Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin

Aydın Barosu; Vahşi Madencilik Can Almaya Devam Ediyor!

GENEL (YUG) - Haber Merkezi | 15.02.2024 - 16:43, Güncelleme: 15.02.2024 - 16:43 3398+ kez okundu.
 

Aydın Barosu; Vahşi Madencilik Can Almaya Devam Ediyor!

Aydın Barasu, Erzincan’ın İliç ilçesindeki Çöpler Altın Madeninde yaşanan faciayla ilgili bir basın açıklamasında bulundu.

AYDIN - “Erzincan’ın İliç ilçesindeki Çöpler Altın Madeninde 13 Şubat günü meydana gelen, siyanürlü yığın liçi sahasındaki, zehirli kimyasallar içerebilecek tonlarca atığın çökmesi sonucu, işçi konteynerleri göçük altında kaldı. Atığın ulaştığı alanlarda ise zehirli kimyasal tehlikesi ciddi boyutlarda ve maalesef insan eliyle oluşturulmuş tabir caizse bağıra bağıra gelen bu felakette sadece işçiler değil, iktidarıyla, muhalefetiyletüm siyasi aktörler ve insanlık da göçük altında kalmıştır. Bugün ise siyanür ve toksik kimyasal tehlikesi bölgeyi, koca bir Fırat havzası ve Fırat’ın ulaştığı tüm uluslararası suları tehdit etmektedir. Oysa ki, İliç’teki Anagold Madenciliğe ait Çöpler Kompleks Madeninin kapatılması için yıllardır siyasi iktidar uyarılmıştır.  Barolar, mühendisler, ekoloji örgütleri, yerel halk neredeyse yalvararak buranın kapatılmasını istemiştir. Uzmanlar,  yaşanan ve yaşanabilecek çevre felaketlerini, halk sağlığına yönelik oluşabilecek tehlikeleri onlarca kez rapor etmiştir. 2022 yılında maden sahasındaki siyanürlü solüsyon taşıyan borularda yırtılma sebebiyle yaşanan olumsuzluklara karşı bile, geçici kapatma ve cüzi para cezaları dışında ciddi bir yaptırım söz konusu olmamıştır. Hatta işbu şirketin milyon dolarlara varan vergi borcunun silindiği dahi haberlere konu olmuştur. 28.06.2022 tarihinde Aydın Barosunun da dahil olduğu ve 75 Baro tarafından yapılan ortak açıklamada “ERZİNCAN İLİÇ’TEKİ ALTIN MADENİ DERHAL KAPATILMALIDIR” başlığı ile “su kaynaklarının zehirlenmesi, biyoçeşitliliğin yok edilmesi, sağlıklı gıdaya erişimin imkansızlaşması, hava toprak su kirliliği gibi telafisi mümkün olmayan bir çok zarar ve ihlale yol açan felaket karşısında hiçbir canlı zarar görmeden;maden şirketinin ruhsatı iptal edilerek, altın arama faaliyetleri durdurulmalıdır” denilerek bugün yaşananların uyarıları o tarihte yapılmıştır. Maden sahasının Yukarı Fırat Su Havzası ve birinci derece fay hattı üzerinde bulunduğu, Tonlarca sülfirik asit ve siyanür kullanıldığı, işbu zehirli kimyasal maddelerin ulaştığı tüm alanlarda yaşamı ve çevreyi tehdit ettiği, liç sahasında yaşanabilecek kayma riskinin gerek devam eden davalarda gerekse uzmanlar tarafından defalarca dile getirilmesine ve bilinmesine rağmen; Avrupa’da yasaklanmış olan siyanür liçli altın madenciliği faaliyetine devam edilmesine izin verilmiştir. Yine yakın bir zamanda ilgili maden sahasının kapasite artışı, yani alanın genişletilmesi kabul edilerek, üst üste gerçekleşen siyanür sızıntılarına rağmen çevre ve insan yaşamını tehdit eden Çalık grubunun da ortağı olduğuAnagold Madencilikçe yürütülen vahşi madenciliğinsürdürülmesine göz yumulmuştur. Gelinen bu noktada yaşananlara sadece maden kazası denilmesi mümkün değildir. Bölgede yaşayanların, uzmanların, baroların, Türkiye Barolar Birliğinin, meslek odalarının, ekoloji örgütlerinin tüm uyarılarına rağmen göz göre göre yaşanan bir felakettir bu. Göçük sebebiyle zehirli kimyasalların toprağa ve daha geniş alanlara temas edebileceği, su kaynaklarına sızabileceği, hava ile daha geniş alanlara ulaşabileceği gibi hususlar gözetilerek tehlikenin bugün çok daha büyük olduğu açıktır. Keza madenin çalışmaya başladığı tarihten bugüne, bölgede yaşanan siyanür zehirlenmesi vakaları ve kanser vakalarının artışları incelenmesi halinde dahi konunun hassasiyeti fazlasıyla ortaya çıkacaktır. Keza ilimiz Aydın'da da kanser oranları Türkiye ortalamasının çok çok üzerindedir. Şehrimizin verimli tarım alanları ne yazık ki JES'lerle kaplı durumdadır. Bu JES borularının patlaması durumunda yaşanacak bir facianın kaçınılmaz olacağı gözetilmelidir. Madran ve Beşparmak Dağlarında kuvars-feldspat uğruna temiz su kaynaklarımız uranyum ve toryum riskine maruz bırakılıyor. Asırlık çam ağaçlarınınyerini devasa pasa dağları alıyor. Endemik zeytin ormanlarımız yok olma tehdidi altında. Vahşi madencilik, Söke'nin dağ köylerini kansere esir etmekte, Çine'de maden işçilerini iseslikozis hastalığıyla mücadele eder hale getirmektedir. Aydın'dan Erzincan'a ülkenin dört bir yanı, sözde enerji ihtiyacına, gerçekte kar hırsına kurban edilmektedir. Biz Aydın Barosu olarak, başta şehrimiz olmak üzere tüm çevre ve doğa katliamlarına, insanlık dışı uygulamalara karşı mücadele ettiğimizi ve bundan sonra da mücadeleye devam edeceğimizi bir kez daha bildiriyoruz. Diyoruz ki; ÇÖPLER ALTIN MADENİ ACİLEN KAPATILMALIDIR. Tüm sorumlular hakkında bir an evvel soruşturma açılmalı ve haklarında yurtdışına çıkış yasağı getirilmelidir. “SİYANÜR LİÇLİ MADENCİLİK YASAKLANMALIDIR” Göçüğün bulunduğu alan, bağımsız gözlemcilerin denetimine açılmalı,  delillerin karartılmasının önüne geçilmeli; süreç, kamuoyuna açık biçimde yürütülmelidir. Yaşam hakkı, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşam hakkı; Anayasal haktır… Israrla savunuyoruz! Savunacağız!! Kendini ister milliyetçi ister yurtsever olarak tanımlasın, gelecek nesillere yaşanabilir bir memleket bırakmak tüm toplum kesimlerinin birincil ver ertelenemez görevidir. Bu nedenle Erzincan İliç'te yaşanan kıyımın takipçisi olacağımızı kamuoyuna bildiririz” dedi.
Aydın Barasu, Erzincan’ın İliç ilçesindeki Çöpler Altın Madeninde yaşanan faciayla ilgili bir basın açıklamasında bulundu.

AYDIN - “Erzincan’ın İliç ilçesindeki Çöpler Altın Madeninde 13 Şubat günü meydana gelen, siyanürlü yığın liçi sahasındaki, zehirli kimyasallar içerebilecek tonlarca atığın çökmesi sonucu, işçi konteynerleri göçük altında kaldı.

Atığın ulaştığı alanlarda ise zehirli kimyasal tehlikesi ciddi boyutlarda ve maalesef insan eliyle oluşturulmuş tabir caizse bağıra bağıra gelen bu felakette sadece işçiler değil, iktidarıyla, muhalefetiyletüm siyasi aktörler ve insanlık da göçük altında kalmıştır.

Bugün ise siyanür ve toksik kimyasal tehlikesi bölgeyi, koca bir Fırat havzası ve Fırat’ın ulaştığı tüm uluslararası suları tehdit etmektedir.

Oysa ki, İliç’teki Anagold Madenciliğe ait Çöpler Kompleks Madeninin kapatılması için yıllardır siyasi iktidar uyarılmıştır.  Barolar, mühendisler, ekoloji örgütleri, yerel halk neredeyse yalvararak buranın kapatılmasını istemiştir. Uzmanlar,  yaşanan ve yaşanabilecek çevre felaketlerini, halk sağlığına yönelik oluşabilecek tehlikeleri onlarca kez rapor etmiştir.

2022 yılında maden sahasındaki siyanürlü solüsyon taşıyan borularda yırtılma sebebiyle yaşanan olumsuzluklara karşı bile, geçici kapatma ve cüzi para cezaları dışında ciddi bir yaptırım söz konusu olmamıştır. Hatta işbu şirketin milyon dolarlara varan vergi borcunun silindiği dahi haberlere konu olmuştur.

28.06.2022 tarihinde Aydın Barosunun da dahil olduğu ve 75 Baro tarafından yapılan ortak açıklamada “ERZİNCAN İLİÇ’TEKİ ALTIN MADENİ DERHAL KAPATILMALIDIR” başlığı ile “su kaynaklarının zehirlenmesi, biyoçeşitliliğin yok edilmesi, sağlıklı gıdaya erişimin imkansızlaşması, hava toprak su kirliliği gibi telafisi mümkün olmayan bir çok zarar ve ihlale yol açan felaket karşısında hiçbir canlı zarar görmeden; maden şirketinin ruhsatı iptal edilerek, altın arama faaliyetleri durdurulmalıdır” denilerek bugün yaşananların uyarıları o tarihte yapılmıştır.

Maden sahasının Yukarı Fırat Su Havzası ve birinci derece fay hattı üzerinde bulunduğu, Tonlarca sülfirik asit ve siyanür kullanıldığı, işbu zehirli kimyasal maddelerin ulaştığı tüm alanlarda yaşamı ve çevreyi tehdit ettiği, liç sahasında yaşanabilecek kayma riskinin gerek devam eden davalarda gerekse uzmanlar tarafından defalarca dile getirilmesine ve bilinmesine rağmen; Avrupa’da yasaklanmış olan siyanür liçli altın madenciliği faaliyetine devam edilmesine izin verilmiştir.

Yine yakın bir zamanda ilgili maden sahasının kapasite artışı, yani alanın genişletilmesi kabul edilerek, üst üste gerçekleşen siyanür sızıntılarına rağmen çevre ve insan yaşamını tehdit eden Çalık grubunun da ortağı olduğuAnagold Madencilikçe yürütülen vahşi madenciliğinsürdürülmesine göz yumulmuştur.

Gelinen bu noktada yaşananlara sadece maden kazası denilmesi mümkün değildir. Bölgede yaşayanların, uzmanların, baroların, Türkiye Barolar Birliğinin, meslek odalarının, ekoloji örgütlerinin tüm uyarılarına rağmen göz göre göre yaşanan bir felakettir bu.

Göçük sebebiyle zehirli kimyasalların toprağa ve daha geniş alanlara temas edebileceği, su kaynaklarına sızabileceği, hava ile daha geniş alanlara ulaşabileceği gibi hususlar gözetilerek tehlikenin bugün çok daha büyük olduğu açıktır. Keza madenin çalışmaya başladığı tarihten bugüne, bölgede yaşanan siyanür zehirlenmesi vakaları ve kanser vakalarının artışları incelenmesi halinde dahi konunun hassasiyeti fazlasıyla ortaya çıkacaktır.

Keza ilimiz Aydın'da da kanser oranları Türkiye ortalamasının çok çok üzerindedir. Şehrimizin verimli tarım alanları ne yazık ki JES'lerle kaplı durumdadır. Bu JES borularının patlaması durumunda yaşanacak bir facianın kaçınılmaz olacağı gözetilmelidir. Madran ve Beşparmak Dağlarında kuvars-feldspat uğruna temiz su kaynaklarımız uranyum ve toryum riskine maruz bırakılıyor. Asırlık çam ağaçlarınınyerini devasa pasa dağları alıyor. Endemik zeytin ormanlarımız yok olma tehdidi altında. Vahşi madencilik, Söke'nin dağ köylerini kansere esir etmekte, Çine'de maden işçilerini iseslikozis hastalığıyla mücadele eder hale getirmektedir.

Aydın'dan Erzincan'a ülkenin dört bir yanı, sözde enerji ihtiyacına, gerçekte kar hırsına kurban edilmektedir.

Biz Aydın Barosu olarak, başta şehrimiz olmak üzere tüm çevre ve doğa katliamlarına, insanlık dışı uygulamalara karşı mücadele ettiğimizi ve bundan sonra da mücadeleye devam edeceğimizi bir kez daha bildiriyoruz. Diyoruz ki;

ÇÖPLER ALTIN MADENİ ACİLEN KAPATILMALIDIR.

Tüm sorumlular hakkında bir an evvel soruşturma açılmalı ve haklarında yurtdışına çıkış yasağı getirilmelidir.

“SİYANÜR LİÇLİ MADENCİLİK YASAKLANMALIDIR”

Göçüğün bulunduğu alan, bağımsız gözlemcilerin denetimine açılmalı,  delillerin karartılmasının önüne geçilmeli; süreç, kamuoyuna açık biçimde yürütülmelidir.

Yaşam hakkı, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşam hakkı; Anayasal haktır… Israrla savunuyoruz! Savunacağız!!

Kendini ister milliyetçi ister yurtsever olarak tanımlasın, gelecek nesillere yaşanabilir bir memleket bırakmak tüm toplum kesimlerinin birincil ver ertelenemez görevidir.

Bu nedenle Erzincan İliç'te yaşanan kıyımın takipçisi olacağımızı kamuoyuna bildiririz” dedi.

Aydın HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.