Muharrem matem ayıdır

AYDIN- Dernek Başkanı Şevki Kaya’nın Muharrem Ayıile ilgili açıklaması şöyle:

“Muharrem matem ayı her sene Aleviler tarafından Kerbela’da şehit edilen Hz Hüseyin ve Mahzun Paklar adına tutulan oruçtur. Aslında kin ve nefret söylemlerini andığımız, şiddetin ve ölümlerin, katliamların yok sayılması, kardeşlik ve insan sevgisi adına yeniden bu tür zalimliklerin yapılmaması, her nazarda insanı hakta, hakkı insanda gördüğümüz, cana zulüm yapılmaması, ölüm olmaması anlamını taşımaktadır. Biz Aleviler zaten pire ikrar vererek nefsimizi terbiye etmişizdir.

Alevîlerde, Hüseyin'in Kerbelâ'daki acısı başta olmak üzere On iki İmamlar'ın acılarını anmak ve anlamak için Muharrem Mâtemi tutulur. Muharrem Matemi'nin amacı: Bu türlü acıların bir daha yaşanmaması için gerekli olan insanlık değerlerini ve Alevî öğretisini özümsemektir. Matem süresince bıçağa ve kesici aletlere el sürülmez, kurban kesilmez ve et yenmez. Matem boyunca hiçbir canlıya eziyet edilmez. Kimsenin kalbini kırmamak, dili ile kimseyi incitmemek, kimse hakkında dedikodu yapmamak Mâtem Orucu'nun temel ilkesidir. Sağlığı yerinde olanlar oruç tutarlar. Matemden amaç, kendine eziyet yapmak değil, kötülük ve katliamların bir daha olmaması adına anmak ve unutmamaktır. Kerbelâ katliamında hasta olması nedeniyle İmam Zeynel Abidin'in kurtulması ve Ali'nin soyunun devam etmesi nedeniyle de Allah'a şükredilir.

Biz Aleviler için Yası Matem ayı; Maraş’ta aynı, Sivas’ta aynı, Çorum’da aynı, Malatya’da aynı, Gazi’de aynı, dünyanın neresinde olursa olsun, insana, güçlünün güçsüze yaptığı zulüm ve ölümler için tutulan yas ayıdır Bu anlamda suyun içilmediği, etin yenilmediği, suyun vücuda değdirilmediği bu ayı Muharrem Matem ayı olarak biliriz. Cem evlerinde ibadet eder, oruçlarımızı tutar, son günden sonra, Aşure çorbası ile lokmalarımızı yer, kurbanlarımızı lokma adına yapar dağıtır ve bitiririz. Bu nedenle Muharrem mâtemi, aşûre geleneği ile biter. 12 gün orucun ardından Aşûre Günü yapılır. 12 değişik malzemeden oluşan aşûre yenilir ve dağıtılır.

Kurbanların birçok anlamda kesildiği inanç dünyasında, biz Aleviler kurbanlarımızı Ehli Beyit adına keseriz. Ehli Beytin bugüne kadar taşıdığı gerçek anlamdaki İslamiyet’i bilen biz Aleviler; akıl ve mantığın önde olmadığı dini değil, insan unsurunun önemsendiği, aklın, mantığın ve bilimin önde olduğu inancımızla, binlerce yıl, ibadetlerimizi, kırklar cemiyle günümüze dek sürdürmeyi, Aleviliği özünde yaşamayı, Hz Alinin getirdiği iç hukuka bağlı kalarak, on iki imamlarla sürdürdüğümüz ve günümüze dek ulaşan Erkan, bizleri “Bir olmaya, iri olmaya ve diri olamaya taşımıştır” Tam da bundan bahsederken, bugün Türkiye’nin içerisinden geçtiği köktenci dinciliğin felaketinden hem Alevilerin, hem de Türkiye’nin kurtulması için buradan sesleniyoruz! Bu ve bu gibi felaketlerin üstesinden gelmek için bir olmalıyız. Kendimizi değil bizi konuşmalıyız. Yani “Bir olmalıyız, iri olmalıyız ve diri olmalıyız” adına hareket etmeli, konuşmalı ve barışı sağlamalıyız. Bu felsefe Hacı Bektaş Veli ve Ehli beyittin vaz geçilmez düsturudur.  Dünyadaki sevgi ve barış bağı ancak bununla mümkündür. Alt ve üst kimliklerin olmadığı, halkların kardeşliğinin hasıl ve asıl olduğu gerçeğiyle, hiçbir inancın zorlanmadığı, tek din ve kültür baskısı ile korkutulmadığı bir geleceğin oluşması için Yası Matem ayının kin ve nefret söylemlerinin bittiği ay olmasını, Hak Muhammed Ali’den niyaz ediyor, Hak için hak olmak, hiç olmak adına İnsanı kamil olmayı insanlık adına Haktan eda etmesini diliyorum.”