Gazetecinin yolu köye düşer. Köy kahvesine uğrar kendini tanıtır. Hükümetle iyi hal ve iyi münasebetler içinde olduğunu sezdirir her cümlesinde. Hoş beşten sonra çaylar gelir. Bu arada hazır bulmuşken meraklarını gidermek üzere birtakım sorular sorulur gazeteciye. Gazeteci de yurt ve dünyadan çeşitli haberlerle şenlendirir ortalığı. İktidar partisine, Saraya iltifatlar yağdırır. İkinci, üçüncü çaylar derken muhabbet giderek koyulaşır. Gazeteci de etrafında kümelenmiş köylülere sorular yöneltir. Başbakan Davutoğlu’nun görevi bıraktığından haberdar olup olmadıklarını, yeni başbakanının kim olduğunu sorar. Köylülerin en yaşlısı cevabı yapıştırır: “Ağanının bokunun üzerine bok olmazdı. Bunu bilemedi Davutoğlu" der. Gazeteci biraz şaşkın: “Ama sonuçta o koltukta bir başbakan olacak, bakın nihayet Binali Yıdırım geldi ve oturdu oraya” diye üste çıkmaya çalışır. Bir başka yaşlı köylü söz alır ve şunları söyler: “Belli sen daha tazesin bu işlerde. Davutoğlu o makama getirilirken bir vitrine ihtiyaç vardı. Harama hurdaya karışmış birine. Zaman geçince böyle birine ihtiyaç kalmadığı gibi, haram hurda konusunda pişkin, uzman ve profesyonel birini ihtiyaç hasıl oldu. Vaktiyle yurtdışındaki vatandaşların paralarını dolandıran ve burada tecrübe kazanan Kombassan Yönetim Kurulu başkanlığı yapmış, Bakanlığı döneminde ise saman altından ne sular yürütmüş, servetine servetler eklemiş birinin böyle işlerde geniş olacağı, yeter ki para aksın hiçbir şeye ses çıkarmayacağı, her şeye emredersiniz diyeceği, herhangi bir konuda kafa yorup düşünme zahmetine katlanmayacak biri bence bu makama en uygun biriydi… Çünkü artık kimsenin hiçbir şeyi sorgulamadığı, olup biteni merak etmediği bir dönemdeyiz. Vatandaşlarımız gayet huzur içinde uyuyor. Savaş mavaş, ülkenin geleceği şu bu kimseyi rahatsız etmiyor. Yani gazeteci bey, durum bundan ibarettir. Bu işten size bir şey düşmüyorsa, gazeteciliğinizi bu işleri örtmek üzere yapmıyorsanız zaten yakında içerde olursunuz. Yine de memlekete hayırlısını dileyelim. "Neye uğradığını anlamayan gazeteci apar topar kalkar ve yola koyulur. Köşesinde bu konuya ilişkin şu sözler yer alır daha sonra: “Maazallah fitne köylerimize kadar uzanmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımızın adı geçince oturduğu yerden kalkmayan köylüler gördüm. Davutoğlu iyi adamdı demeye kalkıp yeni başbakanımız Binali Yıldırım’a laf sokmaya kalkanına bile rastladım. Ayrıca köylere televizyon, gazete, kitap, dergi gibi şeylerin girmesiyle örf ve ananelerimiz zaafa uğrar oldu. Küfürlü konuşmalar bile başlamış aralarında…. Ey yüce Allahım! Sen bizi Cumhurbaşkanımızdan mahrum etme. Sen başbakanımıza o makamda uzun süreli görevler ihsan eyle. Amin... Nerden nereye… Ülkemin hali bu. Öyle ya, bir ülkenin gazetecileri halkına yalan söylüyor yanlış bilgi veriyorsa, o ülkenin ayrıca dış düşmana ihtiyacı yok.