Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin
Sadettin Çetin
Köşe Yazarı
Sadettin Çetin
 

HERKES DEVLET ADAMI OLAMAZ

Devlet adamı; Kırmızı plakalı lüks araba koltuklarına kurulup, polis çemberi altında korunmak değildir… Devlet adamı; Kanunları ülkenin çıkarları yerine, kendi çıkarları için kullanan değildir… Devlet adamı; Ülkesinin çıkarlarını unutup, gelişmiş ülkelerin sunduğu sahte tablolarını kendi çıkarları için kabul eden değildir… Devlet adamı; Bazen bir kelime, bazen bir cümleden çok fikirler üretebilen ve ileriye görebilen adamdır!... Devlet adamı; Hızlı düşünen, ülkesinin çıkarları için akılcı kararlar verebilen adamdır!... Devlet adamı; Başka ülkelerin devlet adamlarına karşı el pençe divan durup da… Kendi ülkesinin siyasi parti liderlerine karşı garaj kabadayısı gibi konuşan adam değildir!... Devlet adamı; Ülkesinin siyasi parti liderleri ve aydınlarıyla… Diplomatik cümleler kullanarak ülkesinin çıkarlarını gözeten adamdır!... Dünya devletleri bugün LOZAN ANTLAŞMASINDA söyledikleri şu sözü uyguluyorlar… Lozan Antlaşmasına Türkiye’ye temsilen İsmet İnönü görevlendirilmiş… Herşey hazır yola çıkacak… Atatürk’e bir asker selamı veriyor ve “paşam ben gidiyorum bir emriniz var mı” diyor… Atatürk, “İsmet Paşa toplantıya en son katılacaksın” diyor… İsmet Paşa: Emriniz olur Paşam diyerek yola çıkıyor… İki devlet adamı birbirine gerekçe sormuyor ve söylemiyor… İsmet Paşa, antlaşmanın imzalanacağı salona geliyor ve toplantıya en son katılıyor… Kapının eşiğine dikiliyor ve kapıdan geri dönüyor… Durumu farkeden başta Amerikalılar olmak üzere Avrupa ülkelerinden bazıları İsmet Paşa’dan özür diliyorlar ve ne olduğunu soruyorlar… İsmet Paşa: “Türk Devleti kapı arkasına oturacak kadar adi bir devlet değil” diyerek sitemini dile getiriyor… Özrün bini bir para, salona gelinceye kadar koltuk kongre masasının yanına getiriliyor… Müzakereler başlıyor, dünya devletlerinin sınırları çizilmeye başlıyor… Çeşitli tartışmalardan sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bugünkü sınırları kabul ediliyor… Evraklar imzalanırken… Başta Amerikalılar olmak üzere birçok Avrupa ülkesinin temsilcisi; İsmet Paşanın gözlerini içine bakarak; “Paşam silah zoruyla ve masa başında elimizden aldığınız haklarımızı, gün gelecek ekonomi ve teknoloji ile birer birer elinizden alacağız ve burnunuzdan fitil fitil getireceğiz” diyorlar… İşte o gün geldi kapımıza dayandı… Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu lideri M. Kemal Atatürk, İsmet Paşa ve onların silah arkadaşları gibi devlet adabına yakışır şekilde adım atacak, kararlar verebilecek insanları seçip TBMM’ne göndermediğimiz sürece… Her zaman bu ülkenin ve vatandaşlarının başı ağrıyacaktır… Allah sonumuzu hayır eylesin… Siyaset yapacak olanların kulağına küpe olsun…
Ekleme Tarihi: 09 Eylül 2015 - Çarşamba

HERKES DEVLET ADAMI OLAMAZ

Devlet adamı;

Kırmızı plakalı lüks araba koltuklarına kurulup, polis çemberi altında korunmak değildir…

Devlet adamı;

Kanunları ülkenin çıkarları yerine, kendi çıkarları için kullanan değildir…

Devlet adamı;

Ülkesinin çıkarlarını unutup, gelişmiş ülkelerin sunduğu sahte tablolarını kendi çıkarları için kabul eden değildir…

Devlet adamı;

Bazen bir kelime, bazen bir cümleden çok fikirler üretebilen ve ileriye görebilen adamdır!...

Devlet adamı;

Hızlı düşünen, ülkesinin çıkarları için akılcı kararlar verebilen adamdır!...

Devlet adamı;

Başka ülkelerin devlet adamlarına karşı el pençe divan durup da…

Kendi ülkesinin siyasi parti liderlerine karşı garaj kabadayısı gibi konuşan adam değildir!...

Devlet adamı;

Ülkesinin siyasi parti liderleri ve aydınlarıyla…

Diplomatik cümleler kullanarak ülkesinin çıkarlarını gözeten adamdır!...

Dünya devletleri bugün LOZAN ANTLAŞMASINDA söyledikleri şu sözü uyguluyorlar…

Lozan Antlaşmasına Türkiye’ye temsilen İsmet İnönü görevlendirilmiş…

Herşey hazır yola çıkacak…

Atatürk’e bir asker selamı veriyor ve “paşam ben gidiyorum bir emriniz var mı” diyor…

Atatürk, “İsmet Paşa toplantıya en son katılacaksın” diyor…

İsmet Paşa: Emriniz olur Paşam diyerek yola çıkıyor…

İki devlet adamı birbirine gerekçe sormuyor ve söylemiyor…

İsmet Paşa, antlaşmanın imzalanacağı salona geliyor ve toplantıya en son katılıyor…

Kapının eşiğine dikiliyor ve kapıdan geri dönüyor…

Durumu farkeden başta Amerikalılar olmak üzere Avrupa ülkelerinden bazıları İsmet Paşa’dan özür diliyorlar ve ne olduğunu soruyorlar…

İsmet Paşa: “Türk Devleti kapı arkasına oturacak kadar adi bir devlet değil” diyerek sitemini dile getiriyor…

Özrün bini bir para, salona gelinceye kadar koltuk kongre masasının yanına getiriliyor…

Müzakereler başlıyor, dünya devletlerinin sınırları çizilmeye başlıyor…

Çeşitli tartışmalardan sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bugünkü sınırları kabul ediliyor…

Evraklar imzalanırken…

Başta Amerikalılar olmak üzere birçok Avrupa ülkesinin temsilcisi;

İsmet Paşanın gözlerini içine bakarak; “Paşam silah zoruyla ve masa başında elimizden aldığınız haklarımızı, gün gelecek ekonomi ve teknoloji ile birer birer elinizden alacağız ve burnunuzdan fitil fitil getireceğiz” diyorlar…

İşte o gün geldi kapımıza dayandı…

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu lideri M. Kemal Atatürk, İsmet Paşa ve onların silah arkadaşları gibi devlet adabına yakışır şekilde adım atacak, kararlar verebilecek insanları seçip TBMM’ne göndermediğimiz sürece…

Her zaman bu ülkenin ve vatandaşlarının başı ağrıyacaktır…

Allah sonumuzu hayır eylesin…

Siyaset yapacak olanların kulağına küpe olsun…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.