Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Mustafa Savaş
Rıdvan Eşin
Alev Coşkun
Köşe Yazarı
Alev Coşkun
 

Erdoğan Modeli Başkanlık Sistemi…

(Model Belli Oldu: R.T.E.Kaynaklı Otoriter Başkanlık) Dr. Alev COŞKUN En sonunda Erdoğan’ın kafasının içindeki “Başkanlık Modeli” nine ana esasları belli oldu. Bilindiği gibi, Erdoğan, özellikle son beş yıldır “Başkanlık Sistemi” üzerinde konuşuyor, bu modeli sürekli, kendisi yada Burhan Kuzu gibi yakınları aracılığıyla kamu oyuna pompalıyordu.  Başkanlık sistemi isteniyor da, içeriği nasıl olacak? Kuvvetler ayrılığı ilkesi nasıl işleyecek? Siyasal iktidarın o korkunç gücü nasıl dengelenecek? Haklar ve özgürlükler nasıl korunacak? Tarafsız ve bağımsız yargı nasıl kurulacak? Bu sorulara bir türlü doyurucu yanıtlar verilmiyordu. Bu sorular neden soruluyordu? Çünkü ABD de uygulanan gerçek başkanlık sisteminde katı kuvvetler ayrılığı kuralı kesin olarak geçerlidir. Başkan her istediğini yapamaz, Parlamentoya egemen olamaz, parlamentoya yasa teklifinde bulunamaz, kendi atadığı bakanlar kurulu bile parlamentodan onay almadan göreve başlayamaz. Denge ve denetim sistemi vardır ve Parlamento her an yürütmeyi denetler. Oysa yetkiyi çok seven, benim valim, benim genel müdürüm, benim bakanım söylemlerini çok seven, bütün yetkileri elinde toplamak isteyen, Meclisteki kendi parti grubunun oluşumu için illerin milletvekili listelerini bizzat yapan Erdoğan, acaba neden katı kuvvetler ayrılığı sistemini istiyor, her şeye egemen, meclise egemen, neden kendisini sınırlamak istiyor diyen yazarlar, bilim adamları vardı. Başkanlık sistemini ve hukuk devleti kurallarını iyi bilen Anayasa ve siyaset bilimi öğretim üyeleri Erdoğan’ın bu başkanlık istemi istemlerine kuşku ile şüphe ile bakıyorlardı… Nasıl bir başkanlık sistemi? Nasıl bir kuvvetler ayrılığı modeli? biçiminde sorular soruyorlardı. Ama Erdoğan ve onun Başkanlık sistemi goygoycuları bu önemli sorulara yanıt vermekten kaçınıyorlardı. Sonunda, geçen hafta bu sorular ve kuşkular çözüldü Erdoğan bu kuşkuları dağıttı, tüm sorulara bir cümle ile yanıt verdi: Şöyleki: “1.Başkanlık sistemi Türk Tipi olacaktır.(Bağırarak hatta şöyle dedi: Başkanlık sistemi Türk tipi olamaz mı?” 2.Kuvvetler ayrılığı değil, Kuvvetler uyumu olacaktır.” Bu iki temel kuralın anlamı açıktır. Erdoğan’ın istediği Başkanlık sistemi ile “bütün kuvvetlerin Başkanın elinde toplandığı” bir modele gidiyoruz Başkanlık sisteminde kuvvetlerin uyumu olmaz Bunun tersine. Kuvvetlerin birbirini denetlemesi olur. Bu önerilen sistem, başkanlık sistemi değildir. Zaten kendisi de bunu bildiği için “Türk Tipi Başkanlık Sistemi” adı veriyor. Oysa Başkanlık sisteminin temel ilkesi “sert kuvvetler ayrılığı”na dayanır Yukarıda belirtildiği gibi, Yasama, Yürütme, Yargı güçleri birbirinden kesin çizgilerle ayrılır ve birbirinden bağımsızdır. Yasama kanunları yapar, yürütmeye karışmaz. Ama yürütmeyi Meclis komisyonlarındaki sorgulamalarla çok sıkı biçimde denetler. Yürütme, yasaları uygular. Kanun teklifi yapamaz. Ayrıca başkan, kanun yetkisinde kararname de yayınlayamaz. Hatta başkan Parlamentoya gelmez, sadece yılda bir kez ülkenin durumunu anlatan bir konuşma yapar. Yargı ne yürütmeye nede yasamaya karışmaz, ancak hukukun üstünlüğü kuralı gereğince her iki organı denetler. Katı Kuvvetler Ayrılığı Bu sistemin temeli, keskin ve katı kuvvetler ayrılığı ilkesi ile denge ve denetleme (checks and balance)  düzeneklerine dayanır... Sistemin fikir babası da ünlü Fransız düşünürü Montesquieu ‘dur. Montesquieu, Kanunların Ruhu (De l’esprit des lois-1748) adlı yapıtında, bir devlette, temel hak ve özgürlüklerin ve hukuk devletinin ancak kuvvetler ayrılığı ilkesiyle sağlanabileceğini belirtmiştir. Montequieu’ ya göre siyasi iktidarı ele geçirenler, bu güçlerini sürekli genişletmek isterler. Kendi iktidarlarını sınırlayan yasal engelleri sürekli ortadan kaldırmak isterler. Bu durum, aslında insanoğlunun en zayıf tarafıdır, zaafıdır, düşkünlüğüdür. Siyasal iktidar sahipleri hele hatalar yaptılarsa, hele yolsuzluğa, hırsızlığa bulaştılarsa korkarlar ve kendilerini koruma altına almak için güçlerini sürekli artırmak isterler. Oysa gerçek demokrasi ve temel haklara ulaşmak için siyasal iktidarın sınırlandırılması gereklidir. Buda, ancak yasama, yürütme ve yargı güçlerinin birbirinden ayrılması ve birbirini denetlemesiyle mümkün olabilir. Günümüzde, bütün çağdaş demokratik anayasalar, kesin olarak kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanmaktadırlar. Tersi durumda, hak ve özgürlükler zedelenir, ifade ve basın özgürlüğü sağlam temellere dayandırılamaz, hukuk devleti kurulamaz. Bu kısa anlatımdan sonra, çıkarılan sonuç şudur: Recep Tayyip Erdoğan, siyasal gücün sınırlandırıldığı, denetim altına alındığı bir sistem değil, tamamen güçlerin kendisinde toplandığı bir siyasal sistem istiyor. Bunun da adı basit olarak “R.T.E Kaynaklı Otoriter Başkanlık Sistemidir.”
Ekleme Tarihi: 04 Şubat 2016 - Perşembe

Erdoğan Modeli Başkanlık Sistemi…

(Model Belli Oldu: R.T.E.Kaynaklı Otoriter Başkanlık)

Dr. Alev COŞKUN

En sonunda Erdoğan’ın kafasının içindeki “Başkanlık Modeli” nine ana esasları belli oldu.

Bilindiği gibi, Erdoğan, özellikle son beş yıldır “Başkanlık Sistemi” üzerinde konuşuyor, bu modeli sürekli, kendisi yada Burhan Kuzu gibi yakınları aracılığıyla kamu oyuna pompalıyordu.

 Başkanlık sistemi isteniyor da, içeriği nasıl olacak? Kuvvetler ayrılığı ilkesi nasıl işleyecek? Siyasal iktidarın o korkunç gücü nasıl dengelenecek? Haklar ve özgürlükler nasıl korunacak? Tarafsız ve bağımsız yargı nasıl kurulacak? Bu sorulara bir türlü doyurucu yanıtlar verilmiyordu.

Bu sorular neden soruluyordu? Çünkü ABD de uygulanan gerçek başkanlık sisteminde katı kuvvetler ayrılığı kuralı kesin olarak geçerlidir. Başkan her istediğini yapamaz, Parlamentoya egemen olamaz, parlamentoya yasa teklifinde bulunamaz, kendi atadığı bakanlar kurulu bile parlamentodan onay almadan göreve başlayamaz. Denge ve denetim sistemi vardır ve Parlamento her an yürütmeyi denetler. Oysa yetkiyi çok seven, benim valim, benim genel müdürüm, benim bakanım söylemlerini çok seven, bütün yetkileri elinde toplamak isteyen, Meclisteki kendi parti grubunun oluşumu için illerin milletvekili listelerini bizzat yapan Erdoğan, acaba neden katı kuvvetler ayrılığı sistemini istiyor, her şeye egemen, meclise egemen, neden kendisini sınırlamak istiyor diyen yazarlar, bilim adamları vardı. Başkanlık sistemini ve hukuk devleti kurallarını iyi bilen Anayasa ve siyaset bilimi öğretim üyeleri Erdoğan’ın bu başkanlık istemi istemlerine kuşku ile şüphe ile bakıyorlardı… Nasıl bir başkanlık sistemi? Nasıl bir kuvvetler ayrılığı modeli? biçiminde sorular soruyorlardı. Ama Erdoğan ve onun Başkanlık sistemi goygoycuları bu önemli sorulara yanıt vermekten kaçınıyorlardı.

Sonunda, geçen hafta bu sorular ve kuşkular çözüldü

Erdoğan bu kuşkuları dağıttı, tüm sorulara bir cümle ile yanıt verdi: Şöyleki:

“1.Başkanlık sistemi Türk Tipi olacaktır.(Bağırarak hatta şöyle dedi: Başkanlık sistemi Türk tipi olamaz mı?” 2.Kuvvetler ayrılığı değil, Kuvvetler uyumu olacaktır.”

Bu iki temel kuralın anlamı açıktır. Erdoğan’ın istediği Başkanlık sistemi ile “bütün kuvvetlerin Başkanın elinde toplandığı” bir modele gidiyoruz Başkanlık sisteminde kuvvetlerin uyumu olmaz Bunun tersine. Kuvvetlerin birbirini denetlemesi olur. Bu önerilen sistem, başkanlık sistemi değildir. Zaten kendisi de bunu bildiği için “Türk Tipi Başkanlık Sistemi” adı veriyor.

Oysa Başkanlık sisteminin temel ilkesi “sert kuvvetler ayrılığı”na dayanır Yukarıda belirtildiği gibi, Yasama, Yürütme, Yargı güçleri birbirinden kesin çizgilerle ayrılır ve birbirinden bağımsızdır. Yasama kanunları yapar, yürütmeye karışmaz. Ama yürütmeyi Meclis komisyonlarındaki sorgulamalarla çok sıkı biçimde denetler. Yürütme, yasaları uygular. Kanun teklifi yapamaz. Ayrıca başkan, kanun yetkisinde kararname de yayınlayamaz. Hatta başkan Parlamentoya gelmez, sadece yılda bir kez ülkenin durumunu anlatan bir konuşma yapar. Yargı ne yürütmeye nede yasamaya karışmaz, ancak hukukun üstünlüğü kuralı gereğince her iki organı denetler.

Katı Kuvvetler Ayrılığı

Bu sistemin temeli, keskin ve katı kuvvetler ayrılığı ilkesi ile denge ve denetleme (checks and balance)  düzeneklerine dayanır... Sistemin fikir babası da ünlü Fransız düşünürü Montesquieu ‘dur. Montesquieu, Kanunların Ruhu (De l’esprit des lois-1748) adlı yapıtında, bir devlette, temel hak ve özgürlüklerin ve hukuk devletinin ancak kuvvetler ayrılığı ilkesiyle sağlanabileceğini belirtmiştir. Montequieu’ ya göre siyasi iktidarı ele geçirenler, bu güçlerini sürekli genişletmek isterler. Kendi iktidarlarını sınırlayan yasal engelleri sürekli ortadan kaldırmak isterler. Bu durum, aslında insanoğlunun en zayıf tarafıdır, zaafıdır, düşkünlüğüdür. Siyasal iktidar sahipleri hele hatalar yaptılarsa, hele yolsuzluğa, hırsızlığa bulaştılarsa korkarlar ve kendilerini koruma altına almak için güçlerini sürekli artırmak isterler.

Oysa gerçek demokrasi ve temel haklara ulaşmak için siyasal iktidarın sınırlandırılması gereklidir. Buda, ancak yasama, yürütme ve yargı güçlerinin birbirinden ayrılması ve birbirini denetlemesiyle mümkün olabilir.

Günümüzde, bütün çağdaş demokratik anayasalar, kesin olarak kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanmaktadırlar. Tersi durumda, hak ve özgürlükler zedelenir, ifade ve basın özgürlüğü sağlam temellere dayandırılamaz, hukuk devleti kurulamaz.

Bu kısa anlatımdan sonra, çıkarılan sonuç şudur: Recep Tayyip Erdoğan, siyasal gücün sınırlandırıldığı, denetim altına alındığı bir sistem değil, tamamen güçlerin kendisinde toplandığı bir siyasal sistem istiyor.

Bunun da adı basit olarak “R.T.E Kaynaklı Otoriter Başkanlık Sistemidir.”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.