Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin

Erdoğan: Boğaz'da keyif çatmamı isteyenler çok beklerler

SİYASET 07.02.2015 - 12:00, Güncelleme: 01.12.2020 - 14:49 3090+ kez okundu.
 

Erdoğan: Boğaz'da keyif çatmamı isteyenler çok beklerler

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Cumhurbaşkanı meydanlara indi" diyenlere, "Ben meydanlardan hiç çıkmadım ki. Hayatım boyunca hep meydanlardaydım. Cumhurbaşkanlığına da meydanlardan geldim. Meydanlarda olmayacağım da nerede olacağım ben? Benim Ankara'da inzivaya çekilmemi veya Boğaz'da keyif çatmamı bekleyenler, daha çok beklerler" diye seslendi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Cumhurbaşkanı meydanlara indi" diyenlere, "Ben meydanlardan hiç çıkmadım ki. Hayatım boyunca hep meydanlardaydım. Cumhurbaşkanlığına da meydanlardan geldim. Meydanlarda olmayacağım da nerede olacağım ben? Benim Ankara'da inzivaya çekilmemi veya Boğaz'da keyif çatmamı bekleyenler, daha çok beklerler" diye seslendi. Erdoğan, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı akşam yemeğindeki konuşmasına, Cumhurbaşkanı olarak Bursa'yı ilk ziyaretinde kendisine gösterilen ilgi ve sevgi için teşekkür ederek başladı. Farklılıkları bir arada yaşatma tecrübesinin, geçmiş ve geleceğin şehri Bursa'yı bu coğrafyanın modeli ve sembolü haline getirdiğini, muhteşem tarihi birikimi ve zengin sosyal yapısıyla kentin büyümeye, gelişmeye devam ettiğini vurgulayan Erdoğan, 600 yıl önce bir cihan devletinin temellerinin atıldığı Bursa'nın bugün de yeni Türkiye'nin lokomotif şehirlerinden olduğuna işaret etti. Osman Gazi'nin, Orhan Gazi'nin, Murat Hüdavendigar'ın, Yıldırım Beyazıt'ın emaneti olan kutlu şehrin, büyük düşünmeyi, büyük hayaller kurabilmeyi ve bunları hayata geçirmeyi öğrettiğini dile getiren Erdoğan, Bursa'nın, maneviyat ışığıyla aydınlanan yolların, toplumları da devletleri de zirveye ulaştırdığını gösterdiğini belirtti. "Bursa'ya bu gözle bakmayan, Bursa'yı bu yönüyle anlayamayanlar yıllarca bu şehre, bu ülkeye yazık ettiler" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerinin Bursa'yı çok iyi anladığını söyledi. Üftade Hazretleri'nin "Eğer gönlün benimle olursa Yemen'de olsan bile yanımdasın / Eğer gönlün benimle değilse, yanımda olsan bile uzaktasın" dizelerini hatırlatan Erdoğan, hem gönülleriyle hem de bedenleriyle Bursalıların yanında olduklarını, olmaya devam edeceklerini kaydetti. BİZİ TAKİP ETMELERİ ONLAR İÇİN BİR KAZANÇTIR Cumhurbaşkanı Erdoğan, cumhurbaşkanlığı görevine "Bu bir son değil, yeni bir başlangıçtır" diyerek geldiğine dikkati çekerek, Bursa'nın da, Selçuklu'dan Osmanlı'ya geçişin yani sonun değil aslında başlangıcın tarihi olduğunu belirtti. Başbakanlığı döneminde Bursalılar ile el ele vererek, kenti geçmişine ve geleceğine layık bir yer haline getirmek için çalıştıklarını ifade eden Erdoğan, gelecekte de Bursa'nın gelişmesi, büyümesi, güçlenmesi için çalışacaklarını bildirdi. Bursa'nın, cumhurbaşkanı olarak ziyaret ettiği yedinci şehir olduğuna dikkati çeken Erdoğan, başbakanlığı döneminde 81 ilin tamamına en az üçer kez gittiğini, aralarında Bursa'nın da olduğu bazı kentlerde 10 kezden fazla bulunduğunu anlattı. Güç, enerji ve motivasyonu milletten aldığını dile getiren Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında "Oturan bir cumhurbaşkanı olmayacağım. Sadece evrak imzalayan bir cumhurbaşkanı olmayacağım" dediğini, çalışan, koşan, terleyen, yetkilerini sonuna kadar kullanan bir cumhurbaşkanı olacağını milletine taahhüt ettiğini anımsattı. Milletten bu şekilde destek istediğini, milletin de itimat ederek yüzde 52 oy oranıyla makamı kendisine teslim ettiğini kaydeden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Cumhurbaşkanı olduktan sonra Türkiye'yi gezmeye, vatandaşlarımızla kucaklaşmaya devam ettik. Biz Türkiye'yi gezdikçe, biz vatandaşımızla buluştukça, hasbıhal ettikçe birileri bundan rahatsız olmaya başladılar. Hatta işi gücü bırakıp, bizim peşimize takılanlar oldu. Neymiş, biz nereye gidersek onlar da oraya gidecekmiş. Bu sizin siyasetçi olarak zaten asli göreviniz. Biz gittiğimiz için değil, üstlendiğiniz sorumluluk itibarıyla Türkiye'nin 81 vilayetini adım adım dolaşmak, 78 milyon insanımızın her biriyle kucaklaşmak zorundasınız. Bizi takip etmeleri onlar için bir kazançtır. Bu durumda yarın, öbür gün Bursa'ya da gelecekler demektir. Geldiklerinde sorun bakalım, 'Bugüne kadar neredeydiniz, aklınız yeni mi başınıza geldi'. Birisi de bakıyorsunuz Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) müracaat ediyor ve 'Cumhurbaşkanına seçimlere kadar meydana çıkma yasağı getirin' diyor. Tabii YSK da reddetti. Bunlar herhalde Anayasa kitapçığını okumak üzere değil sadece raflarında saklamak üzere bulunduruyorlar. Bir açın okuyun, cumhurbaşkanının görevi, görev alanı nedir, neler yapabilir. Bunu da yapmıyorlar. Bunlar da ciddiyet yok. Bunlar yaptıkları işi ciddiye almıyorlar. Milletimiz de onları ciddiye almıyor." GEREKTİĞİNDE ATEŞTEN DENİZE KENDİNİ ATAMIYORSAN... Siyasetin, ülke yönetimine talip olmanın, sorumluluk üstlendiğinde de ülkeyi yönetmenin bir aşk işi olduğunun altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu: "Ne diyor İznikli hemşehriniz Eşref oğlu Rumi, 'Bu alem sanki ateşten bir denizdir / Ona kendini atmanın adıdır aşk'. Olay bu. Sen gerektiğinde ateşten denize kendini atmayı göze alamıyorsan, bu aşka, bu heyecana, bu dirayete sahip değilsen, bu işi yapamazsın. 'Cumhurbaşkanı meydanlara indi' diyorlar. Ben meydanlardan hiç çıkmadım ki. Hayatım boyunca hep meydanlardaydım. Cumhurbaşkanlığına da meydanlardan geldim. Meydanlarda olmayacağım da nerede olacağım ben? Benim Ankara'da inzivaya çekilmemi veya Boğaz'da keyif çatmamı bekleyenler, daha çok beklerler. Ben milletimin içinde çıkıp geldim. Bugüne kadar da her konumda, her zaman milletimle birlikte oldum, şimdi de aynı şekilde yoluma devam ediyorum. Çizgimde en küçük bir sapma, kırılma yok. Onlar kendilerine baksınlar, cumhurbaşkanının izini takip ederek yollara düşmenin ayıbı onlara yeter. Cumhurbaşkanına karşı halkı savaşa, direnmeye çağırmanın zilleti onlara yeter. Bunu rahmetli Özal'a yaptılar. Tabii Özal, adeta bir yalnız adam grafiği çiziyordu. Elhamdülillah biz yalnız değiliz, milletimizle beraberiz." Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Benim ofisimi dinleyenlerden iki tanesi Romanya'da yakalandı. Önce Hırvatistan, oradan kaçtı Macaristan, oradan kaçtılar Romanya ve Romanya'da yakalandılar. Şimdi ilişkilerimiz devam ediyor. Bir an önce onların Türkiye'ye iadesini istedik. Temenni ederim ki en kısa zamanda iadeleri gerçekleşir. Durum bu. Tam bir şebeke" dedi. Erdoğan, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı akşam yemeğinde yaptığı konuşmada, "Diyorlar ki 'Yeminde söylemişti. Tarafsız Cumhurbaşkanı olacağına yemin etmişti.' Ama onlar orada hala bir inceliği ayırt edemiyorlar. Bir Cumhurbaşkanı tarafsız olur mu? Cumhurbaşkanı, milletin tarafındadır, milletin tarafını tutar. Ben milletim tarafından, milletimin yanında bir Cumhurbaşkanı olarak geldim. Bunu herkes böyle bilsin" ifadesini kullandı. Türkiye'nin büyümesinden, gelişmesinden ve güçlenmesinden rahatsız olanların bulunduğunu belirten Erdoğan, "İçeride de rahatsız olanlar var, dışarıda da rahatsız olanlar var. Bunu özellikle bilmenizi istiyorum" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Şu anda burası bir işadamları toplantısı. Burada sanayici var, tüccar var. Sizler bunu zaten yaşıyorsunuz. Kimler sizin güçlenmenizden rahatsız? Bunu sizler zaten uluslararası piyasada da görüyorsunuz, iç piyasada da görüyorsunuz. Bunlar her fırsatı, aracı kullanmaktan çekinmiyorlar. Bazıları da bunlara gönüllü maşalık yapıyor, gönüllü uşaklık yapıyor. Kendi ülkelerini yabancı medyaya, yabancı güç odaklarına şikayet etmek için canhıraş bir gayret içindeler. Bakıyorsunuz İstanbul'da kendilerince bir protesto gösterisi yapıyorlar, ellerinde İngilizce yazılı dövizler. Twet atıyorlar İngilizce. Bu twetleri nereye gönderdiklerine bakıyorsunuz, Amerika'daki, Avrupa'daki belirli kuruluşlara, belirli isimlere gönderiyorlar." Erdoğan, "Bunların başındaki zat, Amerika'daki bir gazeteye güya makale yazıyor. Makale denilen metin başından sonuna Türkiye'yi karalama, Türkiye'ye iftira atma üzerine kurulu bir ihanet belgesi. Neymiş efendim? Türkiye'de demokrasi ve insan hakları rafa kaldırılmışmış" diye konuştu. BUNLARIN ETEKLERİNDE NE VARSA HEPSİ DÖKÜLÜYOR, DÖKÜLECEK Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Biliyorsunuz bu melun çetenin, emniyet ve yargı içindeki maşaları Adana'da, Suriye'deki Türkmenlere insani yardım götüren MİT tırlarına baskın yapmışlardı. Amaçları, Türkiye'yi teröristlerle hareket eden bir ülke gibi göstermekti. Aradıklarını bulamayınca hevesleri kursaklarında kaldı. Sizin hadi kuldan utanmanız yok, onu anladık, Allah'tan da mı korkunuz yok? Şu anda şahsımı, ailemi tehdide başladılar. Son günlerdeki gelişme bu. Bunu, zannediyorlar ki 'Bu tehditleri yaparsak bunlar biraz kendilerine çeki düzen verirler.' Bakın, ben Bursa'dan şimdi sesleniyorum, diyorum ki; Rabbimin bize vermiş olduğu bu canı, Rabbimden başka kimsenin almaya gücü yetmez. Bu şahsım için de böyledir, çocuklarım için de böyledir. Dinlediniz, yaptınız, ettiniz, 12 yıl, 13 yıl her şeyi yaptınız. Bu sizin rezilliğinizdir. Bunların hepsi çıktı meydana ve çıkıyor, daha da çıkacak. Bunların eteklerinde ne varsa bunların hepsi dökülüyor, dökülecek. Daha bitmedi. En büyük maharetleri bu. Kendi ülkesine, kendi milletine bu derece husumet besleyen, bu derece düşmanlık eden, bu derece zarar vermek için uğraşan bir çete nasıl haktan, hukuktan, demokrasiden, insan haklarından bahsedebilir? Düşünün." Erdoğan, "Bir katılım bankasına el konuluyor. Yüzde 63, yüzde 67 neyse bölümüyle. Bundan rahatsız olarak Amerika'daki bir gazeteye, gazetenin patronajının da kimlerde olduğunu biliyorsunuz. Kalkıp oraya yazı yazıyor. Sen bir hoca mısın, yoksa bir katılım bankasının patronu musun? Hocaysan hocalığını yap" ifadesini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: "Öbür tarafta güya katılım bankası diyorsun, ondan sonra da yeni bir içtihat yapmış, yeni bir fetvada bulunmuş, diyor ki; 'Bankalardan da gidin kredi alın, aldığınız bu kredileri gelin bu katılım bankasına yatırın.' Çünkü rasyo gidiyor, kötü durumlar. Her an battı, batacak. Dolayısıyla burayı kurtaralım. Bu nasıl bir anlayıştır? Bizim inanç değerlerimizin içerisinde bunun yeri var mı? Fakat bunlar için, amaçları için her şey, her yol meşru. Hadi kendiniz bu yola girdiniz. Yazık değil mi arkanızdan sürüklediğiniz o masum insanlara? O öğretmenleri borçlandıracaksınız, yok o polisleri borçlandıracaksınız, garip gurebayı borçlandıracaksınız. Neyi var, neyi yok sattıracaksınız. Böyle bir şebeke olamaz. Bunlar yıllardır pek çok insanın hayallerini, umutlarını, duygularını, alınterini, emeğini çaldılar." EN KUTSAL DEĞERLERİMİZİ İSTİSMAR ETTİLER Erdoğan, "Bugün gelirken yolda bir grup kızımızı gördüm. Garip işaretler yapıyorlardı. Üzüldüm. Vay vay vay dedim. Ne hale getirdiler bunları. Çünkü o görünüm içerisinde olanların, o tür işaretleri yapması, hakikaten çok büyük sabrı gerektiriyor ama sabrediyoruz, sabredeceğiz. En kutsal değerlerimizi, dini duyguları, milli duyguları kendi karanlık emelleri uğruna istismar ettiler. Şu hale bakın, şu ifadeye bakın. Twet atıp 'Bankamız için teheccüd namazı kılalım' diyebilecek kadar alçaldılar" değerlendirmesinde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Daha önce de televizyon dizisinde, biliyorsunuz, sevgili Peygamberimizi kamyonete bindirmişler, rüyalarında twetleri katlama emri aldıklarını söylemişlerdi. Düşün artık milletin yakasından. Yazıktır, düşün. Milletin inancını, tertemiz duygularını istismar etmekten vazgeçin artık. Yıllardır peşinizden sürüklediğiniz, iliğini emdiğiniz insanların hiç değilse bundan sonra geleceklerini çalmayın. Türkiye'yi bu çeteden, bu musibetten, bu kanser hücrelerinden temizlemekte kararlıyız. Ne demiştik? İnlerine gireceğiz ve girdik. Şimdi çözülüyor. 'Soruşturması süren daha çok dosya var' demiştik. 'Yaptıkları hainliklerin hesabını verecekler' demiştik. Birer birer hepsi de oluyor. İçeride ve dışarıda mücadelemiz kararlılıkla devam edecek. Yeni Türkiye, diğer tüm vesayet odakları gibi bunlardan da temizlenmiş, demokrasinin, hukukun, insan haklarının tam anlamıyla ve herkes için işlediği bir Türkiye olacak. Bu konuda verdiğiniz destek için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Benim ofisimi dinleyenlerden iki tanesi Romanya'da yakalandı. Önce Hırvatistan, oradan kaçtı Macaristan, oradan kaçtılar Romanya ve Romanya'da yakalandılar. Şimdi ilişkilerimiz devam ediyor. Bir an önce onların Türkiye'ye iadesini istedik. Temenni ederim ki en kısa zamanda iadeleri gerçekleşir. Durum bu. Tam bir şebeke." GÜNDEMİ BELİRLENEN DEĞİL, GÜNDEM BELİRLEYEN BİR TÜRKİYE Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı'nın ifadelerine katıldığını aktaran Erdoğan, "Yeni Türkiye'nin bana göre en önemli başlıklarından bir tanesi şudur: Benim ifademle; 'gündemi belirlenen bir Türkiye değil, gündem belirleyen bir Türkiye.' Burkay da burada daha farklı bir şey söyledi, 'Mevcut kurallara uyan değil, kurallar koyan bir yeni Türkiye.' Aksi takdirde eski Türkiye. Biz, artık eski Türkiye'yi geride bıraktık. Çok farklı olmamız lazım." Bursa için hazırlanmış nazım imar planları ile uygulama planlarının çok iyi bir şekilde hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Yoksa kapanın elinde kaldığı bir Bursa bundan sonra olmamalı, yeni Türkiye'de bu olmamalı" dedi. Üretimin lokomotif şehirlerinden olan Bursa'nın gelecek dönemde yüksek teknolojinin, ARGE'nin tasarımında önde gelen merkezlerinden biri haline geleceğine inandığını bildiren Erdoğan, "Mevlam, yolunuzu açık etsin. Kolunuza ve kafanıza güç versin, kuvvet versin" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Cumhurbaşkanı meydanlara indi" diyenlere, "Ben meydanlardan hiç çıkmadım ki. Hayatım boyunca hep meydanlardaydım. Cumhurbaşkanlığına da meydanlardan geldim. Meydanlarda olmayacağım da nerede olacağım ben? Benim Ankara'da inzivaya çekilmemi veya Boğaz'da keyif çatmamı bekleyenler, daha çok beklerler" diye seslendi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Cumhurbaşkanı meydanlara indi" diyenlere, "Ben meydanlardan hiç çıkmadım ki. Hayatım boyunca hep meydanlardaydım. Cumhurbaşkanlığına da meydanlardan geldim. Meydanlarda olmayacağım da nerede olacağım ben? Benim Ankara'da inzivaya çekilmemi veya Boğaz'da keyif çatmamı bekleyenler, daha çok beklerler" diye seslendi.

Erdoğan, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı akşam yemeğindeki konuşmasına, Cumhurbaşkanı olarak Bursa'yı ilk ziyaretinde kendisine gösterilen ilgi ve sevgi için teşekkür ederek başladı.

Farklılıkları bir arada yaşatma tecrübesinin, geçmiş ve geleceğin şehri Bursa'yı bu coğrafyanın modeli ve sembolü haline getirdiğini, muhteşem tarihi birikimi ve zengin sosyal yapısıyla kentin büyümeye, gelişmeye devam ettiğini vurgulayan Erdoğan, 600 yıl önce bir cihan devletinin temellerinin atıldığı Bursa'nın bugün de yeni Türkiye'nin lokomotif şehirlerinden olduğuna işaret etti.

Osman Gazi'nin, Orhan Gazi'nin, Murat Hüdavendigar'ın, Yıldırım Beyazıt'ın emaneti olan kutlu şehrin, büyük düşünmeyi, büyük hayaller kurabilmeyi ve bunları hayata geçirmeyi öğrettiğini dile getiren Erdoğan, Bursa'nın, maneviyat ışığıyla aydınlanan yolların, toplumları da devletleri de zirveye ulaştırdığını gösterdiğini belirtti. "Bursa'ya bu gözle bakmayan, Bursa'yı bu yönüyle anlayamayanlar yıllarca bu şehre, bu ülkeye yazık ettiler" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerinin Bursa'yı çok iyi anladığını söyledi.

Üftade Hazretleri'nin "Eğer gönlün benimle olursa Yemen'de olsan bile yanımdasın / Eğer gönlün benimle değilse, yanımda olsan bile uzaktasın" dizelerini hatırlatan Erdoğan, hem gönülleriyle hem de bedenleriyle Bursalıların yanında olduklarını, olmaya devam edeceklerini kaydetti.

BİZİ TAKİP ETMELERİ ONLAR İÇİN BİR KAZANÇTIR

Cumhurbaşkanı Erdoğan, cumhurbaşkanlığı görevine "Bu bir son değil, yeni bir başlangıçtır" diyerek geldiğine dikkati çekerek, Bursa'nın da, Selçuklu'dan Osmanlı'ya geçişin yani sonun değil aslında başlangıcın tarihi olduğunu belirtti.

Başbakanlığı döneminde Bursalılar ile el ele vererek, kenti geçmişine ve geleceğine layık bir yer haline getirmek için çalıştıklarını ifade eden Erdoğan, gelecekte de Bursa'nın gelişmesi, büyümesi, güçlenmesi için çalışacaklarını bildirdi.

Bursa'nın, cumhurbaşkanı olarak ziyaret ettiği yedinci şehir olduğuna dikkati çeken Erdoğan, başbakanlığı döneminde 81 ilin tamamına en az üçer kez gittiğini, aralarında Bursa'nın da olduğu bazı kentlerde 10 kezden fazla bulunduğunu anlattı.

Güç, enerji ve motivasyonu milletten aldığını dile getiren Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında "Oturan bir cumhurbaşkanı olmayacağım. Sadece evrak imzalayan bir cumhurbaşkanı olmayacağım" dediğini, çalışan, koşan, terleyen, yetkilerini sonuna kadar kullanan bir cumhurbaşkanı olacağını milletine taahhüt ettiğini anımsattı.

Milletten bu şekilde destek istediğini, milletin de itimat ederek yüzde 52 oy oranıyla makamı kendisine teslim ettiğini kaydeden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Cumhurbaşkanı olduktan sonra Türkiye'yi gezmeye, vatandaşlarımızla kucaklaşmaya devam ettik. Biz Türkiye'yi gezdikçe, biz vatandaşımızla buluştukça, hasbıhal ettikçe birileri bundan rahatsız olmaya başladılar. Hatta işi gücü bırakıp, bizim peşimize takılanlar oldu. Neymiş, biz nereye gidersek onlar da oraya gidecekmiş. Bu sizin siyasetçi olarak zaten asli göreviniz. Biz gittiğimiz için değil, üstlendiğiniz sorumluluk itibarıyla Türkiye'nin 81 vilayetini adım adım dolaşmak, 78 milyon insanımızın her biriyle kucaklaşmak zorundasınız. Bizi takip etmeleri onlar için bir kazançtır. Bu durumda yarın, öbür gün Bursa'ya da gelecekler demektir. Geldiklerinde sorun bakalım, 'Bugüne kadar neredeydiniz, aklınız yeni mi başınıza geldi'.

Birisi de bakıyorsunuz Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) müracaat ediyor ve 'Cumhurbaşkanına seçimlere kadar meydana çıkma yasağı getirin' diyor. Tabii YSK da reddetti. Bunlar herhalde Anayasa kitapçığını okumak üzere değil sadece raflarında saklamak üzere bulunduruyorlar. Bir açın okuyun, cumhurbaşkanının görevi, görev alanı nedir, neler yapabilir. Bunu da yapmıyorlar. Bunlar da ciddiyet yok. Bunlar yaptıkları işi ciddiye almıyorlar. Milletimiz de onları ciddiye almıyor."

GEREKTİĞİNDE ATEŞTEN DENİZE KENDİNİ ATAMIYORSAN...

Siyasetin, ülke yönetimine talip olmanın, sorumluluk üstlendiğinde de ülkeyi yönetmenin bir aşk işi olduğunun altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Ne diyor İznikli hemşehriniz Eşref oğlu Rumi, 'Bu alem sanki ateşten bir denizdir / Ona kendini atmanın adıdır aşk'. Olay bu. Sen gerektiğinde ateşten denize kendini atmayı göze alamıyorsan, bu aşka, bu heyecana, bu dirayete sahip değilsen, bu işi yapamazsın.

'Cumhurbaşkanı meydanlara indi' diyorlar. Ben meydanlardan hiç çıkmadım ki. Hayatım boyunca hep meydanlardaydım. Cumhurbaşkanlığına da meydanlardan geldim. Meydanlarda olmayacağım da nerede olacağım ben? Benim Ankara'da inzivaya çekilmemi veya Boğaz'da keyif çatmamı bekleyenler, daha çok beklerler. Ben milletimin içinde çıkıp geldim. Bugüne kadar da her konumda, her zaman milletimle birlikte oldum, şimdi de aynı şekilde yoluma devam ediyorum. Çizgimde en küçük bir sapma, kırılma yok. Onlar kendilerine baksınlar, cumhurbaşkanının izini takip ederek yollara düşmenin ayıbı onlara yeter. Cumhurbaşkanına karşı halkı savaşa, direnmeye çağırmanın zilleti onlara yeter. Bunu rahmetli Özal'a yaptılar. Tabii Özal, adeta bir yalnız adam grafiği çiziyordu. Elhamdülillah biz yalnız değiliz, milletimizle beraberiz."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Benim ofisimi dinleyenlerden iki tanesi Romanya'da yakalandı. Önce Hırvatistan, oradan kaçtı Macaristan, oradan kaçtılar Romanya ve Romanya'da yakalandılar. Şimdi ilişkilerimiz devam ediyor. Bir an önce onların Türkiye'ye iadesini istedik. Temenni ederim ki en kısa zamanda iadeleri gerçekleşir. Durum bu. Tam bir şebeke" dedi.

Erdoğan, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı akşam yemeğinde yaptığı konuşmada, "Diyorlar ki 'Yeminde söylemişti. Tarafsız Cumhurbaşkanı olacağına yemin etmişti.' Ama onlar orada hala bir inceliği ayırt edemiyorlar. Bir Cumhurbaşkanı tarafsız olur mu? Cumhurbaşkanı, milletin tarafındadır, milletin tarafını tutar. Ben milletim tarafından, milletimin yanında bir Cumhurbaşkanı olarak geldim. Bunu herkes böyle bilsin" ifadesini kullandı.

Türkiye'nin büyümesinden, gelişmesinden ve güçlenmesinden rahatsız olanların bulunduğunu belirten Erdoğan, "İçeride de rahatsız olanlar var, dışarıda da rahatsız olanlar var. Bunu özellikle bilmenizi istiyorum" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Şu anda burası bir işadamları toplantısı. Burada sanayici var, tüccar var. Sizler bunu zaten yaşıyorsunuz. Kimler sizin güçlenmenizden rahatsız? Bunu sizler zaten uluslararası piyasada da görüyorsunuz, iç piyasada da görüyorsunuz. Bunlar her fırsatı, aracı kullanmaktan çekinmiyorlar. Bazıları da bunlara gönüllü maşalık yapıyor, gönüllü uşaklık yapıyor. Kendi ülkelerini yabancı medyaya, yabancı güç odaklarına şikayet etmek için canhıraş bir gayret içindeler. Bakıyorsunuz İstanbul'da kendilerince bir protesto gösterisi yapıyorlar, ellerinde İngilizce yazılı dövizler. Twet atıyorlar İngilizce. Bu twetleri nereye gönderdiklerine bakıyorsunuz, Amerika'daki, Avrupa'daki belirli kuruluşlara, belirli isimlere gönderiyorlar."

Erdoğan, "Bunların başındaki zat, Amerika'daki bir gazeteye güya makale yazıyor. Makale denilen metin başından sonuna Türkiye'yi karalama, Türkiye'ye iftira atma üzerine kurulu bir ihanet belgesi. Neymiş efendim? Türkiye'de demokrasi ve insan hakları rafa kaldırılmışmış" diye konuştu.

BUNLARIN ETEKLERİNDE NE VARSA HEPSİ DÖKÜLÜYOR, DÖKÜLECEK

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Biliyorsunuz bu melun çetenin, emniyet ve yargı içindeki maşaları Adana'da, Suriye'deki Türkmenlere insani yardım götüren MİT tırlarına baskın yapmışlardı. Amaçları, Türkiye'yi teröristlerle hareket eden bir ülke gibi göstermekti. Aradıklarını bulamayınca hevesleri kursaklarında kaldı. Sizin hadi kuldan utanmanız yok, onu anladık, Allah'tan da mı korkunuz yok? Şu anda şahsımı, ailemi tehdide başladılar. Son günlerdeki gelişme bu. Bunu, zannediyorlar ki 'Bu tehditleri yaparsak bunlar biraz kendilerine çeki düzen verirler.' Bakın, ben Bursa'dan şimdi sesleniyorum, diyorum ki; Rabbimin bize vermiş olduğu bu canı, Rabbimden başka kimsenin almaya gücü yetmez. Bu şahsım için de böyledir, çocuklarım için de böyledir. Dinlediniz, yaptınız, ettiniz, 12 yıl, 13 yıl her şeyi yaptınız. Bu sizin rezilliğinizdir. Bunların hepsi çıktı meydana ve çıkıyor, daha da çıkacak. Bunların eteklerinde ne varsa bunların hepsi dökülüyor, dökülecek. Daha bitmedi. En büyük maharetleri bu. Kendi ülkesine, kendi milletine bu derece husumet besleyen, bu derece düşmanlık eden, bu derece zarar vermek için uğraşan bir çete nasıl haktan, hukuktan, demokrasiden, insan haklarından bahsedebilir? Düşünün."

Erdoğan, "Bir katılım bankasına el konuluyor. Yüzde 63, yüzde 67 neyse bölümüyle. Bundan rahatsız olarak Amerika'daki bir gazeteye, gazetenin patronajının da kimlerde olduğunu biliyorsunuz. Kalkıp oraya yazı yazıyor. Sen bir hoca mısın, yoksa bir katılım bankasının patronu musun? Hocaysan hocalığını yap" ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Öbür tarafta güya katılım bankası diyorsun, ondan sonra da yeni bir içtihat yapmış, yeni bir fetvada bulunmuş, diyor ki; 'Bankalardan da gidin kredi alın, aldığınız bu kredileri gelin bu katılım bankasına yatırın.' Çünkü rasyo gidiyor, kötü durumlar. Her an battı, batacak. Dolayısıyla burayı kurtaralım. Bu nasıl bir anlayıştır? Bizim inanç değerlerimizin içerisinde bunun yeri var mı? Fakat bunlar için, amaçları için her şey, her yol meşru. Hadi kendiniz bu yola girdiniz. Yazık değil mi arkanızdan sürüklediğiniz o masum insanlara? O öğretmenleri borçlandıracaksınız, yok o polisleri borçlandıracaksınız, garip gurebayı borçlandıracaksınız. Neyi var, neyi yok sattıracaksınız. Böyle bir şebeke olamaz. Bunlar yıllardır pek çok insanın hayallerini, umutlarını, duygularını, alınterini, emeğini çaldılar."

EN KUTSAL DEĞERLERİMİZİ İSTİSMAR ETTİLER

Erdoğan, "Bugün gelirken yolda bir grup kızımızı gördüm. Garip işaretler yapıyorlardı. Üzüldüm. Vay vay vay dedim. Ne hale getirdiler bunları. Çünkü o görünüm içerisinde olanların, o tür işaretleri yapması, hakikaten çok büyük sabrı gerektiriyor ama sabrediyoruz, sabredeceğiz. En kutsal değerlerimizi, dini duyguları, milli duyguları kendi karanlık emelleri uğruna istismar ettiler. Şu hale bakın, şu ifadeye bakın. Twet atıp 'Bankamız için teheccüd namazı kılalım' diyebilecek kadar alçaldılar" değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Daha önce de televizyon dizisinde, biliyorsunuz, sevgili Peygamberimizi kamyonete bindirmişler, rüyalarında twetleri katlama emri aldıklarını söylemişlerdi. Düşün artık milletin yakasından. Yazıktır, düşün. Milletin inancını, tertemiz duygularını istismar etmekten vazgeçin artık. Yıllardır peşinizden sürüklediğiniz, iliğini emdiğiniz insanların hiç değilse bundan sonra geleceklerini çalmayın. Türkiye'yi bu çeteden, bu musibetten, bu kanser hücrelerinden temizlemekte kararlıyız. Ne demiştik? İnlerine gireceğiz ve girdik. Şimdi çözülüyor. 'Soruşturması süren daha çok dosya var' demiştik. 'Yaptıkları hainliklerin hesabını verecekler' demiştik. Birer birer hepsi de oluyor. İçeride ve dışarıda mücadelemiz kararlılıkla devam edecek. Yeni Türkiye, diğer tüm vesayet odakları gibi bunlardan da temizlenmiş, demokrasinin, hukukun, insan haklarının tam anlamıyla ve herkes için işlediği bir Türkiye olacak. Bu konuda verdiğiniz destek için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Benim ofisimi dinleyenlerden iki tanesi Romanya'da yakalandı. Önce Hırvatistan, oradan kaçtı Macaristan, oradan kaçtılar Romanya ve Romanya'da yakalandılar. Şimdi ilişkilerimiz devam ediyor. Bir an önce onların Türkiye'ye iadesini istedik. Temenni ederim ki en kısa zamanda iadeleri gerçekleşir. Durum bu. Tam bir şebeke."

GÜNDEMİ BELİRLENEN DEĞİL, GÜNDEM BELİRLEYEN BİR TÜRKİYE

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı'nın ifadelerine katıldığını aktaran Erdoğan, "Yeni Türkiye'nin bana göre en önemli başlıklarından bir tanesi şudur: Benim ifademle; 'gündemi belirlenen bir Türkiye değil, gündem belirleyen bir Türkiye.' Burkay da burada daha farklı bir şey söyledi, 'Mevcut kurallara uyan değil, kurallar koyan bir yeni Türkiye.' Aksi takdirde eski Türkiye. Biz, artık eski Türkiye'yi geride bıraktık. Çok farklı olmamız lazım."

Bursa için hazırlanmış nazım imar planları ile uygulama planlarının çok iyi bir şekilde hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Yoksa kapanın elinde kaldığı bir Bursa bundan sonra olmamalı, yeni Türkiye'de bu olmamalı" dedi.

Üretimin lokomotif şehirlerinden olan Bursa'nın gelecek dönemde yüksek teknolojinin, ARGE'nin tasarımında önde gelen merkezlerinden biri haline geleceğine inandığını bildiren Erdoğan, "Mevlam, yolunuzu açık etsin. Kolunuza ve kafanıza güç versin, kuvvet versin" diye konuştu.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.