Op. Dr. Arısoy, evlilikte cinselliğin önemini anlattı

AYDIN- Op, Dr. Arısoy, “Cinsellik yaratılıştan gelen bir özelliğimizdir. Her canlı neslinin devamını sağlamak için üreme içgüdüsü ve donanımı ile yaratılmıştır. Diğer canlılardan farklı olarak insan, üreme fonksiyonunu, var olduğunu hmenin en keyifli yolu olan cinsellik ile bütünleştirmiştir” dedi. Dünya Sağlık Örgütü’nün, sağlık tanımını, “Herhangi bir hastalık ve güçsüzlük halinin olmaması ve bedenen, ruhen ve sosyal bakımdan tam bir iyi olma durumudur. Bu tanıma göre insanları sağlıklı olarak kabul edebilmemiz için, kişinin hem bedenen hem de ruhen iyi olması gerekmektedir” şeklinde yaptığını belirten Arısoy, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Ruhen iyi olmayı etkileyen birçok faktörden bir tanesi de cinsel sağlığın yerinde olması, cinsel sorunların olmaması, eğer var ise çözümlenmesidir. Ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde, cinsel işlev bozuklukları, maalesef, toplumdaki öğrenilmiş yanlış inanışlar ve uygulamalar nedeniyle, sürekli gizli kalmakta, insanlar bu konularda yardım istemeye çekinmekte, bu nedenle toplumun temel taşı olan çekirdek aileler içerisinde huzursuzluklar ve mutsuzluklar yaşanmasına, büyük pencereden baktığınızda, toplulukların mutsuzluğuna neden olmaktadır. Yapılan araştırmalarda evlilik hayatının başarısızlığa uğramasındaki en sık 3 neden; Cinsel uyumsuzluk, boş zamanları değerlendirme konusundaki fikir ayrılıkları ve mali sorunlar olarak bildirilmiş olup en fazla sebep cinsel uyumsuzluk olarak belirtilmiştir. Çiftler yıllarca bu sorunlarla uğraşmakta, mutsuz olmakta ve genellikle utandıkları ve çevre baskısından korktukları için yardım arayışına girememekte ve bu sorunlarla birlikte yaşamaya alışmaktadır. Ancak Cinsel İşlev Bozuklukları, Cinsel Terapi ile neredeyse yüzde yüze yakın bir oranda tedavi olabilmektedir. Cinsel Terapi, bu alandaki özel bir eğitimi almış olan hekim ve psikologlarca verilmekte olup, terapi seansları ve çifte verilen ev çalışmalarından oluşmaktadır. Cinsel Terapi, kadın ve erkeğe ayrı ayrı olarak değil çifte birlikte verilmekte olup, mutlak gizlilik prensipleri içerisinde gerçekleştirilmektedir. Bu konuda danışanlar ve Cinsel Terapist arasında bir kontrat imzalanmakta ve iki tarafın da güvenli pozisyonları korunmaktadır. Cinsel İşlev bozukluğu yaşayan çiftler, bu nedenle, yardım aramaktan çekinmemeli, sorunlarını bir kader olarak görmekten vazgeçip, Cinsel Terapi alarak hayatlarının bundan sonraki kısmındaki “Keşke… “lerden kurtularak mutlu yaşamın kapılarını açmalıdırlar. Cinsel İşlev Bozukluklarının topluma sirayet etmemesinin yolu, uygun eğitimlerin, doğru zamanda ve doğru yerde verilmesinden geçmektedir. Bu nedenle Cinsel Terapistlerin en önemli görevi Ergenlere cinsel eğitim verilmesi ve Evlilik öncesi Cinsel Danışmanlıktır. Böylelikle sorunlar oluşmadan çözümlenebilmekte ve sağlıklı aile ve toplumların önü açılmaktadır. Yapılan araştırmalar doğru cinsel eğitim verilen ergenlerde ilk cinsel ilişki yaşının daha geç olduğu, istenmeyen gebeliklerin daha az yaşandığı ve cinsel yolla bulaşan hastalıkların daha az görüldüğünü bildirmektedir. Sağlıklı birey, aile ve topluma giden yolun sağlıklı beden, ruh ve sosyal yaşamdan geçtiğini,  bunların sağlanabilmesi için de cinsel sağlığın öneminin unutulmaması gerektiğini bilmelidir. Herhangi bir cinsel işlev bozukluğu yaşanması durumunda çiftlerin yardım aramaktan çekinmemesi gerekir. Evlenecek çiftler, evlenmeden önce Cinsel Danışmanlık alarak doğru cinselliği öğrenerek evlilik hayatlarına başlamalıdır. Ebeveynlerin ergenlik döneminden itibaren çocuklarına doğru cinsel eğitim sağlamaları gerektiği bilinmelidir.”