Hasan Dinçer
Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Mustafa Savaş
Rıdvan Eşin

Krizin geleceği görülüyordu

EKONOMİ 18.08.2018 - 19:50, Güncelleme: 01.12.2020 - 14:50 3104+ kez okundu.
 

Krizin geleceği görülüyordu

Tüm Emekliler Sendikası Merkez Yürütme Kurulu, “Bugünkü ekonomik krizin geleceği ve ayak sesleri 2018 yılı bütçesi hazırlanırken açık açık görülüyordu ve bunun ipuçları belliydi” dedi.

AYDIN- Yaşanan ekonomik krizle ilgili bir açıklama yapan Tüm Emekliler Sendikası, açıklamasında, “Daha öncede açıkladığımız gibi, 2018 yılı bütçesi 762 milyar TL olarak bağlanmıştı, vergi olarak toplanması gereken miktar 697 milyar, bütçe açığı 66 milyardı. Buradan da görüleceği gibi bu bütçe açığı özellikle ücretli, dar gelirli ve emeklilerden karşılanacağı ve zam oranının yıl içinde yüzde 30-40 olacağını tahmin etmiştik ve bu durum ilk 6 ayda gerçekleşti” ifadelerini kullandı. Tüm Emekliler Sendikası Merkez Yürütme Kurulu’nun açıklaması şöyle devam etti: “Uygulanan ekonomik politika sonucu krizin olacağını bilen AKP iktidarı bu olumsuzlukları yaşamamak ve güç kaybetmemek için alelacele erken seçim kararı alarak iktidarını kurtarmanın formülünü buldu. Muhalefet ise hazırlıksız olduğu halde erken seçime program yapmadan gözü kapalı atladı. Sonuçta görüldüğü gibi geçmişteki Cumhur ittifakı güven tazeleyerek iktidarını belli süreliğine garantiye almış oldu. Gelinen bu süreci sırf ‘dolar krizi veya rahip krizi’ olarak değerlendirmek yanlış ve yüzeysel olur. Aslında sorunun temelleri daha derin ve kapsayıcıdır. Yıllardır küresel sermaye ve işbirlikçileri ülkeyi nasıl soyup soğana çevirme planları yaparken, başa gelen hükümetlerin de desteğiyle kaynakları rantabl olmayan yatırımlara aktararak yandaşlara rant yaratıyorlardı. İstihdama, üretime ve teknoloji yerine beton ve inşaata ağırlık vererek bu ortam yaratılmıştır. Bu durum tamamen dış finansmana dayalı, üretimi değil borçlanmayı esas alan ranta ve betona dayalı dışa bağımlı bir ekonomik modelin kaçınılmaz sonucudur. Dünyada dolar yükselmiyor ama TL’nin değeri yılbaşından bu yana yüzde 84 civarında düşmüştür. İş çevreleri ve hükümet ‘ayni gemideyiz’ söylemiyle faturayı sabit gelirli işçi ve emekliye çıkarmaya çalışmaktalar, son günlerde enerji, doğalgaz, ekmek vb. kalemlere gelen yüksek zamlar da bunun göstergesidir. Maliye ve Hazine Bakanı’nın açıklamaları ve diğer yetkililerin ‘yeni ekonomi modeli’ dedikleri programda geçekçi bir yaklaşım olmadığı gibi fatura yine dar gelirlilere çıkarılmaktadır. Çünkü tüm otoriter rejimler bir yandan baskıya başvurur (savcıların dolar hakkında konuşanlar hakkında soruşturma açması), bir yandan da kitleleri ikna ve hatta mobilize etmek için milliyetçi ve dini temaları kullanır. Karşılaştığı ve bizzat kendilerinin yarattığı sorunların kaynağı olarak ya ülke içindeki azınlıkları veya hasımlarını ya da yarattıkları dış düşmanları gösterirler. İlan edilen bu programla şimdiden işçiler işlerinden atılmaya başlanmış ve bir kısım sermaye çevreleri de bu krizi fırsata çevirme peşinde koşmaktadır. Bu krizin faturasını yaratanlar ve işbirlikçileri ödemelidir. Emekliler olarak bu krizin sorumlusu değiliz ve bedelini ödemeyeceğiz. Bizim irademiz dışında çıkarılan bu kriz nedeniyle yapılan zamlar, enflasyon farkı ve belirlenen asgari ücret tekrar revize edilerek emekli ve emekçilere fatura edilmemelidir. Eriyen maaşlar insanca yaşanacak bir düzeye ve geçim endeksine uyarlanmalıdır.”
Tüm Emekliler Sendikası Merkez Yürütme Kurulu, “Bugünkü ekonomik krizin geleceği ve ayak sesleri 2018 yılı bütçesi hazırlanırken açık açık görülüyordu ve bunun ipuçları belliydi” dedi.

AYDIN- Yaşanan ekonomik krizle ilgili bir açıklama yapan Tüm Emekliler Sendikası, açıklamasında, “Daha öncede açıkladığımız gibi, 2018 yılı bütçesi 762 milyar TL olarak bağlanmıştı, vergi olarak toplanması gereken miktar 697 milyar, bütçe açığı 66 milyardı. Buradan da görüleceği gibi bu bütçe açığı özellikle ücretli, dar gelirli ve emeklilerden karşılanacağı ve zam oranının yıl içinde yüzde 30-40 olacağını tahmin etmiştik ve bu durum ilk 6 ayda gerçekleşti” ifadelerini kullandı.

Tüm Emekliler Sendikası Merkez Yürütme Kurulu’nun açıklaması şöyle devam etti:

“Uygulanan ekonomik politika sonucu krizin olacağını bilen AKP iktidarı bu olumsuzlukları yaşamamak ve güç kaybetmemek için alelacele erken seçim kararı alarak iktidarını kurtarmanın formülünü buldu. Muhalefet ise hazırlıksız olduğu halde erken seçime program yapmadan gözü kapalı atladı. Sonuçta görüldüğü gibi geçmişteki Cumhur ittifakı güven tazeleyerek iktidarını belli süreliğine garantiye almış oldu.

Gelinen bu süreci sırf ‘dolar krizi veya rahip krizi’ olarak değerlendirmek yanlış ve yüzeysel olur. Aslında sorunun temelleri daha derin ve kapsayıcıdır. Yıllardır küresel sermaye ve işbirlikçileri ülkeyi nasıl soyup soğana çevirme planları yaparken, başa gelen hükümetlerin de desteğiyle kaynakları rantabl olmayan yatırımlara aktararak yandaşlara rant yaratıyorlardı. İstihdama, üretime ve teknoloji yerine beton ve inşaata ağırlık vererek bu ortam yaratılmıştır.

Bu durum tamamen dış finansmana dayalı, üretimi değil borçlanmayı esas alan ranta ve betona dayalı dışa bağımlı bir ekonomik modelin kaçınılmaz sonucudur.

Dünyada dolar yükselmiyor ama TL’nin değeri yılbaşından bu yana yüzde 84 civarında düşmüştür. İş çevreleri ve hükümet ‘ayni gemideyiz’ söylemiyle faturayı sabit gelirli işçi ve emekliye çıkarmaya çalışmaktalar, son günlerde enerji, doğalgaz, ekmek vb. kalemlere gelen yüksek zamlar da bunun göstergesidir.

Maliye ve Hazine Bakanı’nın açıklamaları ve diğer yetkililerin ‘yeni ekonomi modeli’ dedikleri programda geçekçi bir yaklaşım olmadığı gibi fatura yine dar gelirlilere çıkarılmaktadır. Çünkü tüm otoriter rejimler bir yandan baskıya başvurur (savcıların dolar hakkında konuşanlar hakkında soruşturma açması), bir yandan da kitleleri ikna ve hatta mobilize etmek için milliyetçi ve dini temaları kullanır. Karşılaştığı ve bizzat kendilerinin yarattığı sorunların kaynağı olarak ya ülke içindeki azınlıkları veya hasımlarını ya da yarattıkları dış düşmanları gösterirler.

İlan edilen bu programla şimdiden işçiler işlerinden atılmaya başlanmış ve bir kısım sermaye çevreleri de bu krizi fırsata çevirme peşinde koşmaktadır.

Bu krizin faturasını yaratanlar ve işbirlikçileri ödemelidir. Emekliler olarak bu krizin sorumlusu değiliz ve bedelini ödemeyeceğiz.

Bizim irademiz dışında çıkarılan bu kriz nedeniyle yapılan zamlar, enflasyon farkı ve belirlenen asgari ücret tekrar revize edilerek emekli ve emekçilere fatura edilmemelidir. Eriyen maaşlar insanca yaşanacak bir düzeye ve geçim endeksine uyarlanmalıdır.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.