Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin

Sağlıkta memnuniyet arttı

TEKNOLOJİ 06.10.2015 - 10:02, Güncelleme: 01.12.2020 - 14:49 1979+ kez okundu.
 

Sağlıkta memnuniyet arttı

Baki Karaer: “sorumlu sendikacılık yapıyoruz"

Sağlık-Sen Aydın Şube Başkanı A. Baki Karaer, Sağlık-Sen’in sorumluğu sendikacılık anlayışıyla sağlıkta memnuniyetin artmasına katkı sağladığını belirtti. Sağlık-Sen'in o darbecilere karşı ortak akıl mitingleriyle meydanları doldurduğunu belirten Baki Karaer, “Bu ülkede referandum sürecinde evet diyerek, bu ülkenin tarihi dönüm noktasını yani milletin iradesine sahip çıkan bir tavır sergiledik ve 30 yıldır devam eden 40 bin cana mal olan 400 milyar dolarımızı harcadığımız terör belasının kaldırılması noktasında siyasi iradenin almış olduğu insiyatife de biz çözüm süresince destek vereceğiz dedik. Elimizi değil gövdemizi taşın altına koyduk. Tabi bu süreçte eğer Türkiye'de çözüm süreci gerçekleşirse, Türkiye eğer bölgesindeki ülkeler gibi parçalanmazsa sıkıntı olur denildi. Küresel güçler ve onun işbirlikçileri düğmeye bastı. Gezi eylemleri ile başlayan süreçle beraber Türkiye'de darbe hayali kuranlar darbe yapmak istediler. 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonlarıyla yargı darbesini gerçekleştirmek istediler. Ama artık iş işten geçmişti. Bu millet iradesine sahip çıkacaktı, bu millet geleceğine sahip çıkacaktı ve artık oyunlar bozulacaktı. Çözüm sürecine destek vererek kötü mü yaptık. Belki o süreçte birileri bizi ihanetle suçladı. Ama şunu açık ve net şekilde ifade etmeliyiz ki, bu ülkede birlik ve beraberliğin sağlanmasını istemeyenler asıl bu ülkeye ihanet edenlerdi. Onun için biz çözüm sürecini desteklerken şu sloganla desteğimizi verdik, 'Analar ağlamasın, gözyaşı akmasın, şehit cenazeleri gelmesin, teröre aktarılan kaynaklar ekonomiye oradan da milli gelire yansısın, bu ülkede kardeşlik hukuku yeniden geliştirilsin, Çanakkale ruhu yeniden canlansın, bu ülke hem bölgesinde hem de dünyada lider bir ülke olsun' dedik. Önümüzdeki yıl Çanakkale Savaşlarının 100. yılını kutlayacağız. 100 yıl önce nasıl Türk'üyle, Kürt'üyle, Çerkez'iyle, Laz'ıyla Çanakkale'den düşmanı bu ülkeye sokmadıysak, aynı kararlılıkla, aynı birlik ve beraberlikle bu ülkenin bölünmesine müsaade etmememiz gerekiyor" şeklinde konuştu. "Sorumlu sendikacılık yapıyoruz" Yeni Türkiye'de sağlık çalışanlarının ve sosyal hizmet çalışanlarının hak ettiği ücreti alabildiği ve hak ettiği emeğin karşılığını alabildiği yeni bir dönemin başlaması gerektiğine inandıklarını ifade eden Karaer, “Bizim neler yaptığımız açıkçası ortada. Sorunlardan nemalanan bir anlayış değil, sorunlu sendikacılık değil, sorumlu sendikacılık anlayışıyla birlikte bu kazanımları elde ettik. Eylem yapılması gerektiğinde eylem yapılır. Meydanlara inilmesi gerektiği zaman meydanlara inilir. Ama eğer siz sadece çalışanlarınızın sorunlarını ortaya koyuyorsanız, bunun çözümünü ideolojik nedenler dolayısıyla ortaya koymadan çalışanların sorunları üzerinden nemalanıyorsanız, nasıl ki 7 yıllık yetki döneminizde hiçbir şey alamadıysanız, amacınızın çalışanların hakkı olmadığı da ortaya çıkıyor. İşte 2009 yılından sonra Sağlık-Sen yetki aldıktan sonra sağlık çalışanlarımızın birçok sorunu gündeme taşındı. Ve birçok sorun da çözüme kavuştu. Önemli olan neyi nerede ne zaman nasıl istemeniz gerektiğidir. Eğer sorunları masaya yatırıp çözümlerini arar, çözüm önerilerini ortaya koyar ve bunu da ilgili yerlere kanunun bize vermiş olduğu haklar çerçevesinde taşırsanız bunlar çözülüyor" dedi. "Sağlıkta memnuniyet arttı" Sağlıkta vatandaşın memnuniyetinin arttığını dile getiren Karaer, "2002 yılından sonra sağlıkta dönüşüm sürecinin başlaması ile birlikte hasta memnuniyetinin 39'lardan 76'lara çıktığından bahsediliyor. Vatandaşın sağlığa erişiminin 2.8'den 9'lara çıktığından bahsediliyor. Vatandaşın sağlık hizmetlerinden memnuniyetinden bahsediliyor. Ama sağlık çalışanlarına sadece teşekkür ediliyor. Oysaki memnuniyet arttı, sağlıkta şiddet de arttı. Mobbing var, iş yükü var. Her şeyden öte 5 kat iş yükü arttı. İstihdam noktasında yetersizlikler var. Adaletsiz bir döner sermaye sistemi var. Bu sistem zaten çalışma motivasyonunu bozuyor. Bakın yapmış olduğumuz bir araştırmada sağlık çalışanlarının yüzde 60'dan fazlası 'fırsatım olsaydı mesleğimi değiştirirdim' diyor. Çok irdelenmesi gereken ve araştırılması gereken bir konu. Bu raporu Bakanlığa ilettik. Sağlık çalışanlarının tükenmişlik oranları polislerden sonra 23.96 puanla 2. sırada. Ve sağlık çalışanlarına sizi en çok kızdıran şey nedir diye sorduğumuzda 'adaletsiz yöneticiler' cevabı veriliyor. Yani hem iş yükü var, hem adaletsiz döner sermaye dağılımı var, şiddet var. Hem de bu hizmeti az sayıda çalışanla sunarken idarecilerimiz tarafından mobbinge uğradığımız noktasında bir tespit var. O zaman biz bu yeni dönemde öncelikle yeni istihdam politikalarının belirlenmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu ülkede 136 bin hemşire ile sağlık hizmeti sunuluyor. 400 bin hemşireye ihtiyaç var. Sağlık liselerimiz, yüksek okullarımız mezun veriyor. O yıl 40 bin, 50 bin öğretmen alınarak 5 bin ya da en fazla 10 bin sağlık çalışanı alıyor ki biz de farklı meslekteki arkadaşlarımız da alındığı zaman neredeyse yıllık emekli olan hemşehri sayısı kadar ancak istihdam yapılıyor. O zaman eğer Türkiye'de sağlıkta dönüşümün aynı hızda devam etmesini istiyorsanız, bu başarının katlanarak gitmesini istiyorsanız yeni politikaları mutlaka ortaya koymak zorunluluğu var" dedi.
Baki Karaer: “sorumlu sendikacılık yapıyoruz"

Sağlık-Sen Aydın Şube Başkanı A. Baki Karaer, Sağlık-Sen’in sorumluğu sendikacılık anlayışıyla sağlıkta memnuniyetin artmasına katkı sağladığını belirtti.

Sağlık-Sen'in o darbecilere karşı ortak akıl mitingleriyle meydanları doldurduğunu belirten Baki Karaer, “Bu ülkede referandum sürecinde evet diyerek, bu ülkenin tarihi dönüm noktasını yani milletin iradesine sahip çıkan bir tavır sergiledik ve 30 yıldır devam eden 40 bin cana mal olan 400 milyar dolarımızı harcadığımız terör belasının kaldırılması noktasında siyasi iradenin almış olduğu insiyatife de biz çözüm süresince destek vereceğiz dedik. Elimizi değil gövdemizi taşın altına koyduk. Tabi bu süreçte eğer Türkiye'de çözüm süreci gerçekleşirse, Türkiye eğer bölgesindeki ülkeler gibi parçalanmazsa sıkıntı olur denildi. Küresel güçler ve onun işbirlikçileri düğmeye bastı. Gezi eylemleri ile başlayan süreçle beraber Türkiye'de darbe hayali kuranlar darbe yapmak istediler. 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonlarıyla yargı darbesini gerçekleştirmek istediler. Ama artık iş işten geçmişti. Bu millet iradesine sahip çıkacaktı, bu millet geleceğine sahip çıkacaktı ve artık oyunlar bozulacaktı. Çözüm sürecine destek vererek kötü mü yaptık. Belki o süreçte birileri bizi ihanetle suçladı. Ama şunu açık ve net şekilde ifade etmeliyiz ki, bu ülkede birlik ve beraberliğin sağlanmasını istemeyenler asıl bu ülkeye ihanet edenlerdi. Onun için biz çözüm sürecini desteklerken şu sloganla desteğimizi verdik, 'Analar ağlamasın, gözyaşı akmasın, şehit cenazeleri gelmesin, teröre aktarılan kaynaklar ekonomiye oradan da milli gelire yansısın, bu ülkede kardeşlik hukuku yeniden geliştirilsin, Çanakkale ruhu yeniden canlansın, bu ülke hem bölgesinde hem de dünyada lider bir ülke olsun' dedik. Önümüzdeki yıl Çanakkale Savaşlarının 100. yılını kutlayacağız. 100 yıl önce nasıl Türk'üyle, Kürt'üyle, Çerkez'iyle, Laz'ıyla Çanakkale'den düşmanı bu ülkeye sokmadıysak, aynı kararlılıkla, aynı birlik ve beraberlikle bu ülkenin bölünmesine müsaade etmememiz gerekiyor" şeklinde konuştu.

"Sorumlu sendikacılık yapıyoruz"

Yeni Türkiye'de sağlık çalışanlarının ve sosyal hizmet çalışanlarının hak ettiği ücreti alabildiği ve hak ettiği emeğin karşılığını alabildiği yeni bir dönemin başlaması gerektiğine inandıklarını ifade eden Karaer, “Bizim neler yaptığımız açıkçası ortada. Sorunlardan nemalanan bir anlayış değil, sorunlu sendikacılık değil, sorumlu sendikacılık anlayışıyla birlikte bu kazanımları elde ettik. Eylem yapılması gerektiğinde eylem yapılır. Meydanlara inilmesi gerektiği zaman meydanlara inilir. Ama eğer siz sadece çalışanlarınızın sorunlarını ortaya koyuyorsanız, bunun çözümünü ideolojik nedenler dolayısıyla ortaya koymadan çalışanların sorunları üzerinden nemalanıyorsanız, nasıl ki 7 yıllık yetki döneminizde hiçbir şey alamadıysanız, amacınızın çalışanların hakkı olmadığı da ortaya çıkıyor. İşte 2009 yılından sonra Sağlık-Sen yetki aldıktan sonra sağlık çalışanlarımızın birçok sorunu gündeme taşındı. Ve birçok sorun da çözüme kavuştu. Önemli olan neyi nerede ne zaman nasıl istemeniz gerektiğidir. Eğer sorunları masaya yatırıp çözümlerini arar, çözüm önerilerini ortaya koyar ve bunu da ilgili yerlere kanunun bize vermiş olduğu haklar çerçevesinde taşırsanız bunlar çözülüyor" dedi.

"Sağlıkta memnuniyet arttı"

Sağlıkta vatandaşın memnuniyetinin arttığını dile getiren Karaer, "2002 yılından sonra sağlıkta dönüşüm sürecinin başlaması ile birlikte hasta memnuniyetinin 39'lardan 76'lara çıktığından bahsediliyor. Vatandaşın sağlığa erişiminin 2.8'den 9'lara çıktığından bahsediliyor. Vatandaşın sağlık hizmetlerinden memnuniyetinden bahsediliyor. Ama sağlık çalışanlarına sadece teşekkür ediliyor. Oysaki memnuniyet arttı, sağlıkta şiddet de arttı. Mobbing var, iş yükü var. Her şeyden öte 5 kat iş yükü arttı. İstihdam noktasında yetersizlikler var. Adaletsiz bir döner sermaye sistemi var. Bu sistem zaten çalışma motivasyonunu bozuyor. Bakın yapmış olduğumuz bir araştırmada sağlık çalışanlarının yüzde 60'dan fazlası 'fırsatım olsaydı mesleğimi değiştirirdim' diyor. Çok irdelenmesi gereken ve araştırılması gereken bir konu. Bu raporu Bakanlığa ilettik. Sağlık çalışanlarının tükenmişlik oranları polislerden sonra 23.96 puanla 2. sırada. Ve sağlık çalışanlarına sizi en çok kızdıran şey nedir diye sorduğumuzda 'adaletsiz yöneticiler' cevabı veriliyor. Yani hem iş yükü var, hem adaletsiz döner sermaye dağılımı var, şiddet var. Hem de bu hizmeti az sayıda çalışanla sunarken idarecilerimiz tarafından mobbinge uğradığımız noktasında bir tespit var. O zaman biz bu yeni dönemde öncelikle yeni istihdam politikalarının belirlenmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu ülkede 136 bin hemşire ile sağlık hizmeti sunuluyor. 400 bin hemşireye ihtiyaç var. Sağlık liselerimiz, yüksek okullarımız mezun veriyor. O yıl 40 bin, 50 bin öğretmen alınarak 5 bin ya da en fazla 10 bin sağlık çalışanı alıyor ki biz de farklı meslekteki arkadaşlarımız da alındığı zaman neredeyse yıllık emekli olan hemşehri sayısı kadar ancak istihdam yapılıyor. O zaman eğer Türkiye'de sağlıkta dönüşümün aynı hızda devam etmesini istiyorsanız, bu başarının katlanarak gitmesini istiyorsanız yeni politikaları mutlaka ortaya koymak zorunluluğu var" dedi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.