"Saldırılardan kim kazançlı çıktıysa failleri de onlardır"

Peki kim bunlar?ıllardır izliyoruz. Hepsi ortada, tamamı deşifre olmuş durumda. PKK, DAEŞ, DHKP-C ve bunlarla birlikte hareket eden diğerleri. Dün bir başkası saldırmıştı, bugün diğeri ortaya çıkıyor, yarın da öbürü harekete geçecek.

Yok aslında birbirlerinden farkları…

Bunların birbirleri ile çekişip çatışmaları sonucu değiştirmez. Tamamı halk ve ülke düşmanı. Hepsi aynı amaca hizmet eden katiller sürüsü. Bu saldırılar, şu veya bu örgüt meselesi değil, Türkiye'ye yönelen bir terör sorunu!

NE KADAR ÇOK İNSAN ÖLÜRSE O KADAR MUTLU OLUYORLAR

Elbette ne kadar çok insan hayatını kaybederlerse o kadar mutlu oluyorlar. Ancak, bunlar için önemli olan ölenlerin sayısı veya kimliklerinden çok, o ölümlerden sonra yaşanacak gelişmeler! Çünkü, asıl provokasyon ve ajitasyon bomba patladıktan sonra başlıyor. Şimdi onun üzerinde çalışıyorlar…

DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu'nun saldırıdan birkaç dakika sonra yaptığı şu açıklama nasıl okunmalı:

Bu, doğrudan polis tarafından gerçekleştirilen bir saldırıdır. Bu çok açık.

DEMİRTAŞ HEMEN SUÇU DEVLETE YIKTI!

Ya HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a ne demeli:

Saldırının sorumlusu devlettir.

Henüz olay sıcaklığını korurken, saldırganların kimlikleri konusunda hiçbir bilgi yokken, ne anlama geliyor bu açıklamalar?

Ne anlama geldiği belli…

Gelişmeleri üst üste koyunca ortaya çıkıyor zaten. Önce PKK tarafından "eylemsizlik" ve "ateşkes" açıklamaları yapılıyor. "Biz barış istiyoruz, savaşı isteyen devlettir" iddiaları yayılmaya çalışılıyor.

Sonra HDP yanlıları ve PKK sempatizanları "Barış Yürüyüşü" yapıyor. Dikkat edin, adı "teröre lanet" değil, "barış" olan ve ne anlama geldiği belli bir yürüyüş! Tam o sırada bombalar patlıyor.

Ardından devlete karşı bir yaylım ateşi başlıyor.

HDP'Yİ SANDIKTA PATLATAN FİLM YİNE VİZYONDA

Biliyorsunuz, 7 Haziran öncesi Diyarbakır'da patlayan bombanın ardından da aynı gelişmeler yaşanmıştı. Kamuoyu araştırma şirketleri de bunun önemli siyasi sonuçları olduğunu belirlemişti. Bugün de aynı film vizyonda. 1 Kasım seçimlerine 20 gün kala toplum olarak tekrar izliyoruz.

Adeta ülke olarak "zaman ayarlı" bir katliam ve yönlendirme faaliyeti ile karşı karşıyayız. Herkesin bu tablo üzerinde iyi düşünmesi lazım!

SALDIRIDAN ÖNCE SLOGANI BİLE BELİRLEMİŞLER

Ayrıca Suruç'ta da öyle olmadı mı? Yine devlet suçlanmadı mı? Bugün yapılan yorumların aynısı yapılmadı mı? O olay ve ortaya konulan algı üzerinden terör saldırılarına meşruiyet kazandırılmaya çalışılmadı mı?

Şimdi de aynısı tekrarlanıyor…

Yalnız bu defa taktik farklı. Bu defaki saldırıya "barış" şifresi yerleştirilmiş. Saldırıdan önce slogan bile belirlenmiş:

"Barışa Bomba."

Seçim öncesi bir terör örgütü ile onu destekleyen bir siyasi parti aklanıp paklanmaya, arkadan ittirilmeye çalışılıyor. 1984'ten bu yana gerçekleştirdiği saldırılarla 300'ün üzerinde çocuk olmak üzere 5 bin 400 vatandaşımızı, 6 bine yakın güvenlik görevlimizi katleden bir yapı üzerinden devleti yönetenler "savaş yanlısı" olarak gösterilmeye çalışılıyor. "Savaşa Hayır" ve "Barış" sloganları ile bir algı oluşturulmak isteniyor.

BU KATLİAMIN SORUMLULARINI PKK'NIN YAKIN ÇEVRESİNDE ARAYIN

Bu tabloya bakınca Ankara'daki bombanın olağan faili PKK'ya destek veren çevreler gibi görünüyor. Çünkü, bu katliam onların işine yarıyor ve ortaya çıkan kanlı tablo onlar tarafından kullanılıyor. Ayrıca, bir başka terör örgütü tarafından gerçekleştirilmiş olsa bile, sonuç değişmiyor; ortaya çıkan tablo bu!

Demek ki, bizim de milletçe kimden ve nereden gelirse gelsin, teröre top yekûn karşı çıkıp, algı operasyonlarının peşine takılmamamız gerekiyor.