Hasan Dinçer
Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Mustafa Savaş
Rıdvan Eşin

Barolardan ‘Hukuk Devleti’ için mücadele kararı

GENEL 12.08.2018 - 13:42, Güncelleme: 01.12.2020 - 14:50 4107+ kez okundu.
 

Barolardan ‘Hukuk Devleti’ için mücadele kararı

Genişletilmiş Ege-Marmara Baro Başkanları Toplantısı Sonuç Bildirgesi’nde, “Hukuk Devleti idealimiz gerçekleşene kadar mücadele edeceğiz” denildi.

AYDIN- Aydın Barosu’nun evsahipliğinde Didim'de düzenlenen "Genişletilmiş Ege Ve Marmara Baro Başkanları Toplantısı" 10 -11 Ağustos 2018 tarihlerinde gerçekleşti ve sonuç bildirgesi açıklandı. Barolar Birliği Başkanı Av. Metin Feyzioğlu ve 20 Baro’nun başkan ya da yöneticisinin katılımıyla mesleki konuların, ülkedeki hukuk ve adalet alanlarındaki önemli gelişmelerin değerlendirildiği toplantının sonuç bildirgesinde “Hukuk Devleti için mücadele” vurgusu yapıldı. Bildirgeyle ilgili yapılan yazılı açıklamada şöyle denildi: “11 Ağustos 2018 tarihinde Aydın Barosu evsahipliğinde gerçekleştirilen Genişletilmiş Ege-Marmara Baro Başkanları Toplantısı'na katılan Baro Başkan ve temsilcileri, aşağıdaki hususları kamuoyuna duyurmayı gerekli görmüşlerdir: Ülkemizde yaşanan ekonomik krizi değerlendiren Baro Başkanları, bir süper gücün emperyalist küstahlığı ile karşı karşıya bulunduğumuzu tespit etmektedirler. Bu aşamada, gelinen noktaya dair eleştirilerini saklı tutan baro başkanları, krizin aşılması bağlamında iktisaden yapılması gereken düzenlemeleri yeterli kılabilecek en önemli değişikliğin, ‘yapısal reform’ başlığı altında ‘yargı reformu’ olduğuna işaret etmektedirler. Yargının güvenilir olabilmesi, onun bağımsız ve tarafsız olması ile olasıdır. Baro Başkanları, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı noktasında, sadece kendi yurttaşlarına değil, dünya kamuoyuna da güvence verilmedikçe, krizin aşılabilmesinin olası bulunmadığı kanısındadırlar. Bu bağlamda; 16 Nisan ve 24 Haziran süreçlerinin ihtiva ettiği ‘rejim değişikliği’, somut görüntü itibariyle hukuk devleti iddiasını yok etmiştir. Özellikle de, kuvvetler ayrılığının birliğe dönüştüğü bir düzlemde, devlet yönetiminde hukuk ağırlığı yitirilmiştir. Hukuk, krizlerin aşılmasının momentumudur. Onu krizin bir parçası ve nedeni olarak görüp gözetmek ve siyasal stratejilerin uygulama alanı olmaya yöneltmek, hukuk güvensizliği yaratacaktır ki, orada bunalım da kaçınılmaz olacaktır. Yürütmenin siyaseten ihtiyaç duyduğu zamanlarda, bizzat yürütme tarafından atananların tutuklama ve tahliye kararı verdiği bir düzlemde, kutsiyet atfettiğimiz pek çok değer tahrip olmaktadır. Başka ülkelerin başbakanlarının ülkemizi ziyaretlerinde, cezaevindeki yurttaşını alıp götürebildiği ortamlar, yargı sözcüğünün anlamını değiştiren uğraşlardır. Yargı bileşenlerinden hakim ve savcıların mesleğe kabulü ile başlayan, atama ve yer değiştirmelerinden disiplin soruşturmalarına kadar uzanan geniş bir açının güven vermediği atmosferde, hukuk gelişip serpilmez, yetişip büyümez. Laik eğitim düzeninden hızla uzaklaşılmış olması bu gerçekliğe eklemlenince, gelinen noktanın vahameti de büyümektedir. Nitekim, yüzden fazla hukuk fakültesinin yetersiz eğitimlerinin geleceği biçimlendirmesi olası ise, bu biçimlenmenin ideal olamayacağı son derece belirgindir. Son kez YÖK tarafından alınan karar ile üniversite tercihlerinde hukuk fakültelerinin ilk 190.000 düzeyine çıkartılmış olması da, geleceğin tahayyülü açısından iyimser olmayı güçleştirmektedir. Baro Başkanları, bir yargı reformuna olan ihtiyacı ifade etmeyi, bugün tarihe düşülen not olarak değerlendirmekte ve önemsemektedir. Ülkemizde 18 Temmuz 2018 tarihi itibariyle OHAL rejiminin sona ermiş olmasını değerlendiren Baro Başkanları, anayasaya aykırı olarak yapılan değişiklik ile OHAL'in 3 yıl süre ile uzatıldığını tespit etmektedirler. Kamu görevlilerinin kovuşturmasız ve savunmasız olarak görevden alınması ve gözaltı sürelerinin anayasaya rağmen uzatılması, yeni dönemin hukuk algısını ortaya koymaktadır. OHAL sürecinin yarattığı insan hakları ihlallerinin aşılmasının, hukuk güvenliğinin yeniden tesisi ile mümkün olabileceği gözetilmemiştir. Keza, süreç içerisinde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin düzenlemeleri de, anayasaya aykırı bir dizi değişiklik içermektedir. İdare Mahkemelerine atanacak yargıçların hukukçu olması zorunluluğuna dair yüzde 20'lik oranı kaldıran, herhangi bir fakülteden mezun olan herkesin hakim olmasının yolunu açan, bakan yardımcılarının Anayasa Mahkemesi ve yüksek yargıda görev alabilmelerine olanak sağlayan düzenlemeler de aynı algının sonucudur. Baro Başkanları, gerek içinde bulunduğumuzu koşulları ve gerekse geleceğe yönelik öngörülerinin süreçlerini değerlendirirken, avukatlık mesleğine ilişkin siyasal iktidar kaynaklı karşıtlığın süregeldiğini işaret etmektedirler. Avukatlar tarihsel süreçlerde, otoriterleşmenin en temel göstergelerinden birisinin, bu mesleğe yönelen saldırılar olduğunun bilincindedir. Sıkıyönetimler, DGM'ler, Özel Yetkili Mahkemeler, Sulh Ceza Hakimlikleri ve OHAL süreçlerinden aldığımız derslerle uluslar arası alandaki göstergeler, bu gerçekliği tüm çarpıcılığı ile ortaya koymaktadır. Ancak aynı göstergeler, olağanüstü dönemlerde avukatlara ve onların örgütü olan Barolara mücadeleyi dayatmaktadır. Baro Başkanları, bu süreçte de aynı yöntemi uygulamayı tarihsel bir görev olarak görmektedirler. Baro Başkanları, içinde bulunduğumuz kritik dönemde avukatların mesleki sorunlarını geniş bir çerçevede tartışmış olmalarına karşın, içinde bulunduğumuz bu kriz ortamında sorunları kamuoyu ile tartışmak yerine, çözüm önerileri konusunda vardıkları görüş birliğine dair kararlılıklarını vurgulamışlardır. Hukuk Devleti idealimiz gerçekleşene kadar mücadele edeceğiz. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.” Toplantıya Adana Barosu Başkanı Av. Veli Küçük, Afyon Karahisar Yönetim Kurulu Üyesi Av. Canan Kestioğlu, Ankara Barosu Başkanı Av. Hakan Canduran, Antalya Barosu Başkanı Av. Polat Balkan, Aydın Barosu Başkanı Av. Gökhan Bozkurt, Balıkesir Barosu Başkanı Av. Erol Kayabay, Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun, Çanakkale Barosu Başkanı Av. Bülent Şarlan, Denizli Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Halil Akçil, Edirne Barosu Başkan Yardımcısı Av. Kaan Polat, Hatay Barosu Başkanı Av. Ekrem Dönmez, Isparta Barosu Başkanı Av. Gökmen Hakkı Gökmenoğlu, İstanbul Barosu Başkanı Av. Mehmet Durakoğlu, İzmir Barosu Başkanı Av. Mustafa Çetin, Manisa Barosu Başkanı Av. Ali Arslan, Mersin Barosu Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz, Muğla Barosu Başkanı, Av. Cumhur Uzun, Sakarya Barosu Başkanı Av. Zafer Kazan, Uşak Barosu Başkanı Av. Gürcan Sağcan ve Yalova Barosu Başkanı Av. Hakan Gergeroğlu katılarak sonuç bildirgesine imza koydu.
Genişletilmiş Ege-Marmara Baro Başkanları Toplantısı Sonuç Bildirgesi’nde, “Hukuk Devleti idealimiz gerçekleşene kadar mücadele edeceğiz” denildi.

AYDIN- Aydın Barosu’nun evsahipliğinde Didim'de düzenlenen "Genişletilmiş Ege Ve Marmara Baro Başkanları Toplantısı" 10 -11 Ağustos 2018 tarihlerinde gerçekleşti ve sonuç bildirgesi açıklandı. Barolar Birliği Başkanı Av. Metin Feyzioğlu ve 20 Baro’nun başkan ya da yöneticisinin katılımıyla mesleki konuların, ülkedeki hukuk ve adalet alanlarındaki önemli gelişmelerin değerlendirildiği toplantının sonuç bildirgesinde “Hukuk Devleti için mücadele” vurgusu yapıldı.

Bildirgeyle ilgili yapılan yazılı açıklamada şöyle denildi:

“11 Ağustos 2018 tarihinde Aydın Barosu evsahipliğinde gerçekleştirilen Genişletilmiş Ege-Marmara Baro Başkanları Toplantısı'na katılan Baro Başkan ve temsilcileri, aşağıdaki hususları kamuoyuna duyurmayı gerekli görmüşlerdir:

Ülkemizde yaşanan ekonomik krizi değerlendiren Baro Başkanları, bir süper gücün emperyalist küstahlığı ile karşı karşıya bulunduğumuzu tespit etmektedirler. Bu aşamada, gelinen noktaya dair eleştirilerini saklı tutan baro başkanları, krizin aşılması bağlamında iktisaden yapılması gereken düzenlemeleri yeterli kılabilecek en önemli değişikliğin, ‘yapısal reform’ başlığı altında ‘yargı reformu’ olduğuna işaret etmektedirler. Yargının güvenilir olabilmesi, onun bağımsız ve tarafsız olması ile olasıdır. Baro Başkanları, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı noktasında, sadece kendi yurttaşlarına değil, dünya kamuoyuna da güvence verilmedikçe, krizin aşılabilmesinin olası bulunmadığı kanısındadırlar.

Bu bağlamda; 16 Nisan ve 24 Haziran süreçlerinin ihtiva ettiği ‘rejim değişikliği’, somut görüntü itibariyle hukuk devleti iddiasını yok etmiştir. Özellikle de, kuvvetler ayrılığının birliğe dönüştüğü bir düzlemde, devlet yönetiminde hukuk ağırlığı yitirilmiştir. Hukuk, krizlerin aşılmasının momentumudur. Onu krizin bir parçası ve nedeni olarak görüp gözetmek ve siyasal stratejilerin uygulama alanı olmaya yöneltmek, hukuk güvensizliği yaratacaktır ki, orada bunalım da kaçınılmaz olacaktır. Yürütmenin siyaseten ihtiyaç duyduğu zamanlarda, bizzat yürütme tarafından atananların tutuklama ve tahliye kararı verdiği bir düzlemde, kutsiyet atfettiğimiz pek çok değer tahrip olmaktadır. Başka ülkelerin başbakanlarının ülkemizi ziyaretlerinde, cezaevindeki yurttaşını alıp götürebildiği ortamlar, yargı sözcüğünün anlamını değiştiren uğraşlardır.

Yargı bileşenlerinden hakim ve savcıların mesleğe kabulü ile başlayan, atama ve yer değiştirmelerinden disiplin soruşturmalarına kadar uzanan geniş bir açının güven vermediği atmosferde, hukuk gelişip serpilmez, yetişip büyümez. Laik eğitim düzeninden hızla uzaklaşılmış olması bu gerçekliğe eklemlenince, gelinen noktanın vahameti de büyümektedir. Nitekim, yüzden fazla hukuk fakültesinin yetersiz eğitimlerinin geleceği biçimlendirmesi olası ise, bu biçimlenmenin ideal olamayacağı son derece belirgindir. Son kez YÖK tarafından alınan karar ile üniversite tercihlerinde hukuk fakültelerinin ilk 190.000 düzeyine çıkartılmış olması da, geleceğin tahayyülü açısından iyimser olmayı güçleştirmektedir.

Baro Başkanları, bir yargı reformuna olan ihtiyacı ifade etmeyi, bugün tarihe düşülen not olarak değerlendirmekte ve önemsemektedir.

Ülkemizde 18 Temmuz 2018 tarihi itibariyle OHAL rejiminin sona ermiş olmasını değerlendiren Baro Başkanları, anayasaya aykırı olarak yapılan değişiklik ile OHAL'in 3 yıl süre ile uzatıldığını tespit etmektedirler. Kamu görevlilerinin kovuşturmasız ve savunmasız olarak görevden alınması ve gözaltı sürelerinin anayasaya rağmen uzatılması, yeni dönemin hukuk algısını ortaya koymaktadır. OHAL sürecinin yarattığı insan hakları ihlallerinin aşılmasının, hukuk güvenliğinin yeniden tesisi ile mümkün olabileceği gözetilmemiştir. Keza, süreç içerisinde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin düzenlemeleri de, anayasaya aykırı bir dizi değişiklik içermektedir.

İdare Mahkemelerine atanacak yargıçların hukukçu olması zorunluluğuna dair yüzde 20'lik oranı kaldıran, herhangi bir fakülteden mezun olan herkesin hakim olmasının yolunu açan, bakan yardımcılarının Anayasa Mahkemesi ve yüksek yargıda görev alabilmelerine olanak sağlayan düzenlemeler de aynı algının sonucudur.

Baro Başkanları, gerek içinde bulunduğumuzu koşulları ve gerekse geleceğe yönelik öngörülerinin süreçlerini değerlendirirken, avukatlık mesleğine ilişkin siyasal iktidar kaynaklı karşıtlığın süregeldiğini işaret etmektedirler.

Avukatlar tarihsel süreçlerde, otoriterleşmenin en temel göstergelerinden birisinin, bu mesleğe yönelen saldırılar olduğunun bilincindedir. Sıkıyönetimler, DGM'ler, Özel Yetkili Mahkemeler, Sulh Ceza Hakimlikleri ve OHAL süreçlerinden aldığımız derslerle uluslar arası alandaki göstergeler, bu gerçekliği tüm çarpıcılığı ile ortaya koymaktadır. Ancak aynı göstergeler, olağanüstü dönemlerde avukatlara ve onların örgütü olan Barolara mücadeleyi dayatmaktadır. Baro Başkanları, bu süreçte de aynı yöntemi uygulamayı tarihsel bir görev olarak görmektedirler.

Baro Başkanları, içinde bulunduğumuz kritik dönemde avukatların mesleki sorunlarını geniş bir çerçevede tartışmış olmalarına karşın, içinde bulunduğumuz bu kriz ortamında sorunları kamuoyu ile tartışmak yerine, çözüm önerileri konusunda vardıkları görüş birliğine dair kararlılıklarını vurgulamışlardır.

Hukuk Devleti idealimiz gerçekleşene kadar mücadele edeceğiz. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.”

Toplantıya Adana Barosu Başkanı Av. Veli Küçük, Afyon Karahisar Yönetim Kurulu Üyesi Av. Canan Kestioğlu, Ankara Barosu Başkanı Av. Hakan Canduran, Antalya Barosu Başkanı Av. Polat Balkan, Aydın Barosu Başkanı Av. Gökhan Bozkurt, Balıkesir Barosu Başkanı Av. Erol Kayabay, Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun, Çanakkale Barosu Başkanı Av. Bülent Şarlan, Denizli Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Halil Akçil, Edirne Barosu Başkan Yardımcısı Av. Kaan Polat, Hatay Barosu Başkanı Av. Ekrem Dönmez, Isparta Barosu Başkanı Av. Gökmen Hakkı Gökmenoğlu, İstanbul Barosu Başkanı Av. Mehmet Durakoğlu, İzmir Barosu Başkanı Av. Mustafa Çetin, Manisa Barosu Başkanı Av. Ali Arslan, Mersin Barosu Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz, Muğla Barosu Başkanı, Av. Cumhur Uzun, Sakarya Barosu Başkanı Av. Zafer Kazan, Uşak Barosu Başkanı Av. Gürcan Sağcan ve Yalova Barosu Başkanı

Av. Hakan Gergeroğlu katılarak sonuç bildirgesine imza koydu.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.