Hasan Dinçer
Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Mustafa Savaş
Rıdvan Eşin

Başkan Bayraktar'ın, Üretici Market Fiyatları Değerlendirmesi

EKONOMİ (YUG) - Haber Merkezi | 01.06.2021 - 15:43, Güncelleme: 01.06.2021 - 15:43 2913+ kez okundu.
 

Başkan Bayraktar'ın, Üretici Market Fiyatları Değerlendirmesi

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar “Mayıs Ayı üretici market fiyatları” değerlendirme açıklaması yaptı.

AYDIN - Mayıs ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkı en fazla yüzde 305 ile karpuzda yaşandı. Fiyat farkı kabakta yüzde 240, salatalıkta yüzde 236, patlıcanda yüzde 238, sütte yüzde 231, nohutta yüzde 219, kuru soğanda yüzde 215, yeşil soğanda yüzde 200 oldu. Bu rakamlara baktığımızda karpuzun 4,1 kat, kabak, salatalık ve patlıcanın 3,4 kat, sütün 3,3 kat, nohutun 3,2 kat, yeşil soğan, elma ve sivribiberin 3 kat fazlaya tüketiciye satıldığı görülmektedir. Üreticide 1 lira 37 kuruşa satılan karpuz markette 5 lira 55 kuruştur. Aynı şekilde 1 lira 33 kuruş olan kabak 4 lira 52 kuruşa, 1 lira 18 kuruş olan salatalık 3 lira 97 kuruşa, 1 lira 51 kuruş olan patlıcan 5 lira 10 kuruşa,  4 lira 35 kuruş olan nohut 13 lira 88 kuruşa,  60 kuruş olan kuru soğan 1 lira 89 kuruşa tüketiciye satılmaktadır. Mayıs ayında markette 18, üreticimizde ise 10 üründe fiyat artışı olmuştur.  Ayrıca markette 18, üreticimizde 10 üründe de fiyat düşüşü yaşanmıştır. Markette 2, üreticimizde ise 10 üründe fiyat değişimi meydana gelmemiştir. Mayıs ayında market fiyatlarında en fazla fiyat artışı yüzde 32 ile havuçta, en fazla fiyat düşüşü ise yüzde 63 ile sivri biberde olmuştur. Nohut ve yumurta fiyatlarında ise değişim görülmemiştir. Havuçtaki fiyat artışını yüzde 15 ile patates, yüzde 8 ile yeşil soğan, yüzde 7 ile zeytinyağı, takip etmiştir. Sivri biberdeki yüzde 63’lük fiyat düşüşünü yüzde 35 ile salatalık, yüzde 26 ile kabak, yüzde 23 ile domates, yüzde 12 ile marul, yüzde 11 ile kuru üzüm izlemiştir. Mayıs ayında üretici fiyatlarında elma, kuru fasulye, nohut, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, pirinç, kuru kayısı, kuru üzüm, kuru incir ve süt fiyatında değişim olmazken fiyatı en fazla düşen ürün yüzde 72 ile sivri biberdir. Sivri biberdeki fiyat düşüşünü yüzde 54 ile salatalık, yüzde 47 ile kabak, yüzde 43 ile patlıcan, yüzde 19 ile domates, izlemiştir. Salgın döneminde hayat durmasın diye uğraşan, didinen ve gıda arzında kesinti yaşanmasına müsaade etmeyen üreticilerimizin talep ve beklentilerini de aktarmak istiyorum: Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak hazırlamış olduğumuz “Mayıs Ayı Kuraklık Raporu”nu 30 Mayıs 2021 tarihinde kamuoyuna açıkladık. Raporda belirttiğimiz üzere bu yıl sezonun başından itibaren ülke genelinde beklenen yağışların gerçekleşmemesi sonucunda kuraklık yaşanan il sayısı 41’e yükseldi. Haziran yağışlarının da yetersiz olması durumunda bu sayı daha da artabilir. Bu durum üreticiye zarar verdiği kadar tüketiciyi de olumsuz etkileyecek. Bu sezon yaşanan kuraklıkla birlikte gübre, yem, elektrik, tarımsal ilaç fiyatları ve sulama ücretlerinde de artışlar yaşandı. Bu durum da maliyetlerin artmasına neden oldu. Nitekim son bir yılda, üretici maliyetlerinde önemli etkisi olan üre gübresi yüzde 88, DAP gübresi yüzde 108, besi yemi yüzde 44, süt yemi ise yüzde 48 oranında arttı. Yaşanan kuraklık ve girdi fiyatlarındaki aşırı yükselme üreticileri mağdur etti. Yaşadığımız bu süreç ülkemizin üretmeye ne kadar çok ihtiyacı olduğunu açıkça gösterdi. Bu nedenle her zaman söylüyoruz: Üretim yapılmayan bir karış toprağımız kalmamalıdır. Bu kapsamda atıl durumda bekleyen 2 milyon hektar civarındaki arazilerde yaşanan sorunlar giderilerek ivedilikle bu alanlar tarımsal üretime kazandırılmalıdır. Son zamanlarda görüyoruz, üreticiler para kazanmak için hiç olmaması gereken, taban arazilerde de daha fazla su tüketen, ekolojisinden uzak bazı meyvelere yönelmeye başladılar. Bunun önüne geçmek için üretici gelirlerini artırmaya yönelik arz açığımız olan tek yıllık bitkilere verilen destek artırılmalıdır. Türkiye’de suyun yüzde 77’sini kullanan tarım sektöründe basınçlı sulama sistemine geçilmesi için verilen hibe desteği artırılmalı, 1-2 yıl içinde basınçlı sulama sistemine geçmeyen çiftçi kalmamalıdır. Yaşanan kuraklıktan dolayı pek çok üretici zarar görmüştür. Üreticilerimizin Banka ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının faizleri silinmeli, anapara uzun vadede yapılandırılmalı, BAĞ-KUR prim borçları devlet tarafından ödenmeli, elektrik ve sulama borçları silinmelidir. Ayrıca üreticimizin yaptığı maliyetler de dikkate alınarak çiftçilerimize dekar başına en az 200 lira kuraklık desteği verilmelidir. Hem önerdiğimiz bu destek miktarının hem de talep ettiğimiz bazı ödeme kolaylıklarının üreticilerimizi kısmen de olsa rahatlatacağını düşünüyoruz çünkü 2021 üretim sezonunda pandeminin getirdiği olumsuzluklara bir de kuraklığın eklenmesi sonucunda üreticimizin bütün hesapları alt üst olmuştur. Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak sahadaki büyük resmi çok yakından görebiliyoruz, üreticilerimizin tarımsal ürünleri üretebilmeleri için ne gibi tedbirlere ihtiyaç duyduklarını Odalarımız vasıtasıyla güncel olarak tespit edebiliyoruz. Örneğin, kuraklığın meydana getirdiği kayıp ve zararları bizzat birinci ağızdan öğreniyoruz. Dolayısıyla, sahadan aldığımız bilgiler ve yıllara dayanan kurumsal birikimimiz ışığında objektif olarak şu gerçeği paylaşmak isterim; Eğer üreticilerimizin üretme motivasyonunu istikrarlı şekilde dengede tutacak politikaların uygulanmasında geç kalınırsa sadece tarım ve gıda sektörleri değil, ulusal güvenliğimiz de bundan olumsuz etkilenecektir. Pandemi döneminde marketlerde fiyat artışı olan ürün sayısının daha fazla olduğu görülmektedir. Tüketicilerimizin makul fiyatlardan ürün alabilmesi için market fiyatları yakından takip edilmeli, denetimler artırılmalı, fahiş fiyat artışlarına müsaade edilmemelidir. Bu süreçte tüm kesimler sorumlu davranarak tüketicilerin gıdaya uygun fiyatla erişmesine katkı sağlamalıdır. 1 Haziran Dünya Süt Günü. O nedenle süt sektöründe yaşanan son gelişmelerden de söz etmek istiyorum. İnsan sağlığı için çok önemli olan süt, hayvancılık sektörünün de en önemli lokomotif ürünü. Bilhassa büyükbaş hayvancılığın ayakta kalabilmesi ve kırmızı et üretiminde sıkıntı yaşanmaması ancak sütün istikrarlı, yeterli ve güvenli bir pazara sahip olmasıyla mümkündür. Ülkemizde içme sütü tüketimi, dünya tüketimleri dikkate alındığında düşük kalıyor. Ülkemizde yıllık kişi başı içme sütü tüketimi Ulusal Süt Konseyi tahminlerine göre yaklaşık 41 buçuk litre. Süt sektörünün en önemli ayağı üreticilerimiz. Üreticilerimizin refahının da sürdürülebilir seviyelerde tutulması gerekiyor. Büyük çoğunluğu 1 ile 9 baş denilen küçük ölçekli işletmelerde üretim yapan üreticilerimizin 2020 yılında 55 milyar liranın üzerinde bir süt üretimi gerçekleştirdikleri görülmektedir. Bilimsel olarak üreticimiz, bir litre çiğ süt sattığında 1 buçuk kilo yem alabilirse üretime devam edebilir. Oysa Mayıs 2021 değerlerine baktığımızda paritenin 0,99 olduğu, bunun da yeterli olmadığı görülmektedir. Bu konuda gerekli adımlar atılmalı, üreticimize sürdürülebilir gelir sağlanmalı, okul sütü programı yeniden başlatılarak süt ve süt ürünleriyle çeşitlendirilmeli, süt yem paritesi 1 buçuk seviyesine getirilmeli, hayvancılık destekleri artarak devam etmeli, sürekli artan yem fiyatlarına radikal tedbirler alınmalı, yem piyasasına müdahale edilmelidir. Bu kapsamda yemde “tavan fiyat” uygulanmalı, piyasada yem fiyatları bu seviyenin üstüne çıktığında fiyat farkı üreticimize destek olarak ödenmelidir. Süt üreticileri başta olmak üzere herkesin Dünya Süt Günü’nü kutluyorum. Üretenin hak ettiği kazancı elde ettiği, herkesin rahatça süt tüketebildiği günler diliyorum.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar “Mayıs Ayı üretici market fiyatları” değerlendirme açıklaması yaptı.

AYDIN - Mayıs ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkı en fazla yüzde 305 ile karpuzda yaşandı.

Fiyat farkı kabakta yüzde 240, salatalıkta yüzde 236, patlıcanda yüzde 238, sütte yüzde 231, nohutta yüzde 219, kuru soğanda yüzde 215, yeşil soğanda yüzde 200 oldu.

Bu rakamlara baktığımızda karpuzun 4,1 kat, kabak, salatalık ve patlıcanın 3,4 kat, sütün 3,3 kat, nohutun 3,2 kat, yeşil soğan, elma ve sivribiberin 3 kat fazlaya tüketiciye satıldığı görülmektedir.

Üreticide 1 lira 37 kuruşa satılan karpuz markette 5 lira 55 kuruştur. Aynı şekilde 1 lira 33 kuruş olan kabak 4 lira 52 kuruşa, 1 lira 18 kuruş olan salatalık 3 lira 97 kuruşa, 1 lira 51 kuruş olan patlıcan 5 lira 10 kuruşa,  4 lira 35 kuruş olan nohut 13 lira 88 kuruşa,  60 kuruş olan kuru soğan 1 lira 89 kuruşa tüketiciye satılmaktadır.

Mayıs ayında markette 18, üreticimizde ise 10 üründe fiyat artışı olmuştur.  Ayrıca markette 18, üreticimizde 10 üründe de fiyat düşüşü yaşanmıştır. Markette 2, üreticimizde ise 10 üründe fiyat değişimi meydana gelmemiştir.

Mayıs ayında market fiyatlarında en fazla fiyat artışı yüzde 32 ile havuçta, en fazla fiyat düşüşü ise yüzde 63 ile sivri biberde olmuştur.

Nohut ve yumurta fiyatlarında ise değişim görülmemiştir. Havuçtaki fiyat artışını yüzde 15 ile patates, yüzde 8 ile yeşil soğan, yüzde 7 ile zeytinyağı, takip etmiştir.

Sivri biberdeki yüzde 63’lük fiyat düşüşünü yüzde 35 ile salatalık, yüzde 26 ile kabak, yüzde 23 ile domates, yüzde 12 ile marul, yüzde 11 ile kuru üzüm izlemiştir.

Mayıs ayında üretici fiyatlarında elma, kuru fasulye, nohut, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, pirinç, kuru kayısı, kuru üzüm, kuru incir ve süt fiyatında değişim olmazken fiyatı en fazla düşen ürün yüzde 72 ile sivri biberdir.

Sivri biberdeki fiyat düşüşünü yüzde 54 ile salatalık, yüzde 47 ile kabak, yüzde 43 ile patlıcan, yüzde 19 ile domates, izlemiştir.

Salgın döneminde hayat durmasın diye uğraşan, didinen ve gıda arzında kesinti yaşanmasına müsaade etmeyen üreticilerimizin talep ve beklentilerini de aktarmak istiyorum:

Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak hazırlamış olduğumuz “ Mayıs Ayı Kuraklık Raporu”nu 30 Mayıs 2021 tarihinde kamuoyuna açıkladık.

Raporda belirttiğimiz üzere bu yıl sezonun başından itibaren ülke genelinde beklenen yağışların gerçekleşmemesi sonucunda kuraklık yaşanan il sayısı 41’e yükseldi.

Haziran yağışlarının da yetersiz olması durumunda bu sayı daha da artabilir.

Bu durum üreticiye zarar verdiği kadar tüketiciyi de olumsuz etkileyecek.

Bu sezon yaşanan kuraklıkla birlikte gübre, yem, elektrik, tarımsal ilaç fiyatları ve sulama ücretlerinde de artışlar yaşandı.

Bu durum da maliyetlerin artmasına neden oldu. Nitekim son bir yılda, üretici maliyetlerinde önemli etkisi olan üre gübresi yüzde 88, DAP gübresi yüzde 108, besi yemi yüzde 44, süt yemi ise yüzde 48 oranında arttı.

Yaşanan kuraklık ve girdi fiyatlarındaki aşırı yükselme üreticileri mağdur etti.

Yaşadığımız bu süreç ülkemizin üretmeye ne kadar çok ihtiyacı olduğunu açıkça gösterdi.

Bu nedenle her zaman söylüyoruz:

Üretim yapılmayan bir karış toprağımız kalmamalıdır. Bu kapsamda atıl durumda bekleyen 2 milyon hektar civarındaki arazilerde yaşanan sorunlar giderilerek ivedilikle bu alanlar tarımsal üretime kazandırılmalıdır.

Son zamanlarda görüyoruz, üreticiler para kazanmak için hiç olmaması gereken, taban arazilerde de daha fazla su tüketen, ekolojisinden uzak bazı meyvelere yönelmeye başladılar. Bunun önüne geçmek için üretici gelirlerini artırmaya yönelik arz açığımız olan tek yıllık bitkilere verilen destek artırılmalıdır.

Türkiye’de suyun yüzde 77’sini kullanan tarım sektöründe basınçlı sulama sistemine geçilmesi için verilen hibe desteği artırılmalı, 1-2 yıl içinde basınçlı sulama sistemine geçmeyen çiftçi kalmamalıdır.

Yaşanan kuraklıktan dolayı pek çok üretici zarar görmüştür.

Üreticilerimizin Banka ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının faizleri silinmeli, anapara uzun vadede yapılandırılmalı, BAĞ-KUR prim borçları devlet tarafından ödenmeli, elektrik ve sulama borçları silinmelidir.

Ayrıca üreticimizin yaptığı maliyetler de dikkate alınarak çiftçilerimize dekar başına en az 200 lira kuraklık desteği verilmelidir.

Hem önerdiğimiz bu destek miktarının hem de talep ettiğimiz bazı ödeme kolaylıklarının üreticilerimizi kısmen de olsa rahatlatacağını düşünüyoruz çünkü 2021 üretim sezonunda pandeminin getirdiği olumsuzluklara bir de kuraklığın eklenmesi sonucunda üreticimizin bütün hesapları alt üst olmuştur.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak sahadaki büyük resmi çok yakından görebiliyoruz, üreticilerimizin tarımsal ürünleri üretebilmeleri için ne gibi tedbirlere ihtiyaç duyduklarını Odalarımız vasıtasıyla güncel olarak tespit edebiliyoruz.

Örneğin, kuraklığın meydana getirdiği kayıp ve zararları bizzat birinci ağızdan öğreniyoruz.

Dolayısıyla, sahadan aldığımız bilgiler ve yıllara dayanan kurumsal birikimimiz ışığında objektif olarak şu gerçeği paylaşmak isterim;

Eğer üreticilerimizin üretme motivasyonunu istikrarlı şekilde dengede tutacak politikaların uygulanmasında geç kalınırsa sadece tarım ve gıda sektörleri değil, ulusal güvenliğimiz de bundan olumsuz etkilenecektir.

Pandemi döneminde marketlerde fiyat artışı olan ürün sayısının daha fazla olduğu görülmektedir.

Tüketicilerimizin makul fiyatlardan ürün alabilmesi için market fiyatları yakından takip edilmeli, denetimler artırılmalı, fahiş fiyat artışlarına müsaade edilmemelidir.

Bu süreçte tüm kesimler sorumlu davranarak tüketicilerin gıdaya uygun fiyatla erişmesine katkı sağlamalıdır.

1 Haziran Dünya Süt Günü. O nedenle süt sektöründe yaşanan son gelişmelerden de söz etmek istiyorum.

İnsan sağlığı için çok önemli olan süt, hayvancılık sektörünün de en önemli lokomotif ürünü.

Bilhassa büyükbaş hayvancılığın ayakta kalabilmesi ve kırmızı et üretiminde sıkıntı yaşanmaması ancak sütün istikrarlı, yeterli ve güvenli bir pazara sahip olmasıyla mümkündür.

Ülkemizde içme sütü tüketimi, dünya tüketimleri dikkate alındığında düşük kalıyor.

Ülkemizde yıllık kişi başı içme sütü tüketimi Ulusal Süt Konseyi tahminlerine göre yaklaşık 41 buçuk litre.

Süt sektörünün en önemli ayağı üreticilerimiz. Üreticilerimizin refahının da sürdürülebilir seviyelerde tutulması gerekiyor.

Büyük çoğunluğu 1 ile 9 baş denilen küçük ölçekli işletmelerde üretim yapan üreticilerimizin 2020 yılında 55 milyar liranın üzerinde bir süt üretimi gerçekleştirdikleri görülmektedir.

Bilimsel olarak üreticimiz, bir litre çiğ süt sattığında 1 buçuk kilo yem alabilirse üretime devam edebilir.

Oysa Mayıs 2021 değerlerine baktığımızda paritenin 0,99 olduğu, bunun da yeterli olmadığı görülmektedir.

Bu konuda gerekli adımlar atılmalı, üreticimize sürdürülebilir gelir sağlanmalı, okul sütü programı yeniden başlatılarak süt ve süt ürünleriyle çeşitlendirilmeli, süt yem paritesi 1 buçuk seviyesine getirilmeli, hayvancılık destekleri artarak devam etmeli, sürekli artan yem fiyatlarına radikal tedbirler alınmalı, yem piyasasına müdahale edilmelidir.

Bu kapsamda yemde “tavan fiyat” uygulanmalı, piyasada yem fiyatları bu seviyenin üstüne çıktığında fiyat farkı üreticimize destek olarak ödenmelidir.

Süt üreticileri başta olmak üzere herkesin Dünya Süt Günü’nü kutluyorum.

Üretenin hak ettiği kazancı elde ettiği, herkesin rahatça süt tüketebildiği günler diliyorum.

Aydın HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere Ek Video
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.