Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin

CHP Nazilli de Deveci dedi

SİYASET (AA) - Anadolu Ajansı | 07.12.2015 - 01:58, Güncelleme: 01.12.2020 - 14:49 1560+ kez okundu.
 

CHP Nazilli de Deveci dedi

Nazilli CHP’de mevcut Başkan Ali Çankır aday olmadığı kongrede İlçe Başkanlığına Ali Deveci seçildi.

Işıktaş Düğün salonunda yapılan kongreye Aydın Milletvekillerinden CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar, CHP eski Milletvekillerinden Mehmet Boztaş ve partililer katıldı. Kongrenin Divan Başkanlığını CHP Aydın Milletvekili Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar yaptı. Kongrede CHP Nazilli eski ilçe Başkanlarından Av. Süleyman Bülbül CHP Aydın il delegesi seçildi. Kongrede aday olmayan mevcut ilçe Başkanı Ali Çankır, CHP İl Başkanı Saatçı, Divan Başkanı CHP Aydın Milletvekili Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar ve Aydın Milletvekili CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan konuşma yaptılar. Kongrede konuşan CHP Genel Başkan Yardımcı Bülent Tezcan, “Son yıllar CHP iktidarı için mücadele eden, çaba harcayan her kademede partimizde görev yapmış olan partililerim değerli basın mensupları ve sevgili Nazillililer, bugün Nazilli ilçe kongremizin toplantısında buluştuk. Kongreler sürecimiz 18 Ocak tarihinde tamamlanacak. Bu sürecin arkasından Türkiye’de önümüzdeki dönem özlediğimiz CHP iktidarını kuracak olan kadrolarımız yeni görev dönemlerine başlayacaklar. Yeni bir çalışma anlayışı ile yeni bir yöntemle, yeni bir inançla yola çıkacağız. Türkiye’nin nasıl bir süreçten geçtiğini hep beraber görüyoruz. 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerini yaşadık. Bu seçimlerden sonra Türkiye 12 yıllık AK Parti iktidarının ardından bir yeni iktidar umudu yeşermişken yeniden tek başına yeniden AK Parti iktidarı ile karşı karşıya kalmak durumunda kaldı. Biz biliyoruz ki önümüzdeki günlerde Türkiye’de bir demokrasi mücadelesi daha gerçekleşecek. Biz biliyoruz ki önümüzdeki günlerde Türkiye’de hukukun üstünlüğü mücadelesi daha da keskinleşecek. Bunu nereden anlıyoruz, yine kumpasların devam ettiği bir Türkiye’de yaşıyor olmamızdan anlıyoruz. Bunu nereden anlıyoruz iktidar kudretiyle bütün aydınların, gazetecilerin ve yazarların tutuklandığı, yargıçların savcıların hakimlerin dahi tutuklandığı bir Türkiye yaratmalarından anlıyoruz. Bundan 11 gün önce Cumhuriyet Gazetesindeki iki yazar tutuklandı. Suçları ne casusluk iddiası. Bu iddialar bizim için yeni değil hatırlayın. Yıllar önce 2007 yılında da Türkiye’de bu iktidar cemaatle kucak kucağa, Ergenekon davalarında balyoz davalarında askeri casusluk davalarında Türkiye’nin komutanlarından tutun da tüm aydınlarına iftira atarken kumpas kurarken Türkiye’de tek bir parti vardır. CHP. Şimdi aynı kararlılıkla mücadele yine bize düşüyor. Şimdi ne oldu o gün iştirak halinde kumpas kuranlar bu gün iktidarı paylaşmak sureti ile yeni iftira kampanyaları ile karşı karşıya kaldık. Eski casusluk davası ile hesaplaşıyoruz derken şimdi yeni bir casusluk davasını daha üretmeye başladılar. Yani aktörler değişti ama yöntemler aynı yöntem. Demek ki bizim hala Türkiye’de Hukuku ve Demokrasiyi savunmamız konusunda önemli bir görevimiz var. Can Dündar namuslu bir gazeteci olarak MİT Tırları ile taşınan silahları cesaretle Türkiye’nin gündemine getirdi. Görüyoruz ki basın üzerinde baskılar devam edecek. Görüyoruz ki Üniversitelerimiz üzerinde baskılar devam edecek. Görüyoruz ki Türkiye’de aydın muhalif demokrat özgür düşünenler karşısında iktidarın baskısı devam edecek. Ama ne olursa olsun önümüzdeki süreçte dün olduğu gibi bugün de yarında CHP. Özgürlüğü ve demokrasiyi savunanların merkezi olmaya devam edecek. Bakın Orta Doğu bir savaşın eşiğinde Türkiye’nin sınır bölgesi biz 2011 yılında komşularla çekişmeyin ve bunu savaşın bir parçası haline getirmeyin dedik. Türkiye’yi bu savaşın parçası haline getirmeyin bölgedeki çatışmalar üzerine kendi hesaplarınızı kurarken kendi siyasi istikbalinizin hesabının bedelini Türkiye’ye ödetmeyin. Orta doğu da etnik çatışma var. Buna bulaşırsanız Türkiye’de bir terör ile mücadele cephesi açarsınız dediğimizde onlar Emevi camiinde Cuma namazı kılma peşinde idi. Ama onlar Türkiye’yi şimdi kötü bir sürecin içine soktular. Şimdi bir başka krizin daha eşiğindeyiz. Rus uçağı düşürüldü. Şimdi Türkiye bölgede yeni sürecin eşiğinde. Bir dış politika gerilimi ile karşı karşıyayız. Tabi ki sınırlarımıza nereden gelirse gelsin, kimden gelirse gelsin her türlü müdahaleye karşı duracağız. CHP olarak bu bizim görevimiz. Millet olarak birlikte Türkiye’nin bütünlüğüne, toprak bütünlüğüne, hava sahasına kara ve deniz sularına her hangi bir müdahaleye karşı durmak konusunda hiçbir tereddütümüz yok. Buna itirazımız yok ama başka bir şey var. Siz kendi ülkenize müdahaleye karşı dururken dış politikanızı öyle bir denge esasına göre kurmalısınız ki size müdahale edebilecek bir noktaya gelinmesin. Bakın Orta Doğuda 2010 yılından buyana yaşanan bir süreç var. Ve ısrarla diyoruz ki Türkiye’yi buna bulaştırmayın. Peki, birileri çıkıp diyor ki yanı başımızda sınır komşumuz tehlike altında bulaşmamak mümkün mü? Evet, mümkün Tarihimizde bunun örnekleri var. Dönün 2.Dünya savaşı yıllarına 1939 ve 1945 yıllarına dönün bakın. O zaman Türkiye’yi savaşa sokmama konusundaki şartlar bugünkünden daha mı kolaydı. Bu gün bir taraftan Sovyetler Birliği, öbür tarafta İngiltere ve Fransa ve Alman faşizmi ve İtalyan Faşizmi hepsi bir arada Türkiye’yi kendi yanında savaşa sokmak üzere bir cehennemin içerisinde Türkiye’yi kıskaca almışlar. Ama o dönemde Türkiye tarihin en önemli diplomatik basiretini göstererek, dış politika ustalığını göstererek Türkiye’yi savaşa sokmuyor. Evet o günlerde şartlar daha zordu. Ama o günlerde Türkiye’nin başında bu günkü gibi ne yaptığını bilmeyen yöneticiler değil, İsmet Paşa gibi bir büyük yurtsever vardı. Böyle bir Türkiye vardı. İşte bu bile Türkiye’nin bu gün CHP’ye ne kadar ihtiyacı olduğunu gösterir. Bu gün Türkiye’nin CHP’ye ihtiyacı var. Güçlü bir Türkiye’yi kurmak için ihtiyacı var. İşte bunun için de görevimiz ve sorumluluğumuz çok ağır. Bu günden itibaren çok çalışmaya başlayacağız. Toplumla çalışma tarzımızı halkımıza bugünden itibaren yapacağımız ziyaretlerimiz ile anlatmaya başlayacağız. Önümüzdeki yapılacak olan seçimlere şu andan itibaren çalışmaya başlayacağız. Örgüt reformumuzu yeni baştan ele alacağız. Hem partimizi hem de Türkiye’ye yeni bir sürece hazırlayacağız” dedi. Kongrede Ali Deveci Başkanlığındaki listede yönetim kurulu üyeliklerine İsmail Akaya, Ali Çetinkaya, Mevra Eliküçük, Sezgin Emre, Serpil Gülertekin, Mehmet Fatih Önen, Mustafa Özdemir, Ümmühan Öztürk, Mehmet Engin Sürer, Nuriye Turhal, Ahmet Barış Türkkaynağı, Güler Uşaklı, Osman Uysal, Esat Ülkü, Kenan Yalgın, Zekiye Yarar seçildiler. Yapılan kongrede 265 delege oy kullandı. 10 oy boş çıkarken 155 geçerli oy alan ve tek liste ile gidilen seçimde Ali Deveci CHP Nazilli İlçe Başkanı oldu.
Nazilli CHP’de mevcut Başkan Ali Çankır aday olmadığı kongrede İlçe Başkanlığına Ali Deveci seçildi.

Işıktaş Düğün salonunda yapılan kongreye Aydın Milletvekillerinden CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar, CHP eski Milletvekillerinden Mehmet Boztaş ve partililer katıldı.

Kongrenin Divan Başkanlığını CHP Aydın Milletvekili Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar yaptı. Kongrede CHP Nazilli eski ilçe Başkanlarından Av. Süleyman Bülbül CHP Aydın il delegesi seçildi. Kongrede aday olmayan mevcut ilçe Başkanı Ali Çankır, CHP İl Başkanı Saatçı, Divan Başkanı CHP Aydın Milletvekili Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar ve Aydın Milletvekili CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan konuşma yaptılar.

Kongrede konuşan CHP Genel Başkan Yardımcı Bülent Tezcan, “Son yıllar CHP iktidarı için mücadele eden, çaba harcayan her kademede partimizde görev yapmış olan partililerim değerli basın mensupları ve sevgili Nazillililer, bugün Nazilli ilçe kongremizin toplantısında buluştuk. Kongreler sürecimiz 18 Ocak tarihinde tamamlanacak. Bu sürecin arkasından Türkiye’de önümüzdeki dönem özlediğimiz CHP iktidarını kuracak olan kadrolarımız yeni görev dönemlerine başlayacaklar. Yeni bir çalışma anlayışı ile yeni bir yöntemle, yeni bir inançla yola çıkacağız.

Türkiye’nin nasıl bir süreçten geçtiğini hep beraber görüyoruz. 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerini yaşadık. Bu seçimlerden sonra Türkiye 12 yıllık AK Parti iktidarının ardından bir yeni iktidar umudu yeşermişken yeniden tek başına yeniden AK Parti iktidarı ile karşı karşıya kalmak durumunda kaldı. Biz biliyoruz ki önümüzdeki günlerde Türkiye’de bir demokrasi mücadelesi daha gerçekleşecek. Biz biliyoruz ki önümüzdeki günlerde Türkiye’de hukukun üstünlüğü mücadelesi daha da keskinleşecek. Bunu nereden anlıyoruz, yine kumpasların devam ettiği bir Türkiye’de yaşıyor olmamızdan anlıyoruz. Bunu nereden anlıyoruz iktidar kudretiyle bütün aydınların, gazetecilerin ve yazarların tutuklandığı, yargıçların savcıların hakimlerin dahi tutuklandığı bir Türkiye yaratmalarından anlıyoruz.

Bundan 11 gün önce Cumhuriyet Gazetesindeki iki yazar tutuklandı. Suçları ne casusluk iddiası. Bu iddialar bizim için yeni değil hatırlayın. Yıllar önce 2007 yılında da Türkiye’de bu iktidar cemaatle kucak kucağa, Ergenekon davalarında balyoz davalarında askeri casusluk davalarında Türkiye’nin komutanlarından tutun da tüm aydınlarına iftira atarken kumpas kurarken Türkiye’de tek bir parti vardır. CHP. Şimdi aynı kararlılıkla mücadele yine bize düşüyor. Şimdi ne oldu o gün iştirak halinde kumpas kuranlar bu gün iktidarı paylaşmak sureti ile yeni iftira kampanyaları ile karşı karşıya kaldık. Eski casusluk davası ile hesaplaşıyoruz derken şimdi yeni bir casusluk davasını daha üretmeye başladılar. Yani aktörler değişti ama yöntemler aynı yöntem.

Demek ki bizim hala Türkiye’de Hukuku ve Demokrasiyi savunmamız konusunda önemli bir görevimiz var. Can Dündar namuslu bir gazeteci olarak MİT Tırları ile taşınan silahları cesaretle Türkiye’nin gündemine getirdi. Görüyoruz ki basın üzerinde baskılar devam edecek. Görüyoruz ki Üniversitelerimiz üzerinde baskılar devam edecek. Görüyoruz ki Türkiye’de aydın muhalif demokrat özgür düşünenler karşısında iktidarın baskısı devam edecek. Ama ne olursa olsun önümüzdeki süreçte dün olduğu gibi bugün de yarında CHP. Özgürlüğü ve demokrasiyi savunanların merkezi olmaya devam edecek.

Bakın Orta Doğu bir savaşın eşiğinde Türkiye’nin sınır bölgesi biz 2011 yılında komşularla çekişmeyin ve bunu savaşın bir parçası haline getirmeyin dedik. Türkiye’yi bu savaşın parçası haline getirmeyin bölgedeki çatışmalar üzerine kendi hesaplarınızı kurarken kendi siyasi istikbalinizin hesabının bedelini Türkiye’ye ödetmeyin. Orta doğu da etnik çatışma var. Buna bulaşırsanız Türkiye’de bir terör ile mücadele cephesi açarsınız dediğimizde onlar Emevi camiinde Cuma namazı kılma peşinde idi. Ama onlar Türkiye’yi şimdi kötü bir sürecin içine soktular.

Şimdi bir başka krizin daha eşiğindeyiz. Rus uçağı düşürüldü. Şimdi Türkiye bölgede yeni sürecin eşiğinde. Bir dış politika gerilimi ile karşı karşıyayız. Tabi ki sınırlarımıza nereden gelirse gelsin, kimden gelirse gelsin her türlü müdahaleye karşı duracağız. CHP olarak bu bizim görevimiz. Millet olarak birlikte Türkiye’nin bütünlüğüne, toprak bütünlüğüne, hava sahasına kara ve deniz sularına her hangi bir müdahaleye karşı durmak konusunda hiçbir tereddütümüz yok. Buna itirazımız yok ama başka bir şey var. Siz kendi ülkenize müdahaleye karşı dururken dış politikanızı öyle bir denge esasına göre kurmalısınız ki size müdahale edebilecek bir noktaya gelinmesin.

Bakın Orta Doğuda 2010 yılından buyana yaşanan bir süreç var. Ve ısrarla diyoruz ki Türkiye’yi buna bulaştırmayın. Peki, birileri çıkıp diyor ki yanı başımızda sınır komşumuz tehlike altında bulaşmamak mümkün mü? Evet, mümkün Tarihimizde bunun örnekleri var. Dönün 2.Dünya savaşı yıllarına 1939 ve 1945 yıllarına dönün bakın. O zaman Türkiye’yi savaşa sokmama konusundaki şartlar bugünkünden daha mı kolaydı. Bu gün bir taraftan Sovyetler Birliği, öbür tarafta İngiltere ve Fransa ve Alman faşizmi ve İtalyan Faşizmi hepsi bir arada Türkiye’yi kendi yanında savaşa sokmak üzere bir cehennemin içerisinde Türkiye’yi kıskaca almışlar. Ama o dönemde Türkiye tarihin en önemli diplomatik basiretini göstererek, dış politika ustalığını göstererek Türkiye’yi savaşa sokmuyor. Evet o günlerde şartlar daha zordu. Ama o günlerde Türkiye’nin başında bu günkü gibi ne yaptığını bilmeyen yöneticiler değil, İsmet Paşa gibi bir büyük yurtsever vardı. Böyle bir Türkiye vardı. İşte bu bile Türkiye’nin bu gün CHP’ye ne kadar ihtiyacı olduğunu gösterir.

Bu gün Türkiye’nin CHP’ye ihtiyacı var. Güçlü bir Türkiye’yi kurmak için ihtiyacı var. İşte bunun için de görevimiz ve sorumluluğumuz çok ağır. Bu günden itibaren çok çalışmaya başlayacağız. Toplumla çalışma tarzımızı halkımıza bugünden itibaren yapacağımız ziyaretlerimiz ile anlatmaya başlayacağız. Önümüzdeki yapılacak olan seçimlere şu andan itibaren çalışmaya başlayacağız. Örgüt reformumuzu yeni baştan ele alacağız. Hem partimizi hem de Türkiye’ye yeni bir sürece hazırlayacağız” dedi.

Kongrede Ali Deveci Başkanlığındaki listede yönetim kurulu üyeliklerine İsmail Akaya, Ali Çetinkaya, Mevra Eliküçük, Sezgin Emre, Serpil Gülertekin, Mehmet Fatih Önen, Mustafa Özdemir, Ümmühan Öztürk, Mehmet Engin Sürer, Nuriye Turhal, Ahmet Barış Türkkaynağı, Güler Uşaklı, Osman Uysal, Esat Ülkü, Kenan Yalgın, Zekiye Yarar seçildiler. Yapılan kongrede 265 delege oy kullandı. 10 oy boş çıkarken 155 geçerli oy alan ve tek liste ile gidilen seçimde Ali Deveci CHP Nazilli İlçe Başkanı oldu.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.