Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin

Kobani’de oynanan oyuna seyirci kalmayacağız!

SİYASET 26.06.2015 - 10:39, Güncelleme: 01.12.2020 - 14:49 3429+ kez okundu.
 

Kobani’de oynanan oyuna seyirci kalmayacağız!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kobani saldırıları ardından Türkiye’yi suçlayıcı açıklamalar yapan HDP’ye sert çıktı: Türkiye partisi olmanın yolu, bazı çevrelerin taşeronluğunu yapmak değil, ülkesine değer vermekten geçer.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütü DEAŞ’ın Kobani’deki saldırılarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Anadolu Aslanları İşadamları Derneği’nin (ASKON) Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlediği iftar programında konuşyan Erdoğan, Kobani’deki saldırı sonrası HDP tarafından sosyal medyada başlatılan çirkin kampanyaya sert tepki gösterdi. “DEAŞ terör örgütü, Kobani bölgesinde menfur bir saldırı gerçekleştirdi. Masum sivilleri hedef alan bu saldırıyı en güçlü bir şekilde lanetliyor, telin ediyoruz. Türkiye’yi terörle aynı çizgide göstermek kimsenin hakkı da, haddi de değildir” diyen Erdoğan özetle şu mesajları verdi:  “Bölgede adeta ölümü gösterip, sıtmaya razı etme stratejisi uygulanıyor. Bu olayları seyirci tribününden izlememizi kimse beklememelidir. Süreci an be an takip ediyoruz. Masum sivilleri hedef alan bu saldırıyı, en güçlü bir şekilde lanetliyor, telin ediyoruz. Biz bugüne kadar ülkemize sığınan, yardıma ihtiyacı olan, Türkiye’yi güvenli bir liman olarak gören hiç kimseye kapımızı kapatmadık, sırt çevirmedik. Nitekim olayın hemen ardından, bu saldırıda yaralanan tüm Suriye vatandaşları, ülkemize getirildi. Yaklaşık 130 civarında yaralı, hastanelerimizde tedavi altına alındı. Kimsenin haddi değil Bu menfur saldırı sonrasında, bilhassa bölücü örgüte müzahir çevrelerin, yani siyasi partinin ileri gelenlerinin hiçbir ilke, ahlak ve sınır tanımadan ülkemizi hedef alan bir iftira ve karalama kampanyası yürüttüğünü görüyoruz. Hiçbir temeli olmayan, tamamen safsatadan ibaret olan bu ithamlarla 6-7-8 Ekim olaylarından hiç ders çıkarılmamışçasına milletimizi provoke etmeye yönelik bir çalışma yapılıyor. Bakın buradan bir kez daha açık ve net olarak ifade etmek istiyorum. Türkiye’yi terörle aynı çizgide göstermek, kimsenin hakkı da haddi de değildir. Türkiye’nin hasmı bazı uluslararası lobilerin ve Esed rejiminin manipülasyonlarına alet olanlar, öncelikle kendilerini sorgulamalıdırlar. Türkiye partisi olmanın yolu, bu çevrelerin taşeronluğunu yapmak değil, bu ülkeye gönül ile bağlı olmaktan ve ülkesine değer vermekten geçer. Sınırda Sykes-Picot hedefi Bugün de bilhassa güney bölgemizde yeni bir Sykes-Picot düzeninin adım adım inşa edilmeye çalışıldığına şahit oluyoruz. Suriye ve Irak’ta yaşanan olaylar, sadece bu olayların ve içinde cereyan ettiği bu ülkelerin kendi iç dinamikleriyle değerlendirilemez. Burada hem ülkemizin hem tüm bölgenin geleceğini şekillendirecek mühendisliklerin uygulamaya çalışıldığını görüyoruz. Bölgenin sosyolojisine, tarihine ve yapısına yabancı projeler hayata geçirilmeye çalışılıyor. Bölgede adeta ölümü gösterip sıtmaya razı etme stratejisi izleniyor. Hangi adla ortaya çıkarsa çıksın, kendini neye izafe ederse etsin terör örgütlerinin bu süreçte bir manivela gibi kullanılmasına fırsat veremeyiz.” SYKES-PICOT ANLAŞMASI Sykes-Picot Anlaşması, I. Dünya Savaşı sırasında, 29 Nisan 1916’da Kut’ül Ammare Kuşatması sonrasında İngiliz kuvvetlerinin Osmanlı 6. Ordusu karşısında bozguna uğramasından 17 gün sonra 16 Mayıs 1916 tarihinde İngiltere ve Fransa arasında gizli Sykes-Picot Anlaşması imzalandı. Buna göre Osmanlı Devleti’nin Ortadoğu topraklarının paylaşılması öngörülüyordu. Buna göre Fransa’ya Adana, Antep, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Musul ile Suriye kıyıları, İngiltere’ye Hayfa ve Akka limanları, Bağdat ile Basra ve Güney Mezopotamya verilecektir. Rusya’ya ise Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis ile Güneydoğu Anadolu bırakılacaktı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kobani saldırıları ardından Türkiye’yi suçlayıcı açıklamalar yapan HDP’ye sert çıktı: Türkiye partisi olmanın yolu, bazı çevrelerin taşeronluğunu yapmak değil, ülkesine değer vermekten geçer.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütü DEAŞ’ın Kobani’deki saldırılarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Anadolu Aslanları İşadamları Derneği’nin (ASKON) Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlediği iftar programında konuşyan Erdoğan, Kobani’deki saldırı sonrası HDP tarafından sosyal medyada başlatılan çirkin kampanyaya sert tepki gösterdi.

DEAŞ terör örgütü, Kobani bölgesinde menfur bir saldırı gerçekleştirdi. Masum sivilleri hedef alan bu saldırıyı en güçlü bir şekilde lanetliyor, telin ediyoruz. Türkiye’yi terörle aynı çizgide göstermek kimsenin hakkı da, haddi de değildir” diyen Erdoğan özetle şu mesajları verdi: 

“Bölgede adeta ölümü gösterip, sıtmaya razı etme stratejisi uygulanıyor. Bu olayları seyirci tribününden izlememizi kimse beklememelidir. Süreci an be an takip ediyoruz. Masum sivilleri hedef alan bu saldırıyı, en güçlü bir şekilde lanetliyor, telin ediyoruz. Biz bugüne kadar ülkemize sığınan, yardıma ihtiyacı olan, Türkiye’yi güvenli bir liman olarak gören hiç kimseye kapımızı kapatmadık, sırt çevirmedik. Nitekim olayın hemen ardından, bu saldırıda yaralanan tüm Suriye vatandaşları, ülkemize getirildi. Yaklaşık 130 civarında yaralı, hastanelerimizde tedavi altına alındı.

Kimsenin haddi değil

Bu menfur saldırı sonrasında, bilhassa bölücü örgüte müzahir çevrelerin, yani siyasi partinin ileri gelenlerinin hiçbir ilke, ahlak ve sınır tanımadan ülkemizi hedef alan bir iftira ve karalama kampanyası yürüttüğünü görüyoruz. Hiçbir temeli olmayan, tamamen safsatadan ibaret olan bu ithamlarla 6-7-8 Ekim olaylarından hiç ders çıkarılmamışçasına milletimizi provoke etmeye yönelik bir çalışma yapılıyor. Bakın buradan bir kez daha açık ve net olarak ifade etmek istiyorum. Türkiye’yi terörle aynı çizgide göstermek, kimsenin hakkı da haddi de değildir. Türkiye’nin hasmı bazı uluslararası lobilerin ve Esed rejiminin manipülasyonlarına alet olanlar, öncelikle kendilerini sorgulamalıdırlar. Türkiye partisi olmanın yolu, bu çevrelerin taşeronluğunu yapmak değil, bu ülkeye gönül ile bağlı olmaktan ve ülkesine değer vermekten geçer.

Sınırda Sykes-Picot hedefi

Bugün de bilhassa güney bölgemizde yeni bir Sykes-Picot düzeninin adım adım inşa edilmeye çalışıldığına şahit oluyoruz. Suriye ve Irak’ta yaşanan olaylar, sadece bu olayların ve içinde cereyan ettiği bu ülkelerin kendi iç dinamikleriyle değerlendirilemez. Burada hem ülkemizin hem tüm bölgenin geleceğini şekillendirecek mühendisliklerin uygulamaya çalışıldığını görüyoruz. Bölgenin sosyolojisine, tarihine ve yapısına yabancı projeler hayata geçirilmeye çalışılıyor. Bölgede adeta ölümü gösterip sıtmaya razı etme stratejisi izleniyor. Hangi adla ortaya çıkarsa çıksın, kendini neye izafe ederse etsin terör örgütlerinin bu süreçte bir manivela gibi kullanılmasına fırsat veremeyiz.”

SYKES-PICOT ANLAŞMASI

Sykes-Picot Anlaşması, I. Dünya Savaşı sırasında, 29 Nisan 1916’da Kut’ül Ammare Kuşatması sonrasında İngiliz kuvvetlerinin Osmanlı 6. Ordusu karşısında bozguna uğramasından 17 gün sonra 16 Mayıs 1916 tarihinde İngiltere ve Fransa arasında gizli Sykes-Picot Anlaşması imzalandı. Buna göre Osmanlı Devleti’nin Ortadoğu topraklarının paylaşılması öngörülüyordu. Buna göre Fransa’ya Adana, Antep, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Musul ile Suriye kıyıları, İngiltere’ye Hayfa ve Akka limanları, Bağdat ile Basra ve Güney Mezopotamya verilecektir. Rusya’ya ise Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis ile Güneydoğu Anadolu bırakılacaktı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.