Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin
İsmail Tezgel
Köşe Yazarı
İsmail Tezgel
 

Suçlular ve güçlüler

Dünyanın en güzel ülkelerinde biri olan Türkiye Cumhuriyeti 1950 den bu yana kötü yönetilmeye başlandı,son 15 yıldır çok daha kötü yönetildiği muhalefet partilerince ve uzmanlar tarafından dile getirilmektedir. 15 temmuzda dini referansları olan Gülen cemaatinin oluşturduğu FETÖ nün başarısız darbe girişiminde gördük ki durum gerçekten vahim. Bütün tarikatlar, cemaatler, terör örgütleri, FETÖ/PDY, PKK, PYD, IŞİD, DEAŞ, Emperyalistler tarafından kontrol edilmekte, emperyalist ülkeler, küresel güçler finanse etmekte, diledikleri gibi kullanmaktadırlar. Bütün tarikatların, cemaatlerin ,terör örgütlerinin ,FETÖ/PDY, PKK,PYD, ortak hedefleri Türkiye Cumhuriyetini yıkmak, Cumhuriyet düşmanlığı, Atatürk düşmanlığı, Laiklik ve sosyal hukuk devletine düşmanlık ortak amaçlarıdır. Cemaatler, Tarikatlar, terör örgütlerinin yöneticileri Türk olmayıp yabancı kökenli oldukları İslam ı kullandıkları Kuran dan saptıkları, devşirdikleri müritlerin, üyelerin beynini yıkayarak birer robot haline getirdikleri, verilen emirleri sorgulamaksızın yerine getirdikleri, eylemlerinden anlaşılmaktadır. İşte devleti yönetenlerin uyguladıkları politikalar ve yaptıkları uygulamalara dikkat etmeleri gerektiği 15 temmuzda bir kez daha ortaya çıktı, Eğer devlet kadrolarına işini en iyi yapan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları yerine, cemaatlerin, tarikatların, terör örgütlerinin elemanlarını, militanlarını alırsanız; Onlarda; Cumhuriyetin Hakimi, Savcısı, doktoru, öğretmeni, askeri, subayı memuru….vb. olmak yerine, Emir altıkları Tarikatın, Terör örgütünün elemanı olurlar. Türkiye, 15 Temmuz akşamı alçakça bir saldırıya uğradı. Milletin gözbebeği, Peygamber ocağı Türk Silahlı Kuvvetleri'ne sızan bir grup asker görünümlü FETÖ'cü hain darbe yapmaya kalktı. Milletin demokrasiye sahip çıkması ve ordu içindeki yurtsever askerlerin direnişi, ihanet şebekesinin planlarını boşa çıkardı. İktidara çok yakın kadın gazeteci deyimiyle; 2002 yılında AKP, devleti Cemaat’e anahtar teslimi vermişti.. Onlar da yapacağını yaptı. Cemaat’in polisleri, savcıları, hâkimleri masum insanlara her türlü tuzağı kurarken Cemaat’in medyası övgüler düzdü. Yani, Fethullah Gülen devlet içinde paralel yapı kurdu. CHP'li Veli Ağbaba; “Türkiye’de hukuk, adalet sistemi 2010 referandumuyla birlikte cemaate teslim edildi. ‘Demokratikleşme olacak, 12 Eylül’le hesaplaşacağız’ dediler, yargının tamamını o çeteye verdiler” dedi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “15 Temmuz darbe girişimine CHP dahil tüm partiler, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar karşı çıktı. Ancak biz OHAL kararını doğru bulmadığımızı da açıkladık. Demokrasiyi savunmak en çok bize yakışır. Madem OHAL’i çıkardınız, kararnamelerin de hukuka uygun olması gerekiyor. AKP’nin bugün yaptığı darbe fırsatçılığıdır. Darbeyi fırsat bilerek, kendi darbesini yapıyor.” “OHAL ile yapılan gözaltılar, tutuklamalarda işkence, kötü muamele olmaması gerektiğini, yapanların üzerinde gidilmesini defalarca istedik. Gazetecilerin, yazarların, sanatçıların gözaltına alınması, tutuklanması, darbe girişimine karşı başlatılan çabalara gölge düşürür” Yaşın yanında kuruda yanmamalı bu konuda dikkatli olunmalı FETÖ terör örgütüne yönelik operasyonlar sürüyor. Aynı operasyonlar PKK/KCK ya DEAŞ/IŞİD de karşıda sürdürülmelidir. FETÖ ne karşı operasyonlarda hem suçlu,hem güçlü ve görevliler var ,suçlu ve güçsüz olanlara dokunuluyor diğerlerine dokunulmuyor,kuşkusu giderek artıyor. "Neden sadece savcılara Cumhuriyet Savcısı denilir? Cumhuriyet Başbakanı,Cumhuriyet Bakanı,Cumhuriyet Müsteşarı,Cumhuriyet Valisi, olmuyor da, Neden Cumhuriyet Savcısı? Atatürk, Bozkurt'a "Ne diyorsun?" diye sorar. Bozkurt'un cevabı çok net olur: "Çünkü öyle zaman olur ki, cumhuriyeti korumak için başbakandan, bakandan, müsteşardan, validen, büyükelçiden bile hesap sormak gerekebilir. İşte o hesabı soracak olan Cumhuriyet Savcısı'dır." Atatürk” Türkiye Cumhuriyetinde kimsesiz bir birey yoktur. Cumhuriyet, böyle bir kavramı asla kabul edemez. İnsan hakları, yasalarımızın güvencesi altındadır. En güçsüz ve en kimsesizlerin yardımcısı devlet ve onun kamu hukuku temsilcileri olan Cumhuriyet Savcılarıdır. Kendilerini kimsesiz görenlerin, yanlarında her an haklarını aramakla görevli Cumhuriyet Savcıları bulunduğunu asla unutmamaları ve bundan emin olmaları gerekir. Zayıf ama haklı olanların en güçlü durumda olmaları, adliyemizin en belirgin özelliği ve ülküsüdür” der. Anayasa Madde 10 – “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz”
Ekleme Tarihi: 05 Eylül 2016 - Pazartesi

Suçlular ve güçlüler

Dünyanın en güzel ülkelerinde biri olan Türkiye Cumhuriyeti 1950 den bu yana kötü yönetilmeye başlandı,son 15 yıldır çok daha kötü yönetildiği muhalefet partilerince ve uzmanlar tarafından dile getirilmektedir.

15 temmuzda dini referansları olan Gülen cemaatinin oluşturduğu FETÖ nün başarısız darbe girişiminde gördük ki durum gerçekten vahim.

Bütün tarikatlar, cemaatler, terör örgütleri, FETÖ/PDY, PKK, PYD, IŞİD, DEAŞ, Emperyalistler tarafından kontrol edilmekte, emperyalist ülkeler, küresel güçler finanse etmekte, diledikleri gibi kullanmaktadırlar.

Bütün tarikatların, cemaatlerin ,terör örgütlerinin ,FETÖ/PDY, PKK,PYD, ortak hedefleri Türkiye Cumhuriyetini yıkmak, Cumhuriyet düşmanlığı, Atatürk düşmanlığı, Laiklik ve sosyal hukuk devletine düşmanlık ortak amaçlarıdır.

Cemaatler, Tarikatlar, terör örgütlerinin yöneticileri Türk olmayıp yabancı kökenli oldukları İslam ı kullandıkları Kuran dan saptıkları, devşirdikleri müritlerin, üyelerin beynini yıkayarak birer robot haline getirdikleri, verilen emirleri sorgulamaksızın yerine getirdikleri, eylemlerinden anlaşılmaktadır.

İşte devleti yönetenlerin uyguladıkları politikalar ve yaptıkları uygulamalara dikkat etmeleri gerektiği 15 temmuzda bir kez daha ortaya çıktı, Eğer devlet kadrolarına işini en iyi yapan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları yerine, cemaatlerin, tarikatların, terör örgütlerinin elemanlarını, militanlarını alırsanız;

Onlarda; Cumhuriyetin Hakimi, Savcısı, doktoru, öğretmeni, askeri, subayı memuru….vb. olmak yerine, Emir altıkları Tarikatın, Terör örgütünün elemanı olurlar.

Türkiye, 15 Temmuz akşamı alçakça bir saldırıya uğradı. Milletin gözbebeği, Peygamber ocağı Türk Silahlı Kuvvetleri'ne sızan bir grup asker görünümlü FETÖ'cü hain darbe yapmaya kalktı. Milletin demokrasiye sahip çıkması ve ordu içindeki yurtsever askerlerin direnişi, ihanet şebekesinin planlarını boşa çıkardı.

İktidara çok yakın kadın gazeteci deyimiyle; 2002 yılında AKP, devleti Cemaat’e anahtar teslimi vermişti.. Onlar da yapacağını yaptı. Cemaat’in polisleri, savcıları, hâkimleri masum insanlara her türlü tuzağı kurarken Cemaat’in medyası övgüler düzdü. Yani, Fethullah Gülen devlet içinde paralel yapı kurdu.

CHP'li Veli Ağbaba; “Türkiye’de hukuk, adalet sistemi 2010 referandumuyla birlikte cemaate teslim edildi. ‘Demokratikleşme olacak, 12 Eylül’le hesaplaşacağız’ dediler, yargının tamamını o çeteye verdiler” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “15 Temmuz darbe girişimine CHP dahil tüm partiler, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar karşı çıktı. Ancak biz OHAL kararını doğru bulmadığımızı da açıkladık. Demokrasiyi savunmak en çok bize yakışır. Madem OHAL’i çıkardınız, kararnamelerin de hukuka uygun olması gerekiyor. AKP’nin bugün yaptığı darbe fırsatçılığıdır. Darbeyi fırsat bilerek, kendi darbesini yapıyor.”

“OHAL ile yapılan gözaltılar, tutuklamalarda işkence, kötü muamele olmaması gerektiğini, yapanların üzerinde gidilmesini defalarca istedik. Gazetecilerin, yazarların, sanatçıların gözaltına alınması, tutuklanması, darbe girişimine karşı başlatılan çabalara gölge düşürür”

Yaşın yanında kuruda yanmamalı bu konuda dikkatli olunmalı

FETÖ terör örgütüne yönelik operasyonlar sürüyor. Aynı operasyonlar PKK/KCK ya DEAŞ/IŞİD de karşıda sürdürülmelidir.

FETÖ ne karşı operasyonlarda hem suçlu,hem güçlü ve görevliler var ,suçlu ve güçsüz olanlara dokunuluyor diğerlerine dokunulmuyor,kuşkusu giderek artıyor.

"Neden sadece savcılara Cumhuriyet Savcısı denilir? Cumhuriyet Başbakanı,Cumhuriyet Bakanı,Cumhuriyet Müsteşarı,Cumhuriyet Valisi, olmuyor da, Neden Cumhuriyet Savcısı?

Atatürk, Bozkurt'a "Ne diyorsun?" diye sorar. Bozkurt'un cevabı çok net olur: "Çünkü öyle zaman olur ki, cumhuriyeti korumak için başbakandan, bakandan, müsteşardan, validen, büyükelçiden bile hesap sormak gerekebilir. İşte o hesabı soracak olan Cumhuriyet Savcısı'dır."

Atatürk” Türkiye Cumhuriyetinde kimsesiz bir birey yoktur. Cumhuriyet, böyle bir kavramı asla kabul edemez. İnsan hakları, yasalarımızın güvencesi altındadır. En güçsüz ve en kimsesizlerin yardımcısı devlet ve onun kamu hukuku temsilcileri olan Cumhuriyet Savcılarıdır. Kendilerini kimsesiz görenlerin, yanlarında her an haklarını aramakla görevli Cumhuriyet Savcıları bulunduğunu asla unutmamaları ve bundan emin olmaları gerekir. Zayıf ama haklı olanların en güçlü durumda olmaları, adliyemizin en belirgin özelliği ve ülküsüdür” der.

Anayasa Madde 10 – “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.