimlerini gerçekleştirmesi gereklidir. Yerel yönetimler, her türlü atığın geri dönüşümü için doğa dostu etkili sistemler kurmalı, kurulmasını desteklemelidir.”
Tabipler, "Sağlıklı toplumu önceleyen yerel yönetimlere gereksinimimiz var" dedi.

AYDIN- Yerel yönetimler ve yerel yönetim adaylarıyla ilgili değerlendirme yapan Aydın Tabip Odası Yönetim Kurulu, nasıl bir yerel yönetim beklediklerini yazılı olarak açıkladı.

“Yaşam koşullarının gerek bireysel, gerek toplumsal sağlığın en önemli belirleyicisi olduğu geçmişten bu güne dek bilinen, bilimsel olarak da ifade edilen bir gerçektir” diyen Aydın Tabip Odası, yazılı açıklamasında, “Günümüze dek ulaşmış kanıtlar, tarihe iz bırakmış medeniyetlerin sağlıklı yaşam koşullarına sahip olduklarını, bu koşulları kaybettiklerinde, bu medeniyetlerin de ortadan kaybolduğunu göstermektedir. Dünya Sağlık Örgütü, bir toplumda sağlık düzeyinin, yüzde 5’inin genetik özellikler, yüzde 10’unun sağlık hizmetleri, yüzde 30’unun davranışsal faktörler tarafından belirlenmesine karşın, yaşam koşullarının sağlık düzeyinin yüzde 55’ini belirlediğini ifade etmektedir” ifadesini kullandı.

Diğer bir deyişle, kişilerin yaşadığı çevre ve sosyal koşulların olumlu olmasının, toplumsal dayanışma, barış ve huzur gibi sağlığı doğrudan ve dolaylı etkileyen özelliklerin varlığının, birey ve toplum sağlığını sürdürme ve geliştirme açısından oldukça önemli olduğunu belirten Aydın Tabip Odası’nın açıklaması şöyle devam etti:

“Sözü edilen yaşam koşullarının önemli bir kısmı, yerel yönetimlerin görev ve sorumluluk alanına girmektedir. Bu nedenle bizler, hekimlik uygulamalarımız sırasında, bireyin ve toplumun sağlığını olumsuz etkilediğini düşündüğümüz, yerel yönetimlerin görev, yetki ve sorumluluk alanına giren kimi temel konulara dair gözlemlerimizi ve tespitlerimizi yaklaşan yerel seçimler öncesinde kamuoyuyla paylaşmak isteriz.

Su yaşamın kaynağıdır. Sağlıklı su can verirken, sağlıksız su hasta eder, hatta öldürür. Şebeke suyunun gerek kimyasal, gerekse mikrobiyolojik olarak sağlıksız olması önemli bir halk sağlığı sorunudur. Şebeke suyuna güvenmeme durumu, şebeke suyunu kullanmak yerine ambalajlı suların tüketimine neden olmaktadır ki ambalajlı sular da hijyenik açıdan tartışmalı olmasının yanında, getirdiği önemli boyuttaki maddi yük ve ambalaj atıkları kaynaklı çevre kirliliği gibi önemli maliyetlere yol açmaktadır. Yerel yönetimlerin en önemli sorumluluğu hizmet ettiği bölgede, sağlıklı su temin edilmesini sağlamaktır. Bu amaçla yerel yönetimlerin sağlıklı su temini, su havzalarının korunması, yapılaşmasına izin verilmemesi, şebeke ve isale hatlarının iyileştirilmesi gibi yaşamsal konuları öncelemeleri gerektiğinin bir kez daha altını çizmek isteriz.

Sağlıklı hava solumak, sağlığı korur ve geliştirirken, kirli hava solumak kanser dahil pek çok hastalığa neden olur. Dünya Sağlık Örgütü, dış ortam hava kirliliğinin ölümlere neden olduğunu, kirli hava içindeki partikül maddeleri solumanın kansere yol açtığını ifade etmektedir. Bu nedenle, yerel yönetimlerin, yerleşim yerlerinde hava kirliliğine neden olabilecek yapı ve oluşumları engellemesinin yanında, yerleşim yerlerinin doğal havalandırmasını, rüzgar alışını etkileyecek yapılara da izin vermeme yönünde tavır alması gerektiğini vurgulamak isteriz. Ülkemizin pek çok büyük kentinde. hem kentsel dönüşüm projeleri ile hem de afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi ile yoğun bir biçimde bina yıkımı olmaktadır. Bu yıkımlar sırasında çıkan toz, civarında bulunan kişiler için sağlığı tehdit eden özelliklere sahiptir. Zira özellikle eski binaların yapımında kullanılan asbest başta olmak üzere pek çok kanserojen, ağır metal ve benzeri zehirli maddeler, yıkımlar sırasında açığa çıkmaktadır. Ortaya çıkan tozlardan özellikle çok ufak boyutta olanlar (≤PM2.5) kan dolaşımına geçerek tüm vücudu etkilemekte, kalp-damar hastalıklarından nörolojik hastalıklara kadar pek çok sağlık sorununa neden olabilmektedir. Bu kirlilik özellikle anne karnındaki bebekleri ve çocukları etkilemekte, onlarda ciddi hastalıklara yol açmakta, kronik hastalığı olanların hastalıklarının ağırlaşmasına neden olmaktadır.

Bu yıkımlar, sadece hava kirliliğine değil bireyin ve toplumun sağlığını etkileyen başka sorunlara da neden olmaktadır. Örneğin yıkım alanlarına yeni ve daha fazla bina, konut, dükkan ve benzeri yapılar inşa edilmekte, bu durum da yaşam alanlarındaki nüfus ve trafik yükünü artırarak araç kaynaklı hava kirliliği, gürültü kirliliği gibi başka tehlikeleri ortaya çıkarmaktadır. Daha çok kent merkezleri olan bu alanlar, özellikle yaşlı nüfusun sağlığını olumsuz etkilemekte, yaşlılar ya dışarı çıkamaz ya da o çevrede yaşayamaz duruma gelmektedir. Yaşlıların evden çıkamaz duruma gelmeleri ya da alışkın oldukları yaşam alanlarından uzaklaşmak zorunda kalmaları fizyolojik olarak kabul edilen yaşlılık sürecini hızlandırarak bedensel ve zihinsel sağlığı kötü etkilemektedir. Obezite, kronik hastalıklar, kas iskelet sistemi sorunları, senil demans (yaşlılığa bağlı bunama) daha erken ortaya çıkıp daha hızlı ilerlemektedir.

Günümüzün en önemli sorunlarından biri olan stres, özellikle kent yaşamı ile artan bir özellik göstermektedir. Kentlerde trafik sıkışıklığı, trafikten kaynaklanan gürültü, ulaşım için harcanan zaman ve bu sıradaki konforsuzluk gibi ulaşımla ilgili sorunlar, kişilerde stresi artıran etmenlerdir. Yerel yönetimlerden, trafikte geçirilen sürenin azaltılması, ekonomik ve rahat yolculuk yapılması yanında yürüme ve bisiklete binme olanaklarının yaratılması için çalışmalar yapması beklenmektedir.

Yerel yönetimlerin başta kentlerde yürütülen projeler nedeniyle olmak üzere azalan doğal yeşil alanları korumak gibi sorumlulukları vardır. Çünkü doğal yeşil alanlar sadece bitki, ağaç demek değildir. O iklime ve çevreye uygun içinde barındırdığı her türlü canlı varlığıyla birlikte yaşayan bir ekosistemdir. Olması gereken orman, çalı, maki v.b. tüm yeşil alanların doğallığıyla korunması yönünde irade beyan etmektir. Doğalı bozup yerine yapılan yapay yeşil alanlar, parklar, bahçeler görece göze güzel görünmekle birlikte biyoçeşitliliğin azalması, ekosistemin bozulması anlamına gelmektedir. Sağlıklı toplumu önceleyen yerel yönetimlerin esas sorumluluğu kesilen ağaçların yerine on kat da olsa yenilerinin dikilmesi değil, doğanın korunması olmalıdır.

Bir diğer önemli sorun da vatandaşa tarladan, otlaktan sofraya sağlıklı gıda sunumunun sağlanmasıdır. Gıdaların sağlıklı olmayan ortamlarda hazırlanması, sunumu ve satışı kadar tarımsal alanların, meraların, ormanlıkların yapılaşmaya açılması da önemli bir sorundur. Gelinen noktada herkes sağlıklı olmak için sağlıklı gıda tüketmekten söz etmekte, fakat bu sağlıklı gıdaya nasıl ulaşılacağı bilinmemektedir. Sağlıklı gıda için sağlıklı tarım ve hayvancılığın yapılabileceği alanlara, bahçelere, otlak ve meralara gereksinim vardır. Bu alanlar, her türlü kirlilikten uzak tutulmalı, yapılaşmaya kapalı olmalıdır. Yerel yönetimlerin iyi tarım ve hayvancılık uygulamaları ile ürünlerin halka sağlıklı, güvenli ve uygun fiyatlı koşullarda ulaşımının sağlanması yönünde plan, proje, uygulama ve denetimlerini gerçekleştirmesi gereklidir.

Yerel yönetimler, her türlü atığın geri dönüşümü için doğa dostu etkili sistemler kurmalı, kurulmasını desteklemelidir.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
avcılar escort