Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin

Aydın Barosu’ndan Türkiye uyarısı

GÜNCEL 09.02.2018 - 19:11, Güncelleme: 01.12.2020 - 14:50 3201+ kez okundu.
 

Aydın Barosu’ndan Türkiye uyarısı

Aydın Barosu Başkanlığı, Türkiye Barolar Birliği’nden başında bulunan ‘Türkiye’nin kaldırılması açıklamalarına tepkiye devam etti.

AYDIN- Aydın Barosu’nun bugün yaptığı açıklamada, “Uyarıyoruz: Cemaat barolarına, etnik barolara yol açacak bu düşünceden hemen vazgeçilmelidir” denildi. Baronun, “Sayın Cumhurbaşkanı tarafından, 06.02.2018 tarihli parti grup toplantısında, Türkiye Barolar Birliği’nin isminin önünden ‘Türkiye’ ibaresinin kaldırılması gerektiği ifade edilerek, bu konuda düzenlemenin yapılması için Bakanlar Kurulu göreve davet edilmiştir” denilen açıklaması, “Yine, kendisine gazeteciler tarafından sorulan bir soru üzerine ‘Hukukçular kendi barolarını oluşturur, faaliyetini sürdürür, ondan sonra da oraya gelip çöreklenme diye bir şey olmaz’ şeklinde bir cümle ile tekrar Bakanlar Kurulu'nu işaret etmiştir. Son olarak, dün muhtarlara hitap ederken: ‘Türkiye Barolar Birliği'nin de Türkiye'yle alakası yok. Şimdi çıkarılacak kanunla, Bakanlar Kurulu kararıyla bunlar kaldırılacak. Kullanamayacaksınız artık ne Türk kavramını ne Türkiye ismini kullanamayacaksınız. Onu layık olanlar kullanacaktır’ şeklinde sözlerle bu konudaki tavrını ortaya koymuştur” şeklinde devam etti. Aydın Barosu Başkanlığı’nın yazılı açıklaması şöyle devam etti: “Türkiye Barolar Birliği, adını 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'ndan alan; Türkiye'nin bütün barolarının katılımıyla oluşan, Anayasamızda ifade edilen tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur. Başındaki ‘Türkiye’ ifadesi 79 baronun tamamının ortak çatı kuruluşu olduğu için vardır. Tıpkı dünyanın diğer bütün barolar birliği kuruluşlarının adlarının başında ülkelerinin isimleri olduğu gibi, bizim barolar birliğimizin isminin başında da mensubu olmaktan onur duyduğumuz milletimizin, şerefle toprağına bastığımız vatanımızın ve ilelebet yaşayacak devletimizin adı, yani ‘Türkiye’ vardır. Türkiye Barolar Birliği de, Aydın Barosu da kurulduklarından bu yana Türkiye Cumhuriyeti’nden, Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerinden, hukukun üstünlüğünden ve insan haklarından yana taraf olmuştur, Türkiye'den yana taraf olmuştur. Hiçbir itham ve hiçbir cümle bu tarihi ve güncel gerçeği değiştiremez, değiştiremeyecektir. Geçmişte, adeta il barolarına alternatif olsun diye kurulan derneklerin kimin emriyle ve ne amaçla örgütlendiği 15 Temmuz ve sonrasında net bir şekilde anlaşılmıştır. Ancak, bundan hala ders alınmamış olduğu anlaşılmaktadır. Her isteyenin ayrı baro kurmasının önünü açmak demek, cemaat, tarikat, siyasi parti barolarının, hatta etnik kökene dayanan baroların açılması demektir. Bunun vahim sonuçları şimdiden bellidir: Paramparça bir Türkiye, hukuk güvencesinden yoksun kalmış bir halk, darmaduman edilmiş adli yardım sistemi, nasıl yapılacağı belli olmayan zorunlu müdafilik hizmeti, ne olacağı belli olmayan staj, denetlenmesi mümkün olmayan disiplinsiz bir meslek demektir. Türkiye Barolar Birliği'nin adının ve baroların yapısının değiştirilmesi düşüncesi, bölmekten başka hiçbir şeye hizmet etmeyecek bir düşünce olup, ne demokrasiyle ne de hukuk devletiyle bağdaşmayacak bu düşünceden derhal vazgeçilmesi gerekmektedir. Aksi düşünce kaos ve hukuki belirsizlik demektir. Siyasi, etnik, cemaat ve tarikat isimli barolara üye olacak avukatların mahkemeler ve dolayısıyla vatandaşlar nezdinde adaletsizlik duygusuna, ayrımcılığa ve tarafgirlik anlayışına yol açacağını görmemek mümkün değildir. Bunun hiç kimseye bir yararı yoktur. Birden fazla Barolar Birliği'ne dahi yol açacak olan bu anlayışın sonu, uluslararası hukuk kurumları ve diğer ulusların hukuk kurumları tarafından Türkiye'de tercihe göre muhatap bulunmasıdır. Milli bir bakış açısına sahip hiç kimse bunu kabul edemez. Bölge isimleriyle ya da etnik isimlerle anılacak barolar birliklerinin birliğimize, beraberliğimize ve varlığımıza onarılmaz zararları olacaktır. Kamuoyunda oluşturulmaya çalışılan algıların hepsi gerçek dışıdır. 110.000 Avukat barolarının yönetim kurullarını demokratik yöntemlerle ve tamamen yasamıza uygun olarak seçerler ve seçmişlerdir. Seçimle gelmiş kişiler meşru yöneticiler olup, çöreklenme sözcüğü avukatlar ve barolar için de, seçilmiş hiç kimse için de kullanılamaz. Demokrasi ve hukuk kavramları herkesin keyfince içini doldurabileceği kavramlar değildir. Türkiye her şeyimiz, Barolar onurumuz, Birliğimiz varlığımızdır. Bu yanlıştan dönüleceğine inanmak istiyor ve Molierac'ın ünlü cümlelerinde belirttiği gibi, ‘Avukatların tarih boyunca köle kullanmadıklarını, ancak hiçbir zaman efendilerinin de olmadığını’ hatırlatıyoruz.”
Aydın Barosu Başkanlığı, Türkiye Barolar Birliği’nden başında bulunan ‘Türkiye’nin kaldırılması açıklamalarına tepkiye devam etti.

AYDIN- Aydın Barosu’nun bugün yaptığı açıklamada, “Uyarıyoruz: Cemaat barolarına, etnik barolara yol açacak bu düşünceden hemen vazgeçilmelidir” denildi.

Baronun, “Sayın Cumhurbaşkanı tarafından, 06.02.2018 tarihli parti grup toplantısında, Türkiye Barolar Birliği’nin isminin önünden ‘Türkiye’ ibaresinin kaldırılması gerektiği ifade edilerek, bu konuda düzenlemenin yapılması için Bakanlar Kurulu göreve davet edilmiştir” denilen açıklaması, “Yine, kendisine gazeteciler tarafından sorulan bir soru üzerine ‘Hukukçular kendi barolarını oluşturur, faaliyetini sürdürür, ondan sonra da oraya gelip çöreklenme diye bir şey olmaz’ şeklinde bir cümle ile tekrar Bakanlar Kurulu'nu işaret etmiştir. Son olarak, dün muhtarlara hitap ederken: ‘Türkiye Barolar Birliği'nin de Türkiye'yle alakası yok. Şimdi çıkarılacak kanunla, Bakanlar Kurulu kararıyla bunlar kaldırılacak. Kullanamayacaksınız artık ne Türk kavramını ne Türkiye ismini kullanamayacaksınız. Onu layık olanlar kullanacaktır’ şeklinde sözlerle bu konudaki tavrını ortaya koymuştur” şeklinde devam etti.

Aydın Barosu Başkanlığı’nın yazılı açıklaması şöyle devam etti:

“Türkiye Barolar Birliği, adını 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'ndan alan; Türkiye'nin bütün barolarının katılımıyla oluşan, Anayasamızda ifade edilen tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur. Başındaki ‘Türkiye’ ifadesi 79 baronun tamamının ortak çatı kuruluşu olduğu için vardır. Tıpkı dünyanın diğer bütün barolar birliği kuruluşlarının adlarının başında ülkelerinin isimleri olduğu gibi, bizim barolar birliğimizin isminin başında da mensubu olmaktan onur duyduğumuz milletimizin, şerefle toprağına bastığımız vatanımızın ve ilelebet yaşayacak devletimizin adı, yani ‘Türkiye’ vardır. Türkiye Barolar Birliği de, Aydın Barosu da kurulduklarından bu yana Türkiye Cumhuriyeti’nden, Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerinden, hukukun üstünlüğünden ve insan haklarından yana taraf olmuştur, Türkiye'den yana taraf olmuştur. Hiçbir itham ve hiçbir cümle bu tarihi ve güncel gerçeği değiştiremez, değiştiremeyecektir.

Geçmişte, adeta il barolarına alternatif olsun diye kurulan derneklerin kimin emriyle ve ne amaçla örgütlendiği 15 Temmuz ve sonrasında net bir şekilde anlaşılmıştır. Ancak, bundan hala ders alınmamış olduğu anlaşılmaktadır. Her isteyenin ayrı baro kurmasının önünü açmak demek, cemaat, tarikat, siyasi parti barolarının, hatta etnik kökene dayanan baroların açılması demektir. Bunun vahim sonuçları şimdiden bellidir: Paramparça bir Türkiye, hukuk güvencesinden yoksun kalmış bir halk, darmaduman edilmiş adli yardım sistemi, nasıl yapılacağı belli olmayan zorunlu müdafilik hizmeti, ne olacağı belli olmayan staj, denetlenmesi mümkün olmayan disiplinsiz bir meslek demektir.

Türkiye Barolar Birliği'nin adının ve baroların yapısının değiştirilmesi düşüncesi, bölmekten başka hiçbir şeye hizmet etmeyecek bir düşünce olup, ne demokrasiyle ne de hukuk devletiyle bağdaşmayacak bu düşünceden derhal vazgeçilmesi gerekmektedir. Aksi düşünce kaos ve hukuki belirsizlik demektir. Siyasi, etnik, cemaat ve tarikat isimli barolara üye olacak avukatların mahkemeler ve dolayısıyla vatandaşlar nezdinde adaletsizlik duygusuna, ayrımcılığa ve tarafgirlik anlayışına yol açacağını görmemek mümkün değildir. Bunun hiç kimseye bir yararı yoktur.

Birden fazla Barolar Birliği'ne dahi yol açacak olan bu anlayışın sonu, uluslararası hukuk kurumları ve diğer ulusların hukuk kurumları tarafından Türkiye'de tercihe göre muhatap bulunmasıdır. Milli bir bakış açısına sahip hiç kimse bunu kabul edemez. Bölge isimleriyle ya da etnik isimlerle anılacak barolar birliklerinin birliğimize, beraberliğimize ve varlığımıza onarılmaz zararları olacaktır.

Kamuoyunda oluşturulmaya çalışılan algıların hepsi gerçek dışıdır. 110.000 Avukat barolarının yönetim kurullarını demokratik yöntemlerle ve tamamen yasamıza uygun olarak seçerler ve seçmişlerdir. Seçimle gelmiş kişiler meşru yöneticiler olup, çöreklenme sözcüğü avukatlar ve barolar için de, seçilmiş hiç kimse için de kullanılamaz. Demokrasi ve hukuk kavramları herkesin keyfince içini doldurabileceği kavramlar değildir. Türkiye her şeyimiz, Barolar onurumuz, Birliğimiz varlığımızdır. Bu yanlıştan dönüleceğine inanmak istiyor ve Molierac'ın ünlü cümlelerinde belirttiği gibi, ‘Avukatların tarih boyunca köle kullanmadıklarını, ancak hiçbir zaman efendilerinin de olmadığını’ hatırlatıyoruz.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.