Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin

Bayraktar, Rusya ile ilgili basın toplantısı düzenledi

SAĞLIK 07.12.2015 - 14:02, Güncelleme: 01.12.2020 - 14:49 1536+ kez okundu.
 

Bayraktar, Rusya ile ilgili basın toplantısı düzenledi

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Rusya ile yaşanan bu durumdan birçok üründe psikolojik olarak ortamın bozulduğu, ambargo kararı alınmayan ürünlerin de olumsuz etkilendiğinin görüldüğünü bildirerek, “Bu noktada, belirsizliğin giderilmesi ve olumsuz havanın dağıtılması için tedbirlerin Hükümetimiz tarafından bir an önce alınması gerekmektedir” dedi.

Bayraktar, TZOB’da düzenlediği basın toplantısında, Rusya’nın Türkiye’den ithal ettiği bazı tarım ürünlerine ambargo kararı ve karar sonrası ortaya çıkan durumu değerlendirdi, kararın, tarımdan üreticiye ve üretici fiyatlarına etkileri, fiyatlardaki değişimler, üreticinin karşılaşacağı sorunlara karşın alınacak önlemler ve bundan sonra hangi ülkelere alternatif pazar olarak odaklanılmasıyla ilgili görüşlerini açıkladı. Satın alma gücü paritesiyle milli gelirde 3,5 trilyon dolarla dünyanın 6’ncı büyük ekonomisi Rusya ile 1,6 trilyon dolarla dünyanın 17’nci büyük ekonomisi durumundaki Türkiye’nin ticari ilişkileri son yıllarda çok önemli rakamlara ulaştığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “2014 yılında 157,6 milyar dolarlık ihracatımızın 6 milyar dolara yakınını Rusya’ya yaptık. Rusya, geçen yıl rakamlarına göre, genel ihracatımız içinde, Almanya, Irak, İngiltere, İtalya, Fransa ve ABD’nin ardından 7’nci sırada yer aldı. Yine 2014 yılındaki 243,2 milyar dolarlık ithalatımızın 25,3 milyar dolarını Rusya’dan yaptık ve bu komşu ülke ithalatımızda birinci sırada idi. Bu yılın Ocak-Ekim dönemine geldiğimizde, toplam ihracatımız yüzde 8,2 gerileyerek 131 milyar 274 milyon dolardan 120 milyar 505 milyon dolara, ithalatımız ise yüzde 13 düşüşle 199 milyar 4 milyon dolardan 173 milyar 231 milyon dolara indi. Rusya’ya, 2015 yılı Ocak-Ekim döneminde ihracatımız ise 3,1 milyar dolara geriledi ve bu ülke 10. sıraya düştü. Bu dönemde, Almanya’ya 11,1 milyar dolar, İngiltere’ye 8,9, Irak’a 7,3, İtalya’ya 5,6, İsviçre’ye 5,5, ABD’ye 5,3, Fransa’ya 4,8, Birleşik Arap Emirlikleri’ne 4,1 ve İspanya’ya ise 3,9 milyar dolarlık ihracat yaptık. Yine bu yılın Ocak-Ekim döneminde, petrol fiyatlarının da düşmesinin etkisiyle Rusya’dan ithalatımız 17,3 milyar dolara indi; bu rakamla bu ülke 17,6 milyar dolarlık ithalat yaptığımız Almanya’nın ardında kaldı. Rusya’dan doğalgaz başta olmak üzere hidrokarbon ithalatı da yapan Türkiye’nin, Rusya ile ticaretinde çok büyük dengesizlik bulunuyor. Zira Türkiye, Rusya ile dış ticaretinde 2014 yılının tamamında 19,5 milyar dolar, bu yılın Ocak-Ekim döneminde 14,3 milyar dolar açık verdi. Bu açığı kapatmada tarım, en büyük rolü üstlenecek sektörlerden biri olarak değerlendirilmekteydi. Çünkü Rusya, çok önemli bir tarım ürünleri ithalatçısı durumundadır. Rusya’nın gıda ve tarım ürünü ithalatı, 40 milyar doları aşmaktadır. Türkiye ise henüz yeterli olmasa da 18 milyar dolar gıda ve tarım ihracatı yapan, bu alandaki ithalatı 12,4 milyar dolar olan ve gıda ve tarımda 5,6 milyar dolarlık dış ticaret fazlası veren bir ülkedir. Enerjinin yanı sıra gıda ve tarım sektörü dış ticareti içinde Rusya’nın önemli bir yeri bulunmaktadır. 2014 yılı gıda ve tarım ürünleri ihracatımızın 1 milyar 143 milyon doları Rusya’ya yapılmıştır. İthalatımızın ise 2 milyar 491 milyon dolarlık bölümü Rusya’dan sağlanmıştır. Rusya’ya karşı tarım ve gıda dış ticaretinde 1 milyar 348 milyon dolarlık bir açığımızın olduğu görülmektedir. Rusya’ya yaptığımız ihracat içinde en önemli payı 622 milyon dolarla meyve ve 385 milyon dolarla sebze almaktadır. Bu ülkeye meyve ve sebze toplam ihracatımız 1 milyar 7 milyon doları bulmaktadır. Ocak-Ekim dönemi dış ticareti TÜİK verilerine göre, 2015 Ocak-Ekim döneminde, Rusya’ya 8,6 milyon dolarlık kanatlı eti ve ürünü, 37,8 milyon dolarlık deniz mahsulü, 6,3 milyon dolarlık süt ürünleri, yumurta, bal, hayvansal ürün, 3,5 milyon dolarlık canlı ağaç, çiçek, bitki, 1,1 milyon dolarlık kahve, çay, baharat, 15,2 milyon dolarlık yağlı tohum, 2,9 milyon dolarlık hayvansal bitkisel yağ, 284,8 milyon dolarlık sebze, 401,6 milyon dolarlık meyve, 0,9 milyon dolarlık değirmencilik ürünü, nişasta, gluten ihraç ettik. 10 aylık tarım gıda ihracatımızın toplamı ise 763,8 milyon doları buluyor. Rusya’dan 2015 Ocak-Ekim döneminde, 26,2 milyon dolarlık sebze ve bazı kök ve yumrular, 0,7 milyon dolarlık meyve, 718 milyon dolarlık hububat, 11,7 milyon dolarlık değirmencilik ürünü, nişasta, glüten, 53,9 milyon dolarlık yağlı tohum, 629,4 milyon dolarlık hayvansal ve bitkisel yağ ithal ettik. Bu ülkeden ithalatımız 10 aylık dönemde toplam 1 milyar 440,7 milyon dolar oldu. Türkiye, Rusya’ya 2014 yılında 23 milyon dolarlık (yaklaşık 20 bin ton) kanatlı et ve et ürünleri ihraç etmişti. 2015 yılı 10 aylık dönemde ise bu alandaki ihracat, 8,6 milyon dolar olarak gerçekleşti. Rusya’ya yapılan kanatlı et ve et ürünleri ihracatın bu alandaki toplam ihracat içindeki payı, 2012 yılında yüzde 0,11 iken, 2013 yılında yüzde 0,21, 2014’de yüzde 4,93’e ve 2015 yılı 10 aylık dönemde ise yüzde 7,45’e çıkmıştır. Bu ülkeye yönelik ihracatta meyveler içinde öne çıkan ürünler turunçgiller ve üzümdür. Sebzeler içinde ise domates başta gelmektedir. Rusya’ya diğer önemli ihracat kalemlerimiz su ürünleri ve yağlı tohumdur. Rusya’dan daha çok tahıl ürünleri, ayçiçeği yağı ithal etmekteyiz.” Rusya Başbakanı Dmitry Medvedev’in, Türkiye’ye yönelik uygulanacak yaptırım kararnamesini imzaladığını belirten Bayraktar, “Yapılan açıklamaya göre, 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren Rusya, ülkemizden tavuk eti, hindi eti, tuz, karanfil, kırmızı lahana, domates, kuru soğan, brokoli, karnabahar, salatalık, portakal, elma, armut, çilek, üzüm, mandalina, nektarin, kayısı, şeftali, erik ithalatını durduracak. Listede Türkiye’den yüksek miktarda ithal edilen limon ve kabuklu yemişler gibi gıda ürünleri ise yer almadı. Kırmızı et, süt ürünleri ve balık için de bir ambargo getirilmedi. Rus yetkililer, ihtiyaç duyulması halinde yaptırımların genişletilebileceğini de belirtiyorlar” dedi. Bayraktar, Türkiye’nin yaş sebze meyve ihracatında en önemli pazarların Rusya ve Irak olduğu, bu ülkeleri sırasıyla Almanya, Romanya, Suudi Arabistan, Ukrayna, Hollanda, Bulgaristan, Polonya, Birleşik Krallık ve Gürcistan izlediği, bugün 20’den fazla ülkeye yaş meyve ve sebze ihracatı yapıldığı bilgisini verdi. Rusya’nın payı Bayraktar, şunları söyledi: “Akdeniz İhracatçılar Birliği rakamlarına göre, 2014 yılı itibarıyla toplam 3 milyon 526 bin 462 tonluk yaş sebze ve meyve ihracatı karşılığında 2,3 milyar dolar gelir elde edilmiştir. 2015 yılı Ocak-Ekim döneminde ise 2 milyon 332 bin 645 ton yaş sebze ve meyve ihracatı karşılığında 1,5 milyar dolar gelir sağlanmıştır. Miktar bazında toplam yaş sebze ve meyve ihracatımızın 2014 yılında yüzde 36’sı, 2015 yılı Ocak-Ekim döneminde ise yüzde 38’i Rusya’ya yapılmıştır. 2015 yılı Ocak-Ekim döneminde Rusya’ya 974 bin 624 ton yaş sebze ve meyve ihraç edilmiş olup, 633 milyon 208 bin 132 dolar gelir elde edilmiştir. Narenciye hariç diğer meyvelerde miktar bazında ihracatımızın 2014 yılında ve 2015 yılı Ocak-Ekim döneminde yüzde 36’sı, narenciyede miktar bazında 2014 yılında yüzde 33’ü, 2015 yılı Ocak-Ekim döneminde ise yüzde 29’u Rusya’ya yapılmaktadır. Meyvelerin içine narenciyeyi dâhil ettiğimizde toplam meyve ihracatımızın 2014 yılında yüzde 67’si, 2015 Ocak-Ekim döneminde ise yüzde 55’i, sebzede miktar bazında ihracatımızın 2014 yılında yüzde 46’sı, 2015 yılı Ocak-Ekim döneminde ise yüzde 50’si Rusya’ya gerçekleştirilmiştir. Verilerden de görüldüğü üzere Rusya yaş sebze ve meyvede en önemli pazarımız durumundadır. Ambargo kararı alınan ürünler olarak baktığımızda ihraç edilen; domatesin 2014 yılında yüzde 60’ı, 2015 Ocak-Ekim döneminde yüzde 65’i, salatalığın 2014 yılında yüzde 65’i, 2015 Ocak-Ekim döneminde yüzde 51,7’si, mandalinanın 2014 yılında yüzde 45’i, 2015 Ocak-Ekim döneminde yüzde 46’sı, portakalın 2014 yılında yüzde 23’ü, 2015 Ocak-Ekim döneminde yüzde 21’i, şeftalinin 2014 yılında yüzde 53’ü, 2015 Ocak-Ekim döneminde yüzde 47’si, kayısının 2014 yılında yüzde 55’i, 2015 Ocak-Ekim döneminde yüzde 52’si, eriğin 2014 yılında yüzde 23’ü, 2015 Ocak-Ekim döneminde yüzde 20’si, kuru soğanın 2014 yılında yüzde 17’si, 2015 Ocak-Ekim döneminde yüzde 45’i, kırmızı lahananın 2014 yılında yüzde 13’ü, 2015 Ocak-Ekim döneminde yüzde 19’u Rusya’ya yapılmıştır. Hasadın tamamlanmış olması dolayısıyla şeftali, nektarin ve kayısının alınan karardan bu sezon etkilenmemekle birlikte 2016 sezonu için büyük belirsizlik ortaya çıkacaktır. Alınan karardan yaş sebze ve meyve sektöründe faaliyet gösteren tüm taraflar olumsuz etkilenebilir. Ancak bu durumdan en fazla zarar görecek kesim üreticilerimiz olacaktır. Domates, salatalık, portakal, mandalina, elmada bir sıkıntı olabilir. Gelinen noktada yaşananlar, sektörümüzde bir belirsizlik ve beraberinde tedirginlik yaratmıştır. Odalarımızla yapılan görüşmelerde, piyasada meydana gelen bu belirsizlik ve tedirginlik nedeniyle bazı ürünlerde yeterli alıcının olmadığı, tüccarın beklemede kaldığı ve ellerindeki malı ne yapacaklarını bilemedikleri iç piyasada ürün arzının yoğunlaştığı belirtilmiştir.” Psikolojik olarak ortam bozuldu Yaşanan bu durumdan birçok üründe psikolojik olarak ortamın bozulduğu, ambargo kararı alınmayan ürünlerin de olumsuz etkilendiğinin görüldüğüne dikkati çeken Bayraktar, şöyle devam etti: “Bu noktada, belirsizliğin giderilmesi ve olumsuz havanın dağıtılması için tedbirlerin Hükümetimiz tarafından bir an önce alınması gerekmektedir. Yeni pazarların bulunması, elbette bugünden yarına olabilecek bir durum değildir. Bu nedenle öncelikli olarak, hali hazırda ihracat yaptığımız ülkelerle temaslar artırılarak, daha fazla ürün gönderilmesi konusunda çalışmalar yapılmalıdır. Durum bu şekilde devam eder ve sorun çözümlenemezse ihraç edilemeyen ürünlerin iç piyasaya sunulması nedeniyle üretici fiyatlarında düşüşler yaşanabilecektir. Zaten şu an ki durumda bile fiyatlar gerilemeye başlamıştır. İşte üreticilerimizin zarar görebileceği nokta tam da burasıdır. Zira her ne olursa olsun üreticimizi üretimde, yani tarlada tutmamız, üretimin sürdürülebilirliğini sağlamamız bir zorunluluktur. Piyasada hakim olabilecek panik havasının bertaraf edilmesi için öncelikle acil, ardından orta ve uzun vadeli tedbirlerin, Hükümetimiz, sektörümüz paydaşları ve konunun bütün taraflarınca birlik ve dayanışma içinde alınarak hayata geçirilmesi büyük önem arz etmektedir.  Ambargo başlamadan fiyat düşüşü manidar Ambargo kararının 1 Ocak’ta uygulanmaya başlanacağının duyurulmasına rağmen, açıklamanın hemen ardından üretici fiyatlarının düşmeye başlaması manidardır. Yeri gelmişken bu konuda özellikle vurgulamak isterim ki, hiç kimse bu durumu fırsata ve haksız kazanca dönüştürme gayretine girmesin. Tarlasında, bağında, bahçesinde, ahırında, ağılında gece gündüz bin bir emekle üretimini sürdüren çiftçimizin bugünlerde her zamankinden daha çok desteğe ve anlayışa ihtiyacı vardır. Üreticilerimizi zor günlerinde yalnız bırakmamak, devletimize yakışır desteklerle onları rahatlatarak tarlada kalmalarını sağlamak, en önemli görevimiz olmalıdır.” Üretici fiyatlarında düşüş Üretici fiyatlarına baktıklarında, Kumluca Hali’nde 26 Kasım’da 1 lira 50 kuruş ile 2 lira arasında olan domatesin fiyatının, hasat dönemi olmasının yanı sıra alınan kararın ardından 1 lira 30 kuruşa, 60 kuruş olan kornişon salatalık 45 kuruşa gerilediğini belirten Bayraktar, “Mersin’de 50-60 kuruş olan mandalina ve portakalın fiyatı 30 kuruşa inmiştir. Portakal ve mandalina 30 kuruşa gerilediği gibi piyasada alıcı da yoktur. Kapsam dışı olmasına rağmen limonda 1 lira 50 kuruş olan fiyatlar, 80 kuruş ile 1 lira seviyelerine düşmüştür. Antalya’da 1 lira 40-1 lira 50 kuruş olan normal salatalık 60 kuruşa, 2 lira olan domates 1 lira 30 kuruşa, 2 lira 50 kuruş ile 3 lira arasında olan kokteyl domates 1 lira 50 kuruşa, 2 lira olan patlıcan 1 lira 20 kuruşa, 3 lira olan kapya biber 1 lira 90 kuruş ile 2 liraya gerilemiştir. Biber ambargo kararı alınan ürünler arasında olmamasına karşın fiyatı düşmüştür. Gazipaşa’da ise seraların yüzde 70-80’inde yetiştirilen kornişon salatalık, alıcı olmaması yüzünden çaya dökülmektedir. Üreticilerimiz gerçekten çok zor durumdadır” dedi. “En büyük endişemiz suiistimal” Seralarda ürünlerin hasat olgunluğuna geldiğini, ürünlerin toplanma zamanı olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları söyledi: “En büyük endişemiz de alınan bu kararın birtakım çevreler tarafından suiistimal edilmesidir. Limonda ve biberde ambargo kararı olmamasına karşın yaşanan fiyat düşüşleri, bu endişelerimizin yersiz olmadığını göstermektedir. Burada olayın psikolojik olduğunu hep beraber görüyoruz. Fiyatların düşmesiyle, yeterli gelir elde edemeyen üreticimiz borcunu ödeyememe durumu ile karşı karşıya kalacak, bir sonraki üretim sezonu için ihtiyaç duyduğu finansmanı temin edemeyecektir. Bu üretimi olumsuz etkileyebilir. Zaten üreticilerimizin birçok ürünü maliyetine, hatta maliyetinin altında bir fiyata elden çıkardığını belirtmiştik. Bu çerçevede Kasım ayı fiyatlarına baktığımızda, maydanozda 5,1, patateste 4, mandalina, kabak ve kuru incirde 3,6, salatalıkta, kuru kayısıda 3,2, elmada 3,1 kat üretici market fiyat farkı yaşandı. Kasım ayında, üreticiden markete maydanozda yüzde 409,17, patateste yüzde 304,78, mandalinada yüzde 262,74, kabakta yüzde 259,57, kuru incirde yüzde 255,71, kuru kayısıda yüzde 224, salatalıkta yüzde 221,86, elmada yüzde 212,61 fiyat artışı görüldü. Bugün üreticide 20 kuruş olan maydanoz markette 1 lira 2 kuruşa, 42 kuruş olan patates 1 lira 68 kuruşa, 58 kuruş olan mandalina 2 lira 10 kuruşa, 78 kuruş olan kabak 2 lira 82 kuruşa, 7 lira olan kuru incir 24 lira 90 kuruşa, 10 lira olan kuru kayısı 32 lira 40 kuruşa, 86 kuruş olan salatalık 2 lira 77 kuruşa, 96 kuruş olan elma 3 lira 1 kuruşa satılıyor. Kısa vadeli alınabilecek tedbirler Kısa vadeli alınabilecek tedbirlere gelince… İç piyasada üretici fiyatlarının daha fazla düşmesinin önlenmesi bakımından toplu alım yapılan tüketim yerlerinde alımlar artırılmalıdır. Üreticilerimizin uğradığı maddi kayıplar telafi edilmeli, sorunun orta ve uzun vadede kalıcı olarak çözülmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır. “Bu kararlar, Rusya’ya da sıkıntılar ve sorunlar yaşatacaktır” Şu da asla unutulmamalıdır: Evet, kısa vadeli de olsa ülkemizin alınan bu kararlardan etkilenmesi söz konusudur. Ancak, aldığı bu kararlar, Rusya’ya da sıkıntılar ve sorunlar yaşatacaktır. İhracat ve ithalata bakıldığında alınan kararlardan vazgeçilmemesi durumunda Türkiye de gerekli adımları atmalı ve ithalattan kaynaklanan pozisyonu iyi değerlendirmelidir. Türkiye’ye yönelik yaptırımların Rusya’da tüketici fiyat endeksini 2 puan artırabileceği tahmini bile, bu ülke açısından sıkıntının boyutlarını göstermesi açısından önemlidir. Aslında Rusya’nın, meyve ve sebzede Türkiye’nin yerine ikame edebileceği ülke sayısı da çok sınırlıdır hatta yok gibidir. Buna karşın Türkiye’nin Rusya’dan aldığı ürünleri başka ülkelere kaydırması çok daha kolaydır. Türkiye tahıl ve ayçiçeği yağı ihtiyacını benzer koşullarla sağlayabilir Örneğin Ukrayna, ülkemizin hem tahıl hem de ayçiçeği yağı ihtiyacını Rusya ile benzer koşullarda sağlayabilir. Ukrayna’nın yanı sıra Fransa ve Kazakistan da önemli bir tahıl ihracatçılarıdır. Romanya, Bulgaristan gibi ülkeler de ayçiçeğinde önemli üretici ülkelerdendir. Bunlardan dolayı, özellikle tarım ve gıdada Rusya, Türkiye’ye daha bağımlıdır. Meyve ve sebzede Türkiye’nin yerine koyabileceği Brezilya, Arjantin, Çin, Hindistan gibi ülkeler, Rusya’daki tüketim pazarlarına çok uzaktır. “Limonu, portakalı Brezilya, Arjantin’den getirmenin ek maliyeti ortada” Limonu, portakalı komşu ülke Türkiye’den almak yerine Brezilya’dan, Arjantin’den getirmenin ek maliyeti olacağı ortadadır. Fındığı alabileceği ülke yoktur. Türkiye fındık ticaretinin yüzde 75’ini yapmaktadır. Bunu düşünen Rusya, limon ve fındığa bir yasaklama da getirmemiştir. Zaten, Rusya, 7 Ağustos 2014 tarihinden geçerli olmak üzere bir yıl süreyle Avrupa Birliği, ABD, Avustralya, Kanada ve Norveç’in sığır ve kümes hayvanı eti, tüm meyve ve sebzeler, kaşar peynirleri ve süt başta olmak üzere tarım ve gıda mallarına ambargo kararı aldığında, bu ihtiyaçlarını karşılayacak 4 ülke arasında Brezilya, Çin ve Arjantin ile birlikte Türkiye’yi de saymıştır. Rusya’nın, bu ülkelere yönelik ambargo kararını bir yıl daha uzattığını da hatırlatmak gerekir. Yine de Rusya riskine karşı acil önlem alınmalı Yine de Rusya riskine karşı acil önlem alınması gerekir. Bu çalışma, aynı zamanda bir fırsat da oluşturmalı, başka pazarlara yönelik ülkemizin arayışlarını hızlandırmalıdır. Böylelikle hem mevcut pazarların genişletilmesi hem de yeni pazarlara ulaşılması toplam ihracatımıza da olumlu olarak yansıyacak, herhangi bir pazarla ilgili çıkabilecek sorunda bir koz olarak kullanılmasının da önüne geçilmiş olunacaktır.” Son yıllarda özellikle Avrupa Birliği ülkelerinin dış ticaretimizdeki ağırlığını azaltmaya yönelik alternatif pazarlar bulma, ihracatımızı çeşitlendirme politikalarının meyvelerini verdiğini bildiren Bayraktar, “Ülkemiz, Avrupa’da geleneksel pazarlarını korumakla birlikte, Ortadoğu ve Afrika’ya açılmış ve önemli ihracat imkânları da bulmuştur. Kısa vadede sıkıntılar yaşansa da ülkemiz orta ve uzun vadede alternatif pazarlarını oluşturacaktır. Unutulmamalıdır ki, dış ticarette, tek ülkeye, tek pazara bağlılık hem ihracatta hem de ithalatta her zaman sorunlara yol açabilmektedir. Her ne kadar, Ortadoğu ve Afrika, Kafkaslar, Balkanlar, Orta Asya ile kuzeyi, güneyi, batısı ve doğusuyla Avrupa önceliğimiz olsa da ülke olarak uzak, yakın demeden dünya yüzeyinde her ülkeyi ihracatta hedef almamız, her ülkenin ithalat potansiyelini değerlendirmemiz gerekir” dedi. Rusya’yı, iki ülkenin karşılıklı menfaatleri doğrultusunda sağduyulu olmaya davet eden, olgun bir devlet yapısıyla hareket etmesini beklediğini vurgulayan Bayraktar, “İnşallah en kısa zamanda bu kriz çözülür, ilişkiler normale döner” diye konuştu. Bayraktar, TZOB Genel Merkezi'nde Rusya'nın Türk tarım ürünlerine yönelik yaptırım kararlarına ilişkin düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Rusya'nın bazı tarım ürünlerinde yaptırım kararı sonrasında henüz uygulamaya geçilmemesine rağmen malı ucuza kapatmaya çalışan çevreler bulunduğunu belirten Bayraktar, "Bir korku yaratarak, infial yaratarak üretici fiyatları aşağıya çekiliyor. İade edildiği söylenen 160 ton sebze, meyve, fiyatları yüzde 40 aşağıya çekebilir mi? Şu an piyasa fiyatları yüzde 40 aşağı düştü" dedi. Rusya'nın ambargosunun 1 Ocak'ta başlayacağını, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik'in Rusya ile yaşanan olayların ardından bu ülkeden dönen mal miktarını 160 ton olarak açıkladığını hatırlatan Bayraktar, bunun çok cüzi bir miktar olduğunu ancak 3-4 TIR yüküne denk geldiğini bildirdi. “Belki Rusya, 1 Ocak’a kadar narenciye stoklayacak” Bayraktar, bu kadarlık bir malın fiyatları yüzde 40 aşağıya çekemeyeceğini ifade ederek, "Şu an piyasa fiyatları yüzde 40 aşağı düştü. Bu olayın psikolojik yansımasıdır. Arz talep dengesinde bu kadar bozulma olması mümkün değil. Şunu da unutmamak lazım, Rusya'nın önemli bir narenciye ihtiyacı var. Belki Rusya, 1 Ocak'a kadarki bu süreç içinde narenciye alacak ve stoklayacaktır. Piyasaya şu anda tüccar girmiyor. Piyasada büyük bir belirsizlik var. Üretici özellikle hasat dönemine başladığı bazı ürünlerde panik içinde ve hızlı bir şekilde malını elden çıkarmaya çalışıyor fakat alıcı yok, fiyatlar hızlı bir şekilde düşüyor. Bunun arz talep dengesiyle alakası yok şu an" diye konuştu. Üreticilerin bankalara, değişik kurumlara borçlarının olduğunu vurgulayan Bayraktar, çiftçilerin bu borçları geri ödemekte problemler yaşayabileceğinin altını çizdi. Bayraktar, hükümetten, üreticinin borçlarının yapılandırılmasını, borç ödemede kolaylık sağlanmasını beklediklerini söyledi. "İhracat sonra düşüneceğimiz mesele, öncelik gıda güvencesi" Önümüzdeki yıl üreticinin tarlada kalmasını sağlamak gerektiğine işaret eden Bayraktar, "Bu ülkenin sadece ihracat meselesini konuşuyoruz ama artık birçok ülke gıda güvencesini sağlayamıyor. Öncelikle bu ülkedeki insanların gıda güvencesini sağlamamız lazım, karnını doyurmamız lazım. Bunun için de çiftçilerin tarlada kalması gerekir. İhracat sonra düşüneceğimiz mesele" ifadesini kullandı. “Başbakan Davutoğlu’dan bir randevu talep edebiliriz” Bir soru üzerine Bayraktar, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile herhangi bir temasları olmadığını, konuyla ilgili kendilerinden bir randevu talep edebileceklerini ifade ederek, yarın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik ile bir toplantıda buluşacaklarını, önümüzdeki hafta da Çelik'i ziyaret ederek bir sunum yapacaklarını kaydetti. "Malı ucuza kapatmaya çalışan çevreler var" Söz konusu gelişmelerin ardından meyve ve sebze fiyatlarında spekülatif faaliyetlerin olduğunu dile getiren Bayraktar, şöyle konuştu: "Ramazan ayında da benzer spekülatif faaliyetler görüyoruz. 'Rusya mal almıyor', 'Bizim bu malı ihraç etme imkanımız yok, dolayısıyla sizin malınızı alma imkanımız yok' gibi söylemlerle piyasaya girmiyorlar. Malı ucuza kapatmaya çalışan çevreler var. Bütün problem burada. Bir korku yaratarak, infial yaratarak üretici fiyatları aşağıya çekiliyor. Asıl tehlike burada zaten." Bayraktar, bu durumun iç piyasada fiyatları düşürücü etkisinin kısa vadeli sonuçlar olduğunu dile getirerek, "Orta vadeli sonuçları düşündüğünüzde üretici tarlaya giremez ve üretemez duruma gelirse bunun iki misli fiyat çıkar seneye. Seneye üretici üretemezse ne olacak bütün problem burada" dedi. Domatesin zam şampiyonu olmasına ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Bayraktar, bu pahalılığın tarla ürünlerinin biterek, sera üretimine geçilmesi sırasındaki hasat boşluğundan kaynaklandığını, ileriki dönemlerde fiyatların doğal olarak aşağıya geleceğini söyledi.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Rusya ile yaşanan bu durumdan birçok üründe psikolojik olarak ortamın bozulduğu, ambargo kararı alınmayan ürünlerin de olumsuz etkilendiğinin görüldüğünü bildirerek, “Bu noktada, belirsizliğin giderilmesi ve olumsuz havanın dağıtılması için tedbirlerin Hükümetimiz tarafından bir an önce alınması gerekmektedir” dedi.

Bayraktar, TZOB’da düzenlediği basın toplantısında, Rusya’nın Türkiye’den ithal ettiği bazı tarım ürünlerine ambargo kararı ve karar sonrası ortaya çıkan durumu değerlendirdi, kararın, tarımdan üreticiye ve üretici fiyatlarına etkileri, fiyatlardaki değişimler, üreticinin karşılaşacağı sorunlara karşın alınacak önlemler ve bundan sonra hangi ülkelere alternatif pazar olarak odaklanılmasıyla ilgili görüşlerini açıkladı.

Satın alma gücü paritesiyle milli gelirde 3,5 trilyon dolarla dünyanın 6’ncı büyük ekonomisi Rusya ile 1,6 trilyon dolarla dünyanın 17’nci büyük ekonomisi durumundaki Türkiye’nin ticari ilişkileri son yıllarda çok önemli rakamlara ulaştığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

“2014 yılında 157,6 milyar dolarlık ihracatımızın 6 milyar dolara yakınını Rusya’ya yaptık. Rusya, geçen yıl rakamlarına göre, genel ihracatımız içinde, Almanya, Irak, İngiltere, İtalya, Fransa ve ABD’nin ardından 7’nci sırada yer aldı.

Yine 2014 yılındaki 243,2 milyar dolarlık ithalatımızın 25,3 milyar dolarını Rusya’dan yaptık ve bu komşu ülke ithalatımızda birinci sırada idi.

Bu yılın Ocak-Ekim dönemine geldiğimizde, toplam ihracatımız yüzde 8,2 gerileyerek 131 milyar 274 milyon dolardan 120 milyar 505 milyon dolara, ithalatımız ise yüzde 13 düşüşle 199 milyar 4 milyon dolardan 173 milyar 231 milyon dolara indi.

Rusya’ya, 2015 yılı Ocak-Ekim döneminde ihracatımız ise 3,1 milyar dolara geriledi ve bu ülke 10. sıraya düştü. Bu dönemde, Almanya’ya 11,1 milyar dolar, İngiltere’ye 8,9, Irak’a 7,3, İtalya’ya 5,6, İsviçre’ye 5,5, ABD’ye 5,3, Fransa’ya 4,8, Birleşik Arap Emirlikleri’ne 4,1 ve İspanya’ya ise 3,9 milyar dolarlık ihracat yaptık.

Yine bu yılın Ocak-Ekim döneminde, petrol fiyatlarının da düşmesinin etkisiyle Rusya’dan ithalatımız 17,3 milyar dolara indi; bu rakamla bu ülke 17,6 milyar dolarlık ithalat yaptığımız Almanya’nın ardında kaldı.

Rusya’dan doğalgaz başta olmak üzere hidrokarbon ithalatı da yapan Türkiye’nin, Rusya ile ticaretinde çok büyük dengesizlik bulunuyor. Zira Türkiye, Rusya ile dış ticaretinde 2014 yılının tamamında 19,5 milyar dolar, bu yılın Ocak-Ekim döneminde 14,3 milyar dolar açık verdi. Bu açığı kapatmada tarım, en büyük rolü üstlenecek sektörlerden biri olarak değerlendirilmekteydi. Çünkü Rusya, çok önemli bir tarım ürünleri ithalatçısı durumundadır. Rusya’nın gıda ve tarım ürünü ithalatı, 40 milyar doları aşmaktadır.

Türkiye ise henüz yeterli olmasa da 18 milyar dolar gıda ve tarım ihracatı yapan, bu alandaki ithalatı 12,4 milyar dolar olan ve gıda ve tarımda 5,6 milyar dolarlık dış ticaret fazlası veren bir ülkedir.

Enerjinin yanı sıra gıda ve tarım sektörü dış ticareti içinde Rusya’nın önemli bir yeri bulunmaktadır. 2014 yılı gıda ve tarım ürünleri ihracatımızın 1 milyar 143 milyon doları Rusya’ya yapılmıştır. İthalatımızın ise 2 milyar 491 milyon dolarlık bölümü Rusya’dan sağlanmıştır. Rusya’ya karşı tarım ve gıda dış ticaretinde 1 milyar 348 milyon dolarlık bir açığımızın olduğu görülmektedir.

Rusya’ya yaptığımız ihracat içinde en önemli payı 622 milyon dolarla meyve ve 385 milyon dolarla sebze almaktadır. Bu ülkeye meyve ve sebze toplam ihracatımız 1 milyar 7 milyon doları bulmaktadır.

Ocak-Ekim dönemi dış ticareti

TÜİK verilerine göre, 2015 Ocak-Ekim döneminde, Rusya’ya 8,6 milyon dolarlık kanatlı eti ve ürünü, 37,8 milyon dolarlık deniz mahsulü, 6,3 milyon dolarlık süt ürünleri, yumurta, bal, hayvansal ürün, 3,5 milyon dolarlık canlı ağaç, çiçek, bitki, 1,1 milyon dolarlık kahve, çay, baharat, 15,2 milyon dolarlık yağlı tohum, 2,9 milyon dolarlık hayvansal bitkisel yağ, 284,8 milyon dolarlık sebze, 401,6 milyon dolarlık meyve, 0,9 milyon dolarlık değirmencilik ürünü, nişasta, gluten ihraç ettik. 10 aylık tarım gıda ihracatımızın toplamı ise 763,8 milyon doları buluyor.

Rusya’dan 2015 Ocak-Ekim döneminde, 26,2 milyon dolarlık sebze ve bazı kök ve yumrular, 0,7 milyon dolarlık meyve, 718 milyon dolarlık hububat, 11,7 milyon dolarlık değirmencilik ürünü, nişasta, glüten, 53,9 milyon dolarlık yağlı tohum, 629,4 milyon dolarlık hayvansal ve bitkisel yağ ithal ettik. Bu ülkeden ithalatımız 10 aylık dönemde toplam 1 milyar 440,7 milyon dolar oldu.

Türkiye, Rusya’ya 2014 yılında 23 milyon dolarlık (yaklaşık 20 bin ton) kanatlı et ve et ürünleri ihraç etmişti. 2015 yılı 10 aylık dönemde ise bu alandaki ihracat, 8,6 milyon dolar olarak gerçekleşti. Rusya’ya yapılan kanatlı et ve et ürünleri ihracatın bu alandaki toplam ihracat içindeki payı, 2012 yılında yüzde 0,11 iken, 2013 yılında yüzde 0,21, 2014’de yüzde 4,93’e ve 2015 yılı 10 aylık dönemde ise yüzde 7,45’e çıkmıştır.

Bu ülkeye yönelik ihracatta meyveler içinde öne çıkan ürünler turunçgiller ve üzümdür. Sebzeler içinde ise domates başta gelmektedir. Rusya’ya diğer önemli ihracat kalemlerimiz su ürünleri ve yağlı tohumdur.

Rusya’dan daha çok tahıl ürünleri, ayçiçeği yağı ithal etmekteyiz.”

Rusya Başbakanı Dmitry Medvedev’in, Türkiye’ye yönelik uygulanacak yaptırım kararnamesini imzaladığını belirten Bayraktar, “Yapılan açıklamaya göre, 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren Rusya, ülkemizden tavuk eti, hindi eti, tuz, karanfil, kırmızı lahana, domates, kuru soğan, brokoli, karnabahar, salatalık, portakal, elma, armut, çilek, üzüm, mandalina, nektarin, kayısı, şeftali, erik ithalatını durduracak. Listede Türkiye’den yüksek miktarda ithal edilen limon ve kabuklu yemişler gibi gıda ürünleri ise yer almadı. Kırmızı et, süt ürünleri ve balık için de bir ambargo getirilmedi. Rus yetkililer, ihtiyaç duyulması halinde yaptırımların genişletilebileceğini de belirtiyorlar” dedi.

Bayraktar, Türkiye’nin yaş sebze meyve ihracatında en önemli pazarların Rusya ve Irak olduğu, bu ülkeleri sırasıyla Almanya, Romanya, Suudi Arabistan, Ukrayna, Hollanda, Bulgaristan, Polonya, Birleşik Krallık ve Gürcistan izlediği, bugün 20’den fazla ülkeye yaş meyve ve sebze ihracatı yapıldığı bilgisini verdi.

Rusya’nın payı

Bayraktar, şunları söyledi:

“Akdeniz İhracatçılar Birliği rakamlarına göre, 2014 yılı itibarıyla toplam 3 milyon 526 bin 462 tonluk yaş sebze ve meyve ihracatı karşılığında 2,3 milyar dolar gelir elde edilmiştir. 2015 yılı Ocak-Ekim döneminde ise 2 milyon 332 bin 645 ton yaş sebze ve meyve ihracatı karşılığında 1,5 milyar dolar gelir sağlanmıştır. Miktar bazında toplam yaş sebze ve meyve ihracatımızın 2014 yılında yüzde 36’sı, 2015 yılı Ocak-Ekim döneminde ise yüzde 38’i Rusya’ya yapılmıştır. 2015 yılı Ocak-Ekim döneminde Rusya’ya 974 bin 624 ton yaş sebze ve meyve ihraç edilmiş olup, 633 milyon 208 bin 132 dolar gelir elde edilmiştir.

Narenciye hariç diğer meyvelerde miktar bazında ihracatımızın 2014 yılında ve 2015 yılı Ocak-Ekim döneminde yüzde 36’sı, narenciyede miktar bazında 2014 yılında yüzde 33’ü, 2015 yılı Ocak-Ekim döneminde ise yüzde 29’u Rusya’ya yapılmaktadır. Meyvelerin içine narenciyeyi dâhil ettiğimizde toplam meyve ihracatımızın 2014 yılında yüzde 67’si, 2015 Ocak-Ekim döneminde ise yüzde 55’i, sebzede miktar bazında ihracatımızın 2014 yılında yüzde 46’sı, 2015 yılı Ocak-Ekim döneminde ise yüzde 50’si Rusya’ya gerçekleştirilmiştir.

Verilerden de görüldüğü üzere Rusya yaş sebze ve meyvede en önemli pazarımız durumundadır.

Ambargo kararı alınan ürünler olarak baktığımızda ihraç edilen; domatesin 2014 yılında yüzde 60’ı, 2015 Ocak-Ekim döneminde yüzde 65’i, salatalığın 2014 yılında yüzde 65’i, 2015 Ocak-Ekim döneminde yüzde 51,7’si, mandalinanın 2014 yılında yüzde 45’i, 2015 Ocak-Ekim döneminde yüzde 46’sı, portakalın 2014 yılında yüzde 23’ü, 2015 Ocak-Ekim döneminde yüzde 21’i, şeftalinin 2014 yılında yüzde 53’ü, 2015 Ocak-Ekim döneminde yüzde 47’si, kayısının 2014 yılında yüzde 55’i, 2015 Ocak-Ekim döneminde yüzde 52’si, eriğin 2014 yılında yüzde 23’ü, 2015 Ocak-Ekim döneminde yüzde 20’si, kuru soğanın 2014 yılında yüzde 17’si, 2015 Ocak-Ekim döneminde yüzde 45’i, kırmızı lahananın 2014 yılında yüzde 13’ü, 2015 Ocak-Ekim döneminde yüzde 19’u Rusya’ya yapılmıştır.

Hasadın tamamlanmış olması dolayısıyla şeftali, nektarin ve kayısının alınan karardan bu sezon etkilenmemekle birlikte 2016 sezonu için büyük belirsizlik ortaya çıkacaktır. Alınan karardan yaş sebze ve meyve sektöründe faaliyet gösteren tüm taraflar olumsuz etkilenebilir. Ancak bu durumdan en fazla zarar görecek kesim üreticilerimiz olacaktır.

Domates, salatalık, portakal, mandalina, elmada bir sıkıntı olabilir.

Gelinen noktada yaşananlar, sektörümüzde bir belirsizlik ve beraberinde tedirginlik yaratmıştır. Odalarımızla yapılan görüşmelerde, piyasada meydana gelen bu belirsizlik ve tedirginlik nedeniyle bazı ürünlerde yeterli alıcının olmadığı, tüccarın beklemede kaldığı ve ellerindeki malı ne yapacaklarını bilemedikleri iç piyasada ürün arzının yoğunlaştığı belirtilmiştir.”

Psikolojik olarak ortam bozuldu

Yaşanan bu durumdan birçok üründe psikolojik olarak ortamın bozulduğu, ambargo kararı alınmayan ürünlerin de olumsuz etkilendiğinin görüldüğüne dikkati çeken Bayraktar, şöyle devam etti:

“Bu noktada, belirsizliğin giderilmesi ve olumsuz havanın dağıtılması için tedbirlerin Hükümetimiz tarafından bir an önce alınması gerekmektedir. Yeni pazarların bulunması, elbette bugünden yarına olabilecek bir durum değildir. Bu nedenle öncelikli olarak, hali hazırda ihracat yaptığımız ülkelerle temaslar artırılarak, daha fazla ürün gönderilmesi konusunda çalışmalar yapılmalıdır.

Durum bu şekilde devam eder ve sorun çözümlenemezse ihraç edilemeyen ürünlerin iç piyasaya sunulması nedeniyle üretici fiyatlarında düşüşler yaşanabilecektir. Zaten şu an ki durumda bile fiyatlar gerilemeye başlamıştır. İşte üreticilerimizin zarar görebileceği nokta tam da burasıdır. Zira her ne olursa olsun üreticimizi üretimde, yani tarlada tutmamız, üretimin sürdürülebilirliğini sağlamamız bir zorunluluktur.

Piyasada hakim olabilecek panik havasının bertaraf edilmesi için öncelikle acil, ardından orta ve uzun vadeli tedbirlerin, Hükümetimiz, sektörümüz paydaşları ve konunun bütün taraflarınca birlik ve dayanışma içinde alınarak hayata geçirilmesi büyük önem arz etmektedir. 

Ambargo başlamadan fiyat düşüşü manidar

Ambargo kararının 1 Ocak’ta uygulanmaya başlanacağının duyurulmasına rağmen, açıklamanın hemen ardından üretici fiyatlarının düşmeye başlaması manidardır. Yeri gelmişken bu konuda özellikle vurgulamak isterim ki, hiç kimse bu durumu fırsata ve haksız kazanca dönüştürme gayretine girmesin. Tarlasında, bağında, bahçesinde, ahırında, ağılında gece gündüz bin bir emekle üretimini sürdüren çiftçimizin bugünlerde her zamankinden daha çok desteğe ve anlayışa ihtiyacı vardır. Üreticilerimizi zor günlerinde yalnız bırakmamak, devletimize yakışır desteklerle onları rahatlatarak tarlada kalmalarını sağlamak, en önemli görevimiz olmalıdır.”

Üretici fiyatlarında düşüş

Üretici fiyatlarına baktıklarında, Kumluca Hali’nde 26 Kasım’da 1 lira 50 kuruş ile 2 lira arasında olan domatesin fiyatının, hasat dönemi olmasının yanı sıra alınan kararın ardından 1 lira 30 kuruşa, 60 kuruş olan kornişon salatalık 45 kuruşa gerilediğini belirten Bayraktar, “Mersin’de 50-60 kuruş olan mandalina ve portakalın fiyatı 30 kuruşa inmiştir. Portakal ve mandalina 30 kuruşa gerilediği gibi piyasada alıcı da yoktur. Kapsam dışı olmasına rağmen limonda 1 lira 50 kuruş olan fiyatlar, 80 kuruş ile 1 lira seviyelerine düşmüştür. Antalya’da 1 lira 40-1 lira 50 kuruş olan normal salatalık 60 kuruşa, 2 lira olan domates 1 lira 30 kuruşa, 2 lira 50 kuruş ile 3 lira arasında olan kokteyl domates 1 lira 50 kuruşa, 2 lira olan patlıcan 1 lira 20 kuruşa, 3 lira olan kapya biber 1 lira 90 kuruş ile 2 liraya gerilemiştir. Biber ambargo kararı alınan ürünler arasında olmamasına karşın fiyatı düşmüştür. Gazipaşa’da ise seraların yüzde 70-80’inde yetiştirilen kornişon salatalık, alıcı olmaması yüzünden çaya dökülmektedir. Üreticilerimiz gerçekten çok zor durumdadır” dedi.

“En büyük endişemiz suiistimal”

Seralarda ürünlerin hasat olgunluğuna geldiğini, ürünlerin toplanma zamanı olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları söyledi:

“En büyük endişemiz de alınan bu kararın birtakım çevreler tarafından suiistimal edilmesidir. Limonda ve biberde ambargo kararı olmamasına karşın yaşanan fiyat düşüşleri, bu endişelerimizin yersiz olmadığını göstermektedir. Burada olayın psikolojik olduğunu hep beraber görüyoruz.

Fiyatların düşmesiyle, yeterli gelir elde edemeyen üreticimiz borcunu ödeyememe durumu ile karşı karşıya kalacak, bir sonraki üretim sezonu için ihtiyaç duyduğu finansmanı temin edemeyecektir. Bu üretimi olumsuz etkileyebilir.

Zaten üreticilerimizin birçok ürünü maliyetine, hatta maliyetinin altında bir fiyata elden çıkardığını belirtmiştik. Bu çerçevede Kasım ayı fiyatlarına baktığımızda, maydanozda 5,1, patateste 4, mandalina, kabak ve kuru incirde 3,6, salatalıkta, kuru kayısıda 3,2, elmada 3,1 kat üretici market fiyat farkı yaşandı.

Kasım ayında, üreticiden markete maydanozda yüzde 409,17, patateste yüzde 304,78, mandalinada yüzde 262,74, kabakta yüzde 259,57, kuru incirde yüzde 255,71, kuru kayısıda yüzde 224, salatalıkta yüzde 221,86, elmada yüzde 212,61 fiyat artışı görüldü.

Bugün üreticide 20 kuruş olan maydanoz markette 1 lira 2 kuruşa, 42 kuruş olan patates 1 lira 68 kuruşa, 58 kuruş olan mandalina 2 lira 10 kuruşa, 78 kuruş olan kabak 2 lira 82 kuruşa, 7 lira olan kuru incir 24 lira 90 kuruşa, 10 lira olan kuru kayısı 32 lira 40 kuruşa, 86 kuruş olan salatalık 2 lira 77 kuruşa, 96 kuruş olan elma 3 lira 1 kuruşa satılıyor.

Kısa vadeli alınabilecek tedbirler

Kısa vadeli alınabilecek tedbirlere gelince… İç piyasada üretici fiyatlarının daha fazla düşmesinin önlenmesi bakımından toplu alım yapılan tüketim yerlerinde alımlar artırılmalıdır. Üreticilerimizin uğradığı maddi kayıplar telafi edilmeli, sorunun orta ve uzun vadede kalıcı olarak çözülmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır.

“Bu kararlar, Rusya’ya da sıkıntılar ve sorunlar yaşatacaktır”

Şu da asla unutulmamalıdır: Evet, kısa vadeli de olsa ülkemizin alınan bu kararlardan etkilenmesi söz konusudur. Ancak, aldığı bu kararlar, Rusya’ya da sıkıntılar ve sorunlar yaşatacaktır. İhracat ve ithalata bakıldığında alınan kararlardan vazgeçilmemesi durumunda Türkiye de gerekli adımları atmalı ve ithalattan kaynaklanan pozisyonu iyi değerlendirmelidir. Türkiye’ye yönelik yaptırımların Rusya’da tüketici fiyat endeksini 2 puan artırabileceği tahmini bile, bu ülke açısından sıkıntının boyutlarını göstermesi açısından önemlidir.

Aslında Rusya’nın, meyve ve sebzede Türkiye’nin yerine ikame edebileceği ülke sayısı da çok sınırlıdır hatta yok gibidir. Buna karşın Türkiye’nin Rusya’dan aldığı ürünleri başka ülkelere kaydırması çok daha kolaydır.

Türkiye tahıl ve ayçiçeği yağı ihtiyacını benzer koşullarla sağlayabilir

Örneğin Ukrayna, ülkemizin hem tahıl hem de ayçiçeği yağı ihtiyacını Rusya ile benzer koşullarda sağlayabilir. Ukrayna’nın yanı sıra Fransa ve Kazakistan da önemli bir tahıl ihracatçılarıdır. Romanya, Bulgaristan gibi ülkeler de ayçiçeğinde önemli üretici ülkelerdendir. Bunlardan dolayı, özellikle tarım ve gıdada Rusya, Türkiye’ye daha bağımlıdır. Meyve ve sebzede Türkiye’nin yerine koyabileceği Brezilya, Arjantin, Çin, Hindistan gibi ülkeler, Rusya’daki tüketim pazarlarına çok uzaktır.

“Limonu, portakalı Brezilya, Arjantin’den getirmenin ek maliyeti ortada”

Limonu, portakalı komşu ülke Türkiye’den almak yerine Brezilya’dan, Arjantin’den getirmenin ek maliyeti olacağı ortadadır. Fındığı alabileceği ülke yoktur. Türkiye fındık ticaretinin yüzde 75’ini yapmaktadır. Bunu düşünen Rusya, limon ve fındığa bir yasaklama da getirmemiştir.

Zaten, Rusya, 7 Ağustos 2014 tarihinden geçerli olmak üzere bir yıl süreyle Avrupa Birliği, ABD, Avustralya, Kanada ve Norveç’in sığır ve kümes hayvanı eti, tüm meyve ve sebzeler, kaşar peynirleri ve süt başta olmak üzere tarım ve gıda mallarına ambargo kararı aldığında, bu ihtiyaçlarını karşılayacak 4 ülke arasında Brezilya, Çin ve Arjantin ile birlikte Türkiye’yi de saymıştır. Rusya’nın, bu ülkelere yönelik ambargo kararını bir yıl daha uzattığını da hatırlatmak gerekir.

Yine de Rusya riskine karşı acil önlem alınmalı

Yine de Rusya riskine karşı acil önlem alınması gerekir. Bu çalışma, aynı zamanda bir fırsat da oluşturmalı, başka pazarlara yönelik ülkemizin arayışlarını hızlandırmalıdır. Böylelikle hem mevcut pazarların genişletilmesi hem de yeni pazarlara ulaşılması toplam ihracatımıza da olumlu olarak yansıyacak, herhangi bir pazarla ilgili çıkabilecek sorunda bir koz olarak kullanılmasının da önüne geçilmiş olunacaktır.”

Son yıllarda özellikle Avrupa Birliği ülkelerinin dış ticaretimizdeki ağırlığını azaltmaya yönelik alternatif pazarlar bulma, ihracatımızı çeşitlendirme politikalarının meyvelerini verdiğini bildiren Bayraktar, “Ülkemiz, Avrupa’da geleneksel pazarlarını korumakla birlikte, Ortadoğu ve Afrika’ya açılmış ve önemli ihracat imkânları da bulmuştur. Kısa vadede sıkıntılar yaşansa da ülkemiz orta ve uzun vadede alternatif pazarlarını oluşturacaktır. Unutulmamalıdır ki, dış ticarette, tek ülkeye, tek pazara bağlılık hem ihracatta hem de ithalatta her zaman sorunlara yol açabilmektedir.

Her ne kadar, Ortadoğu ve Afrika, Kafkaslar, Balkanlar, Orta Asya ile kuzeyi, güneyi, batısı ve doğusuyla Avrupa önceliğimiz olsa da ülke olarak uzak, yakın demeden dünya yüzeyinde her ülkeyi ihracatta hedef almamız, her ülkenin ithalat potansiyelini değerlendirmemiz gerekir” dedi.

Rusya’yı, iki ülkenin karşılıklı menfaatleri doğrultusunda sağduyulu olmaya davet eden, olgun bir devlet yapısıyla hareket etmesini beklediğini vurgulayan Bayraktar, “İnşallah en kısa zamanda bu kriz çözülür, ilişkiler normale döner” diye konuştu.

Bayraktar, TZOB Genel Merkezi'nde Rusya'nın Türk tarım ürünlerine yönelik yaptırım kararlarına ilişkin düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

Rusya'nın bazı tarım ürünlerinde yaptırım kararı sonrasında henüz uygulamaya geçilmemesine rağmen malı ucuza kapatmaya çalışan çevreler bulunduğunu belirten Bayraktar, "Bir korku yaratarak, infial yaratarak üretici fiyatları aşağıya çekiliyor. İade edildiği söylenen 160 ton sebze, meyve, fiyatları yüzde 40 aşağıya çekebilir mi? Şu an piyasa fiyatları yüzde 40 aşağı düştü" dedi.

Rusya'nın ambargosunun 1 Ocak'ta başlayacağını, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik'in Rusya ile yaşanan olayların ardından bu ülkeden dönen mal miktarını 160 ton olarak açıkladığını hatırlatan Bayraktar, bunun çok cüzi bir miktar olduğunu ancak 3-4 TIR yüküne denk geldiğini bildirdi.

“Belki Rusya, 1 Ocak’a kadar narenciye stoklayacak”

Bayraktar, bu kadarlık bir malın fiyatları yüzde 40 aşağıya çekemeyeceğini ifade ederek, "Şu an piyasa fiyatları yüzde 40 aşağı düştü. Bu olayın psikolojik yansımasıdır. Arz talep dengesinde bu kadar bozulma olması mümkün değil. Şunu da unutmamak lazım, Rusya'nın önemli bir narenciye ihtiyacı var. Belki Rusya, 1 Ocak'a kadarki bu süreç içinde narenciye alacak ve stoklayacaktır. Piyasaya şu anda tüccar girmiyor. Piyasada büyük bir belirsizlik var. Üretici özellikle hasat dönemine başladığı bazı ürünlerde panik içinde ve hızlı bir şekilde malını elden çıkarmaya çalışıyor fakat alıcı yok, fiyatlar hızlı bir şekilde düşüyor. Bunun arz talep dengesiyle alakası yok şu an" diye konuştu.

Üreticilerin bankalara, değişik kurumlara borçlarının olduğunu vurgulayan Bayraktar, çiftçilerin bu borçları geri ödemekte problemler yaşayabileceğinin altını çizdi.

Bayraktar, hükümetten, üreticinin borçlarının yapılandırılmasını, borç ödemede kolaylık sağlanmasını beklediklerini söyledi.

"İhracat sonra düşüneceğimiz mesele, öncelik gıda güvencesi"

Önümüzdeki yıl üreticinin tarlada kalmasını sağlamak gerektiğine işaret eden Bayraktar, "Bu ülkenin sadece ihracat meselesini konuşuyoruz ama artık birçok ülke gıda güvencesini sağlayamıyor. Öncelikle bu ülkedeki insanların gıda güvencesini sağlamamız lazım, karnını doyurmamız lazım. Bunun için de çiftçilerin tarlada kalması gerekir. İhracat sonra düşüneceğimiz mesele" ifadesini kullandı.

“Başbakan Davutoğlu’dan bir randevu talep edebiliriz”

Bir soru üzerine Bayraktar, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile herhangi bir temasları olmadığını, konuyla ilgili kendilerinden bir randevu talep edebileceklerini ifade ederek, yarın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik ile bir toplantıda buluşacaklarını, önümüzdeki hafta da Çelik'i ziyaret ederek bir sunum yapacaklarını kaydetti.

"Malı ucuza kapatmaya çalışan çevreler var"

Söz konusu gelişmelerin ardından meyve ve sebze fiyatlarında spekülatif faaliyetlerin olduğunu dile getiren Bayraktar, şöyle konuştu:

"Ramazan ayında da benzer spekülatif faaliyetler görüyoruz. 'Rusya mal almıyor', 'Bizim bu malı ihraç etme imkanımız yok, dolayısıyla sizin malınızı alma imkanımız yok' gibi söylemlerle piyasaya girmiyorlar. Malı ucuza kapatmaya çalışan çevreler var. Bütün problem burada. Bir korku yaratarak, infial yaratarak üretici fiyatları aşağıya çekiliyor. Asıl tehlike burada zaten."

Bayraktar, bu durumun iç piyasada fiyatları düşürücü etkisinin kısa vadeli sonuçlar olduğunu dile getirerek, "Orta vadeli sonuçları düşündüğünüzde üretici tarlaya giremez ve üretemez duruma gelirse bunun iki misli fiyat çıkar seneye. Seneye üretici üretemezse ne olacak bütün problem burada" dedi.

Domatesin zam şampiyonu olmasına ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Bayraktar, bu pahalılığın tarla ürünlerinin biterek, sera üretimine geçilmesi sırasındaki hasat boşluğundan kaynaklandığını, ileriki dönemlerde fiyatların doğal olarak aşağıya geleceğini söyledi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.