Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin
Süleyman Çokay
Köşe Yazarı
Süleyman Çokay
 

Fakir Baykurt Gözünden Öğretmenlik

Ünlü edebiyatçı Gönen köy enstitüsü mezunu Fakir Baykurt’un kaleminden çıkan çok önemli satırları sizlerle paylaşmak istiyorum. Öğretmen demek, lamba demek! Öğretmenler Türkiye'nin güneşidir. Maarifsiz bir millet payidar olamaz... Uygulanmayan bilgi ve boş ve lüzumsuz bilgidir. Bir şeyi yapıyorsak aynı zamanda biliyoruz demektir. Doğru, iyi, düz yazamıyor ve resim yapamıyorsak, anlatmak istediğimiz konuyu bilmiyoruz demektir. Bir olayın deneylerini yapmaktan, müzik parçalarını bir âlet ile çalmaktan yada notaya uygun olarak söylemekten âciz isek, o olayı ya da parçayı bilmediğimiz anlaşılır. İlgili kitabı yada dergiyi okuyarak, doğayı ve sosyal hayatı inceleyerek bilgi edinemiyorsak; kitapta yazılanı yada öğretmenin anlattığını ezberleme yolunu tutmuş, iskolastiğin tutsağı haline gelmişiz demektir. Köy Enstitülerinde yetiştirilen çocuklar iskolastiğe köle olmaktan kurtarılmaya uğraşılmıştır. Türkiye’nin gelişmesi için insanın bilgili, becerili olarak eğitilmesi, kafasıyla birlikte eli de işleyen nitelikli insan durumuna gelmesi gerekiyor. İnsan gelişmeden yurt gelişir mi? Çocuklarımız ve gençlerimiz önce iş yapmayı öğrenmeli; okullar insanı ve yaşamı yükseltmeye yaramalıdır. Enstitülerde haftalık 44 saatlik çalışmanın %50'si ders, %50'si işti. İşin de yarısı tarım, yarısı yapıcılık, marangozluk, demircilik, dokuma, biçki dikiş, örgü, yerine göre arıcılık, ipekböcekçiliği, balıkçılık gibi bölümlere ayrılırdı. Öğrenciler ve öğretmenler üretir, ama “temrin” eğitiminde olduğu gibi ürettiklerini çöpe atmaz, bunları kullanırdı. Enstitülerde öğrenciler kız erkek bir arada eğitim öğretim görür, yönetime katılırdı. Çalımalar hafta sonlarında demokratik anlayışla eleştirilirdi. Özgür okuma, ulusal oyunlar, yurt türküleri, yurt gezileri gibi etkinliklere bol bol yer verilirdi. Öğrencilerle öğretmenler yemekleri birlikte yer, hafta sonlarında birlikte eğlenirlerdi. Yaşam, geçimli aile örneklerinde olduğu gibi, mutlu ve tatlıydı. Biz eleştirilerimizi çekinmeden yönetici düzeyine kadar yapardık. Onlardan bize karşı hiçbir kırgın davranış gelmezdi. Bunu hazmederlerdi. Bu nedenle bizim de onlara karşı saygımız artardı. Ben de öğretmenliğim boyunca çocuklarıma kendimi eleştirtmişimdir. Çocukları çocuklara eleştirtmişimdir. "Genç kuşaklar, bilim, sanat ve teknikle ilgili değer taşıyan yapıtları anlamlarını iyice kavrayana kadar okumalıdır. Aydınları serbest okuma alışkanlığı kazanmayan toplumlarda, düşündüğünü yazan, düşüncesini açıklayan insan da pek az olur; ortam demagoglara kalır. Başta başöğretmenimiz Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere tüm eğitim şehitlerimizi saygıyla anıyorum…
Ekleme Tarihi: 07 Aralık 2022 - Çarşamba

Fakir Baykurt Gözünden Öğretmenlik

Ünlü edebiyatçı Gönen köy enstitüsü mezunu Fakir Baykurt’un kaleminden çıkan çok önemli satırları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Öğretmen demek, lamba demek! Öğretmenler Türkiye'nin güneşidir. Maarifsiz bir millet payidar olamaz...

Uygulanmayan bilgi ve boş ve lüzumsuz bilgidir. Bir şeyi yapıyorsak aynı zamanda biliyoruz demektir. Doğru, iyi, düz yazamıyor ve resim yapamıyorsak, anlatmak istediğimiz konuyu bilmiyoruz demektir. Bir olayın deneylerini yapmaktan, müzik parçalarını bir âlet ile çalmaktan yada notaya uygun olarak söylemekten âciz isek, o olayı ya da parçayı bilmediğimiz anlaşılır. İlgili kitabı yada dergiyi okuyarak, doğayı ve sosyal hayatı inceleyerek bilgi edinemiyorsak; kitapta yazılanı yada öğretmenin anlattığını ezberleme yolunu tutmuş, iskolastiğin tutsağı haline gelmişiz demektir. Köy Enstitülerinde yetiştirilen çocuklar iskolastiğe köle olmaktan kurtarılmaya uğraşılmıştır.

Türkiye’nin gelişmesi için insanın bilgili, becerili olarak eğitilmesi, kafasıyla birlikte eli de işleyen nitelikli insan durumuna gelmesi gerekiyor. İnsan gelişmeden yurt gelişir mi?

Çocuklarımız ve gençlerimiz önce iş yapmayı öğrenmeli; okullar insanı ve yaşamı yükseltmeye yaramalıdır. Enstitülerde haftalık 44 saatlik çalışmanın %50'si ders, %50'si işti. İşin de yarısı tarım, yarısı yapıcılık, marangozluk, demircilik, dokuma, biçki dikiş, örgü, yerine göre arıcılık, ipekböcekçiliği, balıkçılık gibi bölümlere ayrılırdı. Öğrenciler ve öğretmenler üretir, ama “temrin” eğitiminde olduğu gibi ürettiklerini çöpe atmaz, bunları kullanırdı. Enstitülerde öğrenciler kız erkek bir arada eğitim öğretim görür, yönetime katılırdı. Çalımalar hafta sonlarında demokratik anlayışla eleştirilirdi. Özgür okuma, ulusal oyunlar, yurt türküleri, yurt gezileri gibi etkinliklere bol bol yer verilirdi. Öğrencilerle öğretmenler yemekleri birlikte yer, hafta sonlarında birlikte eğlenirlerdi. Yaşam, geçimli aile örneklerinde olduğu gibi, mutlu ve tatlıydı.

Biz eleştirilerimizi çekinmeden yönetici düzeyine kadar yapardık. Onlardan bize karşı hiçbir kırgın davranış gelmezdi. Bunu hazmederlerdi. Bu nedenle bizim de onlara karşı saygımız artardı. Ben de öğretmenliğim boyunca çocuklarıma kendimi eleştirtmişimdir. Çocukları çocuklara eleştirtmişimdir.

"Genç kuşaklar, bilim, sanat ve teknikle ilgili değer taşıyan yapıtları anlamlarını iyice kavrayana kadar okumalıdır. Aydınları serbest okuma alışkanlığı kazanmayan toplumlarda, düşündüğünü yazan, düşüncesini açıklayan insan da pek az olur; ortam demagoglara kalır.

Başta başöğretmenimiz Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere tüm eğitim şehitlerimizi saygıyla anıyorum…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.