Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin
Süleyman Çokay
Köşe Yazarı
Süleyman Çokay
 

Atatürk ve manevi mirası

“Benim manevi mirasım ilim ve akıldır… Benden sonra beni benimsemek isteyenler aklın ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse manevi mirasçılarım olurlar.” Mustafa Kemal Atatürk Büyük önder Atatürk’ün bu sözü üzerine çok şey yazılabilir. Günümüzde bazı çevreler Atatürk’ü karalayarak gündem olmaya  çalışmakta.  Düşünmeden araştırmadan tekdüze yapılan yorumlarla. Oysa ki  Atatürkakılcı eleştirel düşünceyi bir yaşam tarzı olarak belirlemiştir. Eski çağlardan günümüze, çoğu toplumlarda yöneticiler yönetilenlerin çok fazla okumalarına, düşünmelerine ve aydınlanmalarına sıcak bakmamışlardır. Çok okuyan insan, bilgi sahibi olacak, düşünecek ve sorgulama kültürünü geliştirerek kendi doğrusunu bulmaya çalışacaktır. Bu sorgulama işlemi sonucunda belki de yöneticilerinin o güne kadar kendisine doğru olarak kabul ettirdikleri bazı kavramların doğru olmadığını görecek ve yöneticilerinin yönetsel işlemlerini sorgulayacak, belki de onlardan hesap soracaktır. Bu açıdan bakıldığında Atatürk çok önemli bir noktaya işaret etmiştir; “ bilimi ve akıl” Atatürk’ün aydınlığın şifrelerini bulmasındaki temel unsurlardan olan okuma tutkusu... Kendisine sorulan  “Niçin bu kadar çok okuduğuna” ilişkin sorusuna Mustafa Kemal’in “Ben çocukken yoksuldum. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydım, bu yaptıklarımın hiçbirisini yapamazdım” cevabı çocuklarımıza gençlerimize örnek olmalıdır. Dr. Emre Kongar,  Atatürkçülüğü şöyle tanımlar: “Kültürel alanda Atatürkçülük, ne İslam düşmanlığı ne de Batı hayranlığıdır. Kültürel açıdan Atatürkçülük, Türk kültürünün ulusallaşarak, evrensel boyutlara ulaşmasının savaşını vermektir. Çünkü Atatürk, bir ortaçağ imparatorluğundan, çağdaş bir ulusal bir devlet yaratma çabasını simgeler. Üstelik üretim güçleri, Cumhuriyetin kuruluşunda kapitalizm öncesi aşamadadır. Bu nedenle Atatürk, bir yandan üretim güçlerinin gelişmesini sağlayıcı önlemler alırken, diğer yandan Batının gelişmiş olan ulusal kapitalist devletin üstyapı kurumlarını topluma aşılar. Anayasa, Yurttaşlık Yasası, giyim kuşam biçimleri, saat, takvim, alfabe gibi… tümü imparatorluktan ulusal devlete geçiş için harcanan çabalardır. Amaç, İslamın yok edilmesi ya da Batının benimsenmesi değil, çağdaş ulusal bir devlet yaratılmasıdır”. Atatürk’ü anlamak için yola çıkan birisi, iki önemli sürece yönelmek zorundadır. Birincisi Atatürk’ün yazdıklarını incelemek; ikincisi Atatürk’ün özgeçmişini okumak... Büyük liderim, ruhun şad olsun… Saygı ve özlemle…
Ekleme Tarihi: 13 Kasım 2020 - Cuma

Atatürk ve manevi mirası

“Benim manevi mirasım ilim ve akıldır… Benden sonra beni benimsemek isteyenler aklın ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse manevi mirasçılarım olurlar.” Mustafa Kemal Atatürk

Büyük önder Atatürk’ün bu sözü üzerine çok şey yazılabilir. Günümüzde bazı çevreler Atatürk’ü karalayarak gündem olmaya  çalışmakta.  Düşünmeden araştırmadan tekdüze yapılan yorumlarla.

Oysa ki  Atatürkakılcı eleştirel düşünceyi bir yaşam tarzı olarak belirlemiştir. Eski çağlardan günümüze, çoğu toplumlarda yöneticiler yönetilenlerin çok fazla okumalarına, düşünmelerine ve aydınlanmalarına sıcak bakmamışlardır. Çok okuyan insan, bilgi sahibi olacak, düşünecek ve sorgulama kültürünü geliştirerek kendi doğrusunu bulmaya çalışacaktır. Bu sorgulama işlemi sonucunda belki de yöneticilerinin o güne kadar kendisine doğru olarak kabul ettirdikleri bazı kavramların doğru olmadığını görecek ve yöneticilerinin yönetsel işlemlerini sorgulayacak, belki de onlardan hesap soracaktır.

Bu açıdan bakıldığında Atatürk çok önemli bir noktaya işaret etmiştir; “ bilimi ve akıl”

Atatürk’ün aydınlığın şifrelerini bulmasındaki temel unsurlardan olan okuma tutkusu... Kendisine sorulan  “Niçin bu kadar çok okuduğuna” ilişkin sorusuna Mustafa Kemal’in “Ben çocukken yoksuldum. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydım, bu yaptıklarımın hiçbirisini yapamazdım” cevabı çocuklarımıza gençlerimize örnek olmalıdır.

Dr. Emre Kongar,  Atatürkçülüğü şöyle tanımlar:

“Kültürel alanda Atatürkçülük, ne İslam düşmanlığı ne de Batı hayranlığıdır. Kültürel açıdan Atatürkçülük, Türk kültürünün ulusallaşarak, evrensel boyutlara ulaşmasının savaşını vermektir. Çünkü Atatürk, bir ortaçağ imparatorluğundan, çağdaş bir ulusal bir devlet yaratma çabasını simgeler. Üstelik üretim güçleri, Cumhuriyetin kuruluşunda kapitalizm öncesi aşamadadır. Bu nedenle Atatürk, bir yandan üretim güçlerinin gelişmesini sağlayıcı önlemler alırken, diğer yandan Batının gelişmiş olan ulusal kapitalist devletin üstyapı kurumlarını topluma aşılar. Anayasa, Yurttaşlık Yasası, giyim kuşam biçimleri, saat, takvim, alfabe gibi… tümü imparatorluktan ulusal devlete geçiş için harcanan çabalardır. Amaç, İslamın yok edilmesi ya da Batının benimsenmesi değil, çağdaş ulusal bir devlet yaratılmasıdır”.

Atatürk’ü anlamak için yola çıkan birisi, iki önemli sürece yönelmek zorundadır. Birincisi Atatürk’ün yazdıklarını incelemek; ikincisi Atatürk’ün özgeçmişini okumak...

Büyük liderim, ruhun şad olsun…

Saygı ve özlemle…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.