Hasan Dinçer
Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Mustafa Savaş
Rıdvan Eşin

@yçep Aydın’ın topraklarını sahip çıkıyor

YAŞAM (YUG) - Haber Merkezi | 27.03.2021 - 22:14, Güncelleme: 27.03.2021 - 22:14 4192+ kez okundu.
 

@yçep Aydın’ın topraklarını sahip çıkıyor

Aydın Çevre Kültür Derneği @ayçep Atatürk Kent Meydanında toplanarak yaptıkları basın açıklamasında Aydın’ın topraklarını sahip çıkmaya çalıştıklarını ifade ettiler.

AYDIN - Meydanda okunun basın açıklamasında şu sözlere yer verdiler: “Tarıma elverişli 1 cm kalınlığında bir toprak tabakası, ortalama olarak 100 ile 1000 yıl arasında oluşmaktadır. 40-50 cm’lik bir toprak tabakasının oluşabilmesi için de en az 20-25 bin yıllık bir sürenin geçmesi gerekmektedir. Doğanın oldukça cömert davrandığı yerlerden biri olan Büyük Menderes Havzası; ılıman iklimi, elverişli yaşam koşulları, yılda 2-3 kez ürün alınan verimli topraklarıyla, Cennet içinde Cennet bir bölgedir. Bölge bu özellikleri nedeniyle insanları kendine çekmiş, havzada yerleşip kentler kurmalarına ve uygarlıklar yaratılmasını sağlamıştır. Herodot, bölgeye yerleşen İyonlar'ın, yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü altında ve en güzel iklimde kentlerini kurduklarını yazar.  Hemen herkesin bildiği bir halk tekerlemesi de vardır: ‘’Aydın’ın ovalarından bal, dağlarından yağ akar!’’ Dünya birincisi inciri baldır, dağlarından akan zeytininin suyu ise sağlık kaynağı yağ... Sadece 2020 yılında, üzerinde taşıdığı doğal ve tarihi zenginlikler görmezden gelinerek; 508 bin 862 hektar alana maden ruhsatı verilen ülkemizde, 264 maden arama ve işletme ruhsatı bulunan yeryüzü Cenneti Aydın da fazlasıyla nasibini almış bulunmaktadır. Bu durum, üç-beş şirketin ve küçük bir grup mutlu azınlığın kazanması için doğal yaşam alanlarının geri dönüşümsüz bir şekilde talan edilmekte anlamına gelmektedir... Bunlarla bitmedi... Bu güzelim bölgeye acımasızca ve doymak bilmez kâr hırsıyla kondurulan dev jeotermal santraller Aydın’ın nefesini daraltırken; sulara ve toprağa kontrolsüzce bırakılan hidrojen sülfür ve benzeri zehirler etraflarına ölüm kusarken; şimdi de bölge halkına sorulmadan, görüş ve rızası alınmadan, bölge halkına çıkaracağı bedel hesaplanmadan, birinci sınıf tarım arazisine sahip bu eşsiz topraklara bir hançer saplanmaya çalışılmaktadır. 25 dakikalık bir yolculuk kısalmasının avantajına dem vurularak yapılmaya çalışılan Aydın-Denizli otoyoludur bu hançer. Bilindiği üzere, defalarca yinelenen ihalelerle gerçekleştirilmeye çalışılan Aydın-Denizli arası otoyolu; kısa, orta ve uzun vadede yaşanacak sorunları, doğaya ve insanımıza vereceği zararlar ve kaybedecek olduğumuz değerler görmezden gelinerek, “ben yaptım oldu” anlayışıyla alelacele uygulanmaya çalışılmaktadır. Sadece rant anlayışı ile yapılan bu yollar ve köprüler; maliyetleri, bütçelendirme yöntemleri, fiyatlandırılması ve kullanılabilirliği açısından değerlendirildiğinde, birçok tartışmayı da beraberinde getirmektedir. Yıllık geçiş taahhütlerini gerçekleştiremedikleri için, kamu yararı oluşturmaları gerekirken, kamu zararı oluşturmaktadırlar. Bu durum, defalarca Sayıştay raporlarına da konu olmuştur. Böylesine maksadına aykırı bir yatırım, bölgemizin kesinlikle birinci önceliği olmadığı gibi, telafisi mümkün olmayan kayıplara da neden olacaktır. Aydın-Denizli arasındaki mevcut bölünmüş karayolu 125 km olup, gidiş süresi yaklaşık 1 saat 40 dakika civarındadır. Aydın-Denizli Otoyolu ise 140 kilometrelik gövde yolu ve 23 kilometrelik bağlantı yollarıyla 163 km. olacak, otoyolda 19 köprülü kavşak, 19 viyadük ve 5 hizmet tesisi inşa edilecektir. Bakanın açıklamasına göre bu süre 1 saat 15 dakikaya düşecekmiş. Değer mi peki? Bizler bölge halkı olarak, aşağıda belirttiğimiz yaşamsal sebeplerden dolayı bu yolun yapılmasını istemiyor, yol yakın iken ve bir an önce bu yanlıştan dönülmesini talep ediyoruz.  1-) Bölge topraklarının büyük kısmı birinci sınıf tarım arazisinden oluşmaktadır. Bu topraklarda ülkenin en değerli hazinelerinden olan İncir, zeytin, kestane, narenciye ürünleri, çilek, pamuk, domates, biber, patlıcan, enginar, karpuz, kavun gibi katma değeri oldukça yüksek tarımsal ürünler yetiştirilmektedir. Yaklaşık 30 bin dönüm verimli toprak bu otoyolun altında kalacaktır. Bu topraklarda bir daha tarım ve meyvecilik yapılamayacak, buna bağlı üretim ve yüz milyarlarca lira gelir kaybı yaşanacaktır. Kontrolsüz ve rant uğruna dökülen her cm2 asfalt ve beton, bin yıllar içinde oluşan bu topraklar üzerinden ülkenin geleceğine akıtılan bir zehir niteliğindedir. 2-) Otoyol çevresindeki tarım alanlarında, meyve bahçelerinde insan sağlığına zararlı egzoz gazı kaynaklı ağır metal kalıntıları birikecektir. Bu alanlardaki benzer çalışmalara örnekler Dünya Sağlık örgütünün raporlarında ve birçok akademik yayında belirtilmiştir. Bu durum, otoyol çevresindeki tarım alanlarında üretim ve gelir kaybına neden olacaktır.   3-) Tüm bunlara bağlı olarak bölgede yapılan hayvancılık da olumsuz etkilenecektir. 4-) Doğal hayat için büyük tehdit oluşacak: önemli su yolları zarar görecek, yaban hayvanlarının geçiş yolları kapanacak, fauna ve flora dengesi bozulacak, birçok kuş türü, arı ve böcek popülasyonu olumsuz etkilenecektir. 5-) Açılacak taş ocakları ve milyonlarca m3 dolgu malzemesinin alınacağı doğal yerlere verilecek yaşamsal zararlar ve sonuçları itibariyle durum aynı olacaktır. Özellikle dağlardaki zeytinlikler, incir ve kestane ağaçları yok edilecektir. 6-) Otoyolun yapımı sırasında Büyük Menderes ovası, inşaat ve çalışma koşullarından, özellikle tozdan çok fazla etkilenecektir. 7-)Yol üzerinde incir, zeytin, çilek gibi yöreye has sebze ve meyve satan çiftçi ve esnaf, akaryakıt istasyonları başta olmak üzere değişik alanlarda faaliyet gösteren pek çok işletmelerde gelir ve istihdam kaybı yaşanacak, yöre ekonomisi olumsuz etkilenecektir. 8-)Aydın-Denizli arası gidiş-geliş maliyeti (yolcu geçiş garantili olacağı için) katlanacaktır. 9-) Otoyol kaynaklı milyarlarca liralık gelir 3-5 kişinin kasasını doldururken; Aydın-Denizli arası ekonomik canlılık azalacak, Ortaklar ve Selçuk örneğinde olduğu gibi bölge büyük bir köye dönüşecek, Büyük Menderes Nehri ve ovasının yüzyıllardır çevresine sunduğu doğal/dingin yaşam, tarımsal emek/geçim döngüsü ve tarihsel/kültürel varlıklar büyük bir saldırıya uğrayacaktır. Aydın’ın Kuzeyi ile Güneyi arasına Çin Seddi misali yerleştirilmeye çalışılan bu otoyol projesi; tarım, turizm ve tarihsel dokudan oluşan bölgemize yapılacak en anlamsız yatırımdır. Yukarıda sıraladığımız nedenler ile değerlendirildiğinde; otobanın ne tarım hayatına, ne turizme, ne ticaret, ne de sanayi alanlarına, hem istihdam hem de gelir anlamında hiçbir katkısı olmayacaktır. Menderes ovasının JES’ler ve maden ocakları ile tahrip edilmesi yetmezmiş gibi, bu otoyol ile daha fazla kirlenmesi ve zarar görmesi sağlanacaktır. Tarım alanlarımızı ve doğal hayatı kaybedersek, bir daha kesinlikle geri kazanamayacağımız bir gerçektir. Oysa üretilecek ve geliştirilecek projelerle, kullanılmakta olan mevcut çift şerit yol daha kullanışlı hale getirilebilir. Bir veya iki şerit eklenerek yolun kapasitesi arttırılabilir, viyadük benzeri üst geçişlerle, battı çıktı tünel sistemleriyle trafiğin durmaksızın akışı sağlanabilir. Otoyol yapım maliyetinin çok altında harcamalarla bu yatırımlar gerçekleştirilebilir. Mevcut demiryolu, hızlı trenlerle ve kapasite artışı ile daha fazla yolcu ve yük taşır hale getirilerek karayolunun yükü azaltılabilir. Dünyayı çocuklarımızdan ödünç aldığımızı, onu yaşanası durumda bırakmak için maddeye değil, bilgiye tutunmak durumda olduğumuzu bir an önce idrak edelim. Sevgili dostlar, ataletimizi yenerek bilgilerimizi eyleme dönüştürelim; bu otobanın yapılmasına engel olmak için demokratik mücadelemizi yasalar çerçevesinde yapalım... Kamulaştırmayla birkaç kuruş alacakları için ellerini ovuşturanlar, ‘ilçe geçişlerinde artık kırmızı ışıkta beklemeyeceğiz’ diyenler, çevre/doğa/kültür kıyımlarını göremeyenler; binbir çeşit tarımsal ürünleri, meyve ve sebzeleri ile 23’ten fazla Antik kenti, denizi, güneşi, kumuyla, sahilleri, dağları, tepeleri, dereleri ve gölleriyle bir dünya cenneti olan bölgemize yapılacak bu ihaneti tarih de, doğa da, yöre insanı da affetmeyecektir... Yöre milletvekilleri ve siyasiler, belediyeler, yerel yönetimler, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, yöre halkı: artık çözüm odaklı çalışma zamanıdır. Birleşelim, ortak akıl üretelim, anlatalım, tepki koyalım, engel olalım bu yolun yapılmasına... Aklın yolu birdir... Geleceğimizi ipotek altına aldırmayalım... İnanırsak ve kararlı olursak başarabiliriz... Kamuoyuna saygılarımızla.”
Aydın Çevre Kültür Derneği @ayçep Atatürk Kent Meydanında toplanarak yaptıkları basın açıklamasında Aydın’ın topraklarını sahip çıkmaya çalıştıklarını ifade ettiler.

AYDIN - Meydanda okunun basın açıklamasında şu sözlere yer verdiler:

“Tarıma elverişli 1 cm kalınlığında bir toprak tabakası, ortalama olarak 100 ile 1000 yıl arasında oluşmaktadır. 40-50 cm’lik bir toprak tabakasının oluşabilmesi için de en az 20-25 bin yıllık bir sürenin geçmesi gerekmektedir. Doğanın oldukça cömert davrandığı yerlerden biri olan Büyük Menderes Havzası; ılıman iklimi, elverişli yaşam koşulları, yılda 2-3 kez ürün alınan verimli topraklarıyla, Cennet içinde Cennet bir bölgedir. Bölge bu özellikleri nedeniyle insanları kendine çekmiş, havzada yerleşip kentler kurmalarına ve uygarlıklar yaratılmasını sağlamıştır. Herodot, bölgeye yerleşen İyonlar'ın, yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü altında ve en güzel iklimde kentlerini kurduklarını yazar.  Hemen herkesin bildiği bir halk tekerlemesi de vardır:

‘’Aydın’ın ovalarından bal, dağlarından yağ akar!’’ Dünya birincisi inciri baldır, dağlarından akan zeytininin suyu ise sağlık kaynağı yağ...

Sadece 2020 yılında, üzerinde taşıdığı doğal ve tarihi zenginlikler görmezden gelinerek; 508 bin 862 hektar alana maden ruhsatı verilen ülkemizde, 264 maden arama ve işletme ruhsatı bulunan yeryüzü Cenneti Aydın da fazlasıyla nasibini almış bulunmaktadır.

Bu durum, üç-beş şirketin ve küçük bir grup mutlu azınlığın kazanması için doğal yaşam alanlarının geri dönüşümsüz bir şekilde talan edilmekte anlamına gelmektedir...

Bunlarla bitmedi...

Bu güzelim bölgeye acımasızca ve doymak bilmez kâr hırsıyla kondurulan dev jeotermal santraller Aydın’ın nefesini daraltırken; sulara ve toprağa kontrolsüzce bırakılan hidrojen sülfür ve benzeri zehirler etraflarına ölüm kusarken; şimdi de bölge halkına sorulmadan, görüş ve rızası alınmadan, bölge halkına çıkaracağı bedel hesaplanmadan, birinci sınıf tarım arazisine sahip bu eşsiz topraklara bir hançer saplanmaya çalışılmaktadır. 25 dakikalık bir yolculuk kısalmasının avantajına dem vurularak yapılmaya çalışılan Aydın-Denizli otoyoludur bu hançer.

Bilindiği üzere, defalarca yinelenen ihalelerle gerçekleştirilmeye çalışılan Aydın-Denizli arası otoyolu; kısa, orta ve uzun vadede yaşanacak sorunları, doğaya ve insanımıza vereceği zararlar ve kaybedecek olduğumuz değerler görmezden gelinerek, “ben yaptım oldu” anlayışıyla alelacele uygulanmaya çalışılmaktadır. Sadece rant anlayışı ile yapılan bu yollar ve köprüler; maliyetleri, bütçelendirme yöntemleri, fiyatlandırılması ve kullanılabilirliği açısından değerlendirildiğinde, birçok tartışmayı da beraberinde getirmektedir. Yıllık geçiş taahhütlerini gerçekleştiremedikleri için, kamu yararı oluşturmaları gerekirken, kamu zararı oluşturmaktadırlar. Bu durum, defalarca Sayıştay raporlarına da konu olmuştur. Böylesine maksadına aykırı bir yatırım, bölgemizin kesinlikle birinci önceliği olmadığı gibi, telafisi mümkün olmayan kayıplara da neden olacaktır.

Aydın-Denizli arasındaki mevcut bölünmüş karayolu 125 km olup, gidiş süresi yaklaşık 1 saat 40 dakika civarındadır. Aydın-Denizli Otoyolu ise 140 kilometrelik gövde yolu ve 23 kilometrelik bağlantı yollarıyla 163 km. olacak, otoyolda 19 köprülü kavşak, 19 viyadük ve 5 hizmet tesisi inşa edilecektir. Bakanın açıklamasına göre bu süre 1 saat 15 dakikaya düşecekmiş. Değer mi peki?

Bizler bölge halkı olarak, aşağıda belirttiğimiz yaşamsal sebeplerden dolayı bu yolun yapılmasını istemiyor, yol yakın iken ve bir an önce bu yanlıştan dönülmesini talep ediyoruz. 

1-) Bölge topraklarının büyük kısmı birinci sınıf tarım arazisinden oluşmaktadır. Bu topraklarda ülkenin en değerli hazinelerinden olan İncir, zeytin, kestane, narenciye ürünleri, çilek, pamuk, domates, biber, patlıcan, enginar, karpuz, kavun gibi katma değeri oldukça yüksek tarımsal ürünler yetiştirilmektedir. Yaklaşık 30 bin dönüm verimli toprak bu otoyolun altında kalacaktır. Bu topraklarda bir daha tarım ve meyvecilik yapılamayacak, buna bağlı üretim ve yüz milyarlarca lira gelir kaybı yaşanacaktır. Kontrolsüz ve rant uğruna dökülen her cm2 asfalt ve beton, bin yıllar içinde oluşan bu topraklar üzerinden ülkenin geleceğine akıtılan bir zehir niteliğindedir.

2-) Otoyol çevresindeki tarım alanlarında, meyve bahçelerinde insan sağlığına zararlı egzoz gazı kaynaklı ağır metal kalıntıları birikecektir. Bu alanlardaki benzer çalışmalara örnekler Dünya Sağlık örgütünün raporlarında ve birçok akademik yayında belirtilmiştir. Bu durum, otoyol çevresindeki tarım alanlarında üretim ve gelir kaybına neden olacaktır.  

3-) Tüm bunlara bağlı olarak bölgede yapılan hayvancılık da olumsuz etkilenecektir.

4-) Doğal hayat için büyük tehdit oluşacak: önemli su yolları zarar görecek, yaban hayvanlarının geçiş yolları kapanacak, fauna ve flora dengesi bozulacak, birçok kuş türü, arı ve böcek popülasyonu olumsuz etkilenecektir.

5-) Açılacak taş ocakları ve milyonlarca m3 dolgu malzemesinin alınacağı doğal yerlere verilecek yaşamsal zararlar ve sonuçları itibariyle durum aynı olacaktır. Özellikle dağlardaki zeytinlikler, incir ve kestane ağaçları yok edilecektir.

6-) Otoyolun yapımı sırasında Büyük Menderes ovası, inşaat ve çalışma koşullarından, özellikle tozdan çok fazla etkilenecektir.

7-)Yol üzerinde incir, zeytin, çilek gibi yöreye has sebze ve meyve satan çiftçi ve esnaf, akaryakıt istasyonları başta olmak üzere değişik alanlarda faaliyet gösteren pek çok işletmelerde gelir ve istihdam kaybı yaşanacak, yöre ekonomisi olumsuz etkilenecektir.

8-)Aydın-Denizli arası gidiş-geliş maliyeti (yolcu geçiş garantili olacağı için) katlanacaktır.

9-) Otoyol kaynaklı milyarlarca liralık gelir 3-5 kişinin kasasını doldururken; Aydın-Denizli arası ekonomik canlılık azalacak, Ortaklar ve Selçuk örneğinde olduğu gibi bölge büyük bir köye dönüşecek, Büyük Menderes Nehri ve ovasının yüzyıllardır çevresine sunduğu doğal/dingin yaşam, tarımsal emek/geçim döngüsü ve tarihsel/kültürel varlıklar büyük bir saldırıya uğrayacaktır.

Aydın’ın Kuzeyi ile Güneyi arasına Çin Seddi misali yerleştirilmeye çalışılan bu otoyol projesi; tarım, turizm ve tarihsel dokudan oluşan bölgemize yapılacak en anlamsız yatırımdır. Yukarıda sıraladığımız nedenler ile değerlendirildiğinde; otobanın ne tarım hayatına, ne turizme, ne ticaret, ne de sanayi alanlarına, hem istihdam hem de gelir anlamında hiçbir katkısı olmayacaktır. Menderes ovasının JES’ler ve maden ocakları ile tahrip edilmesi yetmezmiş gibi, bu otoyol ile daha fazla kirlenmesi ve zarar görmesi sağlanacaktır. Tarım alanlarımızı ve doğal hayatı kaybedersek, bir daha kesinlikle geri kazanamayacağımız bir gerçektir.

Oysa üretilecek ve geliştirilecek projelerle, kullanılmakta olan mevcut çift şerit yol daha kullanışlı hale getirilebilir. Bir veya iki şerit eklenerek yolun kapasitesi arttırılabilir, viyadük benzeri üst geçişlerle, battı çıktı tünel sistemleriyle trafiğin durmaksızın akışı sağlanabilir. Otoyol yapım maliyetinin çok altında harcamalarla bu yatırımlar gerçekleştirilebilir.

Mevcut demiryolu, hızlı trenlerle ve kapasite artışı ile daha fazla yolcu ve yük taşır hale getirilerek karayolunun yükü azaltılabilir.

Dünyayı çocuklarımızdan ödünç aldığımızı, onu yaşanası durumda bırakmak için maddeye değil, bilgiye tutunmak durumda olduğumuzu bir an önce idrak edelim.

Sevgili dostlar, ataletimizi yenerek bilgilerimizi eyleme dönüştürelim; bu otobanın yapılmasına engel olmak için demokratik mücadelemizi yasalar çerçevesinde yapalım...

Kamulaştırmayla birkaç kuruş alacakları için ellerini ovuşturanlar, ‘ilçe geçişlerinde artık kırmızı ışıkta beklemeyeceğiz’ diyenler, çevre/doğa/ kültür kıyımlarını göremeyenler; binbir çeşit tarımsal ürünleri, meyve ve sebzeleri ile 23’ten fazla Antik kenti, denizi, güneşi, kumuyla, sahilleri, dağları, tepeleri, dereleri ve gölleriyle bir dünya cenneti olan bölgemize yapılacak bu ihaneti tarih de, doğa da, yöre insanı da affetmeyecektir...

Yöre milletvekilleri ve siyasiler, belediyeler, yerel yönetimler, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, yöre halkı: artık çözüm odaklı çalışma zamanıdır. Birleşelim, ortak akıl üretelim, anlatalım, tepki koyalım, engel olalım bu yolun yapılmasına...

Aklın yolu birdir... Geleceğimizi ipotek altına aldırmayalım...

İnanırsak ve kararlı olursak başarabiliriz...

Kamuoyuna saygılarımızla.”

Aydın HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (1 )

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
AHMET KAĞNICI
(28.03.2021 10:48 - #72162)
Sağlıklı yaşamak için önce doğal ortamların ve topraklarımızın zarar görmemesi gerekir
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.